Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

Güzel şiirler.

aliharbiye

New member
Local time
03:35
Katılım
23 Şubat 2006
Mesajlar
45
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Bir babanın oğluna mektubudur...

Sevgili oğlum
Bugün tam on yedi yaşındasın
Görüyorum ki artık
Her şeyin farkındasın
Ama ne zaman ararsam seni
Ya diskoda
Ya barda
Ya da televizyon karşısındasın

Haklısın oğlum
Devir artık bu devir
Sen de çemberini çağına göre çevir
Senin neyine
Resim roman şiir
Senin neyine
Sanat ve sair
Ne diyor meşhur televizyon büyükleri
Vur patlasın çal oynasın
Devir artık bu devir

Nasılsa
Son düğmesi de koptu insanlığın
Vefa can çekişiyor arka sokaklarda
Umut mendil sallıyor giden trenlerin ardından
Onur, adres arıyor mezarlıklarda
Dostluklar çöp tenekelerinde sahipsiz
Ve anahtar teslimi aşklar satılık köşe başlarında
Hem de üç kuruş mutluluklara...

Ama sen de haklısın
Sana mı kaldı
Kurtarmak vatanı
Sana mı kaldı
Uyandırmak yatanı
Sana mı kaldı
Duvara yapıştırmak
Bu memleketi satanı
Anasını ağlatanı....

Gel gör ki oğlum
Senin de kurtuluşun yok bu gidişten
Ne etsen- ne yapsan
Bir düğün
Bir bayram
Bir lâle devri
Hangi ekrana baksan

Kim kiminle evleniyor
Kim kiminle çıldırıyor
Kim kime daldan dala
Gelinim olur musun diyor

Kimisi sahte gelin
Kimisi zengin bir prens
Kimisi de insanlıktan bir yudum bir nefes
Bekliyor da bekliyor

Bak her gün ayrı bir kanalda
Bambaşka bir 'ünlüler çiftliği'
Her kanalda şöhret olmanın dayanılmaz hafifliği
Ve işte böyle
Pazara dökülüyor bir bir
Herkesin yumak yumak ipliği
Yıllar var ki oğlum
Birileri işte
Bizi hep böyle gözetliyor...
Ve sen de görüyorsun ki
Bu sahneler
Bizi ne de güzel özetliyor
Kimin umurunda yarınlar
Kimin umurunda çocuklar
Kimin umurunda bu isyankar çığlıklar
Bir kavgadır
Bir yarıştır
Bir rezalettir gidiyor.
Kime sorsan
Cevaplar dünden hazır
Halk böyle istiyor oğlum
Halk böyle istiyor
Gel gör ki
Bir reyting uğruna
Ne 'güneşler batıyor' oğlum
Ne güneşler batıyor....
 

aliharbiye

New member
Local time
03:35
Katılım
23 Şubat 2006
Mesajlar
45
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Hasretinle geçiyorken bu gençlik çağım,
Ey sevdiğim, ben ümitsiz değilim gene
Ak düsünce saçların kumral rengine
Kollarında son aşıkın ben olacağım.

Ey başında şimdi sevda rüzgarları esen,
Böyle her gün yollarımdan geçsen de süzgün
Sen benimsin büsbütün terk olunduğun gün
O mukadder günü, bilmem, düşündün mü sen?

Ben bir beyaz saçlı aşık, sen bir ihtiyar
O gün bana yaklaşırken ey ilahi yar,
Esirgeme gözlerimden bir son buseni,

Kirpiğinden yavaş yavaş bir damla aksın,
Çünkü, ruhum, sen de o gün anlayacaksın
Ki hiç kimse benim kadar sevmemiş seni
 

aliharbiye

New member
Local time
03:35
Katılım
23 Şubat 2006
Mesajlar
45
Tepkime puanı
1
Puanları
0
AH ŞU KADINLAR-hoş bu kadınlar*



kimi hayat yaşam dolu
kimisi kirli günah yolu
kiminin sevkatli kolu
ah şu kadınlar,hoş bu kadınlar

kimi hep fırsatçıdır
kimisi çok inatçıdır
kiminin sözü acıdır
ah şu kadınlar,hoş bu kadınlar

kimi yangın ateşlidir
kimisi oynak zillidir
kiminin niyeti bellidir
ah şu kadınlar,hoş bukadınlar

kimi alıngan küser gider
kimisi kırılgan naz eder
kiminin içi fena kin güder
ah şu kadınlar,hoş bu kadınlar

kimi sevilen yar canan
kimisi leyla şirindir inan
kiminin aşkı günlük bir an
ah şu kadınlar,hoş bu kadınlar

kimi şan şöhret peşinde
kimisi sevdanın ateşinde
kiminin bir iş var işinde
ah şu kadınlar,hoş bu kadınlar

kimi canı ölümsüz kılan
kimisi şeytan yapar plan
kiminin sevgisi sahte yalan
ah şu kadınlar,hoş bu kadınlar

kimi uykucu kimi ayık
kimisi sevilmeye layık
kiminin gönlü harab yıkık
ah şu kadınlar,hoş bu kadınlar

kimi narin çok duygusaldır
kimisi destansı şiir masaldır
kiminin nikahı gayrı yasaldır
ah şu kadınlar,hoş bu kadınlar

kimi zarif hoş kopuk bayandır
kimisi sözden çabuk cayandır
kiminin derdi takdire şayandır
ah şu kadınlar,hoş bu kadınlar
 

aliharbiye

New member
Local time
03:35
Katılım
23 Şubat 2006
Mesajlar
45
Tepkime puanı
1
Puanları
0
İŞTE KIZIN ANNE*



hani derdin ya bana anne
karakaşlı ağır başlı gelinim nerde
sevin artık yüzün gülsün anne
işte gelinin işte kızın anne

sev onu anne benim gibi benden çok
sar onu anne yavrun gibi yüreğine sok
öyle bir kız öyle bir yarki öyle gözü tok
işte gelinin işte kızın anne

bana en büyük hediye sana nimet
ne demiştim annem sana; sabret
annem onu senden çok seversem affet
işte gelinin işte kızın anne

anne onuda koy yüreğinin bir parcasına
sevgine layık yarim onuda bas bağrına
hani torunlarım nerde derdin ya oğluna
işte gelinin işte kızın anne

anne onu benden üstün tut
gerekiyorsa anne beni unut
biraz fazla yesede kırmızı dut
işte gelinin işte kızın anne

sende ben gibi sevin mutlu ol
sende neşe sevinç huzur dol
ver ona anne sende sevgi bol
işte gelinin işte kızın anne


ben sanki bulutların üzerindeyim kayboldum
bilmem anne bana ne oldu bir hoş oldum
sonunda sen gelin ben aradığımı buldum
işte gelinin işte kızın anne
 

aliharbiye

New member
Local time
03:35
Katılım
23 Şubat 2006
Mesajlar
45
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Gozlerin uzaklasiyor... Her saniye gözlerin biraz daha uzaklaşıyor benden
Keşke herşey güzel başladığı gibi sonuda güzel bitse
Keşkelerden bıkar oldu kalbim
Sen kalbime akan bir çağlayandın halbuki
O kadar sıcak o kadar tatlıydın ki
Kalbime doğan bir güneş gibiydin
Ama her güzel aşkın sonunda tek bir gerçek vardı




Unutmak;Unutmak kolay degil elbette


Ama şunu unutma
Ne seni sevdiğimden nede seni seven bu kalbimden hiçbir zaman pişman olmadım
Belki sabah uyanır ve herşeyi unutur ve hayatıma kaldığım yerden devam ederim diyorum ama olmuyor
İçimdeki o büyük aşkı kalbim dışarı atmama izin vermiyor
Hergün saat başı yalnızlıkla uzak yakın kimsenin anlayamayacağı bir hal içinde oluyorum inan


Oturup sana şiir yazmak istiyorum
Ama ne tuhaftır ki her yazdığımda ellerim titriyor ve terliyor
Şu anda olduğu gibi
Belki biraz dalgın ve bir hayli karamsar biliyorsun beni ama içimde bir balon gibi büyüyen boşluğun tek bir sebebi var o da senin yokluğun
Ne yapsam sana karşı kalbimi soğutamıyorum
Neden Mi?


Sen Benim için bir çicek bahçesiydin
Sen ki ihanet,ikiyüzlülük,kıskançlık fırtınalarından etkilenmemiş bir sevgi bahçesiydin...
Şimdi sana aşkımızın ikimizin için anlamını söyliyim;
Aşk benim için neydi biliyormusun?
Aşk benim için güven
Aşk benim için sabır
Aşk benim için sevmeyi bilmeyi
Aşk benim için seni her dakika özlemekti


Özledikçe sana olan sevgim bir kat daha artıyordu
Sevdikçe daha çok seviyordum yetmiyordu
Sabrettikçe sana kavuşmanın özlemiyle biraz daha seviyordum seni
Güvendikçe sevgimin ve aşkımın doruğuna ulaşıyordum
Sana olan sevgim o kadar büyükti ki
Ama sen bunun farkına varamadın
Kalbimdeki tek güldün
O gülü soldurdun


Şimdi bizim aşkımızın senin için ne anlam ifade ettiğini yazardım ama
Bu sözlerime dayanamazsın
Yinede bunları haketmediğini düşünüyorum
AMA SANA BİR SÖZ SÖYLEYEYİM BİRTANEM
SEVGİ KALBE AİT OLDUĞU GİBİ ANCAK KALBİN İÇİNDE YAŞAYABİLİR...
 

aliharbiye

New member
Local time
03:35
Katılım
23 Şubat 2006
Mesajlar
45
Tepkime puanı
1
Puanları
0
dursunun şiiri
Dursun bir kıza aşık olmuş.
Aşkındandan şiir yazmış. Şiiri:

Sabahları yemek yiyemiyorum. Çünkü seni düşünüyorum
Öğlenleri yemek yiyemiyorum. Çünkü seni düşünüyorum
Akşamları yemek yiyemiyorum Çünkü seni
düşünüyorum
Geceleri uyuyamıyorum.
Çünkü açım.
 

aliharbiye

New member
Local time
03:35
Katılım
23 Şubat 2006
Mesajlar
45
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal İçin Yazılan İlk Şiir

Anafartalar Zaferi'nden sonra, Mustafa Kemal ismi herkes için kahraman anlamı taşıyordu. Çanakkale'de görev yapan Türk askeri için onun adı moral kaynağı ve cesaret demekti, Müttefik askerleri bile kim olduğunu bilmedikleri bu komutana övgüler diziyorlardı. Ian Hamilton bile günlüğüne, Türk askerinin çok iyi komuta edildiğini yazıyordu.
Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal ilk kez burada gösterdiği kahramanlıkla bir şiirde yerini alıyordu. Mehmet Emin Yurdakul Eylül 1915'de; yani muharebeler henüz bitmemiş iken; "Tan Sesleri" isimli ir şiir kitabı yayınlar. Bu kitapta "Ordunun Destanı" adlı ve 15 Eylül 1915 tarihini taşıyan uzun manzumede, ilk dörtlük:

"Ey bugüne şahit olan Sarphisarlar
Ey kahraman Mehmet Çavuş Siperleri
Ey Mustafa Kemal'lerin aziz yeri
Ey toprağı kanlı dağlar, yanık yerler"

Böylece Mustafa Kemal adı şiirle halka mal edilmektedir. Farklılığı vurgulanmaktadır.

Muharebeler sırasında yerli ve yabancı basının M. Kemal'e ilgisi yoğundur. 2'nci Anafartalar Zaferi'nden sonra çok artar ve devletin planlı heyetlerinin dışında M. Kemal ile doğrudan görüşebilmek için; 21 Ağustos'ta Polonyalı bir bayan gazeteci gelir ve 2 nci Anafartalar Zaferinin coşkusunu M. Kemal'le birlikte yaşar. 2 Eylül'de bir Alman gazeteci gelir. 8 Eylül'de Türkiye'nin ilk filmcisi Necati bey gelir ve 3 gün çekimler yapar. 10 Eylül'de Tanin yazarı Ekrem Bey, 21 Ekim'de Suriye yazar ve şairler heyeti gelir. Özetle şöyle diyebiliriz. Muharebeler sırasında o dönemin yazarları, çizerleri, ressam ve şairlerinin büyük bölümü; başarılarından dolayı M. Kemal ile tanışmak için cepheye gelmişler ve intibalarını halka aktarmışlardır. İşte bu aktarmaların sonunda M. Kemal, halkın ağzında efsanevi kahraman olur. Yakup Kadri, o günlerde duyduklarını "Atatürk" isimli eserinde şöyle anlatır:

"Bu genç kumandan, yanında bir avuç süngülü askerle, yerden, gökten, denizden gelen sürekli bir gülle, kurşun ve şarapnel sağanağının ortasında durmadan ileriye doğru atılıyor kollarıyla, kızgın boyunlarından yakalayıp denize yuvarlayacakmış gibi sıra sıra topları üstüne saldırıyor. Bu insan, ateşte yanmıyordu. Vücuduna kurşun işlemiyordu ve zırhlıların (savaş gemilerinin) attığı gülleler başının üstünden munisleşmiş, yırtıcı kuşlar gibi geçip gidiyordu"

Bu anlatım, Atatürk'ün tam bir masal kahramanı gibi algılandığını gösteriyor ki, o neslin de bir beklenti içinde olduğunu yine Yakup Kadri kitabının başlangıcında şöyle ifade eder.

"Bizim ilk gençlik yıllarımız bir milli kahramana hasretle geçti" der.

Atatürk'ün kazandığı bu haklı ün, Başkomutanlık'ta da etkisini gösterir. Muharebelerin ilk ayı sonunda başarılarından dolayı rütbesi albaylığa yükseltilir ve toplam 3 madalya ve 2 nişan verilir. Ayrıca kendisine iki önemli görev için tayin teklifi yapılır. İlki, Temmuz 1915 ortasında, Trablusgarb'e ordu komutanı yetkisiyle ve Tuğgeneral (Mirliva) rütbesi ile gitmek arzusunda olup olmadığı sorulur. İkincisi ise Anafartalar grup komutanı iken 1915 Ekim ayı başında, Irak Ordusu Komutanlığına tayin teklifidir. Bu görev çok daha büyük ve önemlidir.

Bu olaylar devleti yönetenlerin Atatürk'e bakış açısını sergilemektedir. Yani daha muharebeler sırasında, henüz zafere erişilmeden Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal tanınmış ve hakkı teslim edilmiştir.

Zaferden sonra ise Mustafa Kemal ismi, efsanevi bir kimlik kazanır, artık İstanbul'u Kurtaran Kahraman ünvanı ile anılır. Gazeteciler, yazarlar kendisiyle mülakat yaparlar. Halkın en büyük arzusu ise kendisini görmektir. 1916'nın ocak ayında 16'ncı kolordu komutanı olarak Edirne'ye girişinde halk sokaklara dökülür.

Atatürk'ün Çanakkale'de ve sonrasında Kurmay Başkanlığı'nı yapmış olan Orgeneral İzzettin Çalışlar, günlüğünde bu karşılanışı şöyle anlatır:

"28 Ocak 1916

...Yollar hıncahınç ahaliyle dolmuş, bütün mektepler karşılama için yerlerini almıştı. Şehir saray gibi donanmış, peş peşe zafer takları yapılmıştı. "Yaşasın Arıburnu ve Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Bey" yazılı levhalar asılmıştı...Edirne eşrafı, vilayet erkanı,konsoloslar hep oradaydılar...Bütün şehir, heyecan ve coşkulu sevinçle karşıladı. Çiçekler, buketler takdim ettiler. Alkışlar, her türlü nümayişler, tezahürat, her türlü tasavvurun üstündeydi..."

Görüldüğü gibi Atatürk'ün şöhreti, halkın kendisine layık gördüğü unvanlar, kendisine duyulan hayranlık o günlerde ortaya çıkmıştır. Sonradan yakıştırma değildir. Tarihte herhalde bir şehir halkı, hiçbir albayı bu şekilde karşılamamıştır. Albay Mustafa Kemal ne Edirne'nin fatihidir, ne de Edirne'yi düşmandan kurtarmıştır. Bunlara rağmen karşılanışın bir fatih'e yaraşır biçimde olduğunu anlıyoruz. Sebep, Çanakkale'de yaptıklarıdır. Yaptıkları ile kazanılan zaferdir. Türk milletine, iki yüz yıldır hasret kaldığı zafer coşkusunu tekrar tattırmasıdır. Bir büyük zafer armağan etmesidir.
 

aliharbiye

New member
Local time
03:35
Katılım
23 Şubat 2006
Mesajlar
45
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Sevgilim Yoksa Sen?

Hiçbir yerinde yok asaletin ibresi
Sesinde kamaşmasında tensel bir büyünün
Atlas hani libas ve kuytu bakışlı mavi gözlerin
Sanki hepimize bütün şiirleri hala fısıldayan
Bir eski büyük şairmiş gibi
Aşk bir erken didişme bir sorgu sualmiş de
Mezbele ve yaralıymış eski yaraların yeniden kanamasından
Hiçbir yerde yok asaletin ibresi
Bir adamın yüzünde ya da yalana çok benzeyen
Bir doğru sözünde belki.....
Saçlarının çevriminde ıslak bir beyaz kadının
Yüksek rakımlı göllerin buzul saflığında
Ve kokusunda çiçeklerinin kanirej’in
Elbet şiir olacak şairin tesellisi
Ve en kötüsü bile işe yarayacak aşklaşmaların
Yazana değilse bile okuyana faydalı
"bak aynı başına gelmiş adamın benim başıma gelen"
O da üzülmüş aynı benim gibi ....
Benimki daha acıklı değil onunkinden,
Fiyakalı değil onun acısı benimkinden..
Sade güzel olan kelimeler..
Sade kelimeler...
Kelimeler....
Sen aşka aşıksın müsaitsin gördüğünü abartmaya
Biz olsa olsa bir müddet aşklaştık aşkım aşık olmadık
Bir elim sana uzanır, öteki berikinin zaten elinde
Bırak yoluma gideyim bildiğimce
Yabancısı olduğum bir şey değil yabancılar
Baktım yerlisi yabancısı aşağı yukarı hepsi benzer erkekler....
Eğer bir söz, bir ses bekliyorsan bu adamdan
İçinde hiç gönderme isteği bulunmayan bir git
Lazımsa eğer...
İşte orada duruyor...
Ağzımın bir yerinde...
Almak ister misin dilini sokup aklıma
Sana ait olan herşeyi bir nefeste
Bir göz yumma anında
Bir soğuk telefon konuşmasında
Geri alabilir misin?
Seni benden geri alabilir misin?
Kovabilir misin beni senden?
Sevgilim..
Yoksa sen,
Sevgilim olmayabilir misin?..

Yılmaz Erdoğan
 

aliharbiye

New member
Local time
03:35
Katılım
23 Şubat 2006
Mesajlar
45
Tepkime puanı
1
Puanları
0
ŞİİR

Duygu, hayal ve düşüncelerin bir düzene bağlı olarak, çekici bir dil ve ahenkli mısralar içinde aktarılmasıdır.

Şiiri düz yazıdan ayıran ölçü, mısra, ahenk gibi unsurlar vardır.

Nazım (şiir) biçimindeki yazılara "manzum"; Nazım parçalarına da "manzume" denir.







ŞİİR TÜRLERİ



LİRİK ŞİİR

Aşk, ayrılık, hasret ve özlem gibi konuları işleyen duygusal şiirlerdir.

*Duygu, coşku ve akıcılık söz konusudur.

*Gazel, şarkı koşma, semai lirik şiire örnektir.







PASTORAL ŞİİR

Doğa güzelliklerini, kır ve doğa sevgisini, orman, yayla, dağ, köy ve çoban yaşamını, bunlara karşı duyulan özlemleri anlatan şiir türüdür. Şair doğa karşısındaki duygularını anlatıyorsa "idil", bir çobanla karşılıklı konuşuyormuş gibi anlatıyorsa "eglog" adını alır.







EPİK ŞİİR

Destansı özellikler gösteren şiirlerdir.

*Kahramanlık, yiğitlik gibi konular işlenir.

Okuyanda coşku yiğitlik duygusu, savaşma arzusu uyandırır.







DİDAKTİK ŞİİR

Bilgi vermek, öğretmek, öğüt vermek gibi öğretici amaç taşıyan şiirlerdir.

*Ahlakilik hakimdir.

*Kuru bir üslubu vardır.

*Manzum hikayeler ve fabllar hep didaktiktir.







SATİRİK ŞİİR

Toplumdaki çeşitli düzensizlik ve bozuklukları yeren, taşlayan şiirlerdir.

Halk edebiyatında "taşlama",

Divan edebiyatında "hiciv" denir.







DRAMATİK ŞİİR

Tiyatronun manzum şekline denir. Dramatik manzume, karşılıklı konuşma şeklinde yazılan manzumelerdir.








ŞİİR BİLGİSİ



MISRA (DİZE)

Ölçülü ve anlamlı, bir satırlık nazım birimidir.







BEYİT (İKİLİK)

Aynı ölçüde olan ve anlamca bir bütünlük oluşturan ve iki dizeden oluşan nazım birimidir.







ÖLÇÜ (VEZİN)

Şiirde dizelerin hece sayısına veya hecelerin ses değerine göre bir uyum içinde olmasıdır.





HECE ÖLÇÜSÜ:

Şiirde dizeleri oluşturan sözcüklerin hece sayılarının eşitliğine dayanan ölçüdür. Hece ölçüsüyle yazılmış dizeler okunurken belli yerlerde durulur.Durulan bu yerlere "durak" denir. Durak sözcüğün sonunda yer alır.



ARUZ ÖLÇÜSÜ:

Dizelerdeki hecelerin uzunluk ve kısalığına göre, açık ya da kapalı oluşuna göre düzenlenmesidir.Kısa heceler nokta(.) uzun heceler çizgi (-) ile gösterilir.

İmale: Aruz kalıbına uydurmak için kısa hecenin uzun sayılmasıdır.

Zihaf: Uzun heceleri kısa okumaktır.





SERBEST ÖLÇÜ:

Bu ölçüde hecelerin sayısı ya da uzunluğu kısalığı dikkate alınmaz.







REDİF

Mısra sonlarında yazılışları, okunuşları, anlamları ve görevleri aynı olan eklerin, kelime ve kelime gruplarının tekrar edilmesine "redif" denir.

*........uzakta

*........plakta







KAFİYE

Şiirde mısra sonlarındaki ses benzerliklerine denir. Kafiyeyi oluşturan eklerin ya da kelimelerin; yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları ve görevleri farklı olmalıdır.

*...........derinden.

*...........kederinden.







KAFİYE ÇEŞİTLERİ



YARIM KAFİYE:

Tek ses benzerliğine dayanan kafiyedir.

*............dizildi

*............yazıldı.





TAM KAFİYE:

İki ses benzerliğine dayanan kafiye türüdür.

*.........karanlık

*.........artık





ZENGİN KAFİYE:

Üç ya da daha çok ses benzerliğine dayanan kafiye türüdür.

*........... yolculuk

*...........soluk





CİNASLI KAFİYE:

Anlamları ayrı, fakat yazılış ve okunuşları aynı olan kelime ve kelime gruplarının mısra sonunda tekrarı ile oluşan kafiyedir.

*...........vakit çok geç

*...........nasıl geçersen geç.





KAFİYE ÖRGÜSÜ



DÜZ KAFİYE: "a a a b" ya da

"a a b b" olmalı.



ÇAPRAZ KAFİYE: "a b a b" olmalı.



SARMA KAFİYE: "a b b a" olmalı.
 

aliharbiye

New member
Local time
03:35
Katılım
23 Şubat 2006
Mesajlar
45
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Seni Sevmek

Seni sevmek nasıl birşey biliyor musun?
Ölmek gibi sürüne sürüne, yeğlemek gibi şerefsizce anılmayı
Ya da yıkılmak boylu boyunca, bin kere, milyon kere,
Ah seni sevmek nasıl birşey bilir misin?
Her gün günde en az iki kere düşmek demek, delicesine,
Delirmişçesine ahlar çekmek demek,
Kalpten çıkmaz bir hançeri taşımak demek yıllarca,
Belki bir gün yerinden çıkar o hançer ama yarası asla kapanmaz demek,
İşte böyle seni sevmek, delice delirmişçesine haykırmak,
Sürüne sürüne yalvarmak demek, alaycı kahkahaların arasında ölmek demek,
Ah seni sevmek, seni sevmek var ya, ölüm demek, yaşarken ölmek,
Ama seni sevmek yine de ben de sevdim diyebilmek demek,
Asla bir daha aptalca sevmemek demek, asla birini incitmemek demek,
Ya da incitmekten ölmek kadar korkmak demek,
İşte bu seni sevmek, ilk ve en derince bir yara almak ve
İkincisinden korkmak korkusundan bin kez ölmek demek,
Sevememek bir daha asla eskisi gibi ve gülememek demek,
Ah işte seni sevmek bu demek,
Bitmiş bir sayfanın tıkırdayan sesleri arasından
Ahlı vahlı ağlayan bir genci duymak demek,
Gecenin bir yarısı, sen de nerden çıktın demek,
Ya da en güzel anında bir ah gibi içine oturmak demek,
Tıkalı kalmış hevesler, neşeler, hayaller bu gece bitsin; eskisi gibi ışıltılı güzel günlere başlayalım ne olur demek, içinden yine de her şeye rağmen
Doğru olanın bu olduğunu, ayrılmak olduğunu bilmek,
Yürürken sokakta yüzümü saklamam demek herkeslerden,
Bir daha isteyememek demek sevilmeyi ve sevmeyi,
Kahrolası zindanlara ıslah olmuş halde geri dönmek demek,
Kimseye öfkelenememek ve duygulanamamak demek, delirmek kısaca
Ya da bitmek bir son gibi filmde ama hayır asla bitememek,
Seni sevmek, ah işte seni sevmek bu karanlıkta,
Ağlar halde üşümek bu odada ya da dişlerini sıkıp ölmeyeceğim demek,
Ama bunu derken yaklaşan ölümü hissetmek demek,
Of... Oflayınca geçiyor acısı, geçer mi? hep oflasam diner mi acısı?
Diye medet ummak demek, ya da sevgisini ateş haldeyken
Etten yüreğine canlı canlı bastırmak demek,
Bir süre sonra acımaz, kış soğutur diye düşünmek demek,
Mümkün olsa yeniden, bin kez, yüzbin kez katlanmak demek bu acılara,
Onca acıların arasından sanki cımbızla güzel anları toplamak demek,
Güzel anları abartıp da bin kez yaşamak demek,
İşte cennetim bu anlarda gizlidir,
İşte bana verdiğin sadece budur aslında diye düşünmek demek,
Seni sevmek, ah delice, delirmişçesine asla demek, asla!
Ve yeniden başlamak her şeye ve her şeye rağmen!
Yıkılmadan yoluna devam etmek demek, harabe bir evde yaşamak demek artık
Kalbim evimdir! evimse bir harabe artık, işte o artık bir garip misafirhane,
Herkese açıktır kapım ne de olsa örtemem her yanımı,
Yıkık yanlarınla ortalığa dimdik çıkabilmek demek, ey sevgili sakın yıkılma,
İşte seni sevmek yıkıntılarla da olsa ayakta kalabilmek demek,
Bir gün mutlaka! diye dişlerini sıkmak, sabırla beklemek güzel günleri,
Belki de hiç gelmeyecek baharı, kelebekleri, hoş kokulu bulut evimizi
Beklemek, yapayalnız göklerde uçmak demek, hep aynı bulutun etrafında
Acaba... acaba... demek, yıllarca buraya, yani aynı hayallere tutsak kalmak,
Kalacağını bilmek ve ayrılamamak demek, avuç içindeki kelebeğe bakarken,
Hiç kıpırdayamamak ya da bitivermek o güzelliğin içinde,
Bitmeyi istemek isterken de öldüğünü bilmemek demek,
İşte seni sevmek bitmeyen bir kötü sonda, hep o son anı yaşamak demek,
İşte o son ve kötü anlarda bile kıpır kıpır bir yaşam pınarı hissetmek,
Onu da saçma sapan şiirlere vurabilmek demek, sonunda yine bitmek...
En ucunda hep kalabilmeyi istemek ölümün,
Çaresiz kalmak demek, bir tuzakta
Ya da mıhlanmak bi koleksiyona kelebek gibi...
Yıllar geçerken, yaşamak gözlerde ama çoktan ölmüş olmak demek,
Bir ah çekmek ve herkesler duysun istemek,
Ya da kimseler duymasın da üzülmesin istemek,
İşte seni sevmek, tertemiz defterken daha, yakılmak demek,
Küllerin arasında bir tek şiir olarak kalmak böylece,
Ve sonrasını yaşamak demek bir ömür boyu,
Mezara girip de kurtulmayı ummak demek,
Ama asla ölmemek, ölememek
Bitmiyor acısı, dinmiyor işte, dinmeyecek derken,
Bir amaç bulmak ve bunla yaşamak demek,
Ömür boyu mutluluklar dilemek herkese,
Asla eskisi kadar mutlu olamayacağını bile bile,
Abartmak her şeyi, sevgisini, sevilmeyi, işte ben buyum demek,
Eksik, hatalı, kusurlu bir yaşamda, mükemmel işleyen bir zihne rağmen,
Hata vermek sonuçlarda, kalpte düzelmez bir yara demek seni sevmek
Kelimeleri bulamamak, yazamamak şiirleri eskisi gibi,
Ve bitirmek düşleri o düşlerle bitmek demek burada..!!
 

aliharbiye

New member
Local time
03:35
Katılım
23 Şubat 2006
Mesajlar
45
Tepkime puanı
1
Puanları
0
bak şu yağan yağmura gör beni

Aşamadık zorlukları seninle,
Aşamadık önümüzdeki setleri,
Yıkamadık yasaklığın duvarlarını,
Tutunamadık birbirimize….

Yoksun, sensizliği yaşayamıyorum… Kan revan her yanım; ağlamak yetmiyor şimdilerde... Öyle bir gömdüm ki seni yüreğime adını dilim söylemiyor. Öyle bir kilit vurdum ki kalbime orda çırpınıp duruyor yaralı sevdam.

Çok uzak değilsin bir adım ötede oysa, bir tebessümüne koşabileceğim kadar yakınsın. Ama Yasaksın…. Bu acıyı taşıyamıyorum. Sessiz ağlıyorum; yüreğime düşüyor damlalar, zaman seni getirmiyor… olmuyor işte olmuyor. İnan bu yük çok ağır kalbime taşıyamıyorum. Beynim pes etti sevgimin ağırlığında ezildi….

Her şarkı seni anlatıyor her şiir mısra mısra sen kokuyor. Yağmurum, nefesim bu dünyanın oksijeni yetmiyor sen olmayınca. Susuyorum…. Susuyorum… her şeyde sen varsın dudaklarımdan dökülme diye susuyorum susuyorum. Elim defalarca telefona gidiyor bir sesini duyabilmek için yapamıyorum….numaranı çeviriyorum ve öylece bakıyorum….
Sensiz her şey nasılda boş ve anlamsız. Güneş doğmuş sabah olmuş bana ne bir günaydının yok ki!…

Yaşanılan ve paylaşılan bütün güzellikler adına sana bir ömür mutluluk diliyorum, biliyorum bensiz olamayacaksın, sensiz benim olamadığım gibi. Kendine iyi bak lütfen diyorum ama biliyorum bakmayacaksın çoktan verdin kendini içkiye, gitmiyormuşsun eve bile… Yapma bebeğim yapma bunları kendine. Acıma acı ekleme.

MiNiK DuDaKlım…. Derdim sana; senin ağzın var mı da kıpırdıyor o minik dudakların derdim. Seni özledim bebeğim; dudaklarını, ellerini, sıcaklığını, seni çok özledim. Sarılmayınca dinmiyor bu hasret, yetinmeye çalışıyorum en azından görüyorum diye. Bir bilsen, sadece bakmak dokunamamak çok acı.

Hani çocuğumuz olursa ; türk filmlerini sevdiğimiz için erkek ismi Kenan, Kızımız olursa, bizim aşkımıza yağmur şahit diyerek Yağmur koyacaktık ya… Hani imkansız ötesi olsa da bir gün evlenirsem bir başkasıyla, senin adın olacak… bir annenin evladını sevdiğinden daha fazla seveceğim onu iki defa…

Bak şu yağan yağmura gör beni
Feryadım sarıyor bak şimdi gökleri
Gel baştan baştan yazalım bu aşkın kaderini
Nasıl unuturum seni
 

aliharbiye

New member
Local time
03:35
Katılım
23 Şubat 2006
Mesajlar
45
Tepkime puanı
1
Puanları
0
BİR ŞİİR YAZALIM

Bir şiir yazalım
Hep bizi anlatsın okundukça okunsun
Yalnız yufka yüreklileri değil taş kalplileri de ağlatsın
Bir şiir yazalım
Herkese hayatı sevdirsin herkesi şevklendirsin
Düşmesin hiç dillerden hep o konuşulsun

Bir şiir yazalım
Okundukça gerçek sevgililer özlensin
Yürekteki küllenmiş ateşler tekrar alevlensin
Bir şiir yazalım
Çatlamış kurumuş topraklara rahmet yağsın
Sevip de ayrılanlar tekrar kavuşsun

Bir şiir yazalım
Ekilen sevgi fidanları yeşersin goncalar açsın
Mazlumların gözyaşları dinsin
Bir şiir yazalım
Kurt ile koyun birlikte yaşasın
Seven sevgilisiyle diz dize göz göze otursun

Bir şiir yazalım
Kuruyan ırmaklar tekrar şarıl- şarıl çağlasın
Sarp kayalıklar yalçın dağlar sevenlere yol versin
Bir şiir yazalım
Zalimler zalimliklerini hemen terk etsin
Zifiri karanlıklar sevda çekenleri korkutmasın

Bir şiir yazalım
Dağlar taşlar gül gülistan olsun Yıldızlar kıskansın
Ayın ışığı seven ve sevilenlere mutluluk getirsin
Bir şiir yazalım
Yazın temmuz unda dağların doruğunda kar bulunsun
Sinelerde kucaklar dolusu garip sevdalar gizlesin

Bir şiir yazalım
Vicdansızların yüreğini sızlatsın
Sevda öğretmeni olsun gönül yaralarını anlatsın
Bir şiir yazalım
Sevda çeken mağdurların mezar taşlarına hep bu yazılsın
Okuyan herkes gıpta etsin can bedendeyken şükür etsin

Bir şiir yazalım
Çocuklar helal rızkla büyüsün güzel makamlar onları şımartmasın
Namusları izzet ve şerefleri payı mal olmasın
Bir şiir yazalım
Su gibi toprak gibi hava gibi daim aziz olsun
Bedenleri toprağa bırakıldıklarında utanmasın

Bir şiir yazalım
Sonunda vuslat olsun okuyanların yüreği şad olsun
Sevmeyi bilmeyenlerin yüreklerindeki buzdağları erisin
Bir şiir yazalım
Karanlıklar aydınlansın kavuşmayan kalmasın
Düşmanlar bile okuduğunda helal olsun desin

Bir şiir yazalım
Husumetler muhabbete dönüşsün mutluluk gözyaşı döksün
Okuyan herkesin tüyleri diken-diken olsun
Bir şiir yazalım
Yürekleri güneş gibi ısıtsın her esen rüzgar sevgiliyi koklatsın
Bol- bol rahmet yağsın ıslanmayan kalmasın

Bir şiir yazayım
Eşi ve benzeri şimdiye dek yazılmamış olsun
Öyle bir hayat sürelim ki kitaplar onu yazsın
Bir şiir yazayım
Dalgalar her sahile vurduğunda bu sevdanın izini bıraksın
Martıların kanatlarında bu sevdamız yazılsın
 

aliharbiye

New member
Local time
03:35
Katılım
23 Şubat 2006
Mesajlar
45
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Neydin sen ?
Neydin sen?!.. Bir rüzgar mıydın da, şöyle bir esip geçtin?
Yapraklarını döküp dallarını kırdın içimdeki duygu çınarının .
Yüreğime ebediyet arzusunun çekirdeğini bıraktım,bedenim alev alev tutuştu böylece.Sonsuz hayat az ötede dikilip duran müşahhas bir varlık kadar yaklaştı ruhuma. Neydin sen?!..Bir ışık demeti miydin de, Rabbim bu demeti, çok güzel yarattığı nadide bir kalıp için de sundu bana Bir ayna mıydın ki, ?!..gözlerimi kaybettim içinde ve şimdi ne seni ve nede kendimi görebiliyorum? Neden bir an, pencerelerine varana değin açtın bana gönlünü? Sonra başka bir diliminde zamanın, esrarlı bir havaya bürünerek kapılarını bile kapattın yüzeme?!. Neydin sen?!.. Gökten avuçlarıma düşen bir damla su mu? Kalbimin yangını bütün hücrelerimi sarınca, buharlaşıp kayboldun. Sonu gelmez sandığın bir heyecan mıydın ki, kendi ellerimle hazırladım sonunu? Yoksa bu gurbet gönlümle yıkılmaz bir kule olarak mı algıladım seni ve sen bir kuş tüyü gibi uçup kayboldun gökyüzünde?!.. Bir şiir miydin? İçimi doldurdun gizemli mısralarınla, intizarınla? Şimdi her mısra, boşluğa asılıp kaldı yapayalnız!.. Bir masal mıydın, kuşların geceleyin ruhuma anlattığı? Bir efsane miydin , çağlar ötesinden kopup gelen? Yoksa bulutların kulağıma fısıldadığı bir nağme miydin?.. Neydin sen?..

-alıntı-
 

aliharbiye

New member
Local time
03:35
Katılım
23 Şubat 2006
Mesajlar
45
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Bu beni attığın kuyunun sonu yok mu??

Gözlerimle bakamıyorum bu dünyaya artık
Gözlerimle ağlayamıyorum artık
Saçlarına bir kere bile dokunamayan ellerim
Ellerimi hissedemiyorum artık
Bana anlatma gitmek istemediğini
Kalbimle inanamıyorum eskisi gibi
Tüm yalanlarına inanmıştım ama
Artık yapamıyorum senin gibi
Aşkın yalanı dolanı olmaz derdim hep
O yalanların olmadan yaşayamıyorum artık
Bu beni attığın kuyunun sonu yok mu
Daha fazla düşmeye katlanamıyorum
Her şiir sana bir adım daha uzaklaştırıyor beni
Her adım hayatımı benden çalıyor aşkımı benden çaldığın gibi
Anlaşılmaz sesler kulaklarımı doldurdu
Biliyor musun fısıldamıyorlar senin gibi
Seni seviyorum demedi kimse gittiğinden beri
Belkide gözlerime kazıdığımdandır gözlerini
Alnımda senin adın yazsa da
Sensin tersine çeviren benim kaderimi
Bakıyorum da arkama tanrımdın sen benim
Üzüldüğümde sığındığım mabedimdin
Sevindiğimde şükrettiğim sevgilim
Gittin...
Koşa koşa sığınmaya geldim ama
Başkalarının mabedinde mutluydun bebeğim...
 

aliharbiye

New member
Local time
03:35
Katılım
23 Şubat 2006
Mesajlar
45
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Gülüşlerinle Alkışla Beni - IV - (son)

Yalnız olduğumu düşünme sakın...Hiç olmadığım kadar kalabalığım belki..Beni gerçekten sevildiğime inandıran hayat ve şiir dostlarım, daha gidecek çok yolum, söylenmiş ve söylenmeyi bekleyen şarkılarım, hınzırca gülümseyen yavrukurt sessizliğim, henüz içinde dans edemesem de deli yağmurlarım, nasıl çoğaldığını hiçbir zaman anlayamadığım sabrım ve gücüm ve ne istediğini bilen düşlerim var..Verdiğin sözleri tutamadığın için üzülme sakın, hayat herkesi farklı şekilde büyütüyor ve ben hayatın bir şiir olmadığını biliyorum sevgili, mutluluğun sallandığımız bir salıncak olmadığını bildiğim kadar...Bu yüzden benim sevdam da bir şiir değildi. Ve ben senin, bu sevdanın bir şiir olduğunu düşünen satırlarından geldim sevgili, sevdayı bir şiir gibi yaşayan satırlarından..

Artık gidiyorum desem de, nereye gidebileceğimi ben de bilmiyorum ya da bildiklerimi senden gizlemeyi tercih ediyorum. Senden uzaklaştıkça sana daha da yakın olduğumu hissetmem, gidebilecek hiçbir şehir ve yön bırakmıyor bana. Bir uçağın sesini duyuyorum, çok yakınlarımdan geçiyor. Üç dört saat sonra, senin yaşadığın şehrin içinden de geçebilir belki. Sen de aynı sesi duyar mısın acaba..? Bir tek beni duymuyorsun, beni işitmiyorsun gibi. İşte bu yüzden, ben senin, artık beni duymayan satırlarından geldim sevgili. Beni artık hiç duymayan satırlarından..

Biliyor musun, ben sana kavuşmayı değil, sana kavuşmayı düşlemeyi sevdim..Bu yüzden de ben senin bu düşleri kanattığın satırlarından geldim sevgili, bu düşleri delik deşik yaptığın satırlarından..

Gülüşlerinle alkışla beni, yeter..Çünkü seni sevdiğimi bilen ve bilecek olan satırlarından geldim..şimdi de seni, dahası bizi, o satırlarda bırakarak gidiyorum...

Ama sen ne olur, ne olur gülüşlerinle alkışla beni..seni yürekten sevmiş olduğumu bilen satırlarından geldim..!

BiTTi....

Saklambaclarimda arama beni!
Maskelerimin yuzumde egreti durdugu zamanlarda ,
...kendimin kendimden kactigi anlarda cikma karsima!
Zor zamanlari kolay atlatir oldum artik ,
Hadi simdi son kez gulusunle alkisla beni ,
alistim artik yokluguna....
 

aliharbiye

New member
Local time
03:35
Katılım
23 Şubat 2006
Mesajlar
45
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Aydınlıgım
Bazen aglarız ya icimiz acıya acıya
iste oyle bir anda gördum seni
Aslında kimdin neydin bilmeden
Seni sadece uzaktan izleyerek benimsedim
Elimde sana ulasmak icin hicbirsey yoktu
Ve sen beni bilmiyordun bile
Senle tanısmak icin bu kadar bekledigimi
Belli etmedim hep bir mesafeden baktım sana
Adına şiirler yazdıgımı bilmiceksin
Bu şiiri bile okurken sıradan diceksin
Ama bu şiir sana sadece sana
Acılarım dindi artık huzurluyum
Teşekkurler Aydınlıgım..
Karanlıgımın Aydınlıgı...
 

aliharbiye

New member
Local time
03:35
Katılım
23 Şubat 2006
Mesajlar
45
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Çocuklar Gibi


Bende hiç tükenmez bir hayat vardı
Kırlara yayılan ilkbahar gibi
Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı
Göğsümün içinde ateş var gibi

Bazı nur içinde, bazı sisteyim
Bazı beni seven bir göğüsteyim
Kah el üstündeydim, kah hapisteydim
Her yere sokulan bir rüzgar gibi

Aşkım iki günlük iptilalardı
Hayatım tükenmez maceralardı
İçimde binlerce istekler vardı
Bir şair, yahut bir hükümdar gibi

Hissedince sana vurulduğumu
Anladım ne kadar yorulduğumu
Sakinleştiğimi, durulduğumu
Denize dökülen bir pınar gibi

Şimdi şiir bence senin yüzündür
Şimdi benim tahtım senin dizindir
Sevgilim, saadet ikimizindir
Göklerden gelen bir yadigar gibi

Sözün şiirlerin mükemmelidir
Senden başkasını seven delidir
Yüzün çiçeklerin en güzelidir
Gözlerin bilinmez bir diyar gibi

Başını göğsüme sakla sevgilim
Güzel saçlarında dolaşsın elim
Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim
Sevişen yaramaz çacuklar gibi


Sabahattin Ali
------------------------------------

Zor Yıllar


Acılardan bir türkü düşünce yüreğime
Yetmiyor sevda sözleri yaralanmış ömrüme
Sığınaklar aramak kederli şarkılarda
Biraz daha yitip gitmek yıpranan dostluklarda

Yaralayan sözler sözler gibi
Silinmeyen izler izler gibi
Birbirini gözler gözler gibi
Zor, zor yıllar

Yaralayan sözler sözler gibi
Silinmeyen izler izler gibi
Birbirini gözler gözler gibi
Zor, zor yıllar

Uykusuz gecelerde sarıveren kaygılar
Kuşkuyla gözlediğin o ölüm dolu sokaklar
Eksildi ömrümüzden umut dolu o yıllar
Siz miydiniz bizler miydik yorgun düşen kuşaklar

Yaralayan sözler sözler gibi
Silinmeyen izler izler gibi
Birbirini gözler gözler gibi
Zor, zor yıllar

Zülfü Livaneli

----------------------------
ŞEHİR AKŞAM VE SEN

Koynumda çırılçıplaksınız
şehir akşam ve sen
Aydınlığınız yüzüme vuruyor
Bir de saçlarınızın kokusu.
Bu çarpan yürek kimin
Sesleri soluklarımızın üstünde küt küt atan
Senin mi şehrin mi akşamın mı
Yoksa benimkisi mi?
Akşam nerde bitiyor nerde başlıyor şehir
Şehir nerde bitiyor sen nerde başlıyorsun
Ben nerde bitip nerde başlıyorum?


Nazım Hikmet

---------------------------

Bir Dakika


Deniz durgun göl gibi, gitgide genişliyor
Sular kayalıklarda nurdan izler işliyor,
Engine sarkan gökler baştan başa yıldızlı...
Şimdi göğsümde kalbim çarpıyor hızlı hızlı.

Göklerden bir yıldızın gölgesi düşmüş suya
Dalmış suyun koynunda bir gecelik uykuya
Bazan uzunlaşıyor, bazan da kıvranıyor
Durgun suyun altında bir mum gibi yanıyor

Yakın olayım diye bu gökten gelen ize
Öyle eğilmişim ki kayalardan denize
Alnımdan düşen saçlar yorulmuş suya değdi
Baktım geniş ufuklar başımın üstündeydi

Bilemem nasıl oldu geldi ki öyle bir an
Yenilmez bir haz duyup denize atılmaktan
Kurtulmak ne kolaymış faniliğimden dedim
Doğruldum atılırken bir dakika titredim

Bir dakika sonsuzluk doldu taştı gönlümden
Bir dakika bir ömrü kurtarmıştı ölümden.


Nazım Hikmet


----------------------------
Cemre

gözüme ilişti gözün
içimde infilak saati!
yasak baktın nikotin sıcağıma,
bir sigara daha yaklaşıyor bahar...

ellerin yanında değil,
gemiler kalkıyor avuçlarından
bütün limanlarda bir telaş,
yaklaşıyor bahar...

deniz altında bir zindan düşü,
ayıp sarılmalar, lanetli öpücükler
bilinmez bir Nemrut esrarı
arkadaş dağlar gibi
korkusuz korkular...
kekikler yeşeriyor
yaklaşıyor bahar

bir deliliğin eşiğinde
amansız mekansız
sofrasız
yani aç, ilaçsız
ve
hiçbir şiirin eskitemediği
gözlerin,
gözlerimin önünde
el pençe divan...
bahar damarı çatladı toprağın
bir nefes daha yaklaşıyor bahar!

Yılmaz Erdoğan
 

aliharbiye

New member
Local time
03:35
Katılım
23 Şubat 2006
Mesajlar
45
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Sen Olmayınca...

Sen olmayınca aklımda
Gece içtiğim çayımda seker
Çorbamda tuz
Ve içimde huzur olmuyor
Ne doktorlar,ne profesörler
Bu derde çare buluyor

Sen olmayınca yanımda
Mısralarımda aşk
Gönlüme tebessüm
Odama ışık yansımıyor
Ve ben biliyorum ve ben bitiyorum

Kesiyor nefesimi sensizlik
Çalmıyor kapımı duygular
Açılmamacasına kapanıyor şiir defterim
Ve ben susuyorum ve ben susuyorum

Atmıyor kalbim sen olmayınca
Damarlarımdaki kan eksiliyor
Artık nefes alamıyorum
Ve ben ölüyorum ve be ölüyorum
Yanımda sen olmayınca
 

aliharbiye

New member
Local time
03:35
Katılım
23 Şubat 2006
Mesajlar
45
Tepkime puanı
1
Puanları
0
yağmurlu bir gündü
yürüdüm sokaklarda bir süre
seni düşündüm sonra kendimi
yuvarlanırken umutsuzluk uçurumuna
şiir yazmak geldi içimden
kendimi yazmak geldi içimden

oturduğum bir kahvede
masamda kağıt elimde kalem
saatler geçti yazamadım hiç bir şey
ne umutsuz aşkımı ne bomboş hayatımı
ne istediğimi ne beklediğimi yazamadım

bilirsin gülüm bazen yağmur yağar
kapkaranlık olur gökyüzü
sonra yağmur diner güneş doğar
bende yağmurlu kapkaranlık
geçen ömrüm boyunca
yağmurun dinmesini
güneşin doğmasını bekledim durdum
ama ne yağmur dindi ne güneş doğdu
sonra hasret kaldım güneşe
alıştım yağmura

eline geçerse benim şiirim gülüm
bir ilkbahar sabahı
pürüssüz masmavi gökyüzü altında
ve yeşil çimenler üzerinde
kalbin hüzünden yoksun
umut ve neşeyle doluyken okuma
çünkü onuda benide anlayamazsın o zaman
 

aliharbiye

New member
Local time
03:35
Katılım
23 Şubat 2006
Mesajlar
45
Tepkime puanı
1
Puanları
0
BENİ BU HAVALAR MAHVETTİ

Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst