Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

nasrettin hoca fıkraları

SAFRAN

New member
Local time
07:09
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Herkese Kıyamet
Nasreddin Hoca'nın bir danası varmış. Bir grup uyanık bu danayı boğazlatmak için aralarında anlaşırlar. Hoca'nın yanına giderek, "Haberin var mı, yarın değil öbür gün kıyamet kopacak...biz bir araya gelip eğleneceğiz, seni de meclisimize isteriz" derler. Hoca "baş üstüne" deyip cemiyete dahil olur. Adamlar, "Hoca danayı da götürelim" derler. Hoca da kabul eder. Seyir yerine vardıkları zaman Hoca'ya :
-"Nasıl olsa öbür gün kıyamet kopacak, gel bu danayı kesip yiyelim" derler. Hoca da aldanıp kabul edince, dana kesilir. Ateş yakılıp kazan kurulur. Uyanıklar Hocayı ateşin başında bırakıp oyun dalar ve biten odun ihtiyacında oyun bahanesiyle yanıtsız bırakınca Hoca bunların elbiselerini atar kazanın altına odun yerine yakar. Uyanıklar, Hoca'ya çıkışırlar. Hoca'da, "Nasıl olsa öbür gün kıyamet kopacak" diyerek onları teselli eder. İkna edemeyince de kendisine yapılanın iç yüzünü anlar,
- "Maşallah kıyamet yalnız bizim dananın başına mı kopsun, cümle ile beraberiz"
 

SAFRAN

New member
Local time
07:09
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Ye Kürküm
Hoca bir ziyafete katılır fakat kalabalıktan bir türlü kendisiyle ilgilenen olmaz. Gel zaman aynı adam bir başka ziyafette yine hocayı çağırır fakat hoca bu defa kolları ve yakaları süslü kürkünü giymiştir. Daha salona girer girmez ayakta karşılanıp baş köşeye oturtulunca hoca tebessüm eden bir yüzle kürküne bakar ve:
- "Ye kürküm ye" der
 

SAFRAN

New member
Local time
07:09
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Kazan Doğurdu
Hoca komşusundan ödünç aldığı kazanı iade ederken içine bir tencere koyar ve kazan doğurdu diyerek verir. Halinden memnun komşu ikinci kez kazanı aldığında aradan uzun zaman geçmesine rağmen gelmeyince evine gittiği hocadan "senin kazan öldü cevabını alınca":
-Olur mu hocam hiç kazan ölür mü? der, Hoca'da
-"Doğurduğuna inandın da öldüğüne niye inanmazsın be adam!
 

SAFRAN

New member
Local time
07:09
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Kilim
Hoca, bir köye konuk olmuş. Birkaç gün sonra Hoca’nın heybesi kaybolmuş. Köy ağalarına, “bana bakın” demiş, “heybemi bulursanız bulun, yoksa ben yapacağımı bilirim.” Ağaları bir telaştır almış, köylüleri sıkıştırmışlar, nihayet heybe bulunmuş.
Ağalardan biri merak edip “Hocam” demiş, “heybe bulunmasaydı ne yapacaktın bize?”
Hoca cevap vermiş:
- Size yapacağım bir şey yoktu. Evde eski bir kilim vardı, onu bozup heybe yapacaktım
 

SAFRAN

New member
Local time
07:09
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Mazeret
Komşunun biri Hoca’dan ip ister. Hoca içeri girip çıkar,
- “İpe un serilmiş”, der.
Komşu hayretle başını sallar:
- “Öyle mi Hoca! Nasıl olur da ipe un serilir?”
Hoca buna karşılık şöyle cevap verir:
- “Ben onu ödünç vermek istemedikçe her şey mümkün!”
 

SAFRAN

New member
Local time
07:09
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Kendim Sandım
Hoca, bir gün, bir münasebetle birisiyle konuşur, uzun müddet dertleşir. Adamcağız giderken “bağışla” der, “tanıyamadım, kimdin sen?” Adam, “tanımıyordun da” der; “bunca vakittir ne diye uzun uzun konuştun benimle?” Hoca der ki:
- “Baktım, kavuğun kavuğuma benziyor, kaftanın kaftanıma, seni kendim sandım.”
 

SAFRAN

New member
Local time
07:09
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yalnız Ağzını Açtı

Geveze bir adam bir defasında bir toplantıda konuştuğunda, Hoca sık sık esner. Toplantıya katılanların hepsi de evlerine dönerler. Geveze adam Hoca’ya: “Hoca! Hoca! Siz ağzınızı hiç açmadınız” der. Hoca da hemen şöyle cevap verir:
- “Ne yapmalıydım yani? Ağzımı öyle açtım ki, az kalsın ağzım parçalanacaktı.”
 

SAFRAN

New member
Local time
07:09
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bu Keçi Mi Yoksa Fil Miydi?
Hoca’nın pek güzel, haşarı bir kuzusu varmış. Komşusu, ikide birde “Hoca” dermiş, “ne olur, şu kuzuyu kes de bize bir ziyafet çek” Hoca “o benim eğlencem” der, ama bir türlü dediğini yapmazmış. Adam, Hoca’ya muziplik olsun diye bir gün kuzuyu keser. Hoca’yı da davet edip bir ziyafet çeker, sonradan da işi anlatır. Hoca, bu duruma çok üzülür. Komşusunun bir tiftik keçisi varmış. O da onu tutup keser ve afiyetle yer. Komşusu, keçisinin kaybolduğuna yanar yakılır, her mecliste, “tüyü şöyle uzundu, boyu böyle güzeldi” diye devamlı keçisinden bahsetmeye başlar. Bir yıl geçer, her sohbette keçi bahsi bir türlü tükenmez. Nihayet bir gün her şeyden bezmiş olan Hoca, dayanamaz ve oğluna şöyle der:
- “Deli gönül diyor ki, çıkar şu keçinin postunu ortaya da keçi miydi, fil miydi, görsün herkes!”
 

SAFRAN

New member
Local time
07:09
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Gecelik Kavuğu
Hoca, bir akrabasına gece yatısına gitmiş. Nihayet yatma vakti gelince, kendisine ayrılan odaya girip soyunmuş. Sıra gecelik kavuğu giymeğe gelmiş. Hoca, kavuğu başına geçirir geçirmez boğulacak gibi olmuş. Kavuk, adamakıllı bol ve uzun olduğundan Hoca’nın boynuna geçivermiş. Ne yaptıysa kavuğu başına uyduramayan Hoca, mendilini çıkarıp kavuğu ortasından sıkıca bağlamış ve başında durabilecek bir duruma getirmiş. Sabahleyin ev sahibi kavuğu görünce:
- “Hocam, kavuğu boğmuşsun!..” demiş. Hoca da:
- “Birader, ben onu boğmasaydım, o beni boğacaktı!...”
 

SAFRAN

New member
Local time
07:09
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Hoca ve Çaylak
Hoca bir gün ciğer almış, evine gidiyordu. Bir çaylak geldi, elinden ciğeri kapıp gitti. Başka bir gün Hoca sokakta giderken elinde ciğer bulunan bir adama rastladı, hemen davrandı ve adamın elinden ciğeri kaptı, yüksek bir taşın üstüne çıkıp oturdu. Adamcağız sordu:
- “Bre Hoca nedir bu yaptığın?” Hoca şu cevabı verdi:
- “Kendimi denemek için ben çaylak oldum!”
 

SAFRAN

New member
Local time
07:09
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şair Hoca
Bir gece Hoca, birdenbire uyanır; mışıl mışıl uyuyan karısını dürter :
-Kalk, çabuk şu mumu yak, aklıma bir şiir geldi, hemen yazıvereyim!
Deyince, karısı kalkıp mumu yakar, diviti ve kağıdı Hoca'nın önüne koyar.Hoca, çabuk çabuk bir şeyler yazdıktan sonra yatmak üzereyken karısı merakla sorar :
-Efendi, şu yazdığını oku bakalım bana!
Hoca nazlanmadan yazdığı şiiri okur :
-'Yeşil yaprak arasında kara tavuk kızıl burnu'
 

SAFRAN

New member
Local time
07:09
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Farz
Nasreddin Hoca'nın evine bir gün üç molla misafirliğe gelir. Üçü de birbirinden obur şeylermiş. Hoca ne yemek çıkarmışsa silip süpürmüşler. O kadar ki sahanlarda yemek bitince, bunu da "sünnettir" diye ekmekle iyice sıyırırlarmış. Bu sırada odaya Hoca'nın oğlu girmiş. Mollalar Hoca'yı memnun etmek için:
- Aman ne güzel çocuk...Adı ne bunun?” diye sormuşlar.
Hoca:
- “Adı Farzdır,” demiş. Mollalar şaşırıp birbirlerine bakmışlar:
- “Bu ne biçim isim Hoca Efendi? demişler. Şimdiye kadar böyle bir isim hiç duymamıştık.” Hoca hemen taşı gediğine koymuş:
- “Ya, sünnet diyeyim de onu da mı yiyin? “
 

SAFRAN

New member
Local time
07:09
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Allah Biliyor
Nasreddin Hoca bir cimri tanıdığının evine gittiğinde tanıdığı ona bayat ekmek ile bir tabak bal ikram etmiş. Nasreddin Hoca bayat ekmeği dişi kesmeyince sinirinden balı kaşıkla yemeye başlamış. Ev sahibinin gözü yerinden oynamış :
- “Aman efendim, bal ekmekle yenmez ise, insanin içini sıyırır” Nasreddin Hoca hiç ses çıkarmadan balı bitirmiş ve :
- “Kimin içinin sıyrıldığını Allah biliyor”
 

SAFRAN

New member
Local time
07:09
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Balık Başı
Hoca yolculuk sırasında mola verip bir hana girer, bu sırada hana bir başka yolcu daha girer ve ikisi birden hancıdan yiyecek bir şeyler isterler. Fakat hancı yiyecek olarak sadece bir balık olduğunu söyler ve bunu paylaşmalarını önerir. Bunun üzerine Hoca
- “Ben balığın sadece başını yiyecem” der. Hancı bunun nedenini sorar, Hoca’da:
- “Balık başı zekayı arttırır,balık başı yiyen insan akıllı olur” der. Bunun üzerine diğer yolcu hemen atılır ve Hocaya:
- “Balık başını niye sen yiyeceksin, ben yemek istiyorum” der. Hoca da itiraz etmez ve balığın koca gövdesini Hoca yer ve bir güzel karnını doyurur, diğer yolcu ise sadece balığın başını yer ve sonra Hocaya seslenir:
- “Sen koca gövdeyi yedin karnını doyurdun ben sadece kafayı yedim aç kaldım” der Hoca da bunun üzerine:
- “Bak nasıl da hemen akıllandın”
 

SAFRAN

New member
Local time
07:09
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yemek
Bir gün Hoca köyde gidiyormuş. Birkaç yaramaz çocuk onu taşlamaya başlamışlar. Nasreddin Hoca onlara bağırmış:
- Şayet beni taşlamaya son verirseniz, size ilginç bir haber vereceğim.
Yaramazlar bunu kabul ederler.
- Peki, bize ne haberi vereceksin?
- Muhtar bedava yemek veriyor. Orada istediğiniz kadar pasta börek yiyebilirsiniz.
Çocuklar mümkün olduğu kadar çabuk muhtarın evine koşmuşlar. Bizim Hoca bu parlak fikrine bir kez daha sevinmiş ve kendi kendine:
- 'Ben de oraya gideyim, belki doğru olabilir', demiş.
 

SAFRAN

New member
Local time
07:09
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Davetsiz Misafir
Hoca, günlerden bir gün evine dönerken büyük bir konağa bir sürü insanın girip çıktığını görmüş.
Konaktan çıkanlardan birine yaklaşıp içerde neler olduğunu sorunca, adam: “düğün var” demiş.
Düğün lafını duyan Hoca’nın gözünde kızarmış tavuklar, hindiler, tepsi tepsi pilavlar canlanmaya başlamış. Hemen oradan boş bir kâğıt bulup bir zarfa koymuş, sonra da doğru konağa gitmiş. Uşaklardan birine: “Efendini göreceğim, çok saygı değer birinden mektup getiriyorum...” demiş.
Uşak hemen Hoca’nın önüne düşmüş, onu efendisinin huzuruna çıkarmış. Hoca “Şenliğiniz mübarek olsun. Zamansız geldiğim için bağışlayın” deyip, mektubu vermiş. Ve hemen ilk davette sofraya çökmüş, derhal iştah ile atıştırmaya başlamış. Düğün sahibi Hoca’nın getirdiği zarfı bir zaman elinde evirip çevirdikten sonra, “Efendi, bir yanlışlık olmasın. Bu zarfın üzeri yazılı değil” diye sormuş.
Hoca da başını sofradan dahi kaldırmadan cevap vermiş:
- “Kusura bakmayın efendi hazretleri, biraz aceleye geldi. Esasında onun içi de yazılı değildir!”
 

SAFRAN

New member
Local time
07:09
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Soğuk Hoşaf
Nasreddin Hoca bir gün arkadaşını ziyaret etmek için yola çıkıyor. Hava öyle sıcak ki, Hoca’nın dili damağına yapışmış bir halde terliyor.
Hoca köye vardığında, arkadaşı şöyle söylüyor: “Ah Hoca, ne oldu böyle? Sen ne kadar da yorgun görünüyorsun. Gel, eve gidelim ve buz gibi bir soğuk hoşaf içelim. Sen onu içersen, dinlenirsin.” Arkadaşı Hoca’yı eve getirmiş. Kaynatılmış erik hoşafını kurulan sofraya koymuş. Hoca’ya da küçük bir kaşık vermiş! “Beraberce hoşafı içelim” diyerek kendisi de büyük bir kaşık almış. Daha sonra soğuk hoşafı içmeye başlarlar. Hoca şöyle söylenir: “Ne kadar da lezzetli. Fakat hoşaf bu küçük kaşıkla içilmiyor.” Ev sahibi de yanan göğsünü serinletmeye çalışır. Arkadaşı hoşafı içtikçe, bir eliyle de midesini tutar. “Ahh, çok yorulmuşum, hoşafı içersem, tekrar hayatıma kavuşurum.” Der.
Adam içini çektiğinde, Hoca kendi kendine şöyle söylenir: “devamlı içini çeken ve ölmek isteyen ne utanmaz bir adammış bu?”
Bunun üzerine sabrı tükenen Hoca şöyle söyler:
“Hey, arkadaş! Devamlı ölmeye ne var? Büyük kaşığı bana ver ki, ben de kendimi öldürebileyim
 

SAFRAN

New member
Local time
07:09
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Aklımda Olacağına Midemde Olsun
Bayram gecesi Hoca’nın karısı tatlı pişirmiş. Karı koca, konuşa gülüşe yemişler, birazı da artmış, bunu da sabaha yeriz deyip kalkmışlar. Uykuları gelince de yatmışlar. Yatmışlar amma Hoca’yı bir türlü uyku tutmamış. Nihayet karısını dürtmüş:
- “Hanım kalk, kalk aklıma pek önemli bir şey geldi, durma, kalk.” Karısı telaşla kalkıp:
- “Ne var, hayrola” deyince
- “Şu artan tatlıyı getir”. Karısı, tabağı getirince
- “Çök yanıma” demiş. Oturup tabağı bir güzel temizlemişler. Sonra
- “Şimdi yatalım, uyuyalım. Hiç olmazsa tatlı karnımızda olsun.”
 

SAFRAN

New member
Local time
07:09
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Üzerine
Hoca, arkadaşlarıyla şirin bir köye gezmeğe gitmiş. Akşama kadar yiyip içerek eğlenmişler. Burasını pek beğenen arkadaşları, her biri bir yemeği üzerine almak şartıyla birkaç gün daha kalmağa karar vermişler. Kafileden birisi:
- “Böreği benim üzerime!” demiş. Ötekisi:
- “Eti benim üzerime!”
- “Meyvesi benim üzerime!” demiş.
Herkes üzerine bir yemek alırken Nasreddin Hoca:
- “Arkadaşlar, bu ziyafetler aylarca bile sürse buradan ve aranızdan ayrılırsam Allah’ın lâneti de benim üzerime!...”
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst