Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

Öteki'ni uzlaşmayla öldürmek

yalcin

New member
Local time
18:41
Katılım
21 Ocak 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Milliyetçiliğin farklı algılanış biçimlerinden bahsettiğinizde (Trabzon milliyetçiliği ile İzmir milliyetçiliğinin farkından ya da futbol milliyetçiliğiyle mahalle milliyetçiliğinden), Türklüğü tekeline almış bazılarının hassasiyeti kaşınır. İşi hemen şahsî hakarete dökerler.
Ne cinsiyetiniz kalır, ne bilgi düzeyiniz, ne de namusunuz. Sanki milliyetçilikler gibi çoğul bir sosyolojik kavramla Türkçülükten başka bir şey kast edemezmişsiniz gibi. Herkesin, kendi algılarındaki gibi milliyetçi olmamasının sorumluluğunu bile size yüklerler.
Töre ve namus cinayetlerini, aile içi şiddeti vs. çözmeyi bazı feministler kendi tekelinde görür. Tabii bir yandan da erkeklerin bu konuyu hep 'kadın meselesi' olarak algılamalarını da meşrulaştırmış olurlar. Kadın sorunlarını çözmeyi sadece bazı kadınlardan bekleyemeyiz derseniz, sanki kadın haklarını gasp eden sizmişsiniz gibi, sizinle uğraşmaya başlarlar.
Başörtüsü sorununun çözümünü salt İslamî kesimden beklemek de bilinçaltımıza giderek yerleşmiş bir başka 'fos argüman'. Beş yıllık iktidarlarında bizzat başörtülü eşleri olan siyasetçilerin bu meseleyi halledemediğinden dem vuranlar, sorunun sadece İslamî kesime ait olduğunu ve sadece onlar tarafından çözülebileceğini sanmamıza yol açtılar. Bu sürede bir tek yapıcı, uzlaşmacı adım atmış mıdır sanki CHP?
Öylesine kabullenmişiz ki ulusalcı elitlerin 'genleriyle oynanmış kelimeleri'ni, aklımıza şu en basit soruları sormak bile gelmiyor: Okula gidemeyen, meslek sahibi olamayan bunca kız öğrenci varken, siyasete bir türlü giremeyen bunca liyakat sahibi kadın varken, sahi niçin ulusalcı elitler de bir jest yapmasın? Uzlaşma olmadan Çankaya sorunu çözülemez diyen kanaat önderleri, başörtüsü mevzuunda bugüne dek bir tek yapıcı öneri geliştirmişler midir? Siyasî çıkarlarına alet etmekten başka?
AKP ya da herhangi bir başka parti, çok ciddi sonuçlar doğuracak siyasi hatalar yapmışsa veya yapacağı vehmediliyorsa, cezası ihtilal mi olmalı? Cezası birçok sivilin işkenceden geçmesi, birçok hayatın karartılması mı olmalı? Menderes ne kadar siyasî yanlış yapmış olursa olsun, cezası idam edilmek mi olmalıydı?
"Çankaya seçimlerinde uzlaşın, yoksa maazallah asker kışlasından çıkar, olan bu ülkeye olur" diye ısrarla diretenler, bu ülkede hep aynı vesayet senaryosunun yazılmasına katkıda bulunduklarının farkında değiller mi? Tehdit söyleminin sözcüleri bu ülkenin iyiliğini istediklerine dair bizi hangi gerekçeyle ikna edecekler, olası bir darbe herkesi vurup geçtikten sonra?
Gül aday olmasın diye (siyasî bir açılım geliştirmek yerine) ne irtica korkusu kaldı, ne Barzani işbirlikçiliği, ne satılmışlık, ne vatan hainliği. Bu tür bir kışkırtıcılık şaklabanlığı yaparak bu ülkede hukuka mı, demokrasiye mi, sivil yurttaşlık bilincine mi katkı sağlanıyor, bilmiyorum. Ama vehimlere dayanan bir 'niyet okuması'nın siyasette giderek meşrulaşmasına hizmet edildiği apaçık. Daha üç ay önce bu ülkede militarist söylemin bilinçaltımızda onaylanması için STK'ları bile alet ederek oluşturulmaya çalışılan 'tehlikenin farkında mısınız' senaryosu tam da bu değil miydi? 31.07 tarihli yazımda Agos gazetesi yazarı Markar Esayan'dan bir alıntı yapmıştım. O, "bu halka güvenebilirsiniz" derken cemaatlerine karşı her türlü tehdit ve korku söylemine rağmen bu ülkenin demokrasisi için mücadele veren Ermeni halkıyla birlikte, AKP ve sol bağımsız adaylara oy vermiş herkesi kast etmişti. Fakat sanki kendisinden beklenen sadece içe kapanmacı siyasetlere hizmet etmesiymiş gibi, bu cümlesini salt Ermeni toplumuna atfeden bilinçaltım beni de tuzağa düşürdü. Kendisinden ve okurlardan özür dilerken şunu da sormadan edemiyorum. Bu ülkede antisemitizm yalnız Yahudilerin, başörtüsü yalnız İslamî kesimin, şehit kanları milliyetçilerin, Ermeni cemaatinin aldığı onca tehdit ise sadece Ermenilerin sorunu olarak görülmeye başladıysa, zihnimizde -ve asıl vicdanımızda- çoktan bölünmüş değil miyiz? Hiçbirimiz 'öteki'nin hakkını savunmaktan bahsetmeyelim o halde boşuna.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst