Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

Evleriyle ünlü Yörük Köyü(safranbolu)

SAFRAN

New member
Local time
13:56
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Evleriyle ünlü Yörük Köyü



750 yıllık geçmişe sahip Yörük köyünde en eski ev 450, en yenisi 90 senelik. 450 yıllık "Obabaşı" günümüze Odabaşgil olarak gelmiş ve en eski ev unvanına sahip. Halk büyük şehirlere göç edince bugün köyde yaşayan 60 kişi kalmış.



Yörük köyü Safranbolu'nun yanıbaşında aynı mimariye sahip doğal özellikleriyle bozulmadan, yağmalanmadan günümüze kadar gelebilmiş ender köylerden biri. Yöre halkının büyük şehirlere göçü nedeniyle halen terk edilmiş görünümündeki şirin köyün tamamı adeta açık hava müzesi.


13.jpg

Safranbolu'nun merkez köylerinden biri olan Yörük Köyü, Safranbolu'nun 20 km doğusunda yer alıyor. 140 hanelik köyün iç ve dış mimari zenginlikleri bölgeyi ziyaret eden turistlerin de önemli duraklarından birini oluşturuyor. Yörük Köyü'nün kuruluş hikayesi şöyle: Hüseyin-Hacı-Davut isimli üç kardeşin yönetimindeki Yörük aşireti Orta Asya'dan dağılan Oğuz Türkleri'nin Karakeçili aşiret kollarından biri. Üç kardeşin en büyüğü Hacı Hüseyin ve beraberindekiler bugünkü Yörük Köyü'nün orta mahallesindeki Hafız Pınar'ı olarak bilinen, halk arasında "Çökön" ismiyle anılan alana çadırlarını kurup yerleşmişler. Hayvancılıkla uğraşan yörüklere zamanla meralar yetmez olmuş. Kardeşlerden ikincisi Hacı grubuyla "Hacılar Obası Köyünü", üçüncü kardeş Davutta etrafındakilerle beraber "Davut Obası Köyünü" kurmuşlar.

Yörük köylüleri 250 sene göçer olarak çadırlarda yaşama devam etmişlerse de Osmanlı devletinin yerleşik düzene zorlamasıyla köyler oluşmuş. 750 yıllık geçmişe sahip Yörük köyünde en eski ev 450, en yenisi ise 90 senelik. 450 yıllık "Obabaşı Evi" günümüze Obabaşgil olarak değişerek gelmiş ve halen en eski ev olma unvanına sahip.

Yörük Köyü Evleri



Aşı boyası, civit mavisi, tahini gibi renklere boyanmış evlerde ahşap doğramalar, kapaklar, torbalı parmaklıklar, sürme kafesler ilk bakışta dikkati çeken özellikler. 150-200 yıllık evlerde iç süslemelere duvar ve tavan kaplamalarına da oldukça özen gösterilmiş.

Uğura inanan Yörük köyü sakinleri evlerinin saçak uçlarına eskiden vurdukları geyiklerin boynuzlarını da asmışlar. 2-3 hatta 4 katlı olarak inşa edilen Yörük köyü evlerinde alt kat ahır olarak kullanılırken, girişte evin kileri, bahçesinde kuyusu bulunuyor, üst katlar oturma amaçlı odalara ayrılıyor. Pencereler kafesli, panjurlu, kapılar ise birbirinden ilginç ve estetik kilitlerle süsleniyor.




NASIL GİDİLİR?


Karabük e giden otobüslerden indikten sonra Kastamonu yoluna saparak devam edenler 18 km sonra Yörük köyüne olaşabilirler. Sabah köyden, akşam Karabük'ten minibüs seferleri de yapılıyor. İstanbul veya Ankara'dan özel araçla otobanı tercih ederek Gerede kavşağına gelenler Samsun yoluna dönüyorlar. Bu yol daha sonra ikiye ayrılıyor. Sola devamla Karabük'e gelenler Safranbolu istikametinde ilerleyip bu defa sağa Kastamonu'ya giden yol üzerinde ayrılarak, 1,5 km içerde bulunan Yörük köyüne girebilirler. Köy içi sokaklar parke taşı kaplı araçla dolaşmaya ve yürümeye müsait.

06.jpg

Yörük köyünde konaklama tesisi bulunmuyor kalmak isterseniz ev pansiyon kiralanabiliyor ayrıca SAFRANBOLU ya 10 km mesafede safranbolu da toplam 5000 yatak kapasite ile gelen misafir barındırmaktadır.
 
Son düzenleme:

SAFRAN

New member
Local time
13:56
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Dünyayla öyle barışıktı ki pencere, önündeki sedirde saatlerce hiç sıkılmadan oturabilirdim. Ucu dantelli kar beyazı perdeyi araladığımda, önce kadim ceviz ağaçları çarptı gözüme. Az ötedeki küçük bostan, mavi göğün altında bir avuç cıvıltılı yeşillik! Taştan örme bir duvarla çevrili ve mevsimine göre çeşit çeşit taze sebze yetiştiriliyor içinde: Mısır, domates, biber, salatalık... Yukarı doğru tırmanan taş döşeli, daracık sokağın geleni geçeni, eşi dostu eksik olmuyor. Belli ki hep bu köyde yaşasa, bir de sokağa bakan,

kanaviçe işlemeli yastıklarla süslü şu rahat sedire kuruluverse, hiç yalnızlık çekmez insan. Safranbolu Yörük Köyü'nde, Sipahioğlu Konağı'nın duvarları masif ahşap dolaplar ve kök boya ile yapılmış kalemişleriyle bezeli 'baş oda'sındaydım...



Konak, 1999 yılından beri köye gelen ziyaretçilerin de gezebildiği bir müze ev. Pencereden bakılınca gözüken evler, Osmanlı döneminde Anadolu ve Balkanlar'da görülen altı kâgir, üst katları ahşap çatkılı 'Geleneksel Türk Evleri'yle aynı özellikleri taşıyor. Alaturka kiremitleri, geniş saçaklı çatıları, kara kapaklı, ahşap korkuluklu, bol ışık alan göz göz pencereleri, cumbaları, eliböğründeli çıkmaları, bazılarının çatılarında ise cihannümaları var. Yazılı olmayan, ama herkesin bildiği bir kanuna göre inşa edilmişler. Ev yapmanın yaşamı da biçimlendirdiğine inanan, geçmiş bir yaşam kültürünün ayakta kalan son temsilcileri onlar. Komşuya gösterilen sevgiyi, saygıyı simgeliyorlar: Hiçbiri bir diğerinin güneşini, manzarasını kesmiyor. Geleneksel Türk konutlarının bir özelliği bu. Yapım kitabelerinden en eski olanların 17. yüzyıl, büyük bir çoğunluğunun ise 19. yüzyıl sonlarına tarihlendiği anlaşılan evler inşa edilirken, insan ve doğayla uyumlu bir yaşamı amaçlayan daha pek çok görgü kuralına uyulmuş: Komşunun bahçesine bakan bir pencere açılmıyor, yandaki bahçeye çatıdan gelen yağmur suyu boşaltılmıyor örneğin.

"Yanağının yanına sıkıştırdı böğürtlen işlemeli başörtüsünün ucunu, / buyurun dedi halı serili kerevetlere / oturduk. / Bu oda benim dedi, bir güzel, bir içten gülerek, / Dolapları, tavanı göstererek... / Bu oda benim. / Burada ben yaşarım..." der, Safranbolu'yu konu alan bir şiirinde Cengiz Bektaş. Dizeler, geleneksel Türk evinin bir yaşama genişliği, bir yaşam zenginliği sunan odalarını ne güzel anlatır. Odaların her biri farklı hayatlara açılır. Her biri ayrı birer çekirdek aileyi barındırabilecek şekilde birbirinden bağımsız olarak tasarlanmış, ahşap dolaplar, yüklük ve ocak gibi elemanlarla donatılmıştır. Dolapların içinde bugünün duş kabinlerini andıran gusulhaneler (yunmalık) bulunur. Aynı odada, yer sofrasında yemekler yenir, toplanır; akşam dolaplardan döşekler alınır, serilir; sabah tekrar toplanır. Odanın çok amaçlı kullanılması yörük kültüründeki çadır geleneğinin de bir devamıdır. Böylece, büyük bir ailenin bireyleri hem farklı dünyalarda, hem de aynı çatı altında yaşayıp gider. Yıldızlı gökkubbeyi kendi damları bilen yörüklerin 'yurt' adını verdikleri çadırlarında bir zamanlar çoluk çocuk, ana baba, gelin damat ayrı ayrı, ama yine de yan yana yaşamaları gibi...

Tüm geleneksel konutlarda olduğu gibi Safranbolu Yörük Köyü evlerinde de zemin kat, taşlık (hayat), mutfak, depo ve ahır gibi mekânlardan oluşur; üst katlarda odalar ve sofalar yer alır. Ev sahibinin varsıllığı odaların işlevlerini farklılaştırır: 'Baş oda', 'kitaplık', 'namaz odası', 'ekmek evi' (mutfak) gibi değişik adlarla anılır odalar. Pencere sayısının fazlalığı, hatta döşemede kullanılan tahtaların eni bile ailenin zenginliğinin bir göstergesidir artık. Safranbolu Yörük Köyü çoğunlukla iki ya da üç katlı konaklarıyla kırsal bir dokudan çok, kentsel bir biçimlenme sunar. Köyde yaşayanların Oğuzların Kayı boyundan, Karakeçili aşiretinden geldiği söyleniyor. Sultan Abdülhamid döneminde önce köyün zengin ve ağa sınıfı, ardından da çiftçiler iş kurmak amacıyla İstanbul'a gelip yerleşmeye başlamışlar. Ama, köyle ilişkileri asla kesilmemiş. İstanbul'a gelenler şekercilik, helvacılık, simitçilik ve börekçilik gibi işlerle uğraşmış, hem bu büyük şehirde hem de köylerinde çalışarak gelir düzeylerini yükseltmişler. Günümüzde de köy sakinlerinin çoğu yalnızca yaz aylarını geçirmek için buraya geliyor. Dolayısıyla, bir müze kent görünümünde olan Yörük Köyü, eşsiz miarîn dokusunun varlığını biraz da bu zenginliğe borçlu...
İncelikli bir kültürün ürünü olan evlerde, asıl zenginlik ise detaylarda, inançlarda gizli: Bereket vermesi için odalara konulan buğday başakları, uğur getirsin diye saçaklara asılan geyik boynuzları, evlerin inşa kitabelerindeki ibrik biçiminde sembolize edilmiş 'Maşallah'lar, Arap harfleriyle yazılmış dualar ve harçlarının doğa ve insana duyulan sevgiyle yoğrulması Safranbolu Yörük Köyü evlerinin koruyucu tılsımı.
 

SAFRAN

New member
Local time
13:56
Katılım
9 Ocak 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
]








 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst