Ahmet Altan Ekşioğlu Şiirleri

[kaptan-8]

Dalgacı....

Bostan korkuluğuyum burada, kendi halinde,
Anladım.
Ama neden hiç bir karga umursamaz?
Benim bostan korkuluğu olduğumu anlamaz?
Önceleri omuzuma konarlardı sadece,
Aldırmazdım.
Bir kaç gaga darbesi, o kadar.
Şimdi gözlerimi oymaya çalışıyorlar.
Üstümdeki giysiler paramparça.
Çırılçıplak kalacağımdan korkuyorum.
Utanıyorum.
Dünya gülüyor halime.
Ben de hem dünyaya hem de kendime gülüyorum.
Dalga geçiyorum.
İyi de,
Neden bana ‚dalgacı' diyorsunuz?
Neden dünya dalgacı olmuyor da,
Ben oluyorum?

 

[kaptan-8]

Davetkar Ev....

Vadinin yamacında bir saray yavrusu.
Kurum kurum kurulmuş.
Işıl ışıl pencereleri,
Açık saçık perdeleri.
Yok kaçarı göçeri.
İçeriden süzülen davetkar bir müzik de içimi gıdıkladı.
Baktım kapı da açık.
Dayanamadım artık,
Giriverdim içeri.

 

[kaptan-8]

Defter....

Bir uğrak yeri sanki bu dünya,
Gelen gidiyor,
Kimi geç kimi erken.
Nereye gider bu insalar?
Nerede kalırlar, neyle karşılaşırlar?
Bilinmiyor.
Lakin rivayet de çok,
Hepsi de birbiriyle çelişiyor.
Yalnız bek birşey aşikar:
Giderken,
Borcunu ödeyip defteri kapatmak yok,
Deftere yazılanlar silinmiyor.

 

[kaptan-8]

Değdi Mi....

Çay içiyorduk zaten,
Sen o masada, ben bu masada
Birlikte içmeyi önerdim sana,
Çantayı geçirdin kafama,
Ne oldu?
Başın göğe erdi mi?
Yok yere kırdın kalbimi.
Oysa ki hiç de kötülük yoktu içimde
Ne seni öldürmeyi düşünüyordum
Ne de paranı çalmayı.
Üstelik hesabı da ben ödeyecektim
Güzel bir günü katlettin.
Değdi mi?

 

[kaptan-8]

Depo....

Bu evren büyüklüğünde,
Bir evren daha olmalı başka bir yerlerde,
Depo olarak kullanılan,
Yoksa nereye sığardı,
Bunca özlem, bunca elem,
Ayrulıklardan arta kalan?

 

[kaptan-8]

Dilenci....

Açmışsın avucunu,
Dilenmeye durmuşsun köşe başında
Binbir türlü dualar dilinde,
Tespih elinde,
Bir damla da gözyaşı kirpiğinin ucunda.
İçimdeki ince yürekli çocuğu kandırmaya çalışıyorsun
Oh, ne güzel, ne ala
Yok öyle yağma.
Allah bana, ben sana.

 

[kaptan-8]

Dobra Ol....

Açık, kısa ve net söyle her ne söyleyeceksen
“Seviyorum” mu diyeceksin?
Söyle.
“İstiyorum” de.
“İstemiyorum” de.
Ama “bilmem ki” deme.
Lafı ağzında geveleme.

 

[kaptan-8]

Doğa Dengesi....

Doğanın dengesidir bu,
Değiştiremezsin,
Bir bakarsın kemiriyorsun birilerini,
Bir bakarsın dişlerinin arasındasın kimilerinin.

 

[kaptan-8]

Doğabilmek İçin Yeniden....

Yağmur yağar,
Can filizlenir toprağın içinden,
Ve canlar,
Yaşama usul usul adım atarlar.
Öyleyse sızlanma yağmurun selinden,
Bilançoda iki sütun:
Kar ve zarar.
İkisi bu dengede birbirini karşılar.
O yüzden,
İyi bilmek gerekir.
Doğabilmek için yeniden,
Ölmeyi göze almak gerekir.

 

[kaptan-8]

Doğal Aldatmaca....

Hay doğa,
Benimle ne alıp veremediğin var?
Şebeğe çevirdin beni.
Sabah evden çıkarken güneş vardı.
Üstümde tişört,
Ayağımda sandalet,
Saldım kendimi sokağa.
Çarşıya indiğimde birden yağmur başladı.
Fırsatçının biri de durumdan faydalandı,
Bire iki fiyatına şemsiye sattı bana.
Şemsiyeyi aldık ya,
İşe yarasın diye
Yağmur iyice hızlandı.
Ben de açtım şemsiyemi.
Ardından bir fırtına bir fırtına
Kırdı şemsiyemi.
Anlaşıldı, kafaya koydun doğa,

 

[kaptan-8]

Doğum Günüm....

Bugün benim doğum günüm
Sevgilim terketti beni,
Umutsuzum.
Unuttum tencereyi ocağın üstüne,
Taştı sütüm,
Kısa devre yaptı ütüm,
Bozuldu süpürgem.
Bugün benim doğum günüm,
Telefona çıkmadı annem,
Üzgünüm.

 

[kaptan-8]

Döngü....

Başkasının tabağından yemezsin,
Artıktır diye,
Düşünmezsin ki her öğün yediğin,
Artığıdır nicelerinin.

Kullanılmamış hiçbir şey yok dünyada,
Milyonlarca yılın bir paylaşımı bu,
Sayısız canlının bedeninden geçmiştir,
Taze diye içtiğin bir avuç su.

Ruhun da bedeninde misafir,
Kimbilir kaç bedende daha konakladı.
Kiracı gibi oturduğu her evi,
Ayrılırken kundakladı.

Bu gerçekler kabak gibi ortada,
Görmezsin.
Unutursun döngünün bir parçası olduğunu,
Ve boş yere ölümden korkarsın..

 

[kaptan-8]

Dönmez Artık....

Gördüm Mersedesten inen adamı,
Saçı jelli, kelli felli.
Ah, o zilli,
Koştu gitti arabaya,
Bakakaldım ardından
Çöküverdim temelli.
Efkar bastı, içtim rakı,
Aldım sazı elime,
Vurdum teline,
Koptu sazın bam teli.
Saz kaldı iki telli.
Kara bahtım.
Gitti gider ince belli.
Dönmeyecek besbelli.

 

[kaptan-8]

Dün Dündür, Bugün Başka Bir Gün....

Parlayan güneşe aldanma,
Bir şeyler al yanına fazladan,
Hava soğur, üşütürsün .meleğim
Kıraç toprağın ağacı, yiter gider kök salmadan,
Zamansız açan çiçeğin halini düşün,
Solar meyve olmadan
Bilirsin dünün ne olduğunu,
Karar verirsin.
Ama yarın?
Bilemezsin neler çıkar piyangodan…
Öyleyse kulağında küpe olsun bebeğim:
Dün dündür,
Bugün başka bir gün.

 

[kaptan-8]

Dünyaya Bir Daha Gelirsem Eğer....

Dünyaya bir daha gelirsem eğer,
Ne şiir yazacağım, ne de mektep medrese.
Boş gezenin boş kalfası olacağım.
Yaşayacağım ne varsa yaşamaya değer.
Bencil olacağım,
Dünyaya bir daha gelirsem eğer.

Dünyaya bir daha gelirsem eğer,
Kente göçmeyeceğim.
Her şeyi birer birer,
Bu yaşamın süzgecinden geçireceğim.
Ve onu sevmeyeceğim,
Dünyaya bir daha gelirsem eğer.

Dünyaya bir daha gelirsem eğer,
Şeytana uyacağım.
Hidayete öyle erşiliyormuş meğer.
Hak, adalet, namus nizam dinlemeyeceğim,
Tam bir anarşist olacağım.
Dünyaya bir daha gelirsem eğer.

Dünyaya bir daha gelirsem eğer,
Ağaç olacağım, böcek olacağım, kuş olacağım
Ama asla insan olmayacağım
Ne olur Tanrım bana bir şans daha ver.
Yanılmayacağım,
Dünyaya bir daha gelirsem eğer.

Dünyaya bir daha gelirsem eğer,
‘Haram, helal, yazık, günah' diyerek
Beni yetiştiren,
Ve futbolu voleybol kurallarıyla oynamayı öğreten
Anamı ve babamı reddedeceğim.
Dünyaya bir daha gelirsem eğer.

Dünyaya bir daha gelirsem eğer.
Kazık elimde olacak; atacağım, atacağım.
Aldatmanın kitabını yazacağım.
Bu aldandıklarım yeter.
Bir daha asla aldanmayacağım,
Dünyaya bir daha gelirsem eğer.

 

[kaptan-8]

Ecel....

Ecel kapımı çaldığında
Bulaşık yıkıyordum
‘Biraz bekle dedim, 'Ellerim kirliÜstüne 'yine gelirim' yazılı kartı bıraktı Azrail
Çekti gitti.
Mutfak dar, sular iyi akmıyor,
Deterjanım da bitti.
Kaldı bulaşıklarım.
Umarım Azrail i biraz daha oyalarım.

 

[kaptan-8]

Eleni'ye....

Bir kez geçtim evinizin önünden,
İkincide polis çevirdi beni.
Bu iş karakolda başlarsa,
Biliyorum ardından,
Mapusane, hastahane, tımarhane gelecek.
Gel baştan vaz geçelim Eleni.
Anla beni.

 

[kaptan-8]

Eller....

Sen ellerimi ilk gördüğünde,
Şaşırmıştın:
‘Bu eller‘Yüz yaşında bu eller!Demiştin.
‘Sanki kalem tutmamış da çapa tutmış bu eller!'.
Sonra da kabul etmiştin:
Bu eller güzel eller.

 

[kaptan-8]

Ellerin Nerede....

Aradım, taradım,
Bulamadım hiçbir yerde.
Sanki ‘şeytan aldı götürdü deSattı birilerine.
Ya da unuttu bir yerlerde.
Görüyorum dudaklarıı, saçların,
Velfecri okuyan gözlerin,
Burnun yerinde,
Emin ol, başka bir düşüncem yok,
Tutmak istiyorum sadece,
Söyle...
Ellerin nerede?

 

[kaptan-8]

Elmanın Hikayesi....

Yağmur yağar,
Islatır köklerini ağacın.
Elma suyunu içer.
Yaprak kızar rüzgar esince.
Hışırdaması bundandır.
Siper eder gövdesini elmaya.
Elma minnettar kalır.

Elma yeşildir önce,
Yaz gelince utanır.
Ağırlaşır su içince,
Korkar elma,
Aşağısı uçurum, yuvarlak beden ağır.
Bakar sapına ince.
Sıkı tutunur dala
Rüzgar eser,
Elma dalda sallanır.

Yolcu ağaca bakar,
Elma kemale erince.
Gebenin ağzı sulanır.
Zaman geçer,güneş batar,
Hava soğur, rüzgar hızlanır.
Dökülür yaprağı ağacın
Elma düşer,
Aklı dalında kalır.