Bütün gece hırçın esen rüzgarın acımasız darbeleriyle boğuşan ağaçalrın cılız dalları yorgın düşmüşlerdi.şimdi o uğultulu geceden eser yoktu.yeni günün ilk ışıkları doğuyor ve sabahın bu sessizliğini dinliyordu.bütün gece bir birine değmedğim göz kapaklarımı araladığımda bile yine senin hayalin canlanıyor.sana bunları söylemeye karar vermem kolay olmadı.bunun gibi kaç uykusuz gece geçirdiğimin haddi hesabı yok.çünkü içimdeki fırtınalarda öyleydi.bunları önceden anlatamıyordum.sensizlikmiydi ?yoksa yokluğunun verdiği çaresizlik..hani orhan velinin meşhur bir şiiri vardır''................epeyce yaklaşmışım .duyuyorum .anlatamıyorum''artık anlatabiliyorum .neyi istedimden eminim.defalarca sordum bu soruyu kendime.sonuç yine aynıydı ve değişmiyordu.
hani gecenin en karanlık olduğu an sabaha en yakın olduğu andır.müthiş karanlıktan sonra gökyüzü aydınlığa kavuşur.ya şimşek çakar ya güneş doğar.belki de deli esen rüzgar dünyayı kasıp kavurur.yeryüzü buna alışıktır.benim dünyamsa ;öyle değil.hep o sabaha en yakın olan anda kalmış.bu karanlık dünyama birde sen fırtınalar ekliyorsun.ben yeryüzü gibi buna alışık değilim.tekrar aynı gönül oyununu yaşayacak gücü hissetmiyorum kendimde.yokluğunla sen benim yaşadığımı var olduğumumu sanıyorsun?yokluğun beni yok ediyor anlıyormusun?bitiriyor...
hayat neki birbiri ardına açılan kapıların arasında yapılan bir yürüyüş misali.bir sonraki kapıda bizi nelerin beklediğini bilmek için kapıları sonuna kadar açmaya devam etmek zorundayız.bazen dert kapılarında üşüyerek bazende mutluluk meltemlerini ruhumuzda hissederek...neden sanki sırlarla dolu bir dünyanın içerisinde kendimizi umutlarımızı ve hayallerimizi kabederek yaşıyoruz.yarınlar;sonu nasıl olduğu bilinmeyen sensiz yarınlar..yanımda yoksun diye bu gunü yaşamak istamiyorum.kaldıki senin olmadığın bir yarını düşüneceğim..
işte yine yorucu bir akşam yorucu bir yıl.yorucu yollar.yrucu ilişkiler ve bunların neden olduğu yorgun bir kafa.bazen kendimden sana olan duygularımdan ve içimde yaptığın bağımlılıktan bıkıyorum.bazen düşünmek istemiyorum hiç birini.bu imkansız ve çıkmazlara sürükleyen sevdan yoruyor beni.zaten bazende hiç birini düşünemiyorum ya!!bunlar bir gün bitecek diye kendimi avuturken ölümün ne zaman geleceğini bilmemek korkutuyor beni.ölmekten değil.sana bir gün dokunamadan varlığını duymadan ve sıcaklığını hissetmeden ölmek çok korkutuyor.
aslında kendime bir mana veremiyorum.kendi düşüncelerimle diğer insanların düşünceleri arasında bir zik _zak çiziyorum.her şey birbirine karışıp kendimce bir yorum yapamadığım zamanlar var ya işte o zamanlar bir dosta ihtiyaç duyuyorum.ama bu dost bana her şeyin doğrusunu öğretebilmeli.gerçekleri bulmamda bana yardımcı olabilmeli.ben ise;küçük fakat sevgiyle dolu yüreğimi onunla paylaşabilmeliyim.bütün bunlar gerçekleşseydi sanırım ben seni bu denli düşünmez ve hayata karşı daha dayanılı olabilirdim.sana gönlümün derinliklerine inerek bir dörtlük yazıyorum.....
gece güne dönse günde geceye
aylar geçip zaman vursa seneye
beş harf iki hece yeter herşeye
KELİME ARAMAM MAHŞERE KADAR
ÖZGÜR KIZ
hani gecenin en karanlık olduğu an sabaha en yakın olduğu andır.müthiş karanlıktan sonra gökyüzü aydınlığa kavuşur.ya şimşek çakar ya güneş doğar.belki de deli esen rüzgar dünyayı kasıp kavurur.yeryüzü buna alışıktır.benim dünyamsa ;öyle değil.hep o sabaha en yakın olan anda kalmış.bu karanlık dünyama birde sen fırtınalar ekliyorsun.ben yeryüzü gibi buna alışık değilim.tekrar aynı gönül oyununu yaşayacak gücü hissetmiyorum kendimde.yokluğunla sen benim yaşadığımı var olduğumumu sanıyorsun?yokluğun beni yok ediyor anlıyormusun?bitiriyor...
hayat neki birbiri ardına açılan kapıların arasında yapılan bir yürüyüş misali.bir sonraki kapıda bizi nelerin beklediğini bilmek için kapıları sonuna kadar açmaya devam etmek zorundayız.bazen dert kapılarında üşüyerek bazende mutluluk meltemlerini ruhumuzda hissederek...neden sanki sırlarla dolu bir dünyanın içerisinde kendimizi umutlarımızı ve hayallerimizi kabederek yaşıyoruz.yarınlar;sonu nasıl olduğu bilinmeyen sensiz yarınlar..yanımda yoksun diye bu gunü yaşamak istamiyorum.kaldıki senin olmadığın bir yarını düşüneceğim..
işte yine yorucu bir akşam yorucu bir yıl.yorucu yollar.yrucu ilişkiler ve bunların neden olduğu yorgun bir kafa.bazen kendimden sana olan duygularımdan ve içimde yaptığın bağımlılıktan bıkıyorum.bazen düşünmek istemiyorum hiç birini.bu imkansız ve çıkmazlara sürükleyen sevdan yoruyor beni.zaten bazende hiç birini düşünemiyorum ya!!bunlar bir gün bitecek diye kendimi avuturken ölümün ne zaman geleceğini bilmemek korkutuyor beni.ölmekten değil.sana bir gün dokunamadan varlığını duymadan ve sıcaklığını hissetmeden ölmek çok korkutuyor.
aslında kendime bir mana veremiyorum.kendi düşüncelerimle diğer insanların düşünceleri arasında bir zik _zak çiziyorum.her şey birbirine karışıp kendimce bir yorum yapamadığım zamanlar var ya işte o zamanlar bir dosta ihtiyaç duyuyorum.ama bu dost bana her şeyin doğrusunu öğretebilmeli.gerçekleri bulmamda bana yardımcı olabilmeli.ben ise;küçük fakat sevgiyle dolu yüreğimi onunla paylaşabilmeliyim.bütün bunlar gerçekleşseydi sanırım ben seni bu denli düşünmez ve hayata karşı daha dayanılı olabilirdim.sana gönlümün derinliklerine inerek bir dörtlük yazıyorum.....
gece güne dönse günde geceye
aylar geçip zaman vursa seneye
beş harf iki hece yeter herşeye
KELİME ARAMAM MAHŞERE KADAR
ÖZGÜR KIZ