Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

İstiklal Marşi'nin Kabulü 12 Mart

@hmet

UZAKLARDAN
Local time
13:00
Katılım
23 Eylül 2006
Mesajlar
9,165
Tepkime puanı
48
Puanları
0

mehmet_akif_ersoy_by.jpg


23 Nisan 1920 günü Meclis açılmış. İstiklal harbi başlamış. Ordularımız, Anadolu’yu işgal edenlerle savaşıyor. Yunan ordusu Ankara yakınlarına kadar ilerlemiş. Meclis bu ortamda, yeni kurulan Türk Devleti için bir İstiklal Marşı hazırlatmak istiyor. 1920 yılı sonlarında bu amaçla bir şiir yarışması açılıyor.

İstiklal mücadelesinin en çetin bir safhasında milletin duygularını belirtecek bir "İstiklal Marşı"nın yazılması istenmiş ve böylece, Maarif Vekaleti tarafından bir müsabaka açılmış ve müsabakada birinciliği kazanacak zata 500 lira nakdi mükafat verileceği ilan edilmişti.


Yurdun her tarafından 500'den fazla şair müsabakaya girmişti. Fakat yazılan marşlar, milletin hissiyatına tercüman olacak bir durumda değildi.


Mehmet Akit, marşın mükafatlı olmasından dolayı müsabakaya katılmamıştı. Zamanın Maarif Vekili Hamdullah Suphi böyle bir marşın ancak, Safahat nazımı şair Mehmet Akif tarafından yazılabileceğine inanmış ve 5 Şubat 1337, Miladi 1921 tarihinde şu mektubu kendisine yazmıştır.


"Pek aziz ve muhterem efendim,


İstiklal marşı için açılan müsabakaya iştirak buyurmamaklarındaki sebebin izalesi için pek çok tedbirler vardır Zat-i üstatanelerinin matlub şi'iri vücuda getirmeleri maksadın husulü için son çare olarak kalmıştır. Asl endişenizin icap ettiği ne varsa hepsini yaparız. Memleketi bu müessir telkin ve tehiç vasıtalarından mahrum bırakmamanızı rica ve bu vesile ile en derin hürmet ve muhabbeti arz ve tekrar eylerim.''


Bu mektubun yazılmasından bir ay bile geçmeden milletin istediği İstiklal Marşı yazılmış ve kahraman orduya ithaf olunmuştu.


Marş, Maarif Vekili Hamdullah Suphi ve arkadaşları tarafından beğenilmişti. Yalnız bu marşın üstata-ı rencide etmeden Büyük Millet Meclisi'nden (bilgi yelpazesi.net) nasıl geçirileceği üzerinde düşünülmüştü. Bu sıralarda Maarif Vekaletince seçilen yedi marş da Büyük Millet Meclisi'ne getirilmişti.


Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 1 Mart 1337 (1921) tarihindeki toplantısında kararı, Karesi Meb'usu Basri Çantay, Meclise gelen marşlardan birinin okunması için bir takrir vermişti. Bu takrir Meclis üyelerinin reyine sunulmuş ve tasvip olunmuştur.


Marşlardan birinin okunması için Meclis Reisi tarafından, Hamdullah Suphi Bey kürsüye davet edilmiş ve ezcümle şöyle konuşmuştur:


-Arkadaşlar, hatırlarsanız, Maarif Vekaleti son mücadelemizin ruhunu terennüm edecek bir marş için şairlerimize müracaat etmiştir. Birçok şiirler geldi, burada yedi tanesi en fazla vasfı haiz olarak görülmüş ve seçilmiştir.


Hamdullah Suphi, Mehmet Akif'ten bir marş yazmasını rica ettiğini, marşın yazıldığını, beğenildiğini söylemiş ve intihabının Meclis'e ait olduğunu da sözlerine ilave etmiştir.


Hamdullah Suphi, gür sesiyle Meclis'in kürsüsünde İstiklal Marşı'nı okumuştur.


"Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet


Hakkıdır, Hakka tapan milletimin İSTİKLAL"


mısraları ile bu marş, Meclis üyelerinin şiddetli ve heyecanlı tezahüratına vesile olmuş, salon alkış sesleriyle dolmuştur.


Kastamonu mebusu Dr. Suad Beyin 12. Mart. 1337 (1921) tarihinde Büyük Millet Meclisi Riyasetine vermiş olduğu takrirde:


Riyaset-i Celileye :


Müzakere kifayetini ve Mehmet Akif Beyin İstiklal Marşı'nın kabulünü teklif ederim.


Bundan başka Bolu mebusu Tunalı Hilmi de takrir vermiş ise de reddedilmiş ve gene aynı tarihte Karasi mebusu Hasan Basri tarafından Riyaset-i Celileye verilen takrirde:


Riyaset-i Celileye :


"Bütün meclisin ve halkın takdiratını celbeden Mehmet Akif Beyefendinin şiirinin tercihan kabulünü teklif ederim. ' '


Takrir Meclis Reisi tarafından oya sunulmuş ve kabul edilmiştir.


Böylece Mehmet Akif tarafından yazılan marş İstiklal Marşı olarak ekseriyetle kabul edilmiştir.


Kırşehir Meb'usu Müfid Efendi, bu marşın, Hamdullah Suphi Bey tarafından Kürsüde tekrar okunmasını Konya Mebusu Refik Koraltan da Milletin ruhuna tercüman olan iş bu İstiklal Marşının ayakta dinlenmesini teklif etmiştir.


Bunun üzerine 12 Mart 1337 (1921) 'de kabul edilen ve kanuniyet kes beden İstiklal Marşı tekrar Hamdullah Suphi tarafından okunmuş ve marş ayakta dinlenmiştir.


"Doğacaktır sana vadettiği günler Hakkın,


Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın."


İşte bu ruh ve iman ile Türk Ordusu Sakarya boylarında, İzmir yollarında Allah'ın lütuf ve insaniyle şecaat ve kahramanlıklarını göstermiş ve nihayet 9 Eylül 1922 tarihinde Hakk'ın vaat ettiği o parlak güneş, İzmir ufuklarında doğmuş, Müslüman Türkün satvet ve kudreti karşısında düşman büyük bir hezimete uğramış ve denize dökülmüştür.


Aziz ve mübarek vatanımızın her karış toprağı şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış, zaferin şahikasına ulaşmıştır. Nitekim İstiklal Marşında:


"Korkma ! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;


Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.


O, benim milletimin yıldızıdır, parlayacak,


O, benimdir; o, benim milletimindir ancak!" mısraları ne derin bir mana taşımaktadır.


İzmir'in meşhur Kadife Kalesi'nde büyük Şanlı Türk bayrağı dalgalanmağa ve şiddetli alkışlar arasında yurdun her tarafında zafer şenlikleri yapılmağa başlanmıştı.


Mehmet Akif'e niçin istiklal Marşı'nı Safahatı'na koymadığı sorulduğunda o büyük insan:


"O benim değildir. Ancak milletimindir." diye cevapta bulunmuştu. Aynı zamanda müsabaka için ayrılan (500) TL. o zaman fakir çocuk ve kadınlara örgü öğretmek, bir geçim sağlamak emeliyle teşekkül etmek üzere bulunan Darü'l Nisaiyye'ye teberru etmiştir.


Yakın arkadaşlarından, Ankara Baytar Müdürü'nün anlattığı palto hikayesine göre. Milli Mücadele sırasında. Ankara Baytar Müdürlüğünde bulunmuş olan bir zat. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi konferans salonundaki bir konuşmasında şöyle demişti:


Mehmet Akif'in giyecek bir paltosu yoktu. Taceddin Dergahı'ndan Büyük Millet Meclisi'ne kadar paltosuz olarak yaya giderdi. O zamanlar Ankara'nın soğuğu çok şiddetli idi. Ben daireme gelir, paltomu Mehmet Akif'e gönderirdim. O da giyer Meclise giderdi, İstiklal Marşı için verilen parayı geri vermesinden dolayı kendisine, Mehmet Akif üzerinde bir palton (bilgi yelpazesi.net) yok, verilen parayı da almazsın, dedim. Bunun üzerine, bana darıldı, paltomu da kabul etmedi. O soğuklarda paltosuz olarak Büyük Millet Meclisine gitti, geldi.


Mehmet Akif'in buna benzer şahsına has daha birçok meziyetleri vardır. Dürüsttür, hatta Harb-i Umumi içinde kardeşinin evinde çayı şekerle içtiklerini görünce, milletin yemediğini siz nasıl yiyorsunuz, demiş ve bir müddet kardeşinin evine bile gitmemiştir.


Mehmet Akif'in rahatsız bulunduğu Alemdağı'nda son günlerde içlerinde Tarık Us'un da bulunduğu bir grup üstadın ziyaretine gitmişler, Mehmet Akif bitkin bir halde yatağında yatıyordu. Konuşma esnasında söz İstiklal Marşı'na intikal ettirilmiş, gelen ziyaretçilerden biri:


Acaba İstiklal Marşı yeniden yazılsa daha iyi olmaz mı? demiş, bu söz üzerine yatağında bitkin bir halde yatmakta olan Akif; birdenbire başını kaldırmış ve ona:


—Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın!


Evet:


—Allah bir daha bu memleketin, bu milletin istiklalini tehlikeye düşürmesin! Bir daha onu istiklal Marşı yazmaya mecbur etmesin, sözüyle ziyaretçileri susturmuş, o büyük insanın ne demek istediği herkes tarafından anlaşılmıştı.


Büyük insan Mehmet Akif Ersoy, mezarına milleti için yazmış olduğu istiklal Marşı'yla konulmuştur. Tarihte kendi eseriyle gömülen ilk bahtiyar ölülerden biri de şüphesiz Mehmet Akif Ersoy olmuştur.


Cenab-ı Hak rahmet etsin, ruhu şad olsun.


Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. 1924 yılında Ankarada toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay’ın bestesini kabul etti. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930 da değiştirilerek Cumhurbaşkanlığı orkestrası şefi Osman Zeki Üngör’ün 1922 de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe kondu. Marşın armonilenmesini Edgar Manas, bando düzenlemesini İhsan Servet Künçer yaptı.
[/COLOR]

 

@hmet

UZAKLARDAN
Local time
13:00
Katılım
23 Eylül 2006
Mesajlar
9,165
Tepkime puanı
48
Puanları
0
İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif ERSOY
 

GENCO

Zevk Sahibi
Local time
14:00
Katılım
2 Nisan 2011
Mesajlar
1,716
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
İlelelebet susmasın inşallah...Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy'u bu vesileyle tekrar saygıyla yad ederim...
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst