Ahmet Altan Ekşioğlu Şiirleri

[kaptan-8]

Aceleye Geldik....

Haksızlık ediyorsun ama
Beni eleştirirken.
Aslında
Başka bir haksızlık da var işin içinde.
Haksızlık ta en baştan
Harcamış tüm zamanını,
Seni yaratırken Tanrı.
Ardından
Bana sıra geldiğinde,
O yorgun argın haliyle,
Ve kısıtlı zaman içinde, aceleyle
Tanrı ne yapsın?
Nasıl daha güzel birşey yaratsın?

 

[kaptan-8]

Adam Seçerim....

Bu tabloyu ben yaratmadım ki.
Neden bana mal ediyorsunuz?
İnan ki,
Renkleri bile tanımam.
Kırmızıya sıcak derim,
Yeşile serin.
Mavidir diye denize girmem.
Sıcaktan bunalırım, girerim.
Yeşil ekşi elma yerim,
Türkü söylerim,
Rakı içerim,
Adam seçerim.

 

[kaptan-8]

Aklıma Düştün Yine....

İşte şimdi aklıma düştün yine
Allahın cezası,
Nasıl unutayım,
Nasıl katlanayım söylediklerine?
Bahar sevdası sanıyordum,
Alışırım yokluğuna diyordum
Bu kadar sevdiğimi bilmiyordum,
Başımın belası!...

 

[kaptan-8]

Albeni....

Kim ister böyle bir kızı,
söyle bana kim ister?
Saçlarını tarayıp,
çiçekli bir mini etek giymedikten sonra.
Kafasının içi güzelmiş de,
Namus timsaliymiş de,
Leziz yemekler de yaparmış.
Geç bunları.
Öyle 'al beni' demekle de olmaz.
Anımsayın satış için vazgeçilmez kuralı:
'Albeni'.

 

[kaptan-8]

Alışacaksın....

Bugün sıcak,
Terliyorsun habire.
Merak etme,
Yarın yağmur yağacak,
sırılsıklam ıslanacaksın,
Öbür gün rüzgar esecek,
Kuruyacaksın,
Ve şemsiyen ters dönecek fırtınada,
Hayıflanacaksın.
Üşüyeceksin kar yağdığında,
Üstünde ceketin olmayacak belki de,
Hayatın değişkenlğini anlayacaksın.
Hazır ol buna.
Ardından yine güneş doğacak,
Kızma,
Alışacaksın.

 

[kaptan-8]

Anla Artık....

Belki çiçeğe benziyor gülüşün ama,.
Sen çiçeklere sığmazsın.
Deniz kenarındaki midye kabuğunda,
Mumun ışığında,
Ulu bir çınarın dallarında,
Dağ başındaki karda,
Ateşteki korda,
Hatta arabamın şanzımanında,
Hep sen varsın.
Düşün bu geniş yelpazeyi,
Hadi aşkım,
Belki o zaman seni,
Ne kadar çok sevdiğimi anlarsın.

 

[kaptan-8]

Ansızın....

Ne olduğunu anlamadan
Bir de baktım ki aşık olmuşum.
Sanki sen,
On metreden beynime sıkılan bir kurşun.
Daha silah sesini duymadan
Ölmüşüm.

 

[kaptan-8]

Ardından....

Bebeğim
Geride bıraktığın sevgi, öyle duru, öyle berrak öyle temiz
Bembeyaz, alacasız.
Sen gideli herkes uzak,, herşey tatsız, heryer ıssız,
Ve bir viraneden farksız
Ruhsatsız gecekondu yaptığın yüreğim.

 

[kaptan-8]

Arıyor....

Arıyor delicesine heryeri,
Dolabın içine,
Masanın altına,
Koltukların arkasına,
Bakıyor heryere,
Bulamıyor.
Kızıyor herşeye,
Ah bir bulabilse...
Bulacak belki de,
Ne aradığını bir bilebilse...

 

[kaptan-8]

Bağışladım Seni....

Senin boynun bükük,
Omuzların çökmüş,
ellerin titrek...
Islanmış gözlerinle,
Pişmanlığın en derin kuyusunda,
Ne söyleyeceğini bilemez halde
Umarsızlığını gördüğümde titredim.
Küçük yüreğin koca davula rakip.
Öyle atıyordu ki,
Deprem oluyor sandım.
Ve fısıltıyla Beni bağışla dedin.
İşte o an,
İçimdeki karanlık aydınlandı,
renklendi,
Allandı, pullandı.
Gökkuşağına yollandı.

 

[kaptan-8]

Bağlama....

Şu elimde tuttuğum,
Ardıç ağacından sapı,
Telleri Alman
Göğsü Güney Amerika dan.
Gövdesi dut.
Yüzyılların umudu, acısı ve sevdasını tınlayan,
Bağlamam var üç telli.
Sesinden belli.

 

[kaptan-8]

Başlamadan Biten Bir Aşk Hikayesi....

Hani bir kuş öter kiraz dalında,
Kedi kovalar onu.
Kuş uçar, kedi ardından bakar.
Bir el uzanır anında, dokunur usualca yüreğine.
İşte o andır birinci perdenin sonu.
İkinci perde başlar.

Hani güneş gösterir ya yüzünü bulutlar arasından
Sırılsıklam yeryüzüne bakar.
Ve yağmur hızlanır güneşe inat.
Lodos eritirken yerdeki karı,
Demirci demiri suya sokar.
İlginç bir dengedir bu.
Soğur demir, ısınır su.

Hani çağlayanlar yırtar vadileri de ulaşırlar ovaya
Düz ovada bitiverir o heyecan o büyü.
Kendi halinde akar.
Sonra olur sakin bir gölün suyu.
İçinde oynar balıklar.
İşte öyle,
Cennetle cehennem arasında fırtınalarla dolu,
Başlamadan biten bir aşkın hikayesidir bu.

 

[kaptan-8]

Bayram....

Bayram geldi.
Sabahın ilk ışıklarıyla başlar kıyım.
Kızıla boyanır yeryüzü.
Tanıktır gökyüzü.
İnsanoğlu,
Türlü inançların dürtüsüyle,
Sokak sokak, biçim biçim alır koyunun ahını.
Bağışlatabilmek için,
Kendi günahını.

 

[kaptan-8]

Ben Senin Yüreğine Sürgünüm....

Ben senin o ahu bakışlarına vurgunum.
Dünüm, bugünüm, yarınım.
Zenginliğim, yoksulluğum,
Anam, bacım, sevgilim, çocuğum...
İş işten geçti artık,
Üzgünüm.
Orada kalacağım sonsuza dek,
Anla artık.
Ben senin yüreğine sürgünüm.

 

[kaptan-8]

Bencil....

Nasıl boğazından geçiyor o lokmalar
Ben karşında yutkunurken?
Allah Allah..
Bir de utanmadan geğiriyorsun.
Hiç olmazsa bir dilim ekmek de bana ver.
Hah, şuradan.
Eyvallah.

 

[kaptan-8]

Bırakmadılar....

Bu ışık hepimize yeterdi,
Herkes için de su vardı içecek.
Hava dersen bedavaydı.

Bilmiyorum neden.

Bırakmedılar nefes alayım,
Bırakmadılar güneşe çıkayım,
Bırakmadılar su içeyim dereden.

 

[kaptan-8]

Bırakmam Seni....

Hangi yolu denersen dene,
Karşına çıkarım bir türlü.
Yağmur olur yağarım üstüne,
Güneş olur süzülürüm pencerenden içeri,
Rüzgar olur uçururum eteklerini,
Dalga olur dayanırım kapına,
Yıkarım evini başına
Kulak ver, dinle beni,
Hiç birşey olamasam,
Çamur olur,
Yapışırım ayakkabılarına,
Bırakmam seni...

 

[kaptan-8]

Bırakmıyorlar Beni....

Telefon çalıyordu.
Elimdeki bardağı bıraktım usulcana
tepsinin kenarına.
Telefondaki dilber çağırıyordu beni
Philip'in sarayına.
Gitsem mi gitmesem mi
Kararsızlık içinde bocalarken
Saate baktım ki ne göreyim?
Duygulara yenilmenin tam zamanı.

 

[kaptan-8]

Bir Ayrılık Hikayesi....

Önce kızgınlık hakimdir beynine,
Kızgın beynin yüreğini susturur.
Anlatırsın herkese ayrılık nedenini,
Ve alırsın eline adalet terazisini.
Kanıtlarsın haklılığını bir bir
Adalet yerini bulur.

Ama o kızgınlık zamanla pişmanlığa dönüşür:
Yavaş yavaş kemiklerin girer kasın cenderesine,
Avuçlarına batar tınakların,
Isırırsın dudaklarını, kanatırsın
Bedenin derine sığmaz olur.

Sonra tarifsiz bir özlem doldurur yüreğini,
Başlar duyguların dansı göğüs kafesinde,
Dizlerinin bağı çözülür.
Ve birkaç damla gözyaşı, usul usul
Seherde yaprak üstüne düşen yağmur damlaları gibi,
Yanaklarından süzülür.

İşte böyle başlar bir ayrılık hikayesi,
Çok geçmeden nehir yolunu bulur.
Zamanla dizilir önüne seçenekler,
-en güzelinden en pespayesi-
O heyecan durulur.
Ve yanan o eski evin külleri üzerinde.
Taze çiçekler açar ve yeni bir dünya kurulur.
İşte böyle biter bir ayrılık hikayesi.

 

[kaptan-8]

Bir Daha Asla....

Lokantada,
O karşı masada ben beri masada
Yalnız başına yemek yiyoruz.
İkimiz de sus pus.
Bakınıyoruz.
Şeytan dürttü,
Uydum şeytana.
Kalktım yerimden usulcana
Yaklaştım yanına,
'Yalnızlık Allaha mahsus' dedim
Bir elin nesi var iki elin…diye devam etmek istedim
İki elle girişti bana.
Uçuşan yıldızları bile göremedim
Hastanede açtım gözümü.
İki kırık, üç çıkık,
Darbe almışız enseden.
Ezik çürük ve sıyrıkları saymıyoruz.
Onlar müesseseden
Doktor sorar:
'Kamyon mu çarptı sana?Hemşire bakar
Ben bakarım
Utanırım…
'Bir kız getirdi beni bu haleNasıl derim?
'Evet, kamyon' dedim ben de
sırıtarak
'Sebze kamyonu olmalı'dedi doktor
Üstüme dökülen salataya bakarak.
Allahım!...
Şu rezilliğe bak.
Ah, kaburga kemiklerim..
Ense köküm, sırtım, belim…
Beş gün yoğun bakımda kaldım.
Onbeş gün rapor aldım.
Şimdi evdeyim,
Nekahet dönemindeyim.

Bu çile böyle dolsun.
Bir daha mı?
Tövbeler olsun,