Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

ÖlÜm YaŞamayi ÖĞretİr İnsana

melek_19

Guest
Local time
16:14
Katılım
11 Nisan 2006
Mesajlar
5
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
37
ÖLÜM YAŞAMI ÖĞRETİR İNSANA..
Size de olur mu bilmem ; her ölümün ardından yaşamın pesine düşerim ben...Yakın bir dostu toprağa verir vermez, kabrinin çiçekleri kurumadan daha, ihmal edilmiş kapıları çalar, özlenip gidilmemiş adresleri ararım; eski dostlukların tozunu alır, cam gibi parlatırım. İşi gücü boslar, gecikmiş hal hatır sormaların, dar günde omuz omuza durmaların kapısını aralarım.
Hele erken ölüm...

Tuhaftır, yitirilmiş ortak dostların ardından `sesini duymak istedim` telefonları gelir es dosttan da...`hadi kaçıp bir şeyler içelim` davetleri, `sana gecen gün haksizlik ettim` itiraflarına dönüşür; gecikmiş günah çıkarmalar, samimi özeleştiriler, sıcak dokunuşlar getirir ardı sıra... Anlarım ki herkes benim gibi paniktedir. Bir musalla tasının ogukluguyla ürperir yalnız kalpler ve ısınmak için hayırsız sevdalara koşulur, gündelik telaşta kırıp döktüklerini tamire çıkarır insanoğlu...

Ölüm, yaşamı öğretir bize; döverek sevmeyi belleten hoyrat bir anne gibi... sevgi doğurur ecelinden... Kalbinize yakın bulduklarınızı çantada keklik sanmayın. Sıkıca asilin onlara, tıpkı hayata asıldığınız gibi... Çünkü onlarsiz hayat da anlamsızdır. Hayatinizi asla aşka kapatmayın. Aşkı bulmanın en kısa yolu, aşık olmaktır, korumanın en iyi yolu ise ona kanat takmak... Hayati çok hızlı koşmayın, nereden geldiğinizi ve nereye gittiğinizi unutmayın. Hayatin bir yarış değil, her saniyesinin tadı çıkarılması gereken güzel bir yolculuk olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

Dün tarih oldu...Yarin bir sır... Bugünün kıymetini bilin.
 

melek_19

Guest
Local time
16:14
Katılım
11 Nisan 2006
Mesajlar
5
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
37
Rüzgâr

Çok yakışıklı genç bir adam Amerikanın batısındaki bir çiftliğe iş başvurusunda bulunmuştu.

Çiftliğin sahibi ona özelliklerini sorduğunda genç adam kendine güvenen bir edayla şöyle cevap vermişti:

"Rüzgar estiğinde dahi uyuyabilirim"

Bu söz yaşlı çiftlik sahibinin kafasını çok karıştırmıştı, fakat bu zeki genç adamdan da çok hoşlanmıştı, bu yüzden onu işe aldı. Birkaç gün sonra yaşlı çiftlik sahibi ile karısı geceyarısı çok sert ve şiddetli bir rüzgarla uykularından fırladılar. Bir sorun çıkma ihtimaline karşı heryeri kontrol etmeye başladılar. Pencere ve kapıdaki kepenklerin sıkıca kapatılıp kancalarının yerlerine takıldığını gördüler. Kalın ağaç kütükleri ise sıra sıra şöminenin yanına dizilmişti. Tarım araçları güvenli bir şekilde hangara yerleştirilmişti. Traktör garajdaydı.Ahırın kapısı düzgün bir şekilde kapatılmış ve kilitlenmişti. Hatta içerideki tüm hayvanlar oldukça sakindiler. Genç adam hemen ilerdeki kulübesinde huzurlu bir şekilde uyuyordu.

İşte o anda, yaşlı çiftlik sahibi, genç adamın o gün ona ne demek istediğini anladı.

"Rüzgar eserken dahi uyuyabilirim"

Çünkü genç adam, fırtınasız güzel günlerde bir gün şiddetli bir fırtına ile çiftlikteki herşeylerini kaybedebileceklerini düşünerek, işlerini o kadar bağlılıkla ve düzgün bir şekilde yapmıştı ki, en sert, en şiddetli fırtına dahi esse, yatağında huzurla uyuyabilirdi.

Acaba bunu hangimiz gerçekten yaşamımızda uygulabiliyoruz?

Yapabildikleriniz değil, bir gün gerçekten yapamadığınız şeyler güneş battığında size baş ağrısı verir.
 

melek_19

Guest
Local time
16:14
Katılım
11 Nisan 2006
Mesajlar
5
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
37
----ZAAFINIZ ZAFERİNİZE ENGEL OLAMAZ...

Çoğu insan eksik düşündüğü yönlerini göstermek istemez. Eksikliklerini herkesten saklamanın daha büyük bir eksiklik olduğunu anlamaz. Aşağıdaki hikayeyi okuduğunuzda bir eksikliğin, üstünlüğe nasıl dönüştüğünü göreceksiniz. "

Dokuz yaşındaki bir Japon çocuğun en büyük hayali günün birinde çok iyi bir judocu olmaktır. Fakat talihsiz bir trafik kazası sonucu sol kolunu tamamıyla kaybeder.Hem çocuk hem de ailesi yıkılır. Ailesi sırf çocuk oyalansın diye,Japonların en unlu hocalarından birini tutarlar. Hoca kolları sıvar, çocuğa tek kolla yapabileceği yegane fırlatma hareketini öğretir. Gece gündüz çocukla beraber bu hareketi çalışırlar. Bir müddet sonra çocuk hareketi gayet iyi ve hızlı bir şekilde yapmaya baslar. Fakat,hocası çocuğa her gün saatler boyu ayni hareketi adeta ezberletir. Çocuk bu hareketten sıkılıp yeni hareketler öğrenmek istedikçe, hocası bu hareketi dünyada en hızlı yapana dek çalışmasını ve başka hareket öğretmeyeceğini söyler.,

Bir müddet sonra çocuk bu hareketi yıldırım hızıyla yapmaya alışır. Bunun üzerine hoca, çocuğa artık bir turnuvaya katılma zamanının geldiğini söyler. Olacak şey değildir! Tek kollu bir judocu, tek hareketle turnuvaya katılacak. Çocuk itiraz ettikçe hocası "Evlat, sen öğrendiğin hareketi yap,gerisini merak etme!" diye öğütte bulunur. Birinci tur, ikinci tur derken çocuk turları gayet rahat geçer. En nihayet finale gelir. Tek hareket bilgisi ile finale kadar gelen çocuğun finaldeki rakibi bölgenin en iyi judocusudur. Çocuk, dev cüsseli rakibini görünce korkar. Hocası, yine sakindir, "Evlat, sen bu harekette dünyada teksin!, kendi oyununu yap!Yeter!" der. Çocuk, rakibine kendi hareketini simsek hızıyla uygular,rakip kalktıkça, ayni hareketi yineler. İnanılır gibi değildir! Çocuk tek kolla tek hareket sayesinde şampiyon olmuştur.

Çocuk dayanamaz ve hocasına sorar,"Hocam, inanamıyorum! Ben nasıl şampiyon oldum?" der. Hocası yine sakin bir ifade ile söyle cevaplar, "Bu zaferin iki sırrı var oğlum! Birincisi;judonun en güç hareketlerinden birini çok iyi yapabilmendir! İkincisi bu harekete karsı tek bir savunma vardır. O da hareketi yapanın sol kolunu tutmak!..." ---------------------------------------------------------------------------------
 

melek_19

Guest
Local time
16:14
Katılım
11 Nisan 2006
Mesajlar
5
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
37
Genç ve başarılı bir yönetici, yeni Jaguarıyla bir mahalleden hızlı bir şekilde geçiyordu.Park etmiş arabaların arasından yola aniden çıkabilecek çocuklara dikkate diyordu ve bir şey gördüğünü sanarak yavaşladı.Arabayla caddeden yavaşça geçerken hiç bir çocuk göremedi fakat, arabasının kapısına bir tuğla atıldığını fark etti.Aniden arabasını durdurarak tuğlanın fırlatıldığı yere geri döndü.Arabadan indi, orada bulunan küçük bir çocuğu tuttu ve onu park etmiş bir arabaya doğru iterek bağırmaya başladı:

'Bunu neden yaptın? Sen de kimsin, ne yaptığının farkında mısın'. İyice sinirlenerek devam etti:'Bu yeni bir araba ve atmış olduğun bu tuğla bana çok pahalıya mal olacak. Bunu neden yaptın?'' Çocuk yalvararak cevap verdi:'Lütfen efendim.Çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim bilmiyordum. Eğer tuğlayı fırlatmasaydım kimse durmazdı 'Park etmiş bir arabanın arkasına işaret ederken çocuğun gözyaşları çenesine süzülüyordu. 'Ağabeyim kaldırımın kenarından yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü, ben onu kaldıramıyorum.Lütfen onu tekerlekli sandalyesine oturtmam için bana yardım eder misiniz? Benim için çok ağır.

'Bu durumdan son derece duygulanan genç yönetici, boğazında büyüyen yumruyu zar zor da olsa yutkundu.Yerdeki genç adamı kaldırarak, tekerlekli sandalyeye geri oturttu.Mendiliyle, çizik ve yaraları sildi ve genç adamın ciddi bir yarası olup olmadığını kontrol etti. Küçük çocuk genç yöneticiye dönerek 'teşekkür ederim efendim, Allah sizden razı olsun'' dedi.Genç yönetici, küçük çocuğun, ağabeyini kaldırımdan evine doğru götürmesini izledi.Bulunduğu yerden arabasına geri dönmesi oldukça uzun sürmüştü. Uzun ve yavaş bir yürüyüştü.

Genç yönetici, kapıyı hiç tamir ettirmedi. Kapıda oluşan çöküğü, hayatını birisinin kendisine tuğla atmasını gerektirecek kadar hızlı yaşamaması gerektiğini hatırlatması için öylece bıraktı. Allah, ruhunuza fısıldar ve kalbinize konuşur.Bazen,dinleyecek kadar zamanınız olmadığında ise, size bir tuğla fırlatır. İster fısıltıyı, ister tuğlayı dinleyin.Bu sizin tercihiniz. !
 

melek_19

Guest
Local time
16:14
Katılım
11 Nisan 2006
Mesajlar
5
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
37
Allah, ruhunuza fısıldar ve kalbinize konuşur.Bazen,dinleyecek kadar zamanınız olmadığında ise, size bir tuğla fırlatır. İster fısıltıyı, ister tuğlayı dinleyin.Bu sizin tercihiniz. !


Çoğu zaman fısıltıları duymak işimize gelmez , belki de o yüzden hatalarımız çok ve büyük olur...
 

mehmet_ozturk

New member
Local time
14:44
Katılım
23 Şubat 2006
Mesajlar
6
Tepkime puanı
16
Puanları
3
Konum
Hatay
melek_19' Alıntı:
Rüzgâr

Çok yakışıklı genç bir adam Amerikanın batısındaki bir çiftliğe iş başvurusunda bulunmuştu.

Çiftliğin sahibi ona özelliklerini sorduğunda genç adam kendine güvenen bir edayla şöyle cevap vermişti:

"Rüzgar estiğinde dahi uyuyabilirim"

Bu söz yaşlı çiftlik sahibinin kafasını çok karıştırmıştı, fakat bu zeki genç adamdan da çok hoşlanmıştı, bu yüzden onu işe aldı. Birkaç gün sonra yaşlı çiftlik sahibi ile karısı geceyarısı çok sert ve şiddetli bir rüzgarla uykularından fırladılar. Bir sorun çıkma ihtimaline karşı heryeri kontrol etmeye başladılar. Pencere ve kapıdaki kepenklerin sıkıca kapatılıp kancalarının yerlerine takıldığını gördüler. Kalın ağaç kütükleri ise sıra sıra şöminenin yanına dizilmişti. Tarım araçları güvenli bir şekilde hangara yerleştirilmişti. Traktör garajdaydı.Ahırın kapısı düzgün bir şekilde kapatılmış ve kilitlenmişti. Hatta içerideki tüm hayvanlar oldukça sakindiler. Genç adam hemen ilerdeki kulübesinde huzurlu bir şekilde uyuyordu.

İşte o anda, yaşlı çiftlik sahibi, genç adamın o gün ona ne demek istediğini anladı.

"Rüzgar eserken dahi uyuyabilirim"

Çünkü genç adam, fırtınasız güzel günlerde bir gün şiddetli bir fırtına ile çiftlikteki herşeylerini kaybedebileceklerini düşünerek, işlerini o kadar bağlılıkla ve düzgün bir şekilde yapmıştı ki, en sert, en şiddetli fırtına dahi esse, yatağında huzurla uyuyabilirdi.

Acaba bunu hangimiz gerçekten yaşamımızda uygulabiliyoruz?

Yapabildikleriniz değil, bir gün gerçekten yapamadığınız şeyler güneş battığında size baş ağrısı verir.





ELLERİN DERT GÖRMESİN YAZILARININ DEVAMINI VE FAZLALIĞI DİLEĞİ İLE.
 

Yaban Ali

New member
Local time
14:44
Katılım
15 Mart 2006
Mesajlar
6
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Hayatta nelerle karşılaşacağımızı kestirmek mümkün değil. Bir saniye sonra ne olacağını bilemeyiz. O kadar kendimizi kaptırıyoruz ki tuğla yemeden çok şeyin farkına varamyoruz. Hep öğrenmeyle geçen bir ömür, ama hiç bir şey öğrenmemiş gibi..
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst