- Katılım
- 11 Nisan 2006
- Mesajlar
- 5
- Tepkime puanı
- 3
- Puanları
- 0
- Yaş
- 37
Hayatın bilinmezlikleri insanı o kadar yoruyor ve şaşırtıyor ki, bir dakika öncesine
kadar hayat hakkında her şeyi biliyormuşsun gibi geliyor ve yaşadığın andaki bir
olayda bildiğini zannettiğin her şeyin aslında bilinmezliklerle dolu olduğunu
anlayabiliyorsun. Bu gibi belirsiz yaşam, riyakâr insanlar ve maddesel duyguların
yoğun varlığına rağmen aşk tan korkmuyorum, sana âşık olmaktan korkmuyorum, âşık
olmaktan korkan insan kendinden korkmalı, çünkü aşk-sevgi insanın kendisini
sevmesiyle başlar, kendini sevmeli ki, sevdiğim dediği insana iyi şeyler vereceğini
ve yaşatacağını anlayabilmeli. Ben ve sen kavramını biz olarak şekillendirebilmeli.
Bu aralar kendimi çok yorgun hissediyorum, bedensel bir yorgunluk değil bu, ruhumun,
yüreğimin sevmeye geç kalmışlığına, aşkı yaşamaya geç kalmışlığına dair bir
yorgunluk. Sence de geç kalmış mıyım? Aslında neyin doğru neyin yanlış olduğunu
fazla iddialı olmamakla birlikte az çok biliyorum, şu anı yaşadığımız anı mutlu
etmeye çalışmak
kendimizi mutlu etmektir, kâbuslar ve anılar geçmişle ilgilidir, zaman şimdiyi
yaşamanın zamanıdır. Ama sen olmayınca olmuyor be gülüm, en içten kahkahalarım bile
yapmacık geliyor, sen olmayınca içime çektiğim nefesin bile tadı yok, bahçedeki gül
bile kokmuyor, dikeni elime batmıyor o bile beni kaale almıyor. Haydi, bir ses bir
nefes ben buradayım desen yeter
kadar hayat hakkında her şeyi biliyormuşsun gibi geliyor ve yaşadığın andaki bir
olayda bildiğini zannettiğin her şeyin aslında bilinmezliklerle dolu olduğunu
anlayabiliyorsun. Bu gibi belirsiz yaşam, riyakâr insanlar ve maddesel duyguların
yoğun varlığına rağmen aşk tan korkmuyorum, sana âşık olmaktan korkmuyorum, âşık
olmaktan korkan insan kendinden korkmalı, çünkü aşk-sevgi insanın kendisini
sevmesiyle başlar, kendini sevmeli ki, sevdiğim dediği insana iyi şeyler vereceğini
ve yaşatacağını anlayabilmeli. Ben ve sen kavramını biz olarak şekillendirebilmeli.
Bu aralar kendimi çok yorgun hissediyorum, bedensel bir yorgunluk değil bu, ruhumun,
yüreğimin sevmeye geç kalmışlığına, aşkı yaşamaya geç kalmışlığına dair bir
yorgunluk. Sence de geç kalmış mıyım? Aslında neyin doğru neyin yanlış olduğunu
fazla iddialı olmamakla birlikte az çok biliyorum, şu anı yaşadığımız anı mutlu
etmeye çalışmak
kendimizi mutlu etmektir, kâbuslar ve anılar geçmişle ilgilidir, zaman şimdiyi
yaşamanın zamanıdır. Ama sen olmayınca olmuyor be gülüm, en içten kahkahalarım bile
yapmacık geliyor, sen olmayınca içime çektiğim nefesin bile tadı yok, bahçedeki gül
bile kokmuyor, dikeni elime batmıyor o bile beni kaale almıyor. Haydi, bir ses bir
nefes ben buradayım desen yeter