Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Dün gece ağzımda bir ıslık,
Elimde ıslanmış bir sigara
Evinin önüne geldim...
Pusluydu hava,
başımı yukarı kaldırıp dikkatli bakınca anladım
perdeler kapalıydı...
Ama yine açık unutmuşsun
Gece lambasını...
Bir an öylece durdum...
Sonra,
Kanıma girdi serserilik...
Merdivenleri bir bir çıktım.
Cebimden yedek anahtarı çıkarıp
Açtım kapıyı.
Dalgınlığına gelmiş olmalı
Kilitlemeden yatmışsın...
(eve de ayakkabıyla girdim,
affet beni....)
saat gecenin üçüydü galiba,
yalan olmasın...
uyuyordun,
odana sessiz adımlarla yaklaşırken,
belki o an
görmekte olduğun rüya takıldı aklıma.
Duraksadım....
Gözlerim alışınca karanlığa,
İyice belirginleşti suretin.
Yüzün bana dönüktü, öpmek istedim,
Başaramadım...
Saati yediye kurmuştun,
Onu bir saat geri aldım...
Sonra, önünde sana ilk kez sarıldığım
Aynaya çarptı gözüm.
Üzerine kırmızı rujunla,
'melekler uyumaz' diye ben yazdım!
vakit ilerliyordu,
apar topar bir kahvaltı hazırladım sana
portakal falan sıktım,
seversin sen...
bu iyiliğimi de unutma.
Geçince alkolün etkisi,
Baş ağrısı tuttu yine.
Uykumda gelmişti epey
Gittim evden,
Bıraktım seni rüyalarınla başbaşa...
Bilmiyorum
Bu yangın ne zaman son bulur...
Belki gün gelir,
Yine kollarımda uyursun.
Benimki de iş mi be!
Gecenin bir yarısı hırsız gibi eve gir
Sonra öpemeden çık git!
Neyse, alacağım olsun...
Gördüğün gibi,acemi bir hırsızım ben
Çalamadım işte yanağından.....
Bunları boşver...
Senden isteğim;
Kendine dikkat et
Aç karnına evden çıkma,
havalar soğudu iyice, sıkı giyin.
Geceleri yatarken,
kapıyı kilitlemeyi unutma...
Kalemden öte
Hiçbir şeye dokunmadı
Sana uzanıp da
Hiçlikte kalan elim..
Ve kendimi
Yüzünden uzağa her taşıyışımda
Adımlarıma düşmandı yüreğim...
Öyle ki;
Demirlediğim limanlar
Yabancı düşünce düşlerime,
(Bir bakıma akıntıya kürek)
Geriye doğru yaşamaya başladım zamanı......
Ve gittikçe nehirleşen yokluğunun debisinde,
Satır-satır can verdi yürek
Vardığım yer işte burası!
Sen bilmezsin,
Başkalarına adınla seslendiğim günlerdi..
Uzaktın bana
Duymazdın o yüzden
Yokluğuna derlenmiş türküleri.
Oysa sen varken,
Kanayan gecelere merhem olurdu sesin
Gülüşün dağıtırdı gözlerimden bulutu
Ara sıra gelirdin ya?
Ben o zaman anlardım hangi mevsimi soluduğumu...
Seninle başlayan bir gün
Yine seninle biterdi..
Gecenin bir yarısı
Şehrin yollarını adımlarken
Ve bağlarken o geceyi sabaha
Hayat hiç olmadığı kadar güzeldi..
Bakışlarında mahsur kaldığımda,
Deli gibi akardı zaman...
Ara sıra hüzünler karışsa da sesine
Gecemizi karartmaya yetmezdi...
Ve ben ne zaman değsem dudaklarına,
Yüzüne bambaşka bir iklim gelirdi....
Sonra gittin...
Her gün bir takvim yaprağı,
Düştü umutlarımın arasından...
Ve durdu gözlerine daldığımda çıldıran zaman!
Başkalarına,
Adınla seslendiğim günlerim oldu.
Gelmedin...
Şimdi bilmiyorum hangi mevsimi soluduğumu...
ağlarsın hep
yanarsın
piman bir çocuk gibi
yazdıklarıma dalarsın
üzülürsün
gözümden dudağıma yaş olup
her Aralık süzülürsün
kızarım sana çoğu zaman
şiirler yazarım
okur içlenirsin belki
bilirim anlamazsın
yine de ağlarsın...
bir şarkı çalar
hislenirsin..
gece yarısını vurur saat
nemlenirsin..
kalbin nerden bilsin aşkı?
sevince anlarsın
kanatırlar seni de
ağlatırlar
o soğuk ellerinle
şiir bile yazarsın...
vurulunca umutların
isyan edip yas tutarsın
kanarsın gecelerce
dosların el olur
soran olmaz halini
baharlar zindan olur
ağlarsın...
Yine kesildi sesim soluğum
Kelimelerimi çaldı bu gidiş
Ağzımı ayrılık açmıyor!
Tek bir sözüm kalmadı söylecek...
Duyduklarım ise,
Artık kulağa hoş gelmiyor...
Bana sorduğun hiçbir sorunun,
Cevabı yok bundan böyle.
Sıkıldım,
Bildiğin soruları cevaplamaktan...
Yoruldum,
Çıkışı olmayan labirentinde,
Her gece kaybolmaktan...
Ben sorunları severim
Sen soruları...
Cevap ver o zaman bana;
Penecerenin buğusuna yazdığım
O iki kelime,
Duruyor mu hala bakışlarında?
İlk önce aldırmazsın hani?
Sonra bir de bakmışsın,
Her yanın sırılsıklamdır.
Anladığında geç olur.
Çünkü yağan,
Ahmak ıslatandır...
Sen o yağmur
Ben o ahmak...
Ama bir karar ver,
Ya kaybol git, ya da tam ıslat...
İkisi de kabulüm.
Ne den mi?
Farz edelim dindin,
Ahmağa yağmur mu yok?
Diyelim yağıyorsun? Islanmaktayım...
Zaten hiç kurumadım ki...
Ahmağız ama,
Yağmurdan da anlarız...
Güzelce ıslanalım isteriz
Tamam yüzüme indin belki ama,
İçime sinmedin...
Basit yağdın, basit!
Asil ol,
Rüzgar esmeden,
Al bulutunu git...
Terinin,
Terime karışmasıyla geçen
O dünya ötesi zamanlarda,
Bir kaybetme korkusu sarardı içimizi
Bedenlerimize bu korkunun ayazı düştüğünde,
Doğru olanı,
Aşka yakışanı yaptık biz!
Yarına sarkıtmadık hiçbir şeyi...
Aşk bize gücenip de sırtını dönmesin diye,
Epey soluksuz bıraktık takvimleri.....
Seni hep,
Bir gün sonra ölecekmişim gibi yaşadım
Coşardı duygularım böyle olunca,
Yanında olduğum her saniye,
Sana defalarca çoğalırdım....
Çalardım seni zamandan....
Binlerce saate çıkarırdık,
Bir günün süresini...
Ve bu dünya utanırdı halinden,
Bırakırdı kendi eksi etrafında dönmeyi.....
Tanrıya verilecek candan önce,
Bizim aşka olan bir gençlik borcumuz vardı.
Ödendi...
Henüz kurumayan,
O soluksuz kalmış takvimlerin teri şahittir buna sevgili!
Öldük ölmeden önce,
Bir gün gerçek ölüm kapıya dayandığında
Gözlerimizi kapatmış olacak sadece...
Ve o gün;
Meleklerin aşka dair soracak sorusu yok bize!
Alacaklı gidiyoruz sevgili...
Bundan daha güzel ne olabilir?
Şimdi gönül rahatlığıyla ölebiliriz,
Hadi öyleyse, kapa gözlerini...
İçmeden yazamam sana. Bilirsin.....
Kadeh diplerinde seni ararken,
ağzımdan dökülür dizelerim.....
sarhoşken daha çok seviyorum seni
niye mi?
terk ettiğinde ayıktım
sevdana lanet etmemek içindir
bu deli gibi içmelerim.....
ve hatırlamamak içindir o kahreden geceyi
Hatırla o ilk günkü heyecanı
Ürkek bakışlarını getir aklına sonra
Kaçışını
Sevdadan ayrılığa umarsız akışını düşün
Ve şimdiki ayrılığa ekle her birini
Ne kadar zamansız bu kopuş
Ne kadar da anlamsız öyle değil mi?
Oysa sevda avucundaydı
Gözbebeklerin büyüyordu aynalarda
Sen, sen olmaktan çıkıyordun
Bir sevmek geliyordu aklına....
Bir de sevilmek...
Yüreğimin mührünü görüyordum bakışlarında
Neden sonra ayrılık geldi
Şaşırmadım,
Mevsim sonbahardı...
Sabaha karşı diline vurdu elveda
Soluksuz kaldım, sustum
Sonra birden bir yağmur başladı.....
Ben bu ağrıyı iyi bilirim
Islanırım ayrılığın ilk saatlerinde
Alışkınım.....
Saatler tüm gücüyle vurduğunda geceye
Kendimi caddelere bırakırım...
Gidiyordun sonunda....
Bulutlar,
Ayrılığın sancısını bırakıyordu şehre...
Hatırlarsın?
Amansız bir eylüldü.
Ve güzün bütün yaprakları
Sen gidince döküldü.....
Bahar bitmeden
Sen bitmeseydin;
Dünya öylesine dönerdi!
Va hüküm sürerdi yeryüzünde
Hep aynı mevsim...
Nerden getirdin aklına ayrılığı?
Bu nisan da hiç çekilmez şimdi...
Önce söküp atmalıyım dilimden,
Beraber söylenen tüm şarkıları
Sonra,
Senli şiirleri hiç yazılmamış
Ve hiç okunmamışcasına unutmalıyım...
Sıfırdan başlamak imkansız, evet ama;
En azından olmadıgın bir şehirde,
Yabancı sabahlara uyanmalıyım...
İstiyorum ki,
Bu şehir sürmesin hükmünü üstümde
Gece gündüz hatırlatmasın seni...
Gidişimin mantığı olmasa da
Bir yüreği var elbet adımlarımın!
Kaldırımlar biliyor niçin gittiğimi.....
En çok, o geceleri özleyeceğim
Kısık lambaların gölgesinde
Kollarını boynuma dolayışını...
Ve ziline bastığımda
O tarifsiz heyecanla kapıyı açışını...
Seni özlemek nasıl olacak kim bilir?
Ama benim o kapıyı açacak gücüm kalmadı.
Gitmek zamanı şimdi,
Söz geçmiyor adımlarıma.....
'Belki gelir' diye uyumadan önce,
Anahtarı koyma artık paspasın altına...
Sen mıydın yureğime kor düşüren
Sen mıydın içkiye çelen aklımı
Yıllar boyunca uğruna ağladığım
Sen mıydin ankaralı........
Seni sevdiysem suçlu ben miyim?
Namert değil mi sırtıma saplayan bıçağı
Senin sevginle her gün doğan ben'i
Kalleşce vuran sensin ankaralı.........
Kış geldi aşkım üşürsün bu mevsimde
Unutma giymeyi sana aldığım hırkayı
Sırtını kalbimi yaslamak yerine
İhanete dayanan sensin ankaralı.......
Beni meyhanelerde unutup
Siyaha sen çevirdin bu masalı
Kadehlerin dibinde sevgimi kurutup
Yudumlayıp giden sensin ankaralı.........
Son veda yaklaşınca o saatte
Aklına gelmeyen umutlarımı duygularımı
Üstümden geçen o otobüsle birlıkte
Çiğneyip giden sensin ankaralı..........
Kendini düşmandan da yabancı gösterip
Yüreğime kazıyan sensin yalanları
Zalimlere karşı seni koruyan yüreğime
Kurşunu ilk sıkan sensin ankaralı........
Kursağımda bıraktın en güzel geceyi
Ve zindana çevirdin o son sabahı
Can vermeden diri diri
Beni mezara koyan sensin ankaralı......
Şimdi bana halimi hatrımı sorma sakın
Doğan güneş aydınlatmıyor karanlığımı
Yokluğun bana varlığından da yakın
Son vefasız sensin ankaralı.........
Sonbaharda öldüm ben
Çiçek arama hayırsızım
Gözyaşını dök mezarıma yeter!
Seni seviyorum ankaralım......
neden hasretim sana ait olsun ki?
ben o tatlı ağrıyı arıyorum...
ben o yağmurlarda ıslanmayı özledim...
ben o dünyanın en güzel yalanına,
inanmak için dünyaya gelmişim...
zorlama yüreğimi!
ellerini tutarken,
kaldırırken kadehleri gülümsemeler içinde,
sadece bana o eski heyecanları hatırlatıyorsun
bir yanılsama bu,
anlamıyorsun....
sen de benim gibi tıpkı;
yüzüme bakerken,
terlerken avuçlarımda,
diğer yarını hatırlıyorsun...
birbirimize ait değiliz diyorum sana!
sen düşlerini aldatıyorsun...
ama ben yapamam bunu
kandıramam düşümü
işte bu yüzden sensizliğe karışıyorum
elimi elinden
bedenimi bedeninden
ve varlığımı hayatından soyutlayıp
gitmek istiyorum
bağışla,
seninle gecelere karışmak gelmiyor içimden...
Sonra sen geldin...
Bir yerlerden çıkıp doğdun ansızın
Gözlerin sürgünüm oldu o anda
Bunca zaman nerelerdeydin?
O ilk anı aklımda tutuyorum
Yüzünün saflığında kayboluşumu
Ellerinin beyazlığında aklanışımı
Ve hiçbir şey onu silmesin istiyorum
Gitme olur mu hep yanımda kal
Uykumda yanımda ol konuş benimle
Sesinin buğusunu bozmasın zaman
Sana temiz bir yer açtım... oraya dal!
Ve hiç çıkma dinlen. Başını omzuma yasla
Kapa gözlerini düşlerde gezin
Bir şeyler ümit et içinde ben olayım
Küçücük yüreğimi al avuçlarına sakla!
Yağmurlar altında çılgınca dans edelim
Dağılsın saçların bu şehrin en kuytusuna
Bursa rengini gözlerinden almış
Sevda diyorum... anlasana!
Her sokakta sen kokmalısın
Tenin sinmeli butun caddelere
Oksijen gibi solumalıyım saflığını
Son sevdiğim sen olmalısın....!
Şimdi geç kalmışlığın burukluğu içimde
Ve rastlantıdan doğan aşkımsı yakınlık
Ne oldu bana hangi ormana düştüm? Ipıssız...
Yemyeşil gözlerin büyüyor git gide!
Seni sevmem an meselesi inan!
Sende bir şeyler var? bir öncekine benzemeyen...
Sesine tutuldum... gülüşüne...!
En güzel geçmiş'ler bile, seninle yalan....
Taze gülüşlere sürgün edildi mi yüzün
En son vardığın uçurumda
Çözebildin mi bulmaca'sını bir kaybın?
Eski dostuz seninle
Anlat,
Dinleyeceğim...
Hangi şom ağızlarda birikti dudakların?
Yere bakma ne olur
Kaldır gözlerini bulunduğun yerden
Bak!
Yıllar sonra yine bu evdesin...
'Tebessüm' diyorsun...
'Göç etti hayatımdan! '
Yüzüne yeni GÜLÜŞLER ekleyemem belki ama
Kılıfında unuttuğun SAFLIĞINI
Çalabilirsin yastığımdan...
Dur ağlama
Bu zifiri gece, inan şimdilik!
İçinde kaybolduğun karanlığa,
Yarın güneş doğacak....
Hem gelirken,
Sesimi de getirdim...
Artık susuşların olmayacak!
Geçmişe darağacı kur,
Ve küskünlüğünü oraya as!
Yüzüne yeniş gülüşler getir..
Sen ne kadar gülsen,
O gül yüzüne hepsi az...
Ve yaz kederini,
Herhangi bir eylül yaprağına...
Rüzgar esince göreceksin.
Hüzünden bir eser,
Kalamayacak yarına...
Sonrası sevda...
Sonrası,
Bitmeyen bir şarkıdır dudağında...
İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz ve kullanıcı deneyiminizi geliştirebilmek için Cookie kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımını kabul ettiğinizi varsayacağız