Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

Kur’an-ı kerimde tenakuz yoktur

uzm@n

New member
Local time
02:15
Katılım
14 Mart 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Aşağıdaki sualler (Kur’anda tenakuz [çelişki] var) diyen ateist ve misyonerlere ait. Bunlara nasıl cevap vermeli?

Ateist sorusu:
Sual:
(Tanrı, insanı şu âyette topraktan, şu âyette sudan, şu âyette çamurdan yarattığını söylüyor.)
CEVAP
Bir karıncayı yaratmaktan aciz birinin, kâinatı bir nizam içinde yaratan ve devam ettiren Yaratıcıya böyle söylemesi ne kadar ahmaklıktır. Bu koca kâinatı görüyorlar da, bunun bir yaratıcısının bulunduğunu kabul etmiyorlar.

Allah’ın kelamında tenakuz [çelişki] olmaz. Cenab-ı Allah buyuruyor ki:
(Eğer o [Kur’an-ı kerim] Allah’tan başkası tarafından [gelmiş] olsaydı, elbette onda tutarsız [uyumsuz] çok şey bulunurdu.) [Nisa 82]

Eshab-ı kiramdan birkaç zat, bir âyet-i kerime üzerinde farklı yorumlar yaparken, Resulullah efendimiz çıkageldi ve buyurdu ki:
(Sizden önceki ümmetler, Allah’ın gönderdiği kitabı yanlış yorumladıkları için helak olmuştur. Bu Kur’anın bir kısmı, diğer bir kısmına zıt değildir. Anlayamadığınız yerleri bilenlerden sorun!) [İ. Ahmed]

Peygamber efendimiz, kimseden bir şey öğrenmemiş, hiç yazı yazmamış iken ve geçmişlerden ve etraftakilerden haberi olmayan insanlar arasında hasıl olmuş iken, Tevrat’ta ve İncil’de ve bütün başka kitaplarda yazılı şeyleri bildirdi. Geçmişlerin hâllerinden haber verdi. Her dinden, her meslekten ileri gelenlerin hepsini hüccet ve burhanlar ile susturdu. En büyük mucize olarak Kur’an-ı kerimi ortaya koydu. Allahü teâlâ, Resulüne buyuruyor ki:
(Sen [Kur’an gelmeden] önce bir kitap okumuş ve elinle onu yazmış değildin. Eğer öyle olsaydı müşrikler, [Kur’anı başkasından öğrenmiş veya önceki semavi kitaplardan almış] derler ve [Yahudiler de, Onun vasfı Tevrat’ta ümmidir, bu ise ümmi değil diye] şüpheye düşerlerdi.) [Ankebut 48]

Kur’an-ı kerimde çelişki yoktur ve olamaz. Kur’an-ı kerim, her cahilin kolayca anlayacağı basit bir kitap değildir. Kur’an-ı kerimin tercümesini okuyup da, hüküm çıkarmaya çalışmak çok yanlış olur.

Hz. Âdem
’in, Âl-i İmran suresinde topraktan, Hicr suresinde balçıktan, Sâffât suresinde cıvık çamurdan, Rahmân suresinde kuru balçıktan olduğu belirtilmektedir. Mesele ilmi bir şekilde incelenince, her dört kelimenin de menşeinin toprak olduğu görülür. Demek ki, Hz.Âdem çeşitli topraklardan yaratılmıştır.

Hadis-i şerifte de buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselamı yeryüzünün her tarafından alınan topraklardan yarattı. Bu sebeple neslinden, siyah, beyaz, esmer, kırmızı renkte olanlar olduğu gibi, bu renkler arasında bulunanlar da oldu. Kimi yumuşak, kimi sert, kimi de halis ve temiz oldu.) [Ebu Davud]

Hz. Âdem, yeryüzünde yaratılan ilk insan ve ilk Peygamberdir. Bütün insanların babasıdır. Çeşitli ülkelerden getirilen toprakları melekler su ile çamur yapıp, insan şekline koydu. Mekke ile Tâif arasında kırk yıl yatıp, pişmiş gibi kurudu. Önce Muhammed aleyhisselamın nuru alnına kondu. Sonra Muharremin onuncu Cuma günü ruh verildi. Kendisine her şeyin ismi ve faydası bildirildi.

İnsanlar bir kişiden, Hz.Âdem’den yaratılmıştır. (Nisa 1, Zümer 6, Enâm 98)

İlk insan, çamurdan, balçıktan, yani topraktan yaratılmıştır. (Âl-i İmran 59, Enâm 2, Rum 19, 21, Sâffât 11, Rahmân 14, Arâf 12, Hicr 26, 28, 33, İsrâ 61, Sad 71)

İlk insanın çamurdan, nesli, nutfeden yaratılıp; nutfe, çeşitli devrelerden sonra et, kemik, sonra insan hâline geldi. (Müminun 12-14, Secde 7-9, Hac 5, Mümin 67)

Her canlı şey [hayvan ve bitki] sudan yaratılmıştır. (Enbiya 30, Nur 45, Furkân 54)

İnsan nutfeden yaratılmıştır. (Nahl 4, İnsan 2, Abese 19)

İlk insan topraktan, nesli nutfeden yaratıldı. (Fâtır 11, Hac 5, Kehf 37, Mümin 67)

Bu âyetlerde, insanın nutfeden yaratıldığı açıkça bildirilirken, aşağıdaki âyetlerde, nutfe için, su, hakir su, atılan su gibi ifadeler, teşbihler kullanılmıştır. Bir damla sudan, bir damla nutfeden yaratılan insan, kibirlenir, kendini bir şey zanneder. Böyle bir insan için âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki:
(Bakarsın ki Rabbine apaçık bir hasım oluverir.) [Nahl 4]

Hakir su
ifadesinden de kolayca anlaşılacağı gibi, insan basit bir sudan yaratılmıştır. Allahü teâlâ, (Aslın bu, niye kibirleniyorsun) buyuruyor. İblis de, ateşi üstün, toprağı da hakir gördüğü için, kibirlenerek topraktan yaratılan Hz. Âdem’e doğru secde etmedi. (Arâf 12, Hicr 33, Sad 74, 75)

İnsan sudan [nutfeden] yaratıldı. (Furkân 54)

İnsan hakir sudan [nutfeden] yaratılmıştır. (Secde 8, Mürselât 20)

İnsan, atılan bir sudan [nutfeden] yaratılmıştır. (Tarık 6)

Görüldüğü gibi, âyetin birisinde nutfe, diğerinde su denmesi farklı bir şey değildir. Ateistin anladığı gibi Kur’an-ı kerimde asla çelişki yoktur.

Misyoner sorusu:
Sual:
“Hac suresinin, (İnkâr edenler için ateşten bir elbise giydirilecek ve başlarına kaynar su dökülecektir) anlamındaki 19. âyeti ile, Haşr suresinin, (Allah rahman rahimdir [esirgeyen, bağışlayandır]) anlamındaki 22. âyeti çelişkilidir. Affedici olan Allah, inkârcıları hiç cezalandırır mı?”
CEVAP
Çelişki bunun neresindedir?
Affedici olmak, mazlumun hakkını zalimden almamak mıdır? Yahut hainleri, canileri cezasız bırakmak mıdır? Suçluları adaletle cezalandırmak, affedici olmaya aykırı olur mu? Dünyada suçluları cezalandırmayan bir nizam var mıdır? Cezasız, hukuksuz nizam olur mu? Bu cezalar, ülkenin kiminde hafif, kiminde ağır olur. Mesela bazı Avrupa ülkelerinde namusla ilgili suçların cezası az, fakat para ile ilgili olan suçlarınki ağırdır. Bu da onların paraya, namustan çok önem verdiğini göstermektedir. Katile ceza verilmiyorsa veya hafif ceza veriliyorsa, insana değer verilmiyor demektir. Ölen insanın bir değeri olsaydı, elbette katilin hak ettiği ceza verilirdi.

Katillerin, canilerin ölümle cezalandırılmalarına da misyoner ateş püskürüp, (Katiller öldürülürse, dünyada insan kalmaz) diyor. Birisi, birisini öldürünce, kendisinin de muhakkak öldürüleceğini bilse, acaba başkasını öldürebilir mi? Buna rağmen öldüren çıksa da, çok az olur. Her suç için caydırıcı ceza vermek misyonere göre yanlışmış. Ceza verilmezse, katillik o zaman daha çok artmaz mı?

Bir cani, çoluk çocuk demeden on kişiyi öldürüyor. Ceza olarak bu da öldürülmeli denince, (İnsanlığa yakışır mı) deniyor. Caninin on kişiyi öldürmesi insanlığa yakışır mı? Katliamlara son vermenin çaresi, öldürenin cezasız kalmamasıdır. Cezaların hafif olması, hapse girince bütün ihtiyaçların karşılanması suçları teşvik olmaz mı?

Her şeyi yoktan yaratan Rabbimizin, emrini dinlemeyenlere ceza verme yetkisi yok mudur? Cezayı suçluların kendisi mi tayin eder?

Demek ki, Kur’an-ı kerimde asla çelişki yoktur. Kendi başına tıp kitabı okumakla doktor, hukuk kitabı okumakla hakim olunamadığı gibi, meal okumakla da din öğrenilemez. Misyoner papaz gibi yanlış anlar. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Rabbin elbette hem bağışlayan, hem de çok acı azap verendir.) [Fussilet 43]

Mekke’nin Rabbi
Allahü teâlâ, (Bu beldenin [Mekke’nin] Rabbi) buyuruyor. (Neml 91)
Misyoner, (Bu âyeti anlayamadım) demiyor da, (Her şehrin bir Rabbi mi olur?) diyor. Tıp kitabını herkesin kolayca anlayamayacağı gibi, bir ilim tahsil etmeden Allah’ın kitabını, dinden habersiz bir yabancı nasıl anlayabilir ki?
Allahü teâlâ buyuruyor ki:
(Âlemlerin Rabbi olan Allah) [Neml 8]
(Her şeyin Rabbi olan Allah) [Enam 164]
(İnsanların Rabbi) [Nas 1]
(Arş’ın Rabbi olan Allah) [Enbiya 22]

Âlemlerin Rabbi olan Allahü teâlâ, cinlerin de, canlı cansız diğer varlıkların da Rabbi olduğu halde, niçin insanların ve Arş’ın Rabbi denmiştir?

Ayrıca Kur’an-ı kerimin birçok yerinde Rabbike [Senin Rabbin] ifadesi vardır. Senin Rabbin demek, âlemlerin Rabbinden ayrı değildir. Senin Rabbin ile Mekke’nin Rabbi ifadesindeki Rab, farklı değildir. Farklı olmadığı halde niçin ayrı ifade kullanılmıştır? Allahü teâlâ mekandan münezzehtir. Kâbe, kıymetli, şerefli yer olduğu için Beytullah, yani Allah’ın evi denmiştir. Arş da çok kıymetli, şerefli olduğu için Arş’ın Rabbi denmiştir. Allahü teâlâ, Mekke-i mükerremeyi emniyetli kıldı. Orada kan dökülmez. Av hayvanları avlanmaz ve yaş bitkiler koparılmaz. Bunun için bu şerefli beldeden bahsederken, Mekke’nin Rabbi denmiştir.

Ateist sorusu:
Sual:
“Kur’an çelişkilerle doludur, Allah kelamı olsa, bir yerde ben, bir yerde biz, bir yerde o diye söylemez. Mesela Fatiha’da âlemlerin rabbi diye üçüncü şahıs olarak söylüyor.”
CEVAP
Bu ateistin ifadeleri, din düşmanlığından çok, onun cahilliğini göstermektedir. Fatiha bir duadır. Müminlerin nasıl dua etmesi gerektiği bildirilmektedir. Meali şöyledir:

Alemlerin rabbi, ceza gününün tek sahibi, rahman ve rahim olan Allah’a hamd olsun. Ey rabbimiz, sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi nimet verdiğin kimselerin doğru yoluna ilet, gazaba uğrayanlarla sapıtanların yolundan uzak tut
.

Kur’anda ben, biz, o gibi ifadelerin kullanılışı hakkında İsmail Hakkı Bursevi hazretleri buyuruyor ki:
Sultanların dört türlü konuşma tarzı vardır:
1- Ben yaptım der.
2- Biz yaptık der.
3- Kendinden bahsetmeden (Şunlar emredildi) der.
4- Yalnız unvanı ile (Sultanınız size şunu emretti, şunlar size yasak kılındı) der. Üçüncü şahıs olarak o diye de bildirir.

Allahü teâlânın, bazen ben, bazen biz demesi, halkın aşina olduğu sultanlara mahsus bir hitap tarzıdır. O, sultanlar sultanıdır. Yukarıdaki gibi dört tarzla da hitap etmiştir. Kur’an-ı kerimden üçer örnek verelim:

1-
Ben dediğine örnekler:
Yalnız benden korkun. (Bekara 40)
Ben tevbe edenin tevbesini kabul ederim. (Bekara 160)
Kullarım beni sorarlarsa, bilsinler ki ben, onlara yakınım. Benden isteyenin, bana dua edenin duasını kabul ederim. (Bekara 186)

2-
Biz dediğine örnekler:
Biz şükredenlerin mükafatını vereceğiz. (Al-i İmran 145)
Biz kâfirler için perişan edici bir azap hazırladık. (Nisa 37)
Biz Cehennemi kâfirler için bir zindan yaptık. (İsra 8)

3-
Kendinden bahsetmeden verdiği emirlere örnekler:
Oruç size farz kılındı. (Bekara 183)
Evli kadınlarla evlenmeniz de haram kılındı. (Nisa 24)
Namaz, müminlere belirli vakitlerde farz kılınmıştır. (Nisa 103)

4-
Üçüncü şahıs olarak bildirdiğine örnekler:
Allah ki sizi yarattı. (Rum 40)
O Rab ki, yeri sizin için bir zemin, göğü de bir tavan yaptı. (Bekara 22)
O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı. (Bekara 29)

Allahü teâlânın Ben demesi yüce zatına göre, Biz demesi, isim ve sıfatlarına göredir. İsim ve sıfatlarının çokluğu zatının birliğine zıt değildir. Çünkü isim ve sıfatların hepsi, zata aittir. (Ruh-ul-beyan c.1, s.37)

Ateist sorusu:
Sual:
“Kur’anda, biz insanı en güzel şekilde kusursuz yarattık” deniyor. Sakat doğanlar olduğuna göre demek ki Kur’an yalan yazıyor.”
CEVAP
Allahü teâlânın yaratması iki türlüdür. Birincisi, (OL) der hemen o şey oluverir. İkincisi ise sebeplerle yaratır. Bu ikisinin arasındaki farkı elbette ateist bilemez. Her ikisini de Allahü teâlâ yarattığı halde bunlar farklı şeylerdir. Çocuk olması için ana ve babayı sebep kılmıştır. Ama Hz. İsa’yı babasız, Hz. Âdem’i ise hem anasız, hem de babasız yaratmıştır. Mucize ve kerametlerde sebepler ortadan kaldırılabilir. Allahü teâlâ, çok şeyi de sebeplerle yaratmaktadır. Mesela rızkı Allah verir, ama çalışmayı sebep kılmıştır. Çalışmadan rızık bekleyen açlıktan ölebilir. Hastalıklara şifayı veren de Allah’tır. Ancak doktoru, ilacı sebep kılmıştır. Doktora gitmeyen, tedaviyi ilacı kabul etmeyen hastalıktan ölebilir. Alkol ve zararlı ilaçlar almak, röntgen ışınlarının etkisinde kalmak veya yakın akraba ile evlenmek, iyi beslenememek gibi sebeplerle doğan çocuk kör de, sakat da olabilir. Sebeplerle yaratmak âdetidir.
Bu ön bilgiden sonra sualin cevabına geçelim:

Ateist, önyargılı olarak okuyor, inançsız olarak okuyor, yanlış tercümelerden okuyor, yanlış anlıyor. Suçu da Kur’an-ı kerime buluyor. Âyetin açıklamasından önce tercümesine bakalım:

(Biz insanı ahsen-i takvim üzere
[en güzel surette, yani boylu boslu, sureti güzel, organların yeri, sayısı, en iyi kullanmaya müsait tarzda, kâinatın bütün özelliklerini içine alacak şekilde] yarattık.) [Tin 4 Beydavi]

Ahsen-i takvim = en güzel suret
ne demektir? Kurtubi tefsirinde diyor ki:
Allahü teâlâ kâinatta büyük âlemde yarattığı her şeyinden küçük âlem olan insanda da örneğini yaratmıştır. Bu âyet buna işaret etmektedir.

Bir âyet meali de şöyledir:
(Gerçeklere inananlar için,
yeryüzünde [dağlarda, denizlerde, ağaçlarda, bitkilerde, madenlerde, hayvanlarda, Cenab-ı Hakkın mutlak kudretine, iradesine, rahmetine delalet eden] ve kendi vücudunuzda [Yaratılışınızın başlangıcından sonuna kadar ve insanı hayret içinde bırakan organların ve salgı bezlerinin işleyişinde] Allah'ın varlığına nice deliller vardır; bunları görmez misiniz? [Görüp de bununla bir yaratıcısının bulunduğunu anlamıyor musunuz?]) [Zariyat 20,21]

İnsanın duygu organları, ışık saçan gezegenler gibidir. Kulak ve göz idrak edilebilenleri anlamakta, Güneş ve Ay yerindedir. İnsanın uzuvları çürüdüğünde toprağa karışır, Su, bedende bulunan kan ve rutubettir. Hava, ruh ve nefesidir. Ateşi safrasıdır. Damarları ırmaklar gibidir. Irmaklara kaynak derecesinde olan kara ciğer pınar gibidir. Çünkü damarlar kara ciğerden beslenir. Aynı zamanda deniz gibidir. Çünkü bedenin bütün damarları oraya bağlıdır. Irmakların denize dökülmesi gibidir. Kemikleri dağlara benzer. Dağlar, yerin direkleridir, uzuvlar ağaç gibidir. Nasıl ki ağacın yaprakları ve meyveleri varsa, her uzvun da bir işi ve eseri vardır. Vücuttaki kıllar, yeryüzündeki otlar gibidir. İnsan diliyle her türlü hayvanın ve diğer yaratıkların seslerini çıkarabilir. İşte koca kâinatta bulunan her şeyin bir örneği küçük âlem denilen insanda bulunur. (Kurtubi 4/95)

Demek ki, küçük âlem olan insan, kâinattaki varlıklara benzemektedir. Bu bakımdan en güzel surette yaratıldığı bildirilmiştir. Doğarken her uzvu sağlam doğuyor denmiyor. Hilkat garibesi olarak ne sakatlar doğabiliyor. Bu da yine Allahü teâlânın kudretini göstermektedir.

Ateistlerin soruları
Sual:
1- Allah neden önceki ilahi dinlerin bozulmasını önlemedi de yeni bir ilahi din gönderdi?
CEVAP
Allah sorguya çekilecek makam değildir. Niye bunu böyle yaptın diye kimsenin soru sormaya hakkı yoktur. Nasıl isterse öyle yapar. Niye melek yarattı? Niye insanları imtihan ediyor? Niye çeşitli dinler gönderdi? Bunları kimse soramaz, öyle istemiş öyle yaratmıştır. Önceki dinler bozulduğu için yenisini göndermemiştir. Mesela daha önce iç yağı yemek helal idi, Hz. Musa’nın kavmine haram etti. Daha sonra İsa aleyhisselamın ve Muhammed aleyhisselamın dininde ise helal etti. Bozulduğundan dolayı değil, öyle istedi. İçki de daha önceki dinlerde haram değildi. Muhammed aleyhisselama gönderdiği dinde bunu haram etti. Hem de bir anda değil, yavaş yavaş, toplumu alıştıra alıştıra haram etti. Bu Onun bileceği iş, niye diğer dinlerde haram etmedi de son dinde haram etti? Hiç de haram etmeyebilirdi. Öteki dinlerde haram olmadığı gibi bizim dinimizde de haram olmazdı. Kıble de farklı idi. Mülk Onundur dilediği gibi kullanır. Niye böyle demeye kimsenin hakkı yoktur.

Sual:
2- Madem Kur’anı muhafaza etmeyi başardı onları da koruyabilirdi...
CEVAP
Başardı tabiri çok çirkindir. Çünkü başarmak yorularak bir iş yapmaktır. Allah (OL) der demez olur. Bir karınca, bir buğday danesi yaratamayan insanın, Allahü teâlânın, bu muazzam kâinatı yaratmasına başardı gibi bir tabir kullanması çok çirkindir. Ol der demez hemen olur. İncil bozulup değiştirildiği için yeni bir din gelmedi, Allah öyle istedi. Ama İncil de değişti, İnciller oldu. Onun yeni bir din gelmesiyle ilgisi yoktur.

Sual:
3- Ve Kur’anın bozulmadığının delili nedir?
CEVAP
İlkokul talebesine, yüksek matematikten bahsedilince anlamaz. Kur'andaki nazmı bilmeyene bunu anlatmak imkansız. Kur'andaki ölçüleri bilen kimse böyle bir iddiada bulanamaz. Belli bir kalıpla aruz vezni ile yazılan bir şiirin benzerini yazmak mümkün, fakat Kur'anın ki mümkün değil. Bu bir mucizedir, kimse yapamaz. Bunu iddia eden ateistlere soralım: (Haydi bir benzeri meydana getirin!) Getiremezler, getirmeleri de mümkün değildir. Ölçüler bozulur, insan sözü olduğu hemen meydana çıkar, bunu da ancak ehli bilir.

Allahü teâlâ da; her milletin kıymet verdiği şeylerde mucizeler gönderdiği için, Muhammed aleyhisselama da benzeri yazılamayacak olan bir kitap gönderdi. İnatçı kâfirler hariç, bir çok edip, bunun insan sözü olmadığını, Allah’ın kelamı olduğunu anlayıp iman etti. Bir benzerini hiç kimse söyleyemedi.

Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Kulumuza [Resule] indirdiğimizden [Allah’tan geldiğinden] bir şüpheniz varsa, iddianızda doğru iseniz, Allah’tan gayri şahitlerinizi [bilginlerinizi] de yardıma çağırıp, haydi onun benzeri bir sure meydana getirin! Bunu yapamazsınız, asla yapamayacaksınız da.) [Bekara 23, 24]

(De ki: Bu Kur'anın bir benzerini ortaya koymak üzere insanlar ve cinler toplanıp, birbirine destek de olsalar, yemin olsun ki yine de benzerini ortaya koyamazlar.)
[İsra 88]

14 asırdır, din düşmanları, hâşâ Allahü teâlâyı yalancı çıkarmak için uğraşmışsa da yapamadılar.
Peygamber efendimiz ümmi idi, okur yazar değildi, kimseden bir şey okumamış, öğrenmemiş, hiçbir şey yazmamıştı. Allahü teâlâ, Peygamber efendimize buyuruyor ki:
(Sen [Kur’an gelmeden] önce bir kitap okumuş ve elinle onu yazmış değildin. Eğer öyle olsaydı müşrikler, [Kur’anı başkasından öğrenmiş veya önceki semavi kitaplardan almış] derler ve [Yahudiler de, Onun vasfı Tevrat’ta ümmidir, bu ise ümmi değil diye] şüpheye düşerlerdi.) [Ankebut 48]

Evet, ateistlere söylüyoruz, bir sure meydana getirsinler, Kur'andaki nazma uydurmaya çalışsınlar. Bu yapılamadı, yapılamaz da, yapılamayacaktır da. Bu da Kur'anın insan sözü olmadığının bir isbatıdır.

Sual:
4- Muhammedin [aleyhisselam] Kur'anı uydurmadığının delili nedir?
CEVAP
Yukarıdaki âyetlerde de yazılı. Okur yazar olmayan birinin dünyaya meydan okuması kendi yazmadığına delil değil midir? Ayrıca çeşitli mucizeler göstermesi de Onun peygamber olduğunu gösterir. Miraca gittiğinde bütün kâfirler Onu imtihan etti, O da başka zaman görmediği Mescid-i Aksa’yı kaç penceresi olduğuna kadar tarif etti. Bin kadar mucizesi görülmüştür.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst