- Katılım
- 6 Nisan 2007
- Mesajlar
- 3,175
- Tepkime puanı
- 25
- Puanları
- 0
- Yaş
- 45
Kediname
Geçen ya "eşek"li bir tartışma yaşanmıştı ya!
Mirimiz, beyimiz, Dengir Fırat: "Meclis'in ortasında eşek gibi anırırım" demişti ya...
Beyimiz daha sonra, "Birilerini eşeklikten kurtardım" demişti ya.
Şimdi de gündemin ortasına bir "kedi" oturuverdi.
Bu kedi, öyle bildiğiniz kedilerden değildi...
Kediyi politika sokağına salıveren kişiye, artist kızımıza, Hülya Avşar'a göre, "Ürkek bir Kedi"ydi.
Muhaliflere, münafıklara göre ise, "korkak" ve "kaçak" bir kedi.
Kimi çevreler ise, "kedi" denilen kişiyi"kaptan" gibi gördüklerini vurguladılar.
Neler söylemediler ki...
Yağcılığın, yaltaklanmanın, yalanmanın örneklerini verdiler.
Hülya Avşar ne mi demişti?
Sözleri tam olarak anımsayabilir misiniz.
Sanmıyorum. Bu yüzden, Avşar'ın sözlerine bir göz atalım:
Çok uzun zamandır ortaya çıkmamış duyguları var Tayyip Erdoğan'ın. Bir destek verilse, belki oturur hüngür hüngür ağlar.
Bunları hissettim. ÜRKEK BİR KEDİ gibi amatör bir tarafı vardı. Çocuk tarafı çok fazla. çok dolu. Kendini çok tutuyor. İçi öyle dolu ki, içim acıdı aslında. Zaman Zaman onunla oturup dertlerini dinlemek isterim. Bunları hissettim"
Bir laf salatası!
Bir laf maması"
"Kedi" lerin amatör ve profesyonel diye ikiye ayrıldığını da, uzmanımız sayesinde öğrendim.
Başbakanla araların da karakedi dolaşan CHP Lideri Deniz Baykal ise, "korkak" kedi, "kaçak" kedi, dedi.
Demek, kedinin de korkağı, kaçağı oluyormuş.
Ya o "kedi gibi"lerin görüşleri. Bir psikolog milletvekili konuşuyor. partisini söylemeye gerek var mı? Tabii AKP'li "Hülya Avşar'ın ne kadar psikoloji tahlil yeteneği olduğunu bilemem. Yeterli mi, yetkili mi, onu da bilemem.
Ama Tayyip Erdoğan'ın Ürkek kediye benzetilmesini uygun karşılamam. Zaten bütün benzetmeler, analizler yanlıştır. İnsanı özellikler, zaten insana hastır. başka bir yaratılmışa benzetmek doğru olmaz. Ancak, bir itirafta bulunmam gerekiyor. EVET, DÜNYA LİDERLERİNDE PEK AZ RASTLANAN İNSANİ YÖN, TAYYİP ERDOĞAN'DA HER ZAMAN AĞIR BASMIŞTIR"
Sayın milletvekili "görevi"ni yapmış. İkinci milletvekili, bir hanım: "Ben bugüne kadar ürkmüş halini görmedim. Biz Tayyip Beyi aslanlar gibi görmeye alıştığımız için bu yorum bize ters geldi, yabancı geldi. Sayın Başbakan her zaman samimi, net ve ikinci yüzü olmayan bir kişidir. Düşmanının karşısında mert ve dik, dostlarıyıla duygusal bir insandır. Dili ne söylüyorsa, gönlü de onu söyler"
Gördünüz mü?
Sayın AKP'li milletvekilleri Başbakanı çok iyi incelemişler. Bir başkası, bir grup başkan vekili de şöyle konuşuyor.
"Biz Tayyip Bey'e Hülya Avşar'ın gözüyle bakmıyoruz. Bakmamız da mümkün değil. Onlar biraz daha magazin gözü ile bakıyorlar. Başbakan çok hassas bir kişiliğe sahip Benim bugüne kadar gördüğüm en kararlı, en halkıyla bütünleşmiş Başbakan. Benzer özellikler Özal'da da vardı. Ama Özal biraz şalcı, nabza göre şerbetçiydi. Sayın Başbakan'ın Özal'dan farkı, daha da kararlı olması ve olduğu gibi görünmesi"
Böylece yalnız Erdoğan değil, Özal tahlilini de okuduk .
Demek, Özal kararlı değilmiş, nabza göre şerbet verirmiş, şalcıymış Olduğu gibi görünmezmiş.
Özal'cılara duyurulur.
Yalnız Özal'cıların değil, "Özal gibi sivil, demokrat, müslüman, sözünü üretenlerin de ilgisine bilgisine sunarız.
Yine AKP'li milletvekili konuşuyor:
"Bazı devlet adamları hem duyarlıdır, hem de kararlıdır. Tarihte örnekler vardır. Mesela, Yavuz Sultan Selim mağdur bir insan gördüğü zaman ağlardı. Ama devlet, idaresinde çok sert olabilirdi. Sayın Başbakan'ın duyarlılığı bir zaaf değildir. Cesur insanlar zaten duyarlı olur. Hülya Hanım'ın yaptığı tahlil biraz daha psikolojik. Bu uzman insanın işi. Ben kimse hakkında öyle bir tahlil yapmaya cesaret edemem."
"Cesaret edemem" demiş ama, yine tahlil yapmadan edememiş. Başbakanı Yavuz Sultan Selim'e bile benzetmiş!
Bu sözleri okuduktan sonra kalemimizin ucuna "Sen neymişsin be abi" sözü geldi, gitti.
Bugün yorumu başkalarına bıraktığımız için, ağzımız olsa da, kalemimiz olsa da, konuşmayacağız, yazmayacağız.
Onlar konuşsun, biz yazalım.
"Kedi"li yorumlara son katkıyı ise, "Milli Görüşçüler" yaptı.
Milli görüşü anlatmaya, tanıtmaya gerek var mı?
Erdoğan ve çevresinin yıllarca giydiği gömlek!
Erdoğan ve çevresinin yedi yıl önce çıkardığı gömlek!
Erdoğan ve çevresinin bugünlerde "muhatap" olmadığı, olmak istemediği görüş!
Yalnız Bahçeli'yi, Baykal'ı muhatap saymıyorlar ya!
Milli görüş de, AKP'lilerin bir kesimi için "ademe mahkum edilmiş" durumda...
Yani "hiçlenmiş" bir şey!
O kesim hiçlemeyi çok seviyor ya!
Neyse, biz yine "kedi" konusuna dönelim.
Milli görüşçülerden biri de, bu kedi tartışmasına, kendi köşesinden katıldı.
Neler mi söyledi? Okuyalım:
"Ne ürkek kedi benzetmesini beğendik, ne de korkak kedi benzetmesini. Abartılı bulduk bu tanımlamaları.
Zaten kedilerle ilgili bilgilerimiz de çok sınırlı. Ürkek kedi var mıdır, yok mudur, onu bile doğru dürüst bilmiyoruz.
Kedilerle ilgili olarak ne bildiğimizi merak eden varsa, açıklayalım.
Sadece NANKÖR olduklarını duymuşluğumuz var. Bütün bildiğimiz bunlarla sınırlı, Yani, gerçekten nankör müdürler yoksa, değiller midir, onu bile bilmiyoruz"
Yazımıza "Harname" ile başlamıştık.
"Har", "eşek" dedik.
"Eşek" de sevimli bir hayvandır ama.
Sonra "Kediname"ye geçtik.
Son tanımlama "NANKÖR" oldu.
"Ürkek"ten "Nankör"e uzanan bir kedi hikayesi.
Kedi konusunda, Hülya Avşar kadar bilgili değilim, ürkekliklerini de bilmem, korkaklıklarını da, nankörlüklerini de!
Çünkü, hiç kedim olmadı.
Sezen Aksu'nun şarkısındaki gibi:
"Tut ki karnım acıktı
Anneme küstüm
Tüm şehir bana küstü
Bir kedim bile yok
Anlıyor musun
Hadi gülümse"
Orhan TahsiN
------------------------
Geçen ya "eşek"li bir tartışma yaşanmıştı ya!
Mirimiz, beyimiz, Dengir Fırat: "Meclis'in ortasında eşek gibi anırırım" demişti ya...
Beyimiz daha sonra, "Birilerini eşeklikten kurtardım" demişti ya.
Şimdi de gündemin ortasına bir "kedi" oturuverdi.
Bu kedi, öyle bildiğiniz kedilerden değildi...
Kediyi politika sokağına salıveren kişiye, artist kızımıza, Hülya Avşar'a göre, "Ürkek bir Kedi"ydi.
Muhaliflere, münafıklara göre ise, "korkak" ve "kaçak" bir kedi.
Kimi çevreler ise, "kedi" denilen kişiyi"kaptan" gibi gördüklerini vurguladılar.
Neler söylemediler ki...
Yağcılığın, yaltaklanmanın, yalanmanın örneklerini verdiler.
Hülya Avşar ne mi demişti?
Sözleri tam olarak anımsayabilir misiniz.
Sanmıyorum. Bu yüzden, Avşar'ın sözlerine bir göz atalım:
Çok uzun zamandır ortaya çıkmamış duyguları var Tayyip Erdoğan'ın. Bir destek verilse, belki oturur hüngür hüngür ağlar.
Bunları hissettim. ÜRKEK BİR KEDİ gibi amatör bir tarafı vardı. Çocuk tarafı çok fazla. çok dolu. Kendini çok tutuyor. İçi öyle dolu ki, içim acıdı aslında. Zaman Zaman onunla oturup dertlerini dinlemek isterim. Bunları hissettim"
Bir laf salatası!
Bir laf maması"
"Kedi" lerin amatör ve profesyonel diye ikiye ayrıldığını da, uzmanımız sayesinde öğrendim.
Başbakanla araların da karakedi dolaşan CHP Lideri Deniz Baykal ise, "korkak" kedi, "kaçak" kedi, dedi.
Demek, kedinin de korkağı, kaçağı oluyormuş.
Ya o "kedi gibi"lerin görüşleri. Bir psikolog milletvekili konuşuyor. partisini söylemeye gerek var mı? Tabii AKP'li "Hülya Avşar'ın ne kadar psikoloji tahlil yeteneği olduğunu bilemem. Yeterli mi, yetkili mi, onu da bilemem.
Ama Tayyip Erdoğan'ın Ürkek kediye benzetilmesini uygun karşılamam. Zaten bütün benzetmeler, analizler yanlıştır. İnsanı özellikler, zaten insana hastır. başka bir yaratılmışa benzetmek doğru olmaz. Ancak, bir itirafta bulunmam gerekiyor. EVET, DÜNYA LİDERLERİNDE PEK AZ RASTLANAN İNSANİ YÖN, TAYYİP ERDOĞAN'DA HER ZAMAN AĞIR BASMIŞTIR"
Sayın milletvekili "görevi"ni yapmış. İkinci milletvekili, bir hanım: "Ben bugüne kadar ürkmüş halini görmedim. Biz Tayyip Beyi aslanlar gibi görmeye alıştığımız için bu yorum bize ters geldi, yabancı geldi. Sayın Başbakan her zaman samimi, net ve ikinci yüzü olmayan bir kişidir. Düşmanının karşısında mert ve dik, dostlarıyıla duygusal bir insandır. Dili ne söylüyorsa, gönlü de onu söyler"
Gördünüz mü?
Sayın AKP'li milletvekilleri Başbakanı çok iyi incelemişler. Bir başkası, bir grup başkan vekili de şöyle konuşuyor.
"Biz Tayyip Bey'e Hülya Avşar'ın gözüyle bakmıyoruz. Bakmamız da mümkün değil. Onlar biraz daha magazin gözü ile bakıyorlar. Başbakan çok hassas bir kişiliğe sahip Benim bugüne kadar gördüğüm en kararlı, en halkıyla bütünleşmiş Başbakan. Benzer özellikler Özal'da da vardı. Ama Özal biraz şalcı, nabza göre şerbetçiydi. Sayın Başbakan'ın Özal'dan farkı, daha da kararlı olması ve olduğu gibi görünmesi"
Böylece yalnız Erdoğan değil, Özal tahlilini de okuduk .
Demek, Özal kararlı değilmiş, nabza göre şerbet verirmiş, şalcıymış Olduğu gibi görünmezmiş.
Özal'cılara duyurulur.
Yalnız Özal'cıların değil, "Özal gibi sivil, demokrat, müslüman, sözünü üretenlerin de ilgisine bilgisine sunarız.
Yine AKP'li milletvekili konuşuyor:
"Bazı devlet adamları hem duyarlıdır, hem de kararlıdır. Tarihte örnekler vardır. Mesela, Yavuz Sultan Selim mağdur bir insan gördüğü zaman ağlardı. Ama devlet, idaresinde çok sert olabilirdi. Sayın Başbakan'ın duyarlılığı bir zaaf değildir. Cesur insanlar zaten duyarlı olur. Hülya Hanım'ın yaptığı tahlil biraz daha psikolojik. Bu uzman insanın işi. Ben kimse hakkında öyle bir tahlil yapmaya cesaret edemem."
"Cesaret edemem" demiş ama, yine tahlil yapmadan edememiş. Başbakanı Yavuz Sultan Selim'e bile benzetmiş!
Bu sözleri okuduktan sonra kalemimizin ucuna "Sen neymişsin be abi" sözü geldi, gitti.
Bugün yorumu başkalarına bıraktığımız için, ağzımız olsa da, kalemimiz olsa da, konuşmayacağız, yazmayacağız.
Onlar konuşsun, biz yazalım.
"Kedi"li yorumlara son katkıyı ise, "Milli Görüşçüler" yaptı.
Milli görüşü anlatmaya, tanıtmaya gerek var mı?
Erdoğan ve çevresinin yıllarca giydiği gömlek!
Erdoğan ve çevresinin yedi yıl önce çıkardığı gömlek!
Erdoğan ve çevresinin bugünlerde "muhatap" olmadığı, olmak istemediği görüş!
Yalnız Bahçeli'yi, Baykal'ı muhatap saymıyorlar ya!
Milli görüş de, AKP'lilerin bir kesimi için "ademe mahkum edilmiş" durumda...
Yani "hiçlenmiş" bir şey!
O kesim hiçlemeyi çok seviyor ya!
Neyse, biz yine "kedi" konusuna dönelim.
Milli görüşçülerden biri de, bu kedi tartışmasına, kendi köşesinden katıldı.
Neler mi söyledi? Okuyalım:
"Ne ürkek kedi benzetmesini beğendik, ne de korkak kedi benzetmesini. Abartılı bulduk bu tanımlamaları.
Zaten kedilerle ilgili bilgilerimiz de çok sınırlı. Ürkek kedi var mıdır, yok mudur, onu bile doğru dürüst bilmiyoruz.
Kedilerle ilgili olarak ne bildiğimizi merak eden varsa, açıklayalım.
Sadece NANKÖR olduklarını duymuşluğumuz var. Bütün bildiğimiz bunlarla sınırlı, Yani, gerçekten nankör müdürler yoksa, değiller midir, onu bile bilmiyoruz"
Yazımıza "Harname" ile başlamıştık.
"Har", "eşek" dedik.
"Eşek" de sevimli bir hayvandır ama.
Sonra "Kediname"ye geçtik.
Son tanımlama "NANKÖR" oldu.
"Ürkek"ten "Nankör"e uzanan bir kedi hikayesi.
Kedi konusunda, Hülya Avşar kadar bilgili değilim, ürkekliklerini de bilmem, korkaklıklarını da, nankörlüklerini de!
Çünkü, hiç kedim olmadı.
Sezen Aksu'nun şarkısındaki gibi:
"Tut ki karnım acıktı
Anneme küstüm
Tüm şehir bana küstü
Bir kedim bile yok
Anlıyor musun
Hadi gülümse"
Orhan TahsiN
------------------------
