F
fiesta73
Guest
A.B.D
ABD her ne kadar futbola uzak bir ülke olarak gözükse de son yıllarda çok önemli bir yükseliş içerisine girdi. 1994'te Amerika'da düzenlenen Dünya Kupası'nda Alexi Lalas, Tony Meola, Cobi Jones gibi spektaküler futbolcuların yerini genç yetenekler aldı. Almanya için kadroyu ilk açıklayan teknik direktör olan Bruce Arena ise genç ve tecrübeli isimleri harman yaptı. Claudio Reyna, Brian McBride ve Kasey Keller gibi tecrübeli futbolcuların yanına Oguchi Onyewu, Eddie Johnson ve Cory Gibbs gibi yerleştirdi. Milli takımın başında en rahat yıllarını yaşayan Bruce Arena kadroyu oluştururken Avrupa'ya yöneldi. Avrupa'da futbol oynayan 13 Amerikalıyı milli takıma alan Arena geriye kalan 10 ismi de onlarca futbolcu içinden zorlanarak seçti. Özellikle İngiltere ve Almanya'da kümelenen Amerikalı oyuncuların bu sezonki performansları göz kamaştırdı.
Mutlaka izleyin: Claudio Reyna
Milli takımın en tecrübeli isimlerinden biri olarak göze çarpan Reyna, Arena'nın sahadaki en önemli yardımcısı. Hem oynadığı futbolu hem takım üzerindeki ağırlığı ile bu görevi üstlenen Reyna Avrupa futbol tarzını da benimsemiş durumda. Premier Lig'de Manchester City formasını giyen Reyna ABD'nin gelmiş geçmiş en tanınmış oyuncuları arasında.
Teknik direktör: Bruce Arena
1951 doğumlu olan Bruce Arena ABD'nin vasat takımlarında kazandığı mucize başarılarla adını duyurdu. University of Virginia, DC United gibi kulüpleri çalıştıran Arena, 2 MLS, US Open Cup, CONCACAF ve İnteramerikan Kupası'nı müzesine götürdü. ABD'de son derece saygı duyulan bir teknik adam olan Arena, oyucuları tarafından da çok seviliyor. Her ne kadar son yıllarda önemli bir başarı gösteremese de ABD'de herkes en çok ona güveniyor. 1998?den beri görevini çok iyi yapan Arena uzun yıllar daha takımın başında kalacağa benziyor.
Almanya'ya nasıl geldi?
K.Amerika grubunu lider olarak tamamlayan Amerika elemelerde çok zorlanmadı. Amerika'yı grupta Meksika takip etti.
Rakipleri
ABD gerçekten zorlu bir gruba düştü. İlk maçını 12 Haziran'da son yıların flaş takımı Çek Cumhuriyeti'ne karşı oynayacak olan ABD'yi en çok zorlayacak takım ise kuşkusuz İtalya. ABD'nin diğer rakibi ise Essien'li, Appiah'lı Gana. ABD'nin işi zor gördüğünüz gibi.
Taktik
Bruce Arena son derece tecrübeli bir teknik adam. Rakibinden asla çekinmeyen bir yapıya sahip olan Arena hücum futbolu oynatarak takımının daha göze hoş gelen bir yapıya sahip olmasını istiyor. Kadro yapısı da buna son derece müsait. Genç ve tecrübeli isimleri yanyana getiren Arena çok iyi bir kombinasyon kurmuş durumda.
Başarıları:
Bu yıla kadar 7 kez Dünya Kupası'na katılma başarısını gösteren Amerika 1930'da yarı final oynarken 2002 yılında da çeyrek finale çıkmayı başardı. 1991'de hem Gold Cup'ı hem de Pan Amerika Kupası'nı müzesine götüren ABD, 2002'de de yine Gold Cup'ı almayı başardı.
En çok milli olan futbolcusu:
Cobi Jones (164)
Milli formayla en çok gol atan futbolcu
Eric Wynalda (34)
23 Kişilik kadrosu:
1 HOWARD Tim (Kaleci)
2 ALBRIGHT Chris
3 BOCANEGRA Carlos
4 MASTROENI Pablo
5 O BRIEN John
6 CHERUNDOLO Steve
7 LEWIS Eddie
8 DEMPSEY Clint
9 JOHNSON Eddie
10 REYNA Claudio
11 CHING Brian
12 GIBBS Cory
13 CONRAD Jimmy
14 OLSEN Ben
15 CONVEY Bobby
16 WOLFF Josh
17 BEASLEY DaMarcus
18 KELLER Kasey (Kaleci)
19 HAHNEMANN Marcus (Kaleci)
20 MC BRIDE Brian
21 DONOVAN Landon
22 ONYEWU Oguchi
23 POPE Eddie
Almanya
İngilizlerin ezeli ve ebedi rakipleri Almanya için söyledikleri bir söz vardır: "Futbol 90 dakika oynanan ve sonunda Almanların kazandığı bir oyundur". Bu söz tabii ki çok eskilerde kaldı. Alman futbolu son 4 yılda çok büyük yaralar aldı. Bundesliga yabancılarla dolup taşarken yeni yerli yetenekler yetişmez oldu. Hassler'in yerini Polonya asıllı Podolski, Voller'in yerini Brezilya asıllı Kuranyi, Riedle'nin yerini de Gana asıllı Asamoah aldı.
Ayrıca Bundesliga'da gözle görülür bir güç dengesizliği meydana geldi. Bunların yanı sıra başta hakem Robert Hoyzer olmak üzere yaşanan irili ufaklı bir çok şike skandalı Almanya'nın ihtişamını yerlere serdi. Alman Kalite Kontrol ekiplerinin statların güvenlik açısından Dünya Kupası için tehlike oluşturabileceğini açıklamasına Organizasyon Komitesi Başkanı Franz Beckenbauer "Şov yapıyorlar" diyerek karşılık verdi.
Milli takıma gelince... Tüm ülke aylarca Klinsmann'ı tartıştı. Kaliforniya'da yaşaması, Almanya'ya pek uğramaması ve oyuncularını e-mail'lerle motive etmesi efsane "Kaiser"i (Beckenbauer) çok kızdırdı.
Franz Beckenbauer'i kızdıran bir diğer nokta da Klinsmann'ın milli takım sportif direktörlüğüne bir buz hokeyi koçunu getirmek istemesiydi. Bundesliga'da antrenörlerin futbolcularını iyi çalıştırmadığını açıklayan Klinsmann, Amerikalı Hokeyden'in bu soruna çare olacağını ifade etmiş, başta Beckenbauer ve Jurgen Kohler olmak üzere birçok futbol adamından büyük tepki almıştı. Alman Futbol Federsayonu, Klinsmann'ın bu düşüncesini tartışmış ve kabul etmeyerek bu görevi Matthias Sammer'e teslim etmişti.
Klinsmann'ı düş kırıklığına uğratan bir diğer noktada sponsor Coca - Cola'nın istekleriydi. Coca - Cola kadronun büyük bir bölümünü kendisinin seçeceğini belirtmiş, Klinsmann da buna tepki gösterince Federasyon'dan "sus" emri almıştı. Buna bir de Floransa'da İtalya ile oynadıkları hazırlık maçını 4-1 kaybetmelei eklenince, Amanya için tehlike çanları çalmaya başlamıştı. Günler geçtikçe Klinsmann'a güven gitgide azalıyordu. Alman Futbol Federasyonu her seferinde Alman teknik adamın arkasında olduklarını ifade ediyorlardı.
Almanya'yı meşgul eden diğer bir konu da kaleyi kime teslim etmeleri gerektiğiydi. Bir yanda 2002 Dünya Kupası'nın en iyi kalecisi seçilen Oliver Kahn, diğer yanda ise yıllarca forma bekleyen Arsenal kalecisi Jens Lehmann'dı. Tüm Almanya aylarca bu konuyu tartıştı ve sonunda karar verildi: Panzerlerin kalesini Jens Lehmann koruyacaktı. Bunun ardından Almanların efsanevi kalcilerinden Sepp Maier, Klinsmann hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Klinsmann'ı "yalaka" olarak adlandırıan Maier, Milli takımın Kahn'a ihtiyacı olduğunu ve Alman teknik adamın ondan asla vazgeçmemesi gerektiğini ifade etti.
Mutlaka İzleyin: Michael Ballack
Alman futbolunun son yıllarda yetiştirdiği en önemli yıldızlardan biri olan Michael Ballack bu sezon muhteşem bir form grafiği yakaladı. Bayern Münih'i hem Şampiyonlar Ligi'nde hem de Bundesliga'da ayakta tutan isim olan Ballack, transfer piyasasının da gözde isimlerinden. Chelsea kulübü Ballack'ı transfer edebilmek için tüm olanaklarını seferber etti.
Teknik Direktör: Jurgen Klinsmann
Jurgen Klinsmann'ın futbolculuk kariyerini tartışmaya gerek yok. Attığı gollerle zaten o tarihin altın sayfalarında. Ama teknik direktörlükte kendini ispatlayamadan Almanya Milli Takımı'nın başına geçti. Kaliforniya'da yaşıyor olması ve Almanya'ya çok sık uğramaması nedeniyle birçok kez eleştiri oklarının hedefi haline gelen Jurgen için Dünya Kupası kendini ispatlaması açısından çok önemli.
Rakipleri:
Almanya da kolay gruba düşen takımlardan biri. Polonya, Ekvador ve Kosta Rika ile eşleşen Almanya'nın gruptan zorlanmayarak lider çıkmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Başarıları:
15 kez (1934, 1938, 1954, 1958, 1962, 1966, 1970, 1974, 1978, 1982, 1986, 1990, 1994, 1998, 2002) Dünya Kupası'na katılan Almanya tam bir turnuva takımı. Eleme maçlarında, hazırlık maçlarında üst düzey bir performans göstermese bile iş kupaya gelince her şey değişiyor. 4 kez (1966, 1982, 1986 ve 2002) final oynama başarısını gösteren Almanya, Dünya Kupası'nı da 3 kez (1954, 1974 ve 1990) müzesine götürdü.
En çok milli olan futbolcusu:
Lothar Matthäus (150)
Milli formayla en çok gol atan futbolcu:
Gerd Müller (68)
23 Kişilik kadrosu:
1 LEHMANN Jens (Kaleci)
2 JANSEN Marcell
3 FRIEDRICH Arne
4 HUTH Robert
5 KEHL Sebastian
6 NOWOTNY Jens
7 SCHWEINSTEIGER Bastian
8 FRINGS Torsten
9 HANKE Mike
10 NEUVILLE Oliver
11 KLOSE Miroslav
12 KAHN Oliver (Kaleci)
13 BALLACK Michael
14 ASAMOAH Gerald
15 HITZLSPERGER Thomas
16 LAHM Philipp
17 MERTESACKER Per
18 BOROWSKI Tim
19 SCHNEIDER Bernd
20 PODOLSKI Lukas
21 METZELDER Christoph
22 ODONKOR David
23 HILDEBRAND Timo (Kaleci)
Angola
Bir zamanlar Portekiz'in sömürgesi olan Angola 1975'te bağımsızlığını kazanan ufak bir Afrika ülkesi. Spor müsabakalarına diğer ülkelere nazaran bir hayli geç başlayan bir ülke için yaptıkları işler gerçekten övgüye değer. Özellikle basketbolda Afrika'nın bir numarası olan Angola, futbolda da büyük atılım gerçekleştirerek Afrika'nın devleri arasından Dünya Kupası'na katılmayı başardı. Kimilerine göre Dünya Kupası'nda mücadele edecek en güçsüz takım olan Angola bu sene Mısır'da düzenlenen Afrika Kupası'nda da bir varlık gösteremedi. B Grubu'nda yer alan Angola 3 maçta sadece 1 galibiyet ve 1 beraberlik alabildi. Gruptan çıkamayan Angola kupaya erken veda etti. Angola tam bir kapalı kutu. Daha önce Dünya Kupası'na katılamayan Angola'nın Avrupa'da isim yapmış bir futbolcusu bulunmuyor.
Öte yandan Angola 1982 yılına kadar Dünya Kupası elemelerine katılamamıştı. Angola'nın Portekiz ile aynı grupta olması tarih açısından da önemli bir yer teşkil ediyor.
Mutlaka izleyin: Fabrice Akwa
Angola'nın en önemli futbolcusu Fabrice Akwa. Aynı zamanda takım kaptanlığını da üstlenen Akwa, Ruanda ve Nijerya'ya karşı attığı kritik gollerle takımının Almanya vizesi almasında büyük pay sahibi oldu. 67 kez milli formayı giyen Akwa 30 gole imzasını attı. Al Wakari formasını giyen Akwa 2005 yılında Angola'da "Yılın Spor Adamı? ödülüne layık görülmüştü.
Teknik Direktör: Luis Oliveira Goncalves
Angola Teknik Direktörü Luis Oliveira Goncalves turnuvada görev yapacak teknik direktörler arasında kariyer açısından en vasat olanı. Daha önce hiçbir kulüp takımını çalıştırmayan Goncalves, sadece Angola 20 Yaş Altı Milli Takımı'nda görev yaptı. Angola'da "Miracle Man? ve "Professor? lakaplarıyla tanınan Goncalves yaptığı açıklamalarda Almanya'ya gelmenin bile kendileri açısından bir başarı olduğunu belirtti.
Almanya'ya nasıl geldi?
Afrika elemelerinde zorlu bir gruba düşen Angola'nın en önemli rakibi Nijerya idi. Angola Nijerya'nın yanı sıra Cezayir, Gabon, Zimbabwe ve Ruanda gibi ülkelerinin arasından sıyrılarak Almanya vizesini aldı. 21 puanla lider olan Angola averajla Nijerya'yı geçti.
Rakipleri
Turnuvanın en zayıf rakiplerinden biri olan Angola bir zamanlar sömürgesi olduğu Portekiz'e karşı mücadele edecek. Grubun favorisi Portekiz'in yanı sıra Angola Meksika ve İran ile mücadele edecek.
Taktik
Goncalves 4-4-2 ve 4-5-1 sistemini tercih eden bir teknik adam. Elemelerde 12 gol atan ve sadece 6 gol yiyen Angola'nın Dünya Kupası'ndaki maçlara defansif ağırlıklı çıkması bekleniyor.
Muhtemel ilk 11
Joao Ricardo, Luis Delgado, Rui Manuel Marques, Pedro Emanuel, Jaoa Pereira, Nsimba Baptista, Atonio Mendoca, Paulo Figueiredo, Fabrice Akwa, Flavio Amado, Edson Nobre
Başarıları:
Angola'nın önemli bir başarısı bulunmuyor.
Milli formayla en çok gol atan futbolcusu
Fabrice Maceio (30)
Milli formayı en çok giyen futbolcusu
Fabrice Akwa (67)
23 Kişilik kadrosu:
1 JOAO RICARDO (Kaleci)
2 MARCOS AIROSA
3 JAMBA
4 LEBO LEBO
5 KALI
6 MILOY
7 FIGUEIREDO
8 ANDRE
9 MANTORRAS
10 AKWA
11 MATEUS
12 LAMA (Kaleci)
13 EDSON
14 MENDONCA
15 RUI MARQUES
16 FLAVIO
17 ZE KALANGA
18 LOVE
19 ANDRE TITI BUENGO
20 LOCO
21 DELGADO
22 MARIO (Kaleci)
23 MARCO ABREU
Arjantin
Bakalım Arjantin, Almanya 2006'da neler yapacak? Başarılı olup Pekerman ile yola devam mı edecek yoksa koltuğu Diego Armando Maradona mı devralacak... Evet, Arjantin'de adeta kendisine tapılan Maradona Dünya Kupası öncesi yaptığı açıklamada "Arjantin Dünya Kupası'nı kazanamazsa milli takımın başına ben geçeceğim" açıklamasını yapmıştı. Canal 13 adlı televizyon programına katılan Mardona Arjantin Futbol Federasyonu Başkanı Julio Grondona'nın kendisini çok istediğini belirtmiş ve bu talihsiz açıklama Dünya Kupası öncesi Jose Pekerman ile Grondona'nın arasının açılmasına neden olmuştu. Ayrıca Maradona Dünya Kupası'nda favori olarak Brezilya'yı gördüğünü de sözlerine eklemişti. Öte yandan bu Dünya Kupası için Arjantin Eğitim Bakanı Daniel Filmus futbolla eğitim seferberliği başlattı. Filmus, Dünya Kupası maçlarının 30 bin okulda yayınlanacağı açıkladı. Arjantin hükümetinin başlattığı girişimde Formosa, Mendoza, Santa Fe, Cordoba ve Buenos Aires kentlerinde 2006 Dünya Kupası'ndaki tüm maçların sınıflarda yayınlanarak, maçlara çıkan ülkelerle ilgili coğrafya, dil ve tarih eğitimi verilmesi hedefleniyor.
El Pais gazetesinde yer alan haberde, Arjantin'de şu sıralar yüksekenflasyonu düşürmek için alınacak önlemlerden daha çok, Dünya Kupası Finalleri'nde milli takım kalesini kimin koruyacağının tartışıldığı belirtildi.
Gazetede ayrıca, Dünya Kupası'nda Arjantin'in maçları sırasında tüm işyerleri ve alışveriş merkezlerinin kapatılmasının ve hayatın tamamen durmasının kaçınılmaz olduğuna, bunun ekonomiye vereceği zararın ise henüz hesaplanamadığına dikkat çekildi.
Öte yandan şanssızlıklar ve sakatlıklar bir türlü Arjantin'in yakasını bırakmadı. Manchester United'lı Gabriel Heinze'nin sakatlanmasıyla sarsılan Pekerman, takımın en iyi oyuncularından Pablo Aimar'ın menenjit olmasıyla da adeta beyninden vurulmuşa döndü.
Mutka izleyin: Messi
Dünya Kupası'nı Superspor.com'a yorumlayan futbol adamlarının ortak görüşü Messi'nin turnuvanın genç yıldızı olacağı yönünde. Arjantin'den İspanya'ya hastalığından dolayı gelen ve Barcelona tarafından futbol piyasasına sunulan Messi'yi, Maradona kendi veliahtı olarak ilan etmişti. Messi'yi dünya yıldızları arasında izlemek çok keyifli olacak...
Teknik direktör: Jose Pekerman
Arjantin uzun yıllardan beri istediği teknik adamını bulamadı. Passarella geldi uzun saçlı futbolcuların cinsel tercihlerini değerlendirdi, futbolculardan büyük tepki aldı. Bianchi'yi kimse sevemedi. Jose Pekerman bu isimlere nazaran futbolcularıyla diyaloğu daha iyi olan bir teknik adam. Ama onun da koltuğu bu turnuvadan sonra sallanabilir. Nitekim Maradona "Eğer Pekerman bu turnuvada da bir varlık gösteremezse onun koltuğuna ben oturacağım" dedi. Bakalım Pekerman bu strese nasıl dayanacak...
Almanya'a nasıl geldi?
G.Amerika elemelerinde Brezilya'nın ardından grubu ikinci sırada bitiren Arjantin 34 puan topladı. Brezilya'nın da 34 puan topladığı grupta Ekvador 3. Paraguay ise 4.oldu.
Rakipleri:
Arjantin'in kaderi bu aslında. Son turnuvaların hepsinde gruplarda zorlu rakiplerle eşleştiler. Bu sefer de onları güçlü ve tehlikeli Hollanda, Drogbalı Fildişi Sahilleri ve Sırbistan-Karadağ buldu. Gerçekten de "ölüm grubu".
Taktik:
Pekerman'ın elinde inanılmaz ofansif güce sahip bir takım var. Messi, Riquelme, Crespo gibi maçın gidişatını her an değiştirebilecek yıldızlar üzerinden oynamayı düşünen Pekerman ilk 11'i oluştururken çok zorlanacağa benziyor. Bu sezon Avrupa'da çok iyi performans sergileyen Arjantinliler kupanın favorilerinden. Defans hattında da Samuel, Coloccini gibi isimleri tercih etmesi beklenen Arjantinli teknik adamın tercih konusunda en çok zorlanacağı mevkilerden biri de kaleci. Pekerman'ın bu sezon iyi bir performas sergileyen Abbondanzieri'ye kaleyi emanet etmesi bekleniyor.
Muhtemel ilk 11
Abbondanzieri, Coloccini, Walter Samuel, Cambiasso, Milito, Riquelme, Sorin, Pablo Aimar, Gonzalez, Lionel Messi, Hernan Crespo
Başarıları:
Dünya Kupası'na 14 kez (1930, 1934, 1958, 1962, 1966, 1974, 1978, 1982, 1986, 1990, 1994, 1998, 2002, 2006) katılma başarısını gösteren Arjantin kupayı 2 kez (1978 ve 1986) müzesine götürdü. Arjantin ayrıca 2 kez (1930 ve 1990) de finalde yenilerek kupanın eşiğinden döndü.
En çok mili formayı giyen oyuncu:
Diego Simeone (106)
Milli formayla en çok gol atan futbolcu:
Gabriel Batistuta (56)
23 Kişilik kadrosu:
1 ABBONDANZIERI Roberto (Kaleci)
2 AYALA Roberto
3 SORIN Juan
4 COLOCCINI Fabricio
5 CAMBIASSO Esteban
6 HEINZE Gabriel
7 SAVIOLA Javier
8 MASCHERANO Javier
9 CRESPO Hernan
10 RIQUELME Juan
11 TEVEZ Carlos
12 FRANCO Leonardo (Kaleci)
13 SCALONI Lionel
14 PALACIO Rodrigo
15 MILITO Gabriel
16 AIMAR Pablo
17 CUFRE Leandro
18 RODRIGUEZ Maxi
19 MESSI Lionel
20 CRUZ Julio
21 BURDISSO Nicolas
22 GONZALEZ Luis
23 USTARI Oscar (Kaleci)
Avustralya
Avustralya son yılların sürpriz çıkış yapan takımlarından. Bir dönem Avustralyalılar Avrupa'ya futbolcu göndermekte zorlanırken daha doğrusu Avrupa Avustralya'yı henüz keşfedememişken onlar sadece Farina ile övünüyorlardı. Şimdi ise Avustralya milli takımının birçok oyuncusu Avrupa'nın önde gelen liglerinde forma giyiyorlar. Ve onların bu uyumu Dünya Kupası'nda alınabilecek bir başarı da önemli rol oynayacak.
Avustralya'da Dünya Kupası'ndan sonra teknik sıkıntı yaşayacak. PSV Eindhoven ile beraber çalıştıştırdığı Avustralya Milli Takımı'nı bırakacak olan Guus Hiddink Rusya ile anlaştı. Bu Avustralya'da sıkıntı yaratırken Schwarzer vakası çıktı. Avustralya Milli takımı'nın kalesini uzun yıllardan beri başarıyla koruyan Middlesbrough'lu kaleci Mark Schwarzer West Ham United ile oynanan FA Cup Yarı Final maçında sakatlanarak oyundan alındı ve sezon sonuna kadar forma giyemeyeceği bildirildi. Bunun yanı sıra Tim Cahill'in de sakatlanması moralleri bozdu.
Teknik direktör: Guus Hiddink
Guus Hiddink son yılların en çok aranan teknik adamı haline geldi. Hatta öyle bir halde ki hem PSV Eindhoven hem de Avustralya Hiddink'i paylaştı. Her ikisini de başarılı bir şekilde çalıştıran Hollandalı teknik adam daha önce ülkemizde Fenerbahçe'yi de çalıştırmıştı. Adı ünyanın en büyük takımlarıyla anılan Hiddink Rusya Milli takımı'nı tercih etti.
Taktik:
Frank Farina'dan görevi devralan Guus Hiddink 4-4-2'den 3-4-3'e döndü. Yaşlı oyuncuların yerine dinamik ve genç oyuncuları oynatan Hiddink Dünya Kupası'na Avustralya'nın ismini yazdırarak önemli bir başarı elde etti. Daha çok ofansif oynamayı tercih eden Hollandalı teknik adam yükü genelde Brett Emerton ve Scott Chipperfield gibi kanat adamlarının üzerine yıkıyor. Forvette Viduka Kewell gibi isimlerin uyumu da onun için çok önemli. Viduka ile hava toplarından Kewell gibi ani ataklardan yararlanabileceği iki iyi futbolcu var. Hemen arkalarında da muhteşem ortalarıyla Emerton ve eski G.Birliği futbolcusu Skoko var.
Muhtemel ilk 11
Schwarzer ?Neill- Beauchamp- Vidmar-Chipperfield-Bresciano-Cahill-Emerton-Thompson-Kewell-Viduka
Başarıları:
Daha önce 1 kez 1974'te Dünya Kupası'na katılma başarısını gösteren Avustralya'nın gözle görülür bir başarısı yok. Yeni yeni yapılandırılan bir futbolu olmasına karşın son yıllarda adlarından çok sık söz ettirdiler. Avustralya 3 kez Okyanusya şampiyonluğu yaşadı.
Rakipleri:
Avustralya da şanssız kura çekenlerden. O da Hırvatistan ve Japonya gibi Brezilya ile mücadele edecekler grupta. Gruptan lider çıkacak olan ilk takımın Brezilya olduğu düşünülecek olursa ikincilik için önemli bir mücadele yaşanacak gibi görünüyor.
En çok milli olan oyuncusu:
Tony Vidmar (89)
Milli formayla en fazla gol atan oyuncu:
Damian Mori (29)
Mutlaka izleyin: Mark Viduka
Avustralya'nın en tanınmış oyuncularından biri olan Mark Viduka Hırvatistan doğumlu. Gruplarda Hırvatistan ile karşılaşmaları da hoş bir sürpriz oldu Viduka için. Middlesbrough ile UEFA'da iyi bir performans ortaya koyan Viduka daha önce D.Zagreb, Celtic ve Leeds United ile önemli başarılar elde etti. Harry Kewell ile beraber ileri uçta görev alacak Marc Viduka'nın performansı Avustralya'nın gidişatını ortaya koyacak.
23 Kişilik kadrosu:
1 SCHWARZER Mark (Kaleci)
2 NEILL Lucas
3 MOORE Craig
4 CAHILL Tim
5 CULINA Jason
6 POPOVIC Tony
7 EMERTON Brett
8 SKOKO Josip
9 VIDUKA Mark
10 KEWELL Harry
11 LAZARIDIS Stan
12 COVIC Ante (Kaleci)
13 GRELLA Vince
14 CHIPPERFIELD Scott
15 ALOISI John
16 BEAUCHAMP Michael
17 THOMPSON Archie
18 KALAC Zeljko (Kaleci)
19 KENNEDY Joshua
20 WILKSHIRE Luke
21 STERJOVSKI Mile
22 MILLIGAN Mark
23 BRESCIANO Marco
Brezilya
"Hiçbir Dünya Kupası'nın favorisi bu kadar belli değildi bugüne kadar. Çok iyi takımlar geldi kupaya, muhteşem ekipler izledik. Ama hep onlar kadar sağlam rakipleri de vardı. 1982 Dünya Kupası bu açıdan bir cümbüştür. Brezilya, Arjantin, F. Almanya, Fransa, İspanya, Polonya ve kupayı kazanan İtalya. 2006'da ne yazık ki ihtişamlı takım sayısı az." Spor yazarı Bağış Erten'in de dediği gibi Brezilya kuşkusuz turnuvanın en büyük favorisi. Bundaki en önemli faktör de Ronaldinho'nun Barça'yı adeta tek başına alıp La Liga'da şampiyon yapması, Şampiyonlar Ligi'nde fırtınalar estirmesi. Brezilya'yı en çok sıkan konu ise Real Madrid'de Brezilyalıların takımdan dışlanması. Roberto Carlos'u göndermek isteyen Real Madrid formsuz Ronaldo'yla da ilişiği kesmeyi düşünüyor.
Türkiye'de ise konuşulan tek konu Alex'in milli takıma alınıp alınmayacağıydı. Hakkında onlarca haber çıkan Alex için Brezilya basını da milli takıma alınması gerektiğini savundu. Alex'e büyük destek veren Brezilya basını Avrupa'da oynayan önde gelen sambacılar arasında yaptığı performans değerlendirmesinde Alex'i hep ön sıralara koydu.
Öte yandan Brezilya 1958, 1962, 1970, 1994 ve 2002 yıllarında kazandığı Dünya Şampiyonluklarını simgeleyen 5 yıldızlı yeni formasıyla sahne alacak bu Dünya Kupası'nda. Kupa sayısını 6'ya çıkarmak için savaşacak olan Brezilya'nın tecrübeli teknik direktörü Carlos Alberto Parreira ise bunun şimdiye dek gördüğü en güzel forma olduğunu belirtti. Eski Fenerbahçeli teknik direktör yeni formanın sade ve benzersiz olduğunu Brezilya'nın da bunu hak ettiğini belirtti. Üst kısmında "Futbol için doğdu" yazılı sloganla, özel olarak Brezilya Milli Takımı için Nike firması tarafından üretilen yeni forma, yeşil renkli boğaz ve kol ağzı bölümleri hariç tamamen sarı renkte. Kumaşın ciltle temasını asgariye indirerek, mükemmel bir havalandırma sağlayan 'Sphere dry' teknolojisiyle üretilen forma 70 EURO'ya satılacak.
Ayrıca Parreira, bir ilke imza attı. Ünlü teknik adam, Almanya'da düzenlenecek olan Dünya Kupası'nda, 13 Haziran'da gerçekleştirecekleri Hırvatistan karşılaşmasında sahaya süreceği ilk 11'i çok erken açıkladı. Teknik direktörlerin, kadrolarını maçtan sadece birkaç saat önce deklare etmesine alışkın olan futbol kamuoyu da, bu açıklama karşısında çok şaşırdı. Basın toplantısı düzenleyen Parreira, "Dünya Kupası'na başlayacak takım, elemeleri bitirecek olan ile aynı. Tutarlı ve istikrarlı davranacağız. Ama gelişmelere göre değişiklik yapabiliriz" dedi.
Grupta Hırvatistan, Japonya ve Avustralya ile birlikte yer alan sambacıların hocasının, 13 Haziran'daki maçta ilk 11'de görev vereceği oyuncular şunlar: Dida-Cafu, Juan, Lucio, Roberto Carlos-Emerson, Kaka, Ronaldinho, Ze Roberto-Adriano, Ronaldo. Dünya futbolunun en tehlikeli hücum ayakları Kaka, Ronaldinho, Ronaldo ve Adriano'yu beraber oynatacak olan Carlos Alberto Parreira sözlerini şöyle bitirdi: "Ronaldinho, Barcelona'daki yerinde oynayacak. Burada da tamamen özgür olacak. Ama Barcelona'da sahne sadece ona aitti. Brezilya'da başka yıldızlar da var."
Mutlaka izleyin: Ronaldinho
Dünyanın en iyi futbolcusu olarak gösterilen Ronaldinho'yu uzun uzun anlatmaya gerek yok sanırım. Barcelona'da oynadığı futbolla takımının hem ligde hem de Şampiyonlar Ligi'nde başarıdan başarıya koşturan Ronaldinho'yu en güzel Ertem Şener anlatıyor: 'Çölde bir vaha', Futbolun Picasso'su, Barcelona şehrindeki en iyi sanat eseri. Bir futbol sanatkarı.
Teknik direktör: Carlos Alberto Parreira
Fenerbahçe'yi çalıştırdığı dönemden yakından tanıdığımız Parreira futbolu çok iyi bilen ve oyunu iyi okuyabilen bir teknik adam. Fenerbahçe'de Uche ve Högh'e defansta hazırlık pasları yaptıran ve rakibin kendi üzerine gelmesini bekleyen Parreira sabırlı yapısını hala koruyor. Onun yanı sıra takım üzerindeki ağırlığı ile yıldız isimlerin kaprislerini elinin tersiyle iten Parreira milli takımlar tarafından çok tutulan bir isim. Şu ana kadar Gana, Kuveyt Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Brezilya gibi takımları çalıştıran Parreira kulüp takımlarında fazla zaman harcamayı sevmiyor.
Almanya'ya nasıl geldi?
G.Amerika elemelerinde grubu lider olarak bitiren Brezilya karşılaşmarda çok zorlanmadı. Brezilya'yı en çok zorlyan ekip ise aynı puana sahip Arjantin oldu.
Rakipleri
Brezilya'nın rakipleri turnuvanın en şanssız takımları. Tamamen ikincilik için mücadele edecek takımlar Hırvatistan, Avustralya ve Japonya. Ama ne olursa olsun bu bir kupa ve her şey farklı olacak. Brezilya kapancak olan bu takımları nasıl açacak hep beraber izleyeceğiz.
Taktik
Brezilya teknik direktörü Parreira'nın elinde komple bir takım var. Uzun zamandan beri beraber oynayan bu kadro şampiyonanın en büyük favorisi konumunda. C.Alberto Parreira ilk 11'i turnuva başlamadan önce açıkladı. Herkesin tahmin edebileceği bir kadroyu sahaya süreceğini açıklayan Parreira'nın en çok zorlandığı konu yedek oyuncu seçimiydi. Ronaldinho'yu serbest oynatacak olan Parreira soldan Ze Roberto ile sağdan da Cafu ile etkili olmaya çalışacak. Yan toplarda etkili olan Adriano'yu besleyecek olan kanatları da Kaka yönlendirecek. Defans hattına verdiği önemi Fenerbahçe'den hatırladığımız Parreira yıllardan bu yana yer verdiği Roberto Carlos ve Lucio'dan yine vazgeçemedi.
Muhtemel ilk 11
Dida, Cafu, Juan, Lucio, Roberto Carlos, Emerson, Kaka, Ronaldinho, Ze Roberto, Adriano, Ronaldo
Başarıları
Brezilya'nın başarıları saymakla bitmez. 17 kez (1930, 1934, 1938, 1950, 1954, 1958, 1962, 1966, 1970, 1974, 1978, 1982, 1986, 1990, 1994, 1998, 2002) Dünya Kupası'na katılan Brezilya, 5 kez (1958, 1962, 1970, 1994, 2002) kupayı ülkesine götürdü. 1950 ve 1998 yıllarında iki kez final oynama başarısını gösteren Sambacılar, 1938 ve 1978'de de turnuvayı 3. olarak tamamladılar. Öte yandan Brezilya 7 kez (1919, 1922, 1949, 1989, 1993, 1997, 1999) Copa America'yı kazanırken 4 kez de Pan Amerika Kupası'nı aldı.
En çok milli olan futbolcusu
Cafu (141)
Milli takım formasıyla en çok gol atan futbolcu:
Pelé (77)
23 Kişilik kadrosu:
1 DIDA (Kaleci)
2 CAFU
3 LUCIO
4 JUAN
5 EMERSON
6 ROBERTO CARLOS
7 ADRIANO
8 KAKA
9 RONALDO
10 RONALDINHO
11 ZE ROBERTO
12 ROGERIO CENI (Kaleci)
13 CICINHO
14 LUISAO
15 CRIS
16 GILBERTO
17 GILBERTO SILVA
18 EDMILSON
19 JUNINHO PERNAMBUCANO
20 RICARDINHO
21 FRED
22 JULIO CESAR (Kaleci)
23 ROBINHO
Çek Cumhuriyeti
Çek Cumhuriyeti'nin çok iyi bir ekolden geldiği bir gerçek. Uzun süre sessiz kaldılar ama son yıllarda genç yeteneklerinin katkılarıyla yeniden gündeme geldiler. Euro 96'da Pavel Kuka, Miroslav Kadlec, Horst Siegl, Thomas Skuhravy, Lokvenc gibi yıldızlarıyla finale yükselmiş, ama Almanya'ya şanssız bir şekilde vermişlerdi kupayı. Aradan tam 10 yıl geçti ve kimse kalmadı o kadrodan bugüne. Ama şimdiki yıldızlar da onları aratmayacak nitelikte. Baros, Rosicky gibi gol arayan yıldızların yanında Eylül'de Eylül ayında'de sakatlanan ve sahalara daha yeni dönen tecrübeli Jan Koller olacakbulunacak. Gözler ise Chelsea'nin kalecisi Petr Cech'de olacak. Biz de G.Saraylı Marek Heinz'ı ve Tomas Jun'u daha dikkatli izleyeceğiz. Bu arada Çek Cumhuriyeti'nde kupaya sayılı günler kala Pavel Nedved'in futbola veda edeceği söylentileri ortalığı karıştırmıştı.
Mutlaka izleyin: Petr Cech
Fransa'da oynarken de Chelsea'deki gibi performans sergiliyordu ama kimse ona ilgi göstermiyordu. Rennes'den milli takıma seçildi oradan da futbolcu avcısı Chelsea onu kaptı. Şu an Dünyanın Ddünyanın en iyi kalecilerden birisi olarak gösterilen Petr Cech'i, Superspor.com'a Dünya Kupası'nı yorumlayan futbol dünyasının ünlü isimleri de turnuvanın en iyi kalecisi olarak değerlendirmişlerdi. Çek Cumhuriyeti Baros ilela, Rosicky ile, Koller ile vuracak ama eğer Çek Cumhuriyeti çeyrek finale veya yarı finale çıkma başarısını gösterirse, bunda en önemli pay Cech'in olacak.
Teknik direktör: Karel Bruckner
1939 doğumlu olan Karel Bruckner turnuvanın en yaşlı teknik adamlarından. Çek Cumhuriyeti'nin Sigma, Banic gibi takımlarını çalıştıran ve tek yurt dışı tecrübesini Slovakya'nın İnter Inter Bratislava takımında yaşayan Bruckner, daha önce Çek Cumhuriyeti'nin 21 yaş altı takımını çalıştırmıştı daha önce.
Almanya'ya nasıl geldi?
Elemelerde 1. Grup'ta yer alan Çek Cumhuriyeti grubu ikinci olarak tamamladı ve Almanya vizesi almaya hak kazandı. Lider Hollanda ile arasında 5 puan fark bulunan Çek Cumhuriyeti'ni en çok Romnya zorladı. Finlandiya, Makedonya, Ermenistan ve Andorra ise vasatı aşamadılar.
Rakipleri:
Son yıllarda büyük bir çıkışa geçen Çek Cumhuriyeti'nin en büyük rakibi İtalya olacak kuşkusuz. Amerika Amerika'da BD deda son yıllarda yükselen bir trend içerisinde. Gana ise bir Afrika ülkesi, ne yapacağı belli olmaz. Çek Cumhuriyeti her ne kadar güçlü ve geniş bir kadroya sahip olsa da gruptaki rakipleri çok tehlikeli.
Başarıları
Daha önce Slovakya ile ayrılmadan önce Çekoslavakya olarak adı altında 8 kez (1934, 1938, 1954, 1958, 1962, 1970, 1982, 1990) kez Dünya Kupası'na katılma başarısı gösteren Çek Cumhuriyeti, dağıldıktan sonra yavaş yavaş kendine gelmeye başladı. 1934 ve 1962'de final oynayan Çekler 1976'da Avrupa Futbol Şampiyonu olurlarken, 1996'da da final oynamış ama altın golle Almanya'ya kaybetmişlerdi.
En çok milli formayı giyen futbolcusu:
Karel Poborsky Poborsky (110)
En çok milli formayla gol atan futbolcu:
Jan Koller (40)
23 Kişilik kadrosu:
1 CECH Petr (Kaleci)
2 GRYGERA Zdenek
3 MARES Pavel
4 GALASEK Tomas
5 KOVAC Radoslav
6 JANKULOVSKI Marek
7 SMICER Vladimir
8 POBORSKY Karel
9 KOLLER Jan
10 ROSICKY Tomas
11 NEDVED Pavel
12 LOKVENC Vratislav
13 JIRANEK Martin
14 JAROLIM David
15 BAROS Milan
16 BLAZEK Jaromir (Kaleci)
17 STAJNER Jiri
18 HEINZ Marek
19 POLAK Jan
20 PLASIL Jaroslav
21 UJFALUSI Tomas
22 ROZEHNAL David
23 KINSKY Antonin (Kaleci)
Ekvador
Güney Amerika'nın vasat ekiplerinden biri olan Ekvador son yıllarda futbol açısından büyük gelişme kaydediyor. 1926 yılında FİFA'ya üye olan Ekvador'un son iki Dünya Kupası'na katılma başarısı göstermesi bunun en büyük kanıtı. Her ne kadar G.Amerika futbolunun tipik özelliklerini yansıtmasalar da birkaç yetenekli futbolcuyla bu eksikliklerini biraz olsun kapatmaya çalışıyorlar. Nisan ayının son günlerinde Almanya'ya gelen Ekvadorlu bir şaman, ülkesinin maç yapacağı her stada giderek pozitif enerji dağıttı. İnançları gereği şeytanları stattan kovduğu belirten Ekvadorlu şaman ülkesinin çok iyi bir mücadele sergileyeceğini savundu.
Bakalım şaman Ekvador'a ne kadar yararlı olacak?
Ekvador Dünya Kupası'nda şu futbolcularla mücadele edecek:
Ekvador'un kadrosu;
Kaleciler;
Damián Lanza (Aucas)
Cristian Mora (Liga Dep. Universitaria)
Edwin Villafuerte (Deportivo Quito)
Savunma Oyuncuları;
Paul Ambrossi (Liga Dep. Universitaria)
Ulises de la Cruz (Aston Villa)
Giovanny Espinoza (Liga Dep. Universitaria)
Jorge Guagua (El Nacional)
Iván Hurtado (Al-Arabi)
José Luis Perlaza (Olmedo)
Neicer Reasco (Liga Dep. Universitaria)
Ortasaha Oyuncuları;
Marlon Ayoví (Deportivo Quito)
Segundo Castillo (El Nacional)
Cristian Lara (El Nacional)
Edison Méndez (Liga Dep. Universitaria)
Luis Saritama (Deportivo Quito)
Edwin Tenorio (Barcelona, ECU)
Patricio Urrutia (Liga Dep. Universitaria)
Antonio Valencia (Recreativo Huelva)
Forvet Oyuncuları;
Cristian Benítez (El Nacional)
Félix Borja (El Nacional)
Agustín Delgado (Liga Dep. Universitaria)
Iván Kaviedes (Argentinos Juniors)
Carlos Tenorio (Al-Sadd)
Mutlaka izleyin: Ivan Hurtado
Ekvador'un sembol isimlerinden biri olan Ivan Hurtado 2006'da da ülkesini yalnız bırakmayacak. 150 kereden fazla milli formayı giyen oyuncu ülkesinin en tecrübeli ve en ünlü futbolcusu konumunda. Hurtado'nun dünya standartlarındaki bir diğer özelliği de her milli takım seviyesinde oynamış olması. 15 yaş altı milli takımla serüvene başlayan Hurtado daha sonra 17 yaş altı, 20 yaş altı, 23 yaş altı milli takımlarında da birçok kez forma giydi. Hurtado ayrıca 4 gençler turnuvası, 5 Copa America ve 1 kez de Dünya Kupası'nda forma giydi. Defansın bel kemiği olan Hurtado uzun yıllar milli formayı giymesi bekleniyor. Hurtado Al Arabi takımında oynuyor.
Teknik direktör: Luis Fernando Suárez
2004 yılının ortalarında Ekvador'un başına gelen Luis Suarez ilk aylarında çok sıkıntı çekti. Sebebi de Hernan Dario Gomez ve Francisko Maturana gibi önemli teknik adamların arkasından göreve gelmesiydi ve bu onda bir baskı yaratmıştı. Hernan Dario Gomez 2002'de takımını önemli başarılara götüremese de ülkede çok tepki almamıştı. Fernando Suarez'in en önemli özelliği psikolojiyi çok iyi biliyor olması.
Almanya'ya nasıl geldi:
G.Amerika elemelerinden, Brezilya ve Arjantin'in arkasından 28 puanla 3. olarak finallere katılma hakkını elde eden Ekvador, eleme maçlarında önemli galibiyetler elde etti. Averaj hesaplarına kadar giden ve çekişmeli geçen G.Amerika elemelerinde Ekvador, Brezilya ve Arjantin'e karşı ortaya koyduğu futbolla büyük alkış almıştı.
Rakipleri:
Gruplar belli olduktan sonra Ekvador'da sevinç yaşanıyordu. Diğer gruplara göre iyi bir gruba düştüklerini inanan Ekvadorluların en çekindikleri ve rakip görmedikleri takım ev sahibi Almanya. Ama Almanya'dan sonra ikinciliği hedef olarak gören Ekvador, Polonya ve Kosta Rika ile yarışacak.
Taktik:
Suarez görevi devralmadan önce yaptığı açıklamada en önemli şeyin Hernan Dario Gomez'in yaptıklarının aynısını uygulamak olduğunu belirtmişti. Başarının kolay olmayacağını vurgulayan Suarez, "Strateji ve yetenek aynı. Ben Gomez ile aynı defans oyuncularını kullancağım. Aynı isimlerle atağa çıkacağım ve aynı hızda mücadele edeceğim" dedi. Bu sözle elindeki kadronun nasıl kısıtlı olduğunu ve kendisinden mucizeler beklenilmemesini vurguladı.
4-4-2 sistemini uygulayan Suarez, orta sahada savaşan futbolcuları tercih ediyor, kanatlara ise hızlı isimleri yerleştiriyor. Suarez'in güçlü takımlara karşı uyguladığı sistem ise 4-5-1. Orta sahayı kalabalık tutan Suarez Delgado ile etkili olmaya çalışıyor.
Muhtemel ilk 11:
Cristian Mora, Ulises De la Cruz, Ivan Hurtado, Giovanni Espinoza, Paul Ambrossi, Antonio Valencia, Edison Méndez, Edwin Tenorio, Marlon Ayoví, Agustín Delgado, Carlos Tenorio
Başarıları:
G.Amerika'da Brezilya, Arjantin, Kolombiya gibi takımların gölgesinde kalan Ekvador önemli bir başarı elde edemedi. G.Kore ve Japonya'da düzenlenen Dünya Kupası'nda da yer alan Ekvador ilk rauntta kupaya veda etmişti. Almanya 2006, Ekvador'un ikinci Dünya Kupası tecrübesi olacak.
En çok milli olan oyuncusu:
Ivan Hurtado (122)
Milli formayla en çok gol atan futbolcusu:
Agustin Delgado (31)
Fildişi Sahilleri
Fildişi Sahilleri gerçekten büyük bir iş başardı Dünya Kupası'na katılarak. Nijerya, Kamerun gibi finallerin güzide ekipleri yerine bu Dünya Kupası'nda Afrika'yı Angola ve Togo ile birlikte Fildişi temsil edecek. Anlaşılan Afrika'da dengeler bozluldu. Artık küçük ülkeler de futbolda söz sahibi olmayaı başardılar. Bundaki en önemli faktör de kendini Fransa başta olmak üzere Avrupa'ya adayan futbolcuları. Daha önce Senegal örneğinde de gördüğümüz gibi Fildişi'nin birçok futbolcusu da futbol hayatını Fransa'da sürdürüyor. Fransa'da alt yapılarını sağamlaştıran bu futbolcular Avrupa futbolunun özelliklerini de iyi benimsiyorlar. Fildişi deyince akla ilk olarak şüphesiz Didier Drogba geliyor. Chelsea'nin yıldız futbolcusu Drogba oynadığı futbol ve attığı gollerle Avrupa futbolunu salladı. Onun için Dünya Kupası vitrinine çıkacak olmak çok önemli bir şans. Elemelerde 9 gol atan Drogba, Fildişi'nin her şeyi. Öte yandan Kone ve Dindane gibi yıldızlar da Fildişi'nin mihenk taşları konumunda.
Bu sene düzenlenen Afrika Kupası'nda final oynayan Fildişi Sahilleri, Mısır'a yenilerek gümüş madalya ile yetinmişti. Ne kadar farklı bir takım olduğunu o kupada hissettiren Fildişi Sahilleri diğer Afrika takımlarına nazaran daha güçlü ve daha dinamik oyunculardan kurulu.
Mutlaka izleyin: Didier Drogba
Fransa'da muhteşem bir performans sergileyen ve Şampiyonlar Ligi'nde attığı gollerle adını futbol piyasasında duyuran Drogba İngiltere'yı seçmiş ve Chelsea'de oynamaya başlamıştı. Kısa sürede de kendineden bekleneni sahaya yansıtan Drogba yıldızalr topluluğu içinden de sıyrılmayı başarmış ve takımın as futbolcuları arasındaki yerini sağlamlaştırmıştı. Fildişi adına elemelerde attığı 9 golle çok iyi bir iş başardığını ispatlayan Drogba Afrika Kupası'nda da takımının finale çıkmasındaki en önemli güç olarak gösterilmişti.
Teknik direktör: Henri Michel
Fildişi'nin bu hale gelmesinde Drogba'nın ne kadar etkisi varsa Henri Michel'in de ondan geri kalır yanı yok. Afrika Futbolunu çok iyi tanıyan Fransız teknik adam milli takımlar düzeyinde daha önce Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri, Fas, Kamerun ve Fransa'yı çalıştırdı. Michel Afrika'nın arana teknik direktörlerinin başında geliyor. Onun takıma en önemli katkısı hem Fransız olması hem de Afrika futbolcusunun yapısını iyi biliyor olması.
Almanya'ya nasıl geldi?
Fildişi Sahilleri 3.Grubu lider olarak tamamlayarak Dünya Kupası'na katılmaya hak kazandı. Kamerun ve Mısır ile çetin bir mücadele örneği gösteren Fildişi Sahilleri Dünya Kupası'na ilk defa katılacak.
Taktik:
Fildişi Sahilleri'nin en etkili oyuncuları ofans hattındakiler. Başta Drogba olmak üzere Kone ve Aruna Dindane ile etkili olmak isteyen Fildişi Sahilleri orta sahada problem yaşıyor. Kurt teknik adam Henri Michel bu konuda önlemlerini aldı. Önemli rakiplerle karşılaşack olan Fildişi en önemli yıldızı olan Drogba üzerinden oynayacak. Bazı rakipler karşısında Drogba'yı ileride tek forvet olarak bırakması beklenen Michel'in hızlı forvetlerini kanatlara yayması bekleniyor.
Rakipleri:
Tarihinin ilk Dünya Kupası macerasını yaşayacak olan Fildişi Sahilleri çok zor bir gruba düştü. Arjantin ve Hollanda gibi iki dünya devi ile karşılaşacak olan Fildişi Sahilleri'nin diğer rakibi de çok sağlam bir ekole dayanan Sırbistan-Karadağ.
Muhtemel ilk 11:
Jean-Jacques Tizie, Arthur Boka, Emmanuel Eboue, Blaise Kossi Kouassi, Kolo Toure, Kanga Akale, Emerse Fae, Yaya Toure, Didier Zokora, Didier Drogba, Arouna Kone.
Başarıları:
Daha önce Dünya Kupası vizesi alamayan Fildişi Sahillerinin önemli bir başarısı yok. Afrika düzeyinde onur duyabilecekleri tek kupası ise 1992'de aldıkları Cup of Nations. Fildişi bu sene düzenlenen Afrika Kupası'nda da final oynadı.
23 Kişilik kadrosu:
1 TIZIE Jean-Jacques (Kaleci)
2 BOKA Arthur
3 AKALE Kanga
4 TOURE Kolo
5 ZOKORA Didier
6 KOUASSI Blaise
7 FAE Emerse
8 KALOU Bonaventure
9 KONE Arouna
10 YAPI YAPO Gilles
11 DROGBA Didier
12 MEITE Abdoulaye
13 ZORO Marc
14 KONE Bakary
15 DINDANE Aruna
16 GNANHOUAN Gerard (Kaleci)
17 DOMORAUD Cyrille
18 KEITA Kader
19 TOURE Yaya
20 DEMEL Guy
21 EBOUE Emmanuel
22 ROMARIC
23 BARRY Boubacar (Kaleci)
Fransa
1998'de kupayı kazanan Fransa'nın o muhteşem futbolu artık çok eskilerde kaldı. 2002 Dünya Kupası'nda ve Avrupa Futbol Şampiyonası'nda başarısız bir Fransa ve son olarak Dünya Kupası elemelerinde alınan şok sonuçlar? Ama her ne kadar son yıllarda eski performanslarından uzak olarak görünselerde Henry'nin, Trezeguet'nin, Zidane'ın ve Anelka'nın sağı solu belli olmaz. Bir bakarsınız kupayı almış olarak görürüz onları. Fransa'da Anelka'nın yıllar sonra yine farkına varıldı ve kadroya alınmaya başlandı. Hazırlık maçlarında hep ilk 11'de forma şansı bulan Anelka birçok yıldızı kulübeye gönderdi. Raymond Domenech de hep Anelka'nın yanında olduğnu ve ona güvendiği belirtti. Ama Anelka'yı Domenech Dünya Kupası'na almaktan vazgeçti. Galatasaray'ın eski futbolcusu Marsilya'lı Franck Ribery ise kadroya alındı.
Zidane da daha önce milli takım serüvenine son noktayı koyduğunu belirtmiş ama yoğun baskılara dayanamayarak takıma tekrar geri dönmüştü. Ama bu kez daha ciddi bir şekilde futbolu bırakacağını açıkladı. Tüm dünyayı hüzne boğan bu karar ardından birçok yorum yapıldı. Di Stefano, Zidane'ın 40 yaşına kadar oynayabileceğini ifade ederken Beckham da hayatında gördüğü en iyi oyuncunun Zidane olduğunu açıkladı. Bu turnuva Zidane'ın son macerası olacak. Fransız futbolcular Zidane için daha da çok savaşacaklar. Zidane'ın tek amacı ise Fransa 98'de olduğu gibi sahneye yine çıkarak adını altın harflerle tekrar yazdırmak.
Fransa oyuncu potansiyeli açısından oldukça kaliteli. Domenech de Parreira ile birlikte, bu kulvarda en çok zorlanan isim şüphesiz. Kupa öncesinde kadro kurmakta zorlanan Domenech Her halükârda mayıs ayı sonunda Portekiz'de oynanacak Ümitler Şampiyonası'nda yer alacak Franck Ribery, bir süre önce omzundan sakatlanan Sydney Govou, Messi'nin sakatlığından yeteri kadar faydalanamayan ve ilk 11'deki yerini garantileyemeyen Ludovic Giuly, son dönemdeki performansıyla dikkati çeken ama bütün sezon göz önüne alındığında o kadar parlak bir aday olmayan, kavgalı olduğu Robert Pires, bir de sakatlıklar konusunda bayağı bir şanssız Jerome Rothen konusunda fikir ayrılığı yaşadı antrenörleriyle. Bu isimlerden sadece Ribery kadroya alındı.
Öte yandan Fransız futbol camiası, Fransa'nın ünlü spor yazarı Bruno Godard'ın yeni çıkan kitabı "Les Bleus" ile çalkalandı. "Maviler" anlamına gelen ve "Maviler 2006 Dünya Kupası'nı kazanabilir mi?" ikinci başlığıyla yayınlanan kitapta, Fransa Milli Takımı'nın, 2002'de Japonya ve Güney Kore'de yapılan Dünya Kupası'ndan bugüne kadarki yaşadığı çarpıcı olaylar kaleme alındı.
Son 4 yıldır konuyla ilgili araştırmalar yapan Godard, kitabında, Fransa Milli Takımı'nın 2002 Dünya Kupası'nda aldığı başarısız sonuçlardan sonra, futbolcuların kaldıkları lüks otellerin barlarında en pahalı hayat kadınlarıyla sabahlara kadar eğlendiklerini, antrenmanlar ve maçlarda bir sporcuya yakışmayan disiplinsiz tavırlar içine girdiklerini yazdı. Kitapta, Milli Takım'da hala forma giyen ünlü futbolcuların, Paris'in en lüks genelevi olarak bilinen Le Baron'u sık sık ziyaret ederek burada su gibi para harcadıkları yazılırken, burada çalışan Sacha adlı Hırvat bir genç kızın ifadelerine de yer verildi.
Kitabında futbolcuların yıllık kazançlarına da yer veren Godard, Thierry Henry'nin 7.8 milyon, Zinedine Zidane'ın 6 milyon, David Trezeguet'nin 5 milyon, Fabien Barthez'in 4.2 milyon, Anelka'nın ise 4 milyon avro yıllık kazançlarının bulunduğunu kaydetti. Bu futbolcuların çok zengin olduğunu anlatan Godard, kitabında, "Ancak buna rağmen hala kurt gibi paraya açlar. Milli Takım, 2005'in Kasım ayında Antil Adaları'nda bir uçak kazasının kurbanları için Benefit ile özel maç yaptı. 23 bin avroluk primi, bu kurbanların yakınlarına bağışlayacaklardı, ancak çoğu vermemiş, bazıları ise yüzde 30'unu vermiş" ifadelerine yer verdi.
Mutlaka izleyin: Franck Ribery
Bu satırlarda daha önce Anelka yazılıydı ama o kadroya alınmayınca Anelka'nın yerini Ribery'nin doldurmasını uygun gördük. G.Saray'a geldiğinde Anelka'nın bonusu olarak adlandırılan Ribery kısa zamanda farkını ortaya koydu ve boynuz kulağı geçti dedirtti. Marsilya formasıyla La Championnat'da fırtına gibi esen Ribery büyük takımların listesindeyken Marsilya ile uzun bir sözleşme imzaladı. Scarface olarak adlandırılan Ribery Fransa'ya giderken ülkeme dönüp, milli takım için göz önünde olmak istiyorum. Burada oynarsam milli takımda oynayamam demişti. Görünen o ki kaçtı ve milli takıma uzandı ama hakkını da vermek gerekli. Ribery Dünya Kupası'nda yedek oturabilir ama yeteri kadar şans bulursa kendini dünyaya gösterme fırsatını da bulacaktır.
Teknik direktör: Raymond Domenech
Euro 2004'ten sonra Jacques Santini'nin yerine göreve gelen Domenech'in en büyük özelliği futbolcuları çok iyi ve yakından tanıyor olması. Genç takımı çalıştırdığı yıllardan beri hepsinin her özelliği bilen, psikolojilerinden anlayan Domenech, elemelerde zaman zaman eleştirilere maruz kalmıştı. Oyunculuk döneminde de çok başarılı olan Fransız teknik adam Lyon, Strasbourg, Bordeaux ve Paris Saint Germain takımlarında oynamıştı.
Almanya'ya nasıl geldi?
Fransa elemelerde hiç de kendisinden beklenmeyen sonuçlar aldı. Ama grubun da zayıf olmasından dolayı Almanya vizesi almaya hak kazandı. Fransa'nın da bulunduğu 4. Grup'ta puanlar birbirine çok yakındı. Fransa 20 puanla lider olurken onu hemen ardından 18 puanla İsviçre, İsrail ve 17 puanla İrlanda takip etti.
Rakipleri:
Fransa kolay bir gruba düştü. Daha önce elemlerde de karşılaştığı İsviçre ile mücadele edecek olan Fransa'nın diğer rakipleri de Güney Kore ve Togo.
Taktik:
Bu sezon son kez mücadele edecek olan Zidane'ın performansı yine Fransa'nın kaderini belirleyecek. 1998'de Zidane'ın harika oyunuyla kupayı alan Fransa'yı yönlendirecek ilk isim Zidane. Öte yandan Domenech'in elinde de inanılmaz bir hücüm gücü var. Henry, Trezeguet, Wiltord gibi isimlere yer verecek olan Fransa'da birçok yıldız forma giyemeyecek. Elemelerde gol bölgelerinde sıkıntı yaşayan Fransa hazırlık maçlarında da istediği futbolu sergileyemedi. Domenech hücum gücü yüksek bir takımla sahaya çıkacak. Anelka'nın ise yedekte maçlara başlayaccağı düşünülüyor. 4-4-2 sistemini iyi uygulamayı amaçlayan Domenech'in orta sahadaki dinamosu ise Makelele olacak.
Başarıları:
Daha önce Dünya Kupası'na 11 (1930, 1934, 1938, 1954, 1958, 1966, 1978, 1982, 1986, 1998, 2002) kez katılma başarısı gösteren Fransa kendi evinde düzenlenen 98 Dünya Kupası'nda kupayı kimselere vermedi. Fransa, 1958 ve 1986'da da bronz madalyayı kazandı.
En çok milli formayı giyen futbolcusu:
Marcel Desailly (116)
Milli formayla en çok gol atan futbolcusu:
Michel Platini (41)
23 Kişilik kadrosu:
1 LANDREAU Mickael (Kaleci)
2 BOUMSONG Jean-Alain
3 ABIDAL Eric
4 VIEIRA Patrick
5 GALLAS William
6 MAKELELE Claude
7 MALOUDA Florent
8 DHORASOO Vikash
9 CISSE Djibril
10 ZIDANE Zinedine
11 WILTORD Sylvain
12 HENRY Thierry
13 SILVESTRE Mikael
14 SAHA Louis
15 THURAM Lilian
16 BARTHEZ Fabien (Kaleci)
17 GIVET Gael
18 DIARRA Alou
19 SAGNOL Willy
20 TREZEGUET David
21 CHIMBONDA Pascal
22 RIBERY Frank
23 COUPET Gregory (Kaleci)
Gana
Afrika futbolunda gözle görülür bir düşüş var. Avrupa futbolunun sistematikliğine ve sertliğine ayak uyduramayan Afrikalılar bu kupada farklı takımlarla temsil edilecekler. Nijerya yok, Kamerun yok... Afrika'nın iki aslanı bu kez kupayı televizyondan izleyecekler. Bizim de gözümüz Appiah'lı Gana üzerinde olacak. Afrika Kupası'nda takımını yönlendiren, derleyen, toplayan isim olarak göze çarpan Appiah Gana'nın en önemli kozu konumunda. Abedi Pele'den beri dünya futboluna önemli bir yıldız sunamayan Gan, Amoah'ın performansına bel bağlamış durumda. Afrika Kupası'nda hiçbir varlık gösteremeyen Gana gruptaki 3 maçta sadece 3 puan toplayabilmişti. Bu arada Gana ilk kez bir Dünya Kupası'nda boy gösterecek. Onlar için gruptan çıkmak bile önemli bir başarı olacaktır. Mutlaka izleyin: Stephen Appiah
2005-06 sezonunda Fenerbahçe'de müthiş bir form grafiği yakalayan Appiah, defansif özelliğinin yanı soıra ne kadar ofansa yatkın olduğunu da ispatladı. Muhteşem bir top kesme özelliğine sahip olan ve takımın kaptanlığını yapan Appiah, Fenerbahçe'den önce Juventus, Parma ve Udinese'de forma giymişti. Appiah elemelerde de 4 gole adını yazdırmıştı.
Teknik direktör: Ratomir Dujkoviç
Afrika takımlarının karakteristik özelliklerinden biri de çok sık teknik adam değiştiriyor olmaları. Gana da son 2 yıl içerisinde 5 teknik direktör değişikliğine gitti. Görevi Portekizli Mariano Barreto'dan devralan Sırp teknik adam Ratomir Dukoviç ilk defa Dünya Kupası heyecanı yaşayacak.
Taktik:
Gana sağlam bir orta saha ve defans hattına sahip. Defansta eski Bayern Münih'li Samuel Kuffour en etkili isim olarak göze çarparken, orta sahada ise Fenerbahçeli Stephen Appiah ile Afrika'nın en pahalı oyuncusu Michael Essien Gana'nın en önemli kozları.
Gana defansta etkili olmasına karşın ofans hattında büyük sorunlar yaşıyor. Mısır'da düzenlenen Afrika Kupası'nda daha da belirginleşen bu sorunun Dünya Kupası'na yansımaması için Dujkoviç'in nasıl bir taktik sergileyeceği ise merak konusu. Gana Afrika Kupası'nda sadece iki gol atabilmişti.
Genelde 4-4-2 sistemini tercih eden Gana, Afrika Kupası'nda 4-3-2-1 dizilişini tercih etmiş ve başarısız olmuştu.
Rakipleri:
Gana adeta bir ölüm grubunda. Rakipleri Çek Cumhuriyeti, İtalya ve A.B.D. Son yıllarda yükselen bir form grafiği yakalayan Çek Cumhuriyeti, tecrübeli İtalya ve tehlikeli A.B.D'nin olduğu bu grupta Gana'ya şans tanıyan neredeyse yok gibi. Ama futbol sürprizlere açık bir oyun Senegal örneğinde olduğu gibi... 2002'de çeyrek finale çıkan Senegal Fransa'yı yenme başarısı göstermişti.
Gana grubundaki rakibi İtalya'yı yakından tanıyan bir ekip. Fenerbahçe'li Appiah 8 yılını İtalya'da harcadı. Sammy Kuffour Roma'da, Asamoah Gyan Modena'da, Sulley Muntari ise Udinese'de forma giyiyor.
Muhtemel ilk 11:
Sammy Adjei, John Mensah, Sammy Kuffour, Emmanuel Pappoe, John Pantsil, Stephen Appiah, Michael Essien, Sulley Muntari, Otto Addo, Asamoah Gyan, Matthew Amoah
Başarıları:
Dünya Kupası'na ilk kez katılma başarısını gösteren Gana, Afrika'da son derece saygı duyulan bir futbol kültürüne sahip. Dünya Futbolu'na Abedi Pele gibi bir yıldızı armağan eden 4 kez (1963, 1965, 1978, 1982) de Afrika Uluslar Kupası'nı müzesine götüren Gana, son yıllarda ise önemli bir başarı elde edemedi.
En çok milli formayı giyen futbolcusu:
Abedi Pele (67)
Milli formayla en çok gol atan oyuncusu:
Abedi Pele
Almanya'ya nasıl geldi?
Afrika elemelerinde 2.grubu lider olarak tamamlayan Gana'yı en çok zorlayan ekipler Kongo ve G.Afrika oldu. Gana 21 puan toplarken ikinci sıradaki Kongo 16 puan toplayabildi.
23 Kişilik kadrosu:
1 ADJEI Sammy (Kaleci)
2 SARPEI Hans
3 GYAN Asamoah
4 KUFFOUR Samuel
5 MENSAH John
6 PAPPOE Emmanuel
7 SHILLA Illiasu
8 ESSIEN Michael
9 BOATENG Derek
10 APPIAH Stephen
11 MUNTARI Sulley
12 TACHIE-MENSAH Alex
13 MOHAMED Habib
14 AMOAH Matthew
15 PANTSIL John
16 OWU George (Kaleci)
17 QUAYE Daniel
18 ADDO Eric
19 PIMPONG Razak
20 ADDO Otto
21 AHMED Issah
22 KINGSTON Richard (Kaleci)
23 DRAMANI Haminu
Güney Kore
Güney Kore Asya'nın en spektaküler takımlarının başında geliyor. 2002'de Türk Milli Takımı'na büyük ilgi gösteren ve dostluk, kardeşlik adına muhteşem fotoğraf kareleri ortaya koyan G.Kore'nin sevinci bir nevi bizi de mutlu edecek. 2002'de Dünya Kupası üçüncülük karşılaşamasında yendiğimiz Güney Kore ile el elele vererek tüm dünyayı selamlamıştık. Onlar yine var bu heyecanda ama biz yokuz. O zaman takımın başında Guus Hiddink vardı. Bir dönem Fenerbahçe'yi de çalıştıran teknik adam gittikten sonra yerine bir başka Hollandalı geldi. En az onun kadar tecrübeli ve ünlü olan Dick Advocaat. Dört yıl önce Güney Kore Milli Takımı'nı Dünya Kupası Finalleri'nde yarı finale taşıyan Guus Hiddink, şimdi aynı takımı çalıştıran vatandaşı Dick Advocaat'a vereceği bir öğüt ya da önerisi olmadığını söyledi. Dünya Kupası'nın ardından Rusya Milli Takımı'nı çalıştırmak üzere 2 yıllık sözleşmeye imza atan Hollandalı teknik adam Guus Hiddink, Güney Kore televizyonu SBS'ye ilginç açıklamalarda bulundu. Hiddink, şu anda Güney Kore Milli Takımı'nı çalıştıran vatandaşı Dick Advocaat için, "Advocaat'ın benim öğütlerime ihtiyacı yok. O, çok fazla uluslararası tecrübesi olan bir teknik direktör. Zaten Güney Kore Milli Takım oyuncularının da kendilerine güvenleri çok fazla, çok istekliler ve iyi bir takımlar. Onların, Dünya Kupası Finalleri'nde tekrar başarılı olacaklarını ümit ediyorum" dedi. Advocaat, yaklaşık 7 ay önce, vatandaşı Hiddink'in yerine Güney Kore Milli Takımı'nın başına getirilmişti.
Öte yandan bizim gözlerimiz de Trabzonspor'un G.Koreli futbolcusu Lee Yong'da olacak.
Mutlaka izleyin: Park Ji-sung
G.Kore'nin son yıllarda yetiştirdiği en önemli futbolcu olarak dikkatleri çeken Park Ji-sung PSV Eindhoven takımında oynadığı futbolla parladı. 1981 doğumlu olan Dung'un en önemli özelliği bitmeyen enerjisi, farklı bir top sürüş ve tekniğine sahip olması. PSV'de adından sıkça söz ettiren ve M.United'ın teklifini kabul eden Sung 4 milyon sterline transfer olmuştu. Sung uzun yıllar daha G.Kore'nin gururu olacak.
Teknik direktör: Dick Advocaat
Guus Hiddink'den görevi devralan Advocaat'ın üzerindeki öenmli bir baskı olacak. Vatandaşı Hiddink 2002'de G.Kore'yi dünya dördüncülüğüne taşımıştı şimdi Güney Kore halkı Dick'ten de aynı başarıyı istiyor. Hollandalı teknik direktor PSV'de kupa ve lig sampiyonlugu kazandıktan sonra bir ara Hollanda Milli Takımını çalıştırmıştı. Daha sonra senelerce Glasgow Rangers'ın başında bulunmuş, tartışılır bir performans sergileyip 2002'de Hollanda'yı Louis van Gaal'den devralmıştı.
Almanya'ya nasıl geldi?
İki grubun olduğu Asya'dan 1.gruptan ikinci olarak çıkan G.Kore 6 maçta 10 puan topladı. Suudi Arabistan ise 14 puanla lider olarak gruptan çıktı.
Rakipleri
Rakipleri:
Güney Kore Milli Takımı, Almanya'daki Dünya Kupası Finalleri'nde ilk maçını Afrika temsilcisi Togo'ya karşı 13 Haziran'da Frankfurt'ta yapacak. G Grubu'nda yer alan Güney Kore'nin diğer rakipleri ise Fransa ve İsviçre.
Muhtemel ilk 11
Lee Woon-jae, Kim Dong-jin, Choi Jin-cheul, Kim Jin-kyu, Lee Young-pyo, Kim Nam-il, Park Ji-sung, Lee Ho, Lee Chun-soo, Lee Dong-gook, Seol Ki-hyeon
Başarıları:
Şu ana kadar 5 kez (1954, 1986, 1990, 1994, 1998, 2002) Dünya Kupası'na katılma başarısını gösteren G.Kore'nin aldığı en büyük başarı 2002'deki dünya dördüncülüğü.
En çok milli formayı giyen futbolcu
Hong Myung-Bo (135)
Milli formayla en çok gol atan futbolcusu:
Cha Bum-Kun (55)
23 Kişilik kadrosu:
1 LEE Woon Jae (Kaleci)
2 KIM Young Chul
3 KIM Dong Jin
4 CHOI Jin Cheul
5 KIM Nam Il
6 KIM Jin Kyu
7 PARK Ji Sung
8 KIM Do Heon
9 AHN Jung Hwan
10 PARK Chu Young
11 SEOL Ki Hyeon
12 LEE Young Pyo
13 LEE Eul Yong
14 LEE Chun Soo
15 BAEK Ji Hoon
16 CHUNG Kyung Ho
17 LEE Ho
18 KIM Sang Sik
19 CHO Jae Jin
20 KIM Yong Dae (Kaleci)
21 KIM Young Kwang (Kaleci)
22 SONG Chong Gug
23 CHO Won Hee
Hırvatistan
Ekollerinin Dünya Futbolu'nda bir marka olduğu gerçek. Dünya futboluna efsane isimler kazandırdılar ama artık onlar da eskisi gibi değiller. 90'lı yılların sonlarındaki Alen Boksiç, Davor Suker, Drazen Ladiç ve Robert Prosinecki'li kadro hala hafızalarımızda olmasına karşın, futbolseverlerin bugünkü Hırvat Milli Takımı'ndan 4-5 futbolcuyu bile saymaları, bilmeleri gerçekten zor. Elemelerde iyi bir performans ortaya koyan Hırvatistan'ın Dünya Kupası'nda başarılı olabilme ihtimali yok denecek kadar az olarak gösteriliyor. Simiç, Prso, Kovac gibi futbol piyasasından adı olan futbolculardan başka oyuna etki edecek yıldızı bulunmayan Hırvatistan takım futbolunu iyi oynayan ekiplerden. Yardımlaşmayı iyi yapan, orta sahada iyi top yapabilen Hırvatistan'ın kaleci antrenörlüğünü de Beşiktaş'tan tanıdığımız Marijan Mrmiç yapıyor.
Mutlaka izleyin: Dado Prso
Monaco'da oynadığı futbolla adını duyuran Dado Prso, G.Rangers'ta da adından sıkça söz ettirdi. Uzun boyu ve güçlü fiziğiyle rakiplerinin hava toplarında korkulu rüyası olan Dado Prso havanın yanı sıra yerden de çok etkili bir isim. Ceza sahasında son vuruşları da iyi yapan Prso G.Rangers'tan ayrılmak istemediğini de sıkça dile getiriyor.
Teknik direktör: Zlatko Kranjcar
Kulüp takımları düzeyinde önemli başarılar elde eden Zlatko Kranjcar son derece tecrübeli bir teknik adam. Özellikle psikolijiyi çok iyi bilen, futbolcusunun ruh analizini iyi analiz eden ve bu şekilde motivasyonlarını sağlayan Kranjcar, Hırvatistan'ın en önemli kozu durumunda. Kranjcar daha önce Dinamo Zagreb ve Rapid Wien takımlarını çalıştırmıştı.
Almanya 2006'ya nasıl geldi?
Macaristan, Malta, İrlanda gibi vasat ekiplerin arasından kolayca sıyrılan Hırvatistan 8. Grubu İsveç'in ardından averajla ikinci olarak tamamladı. Hırvatistan grupta 3. sırayı alan Bulgaristan'a da 8 puan fark atmıştı.
Rakipleri
Grupta Brezilya gibi herkesin favorisi bir takım olması onlar açısından tam bir şanssızlık. Grup birinciliği her takım için bir hayal. Sıra geldi ikinciliğe. Bunun için Hırvatistan'ın yanı sıra Asya devi Japonya ve bazı kesimler tarafından sürpriz yapması beklenen Avustralya savaş verecek.
Taktik
Kranjcar genellikle 3-5-2 veya 3-4-1-2 sistemini benimsenmesine karşın rakibin özelliklerine ve oyun gisişatına göre de sistemini değiştiriyor. Hırvatistan takımının en önemli hattı defans. Hırvatistan orta sahada bir türlü Prosinecki, Boban ve Asanoviç üçlüsü gibi bir düzen kuramadı. Kranjcar ise Niko Kovac ve Jerko Leko ile biraz olsun orta sahada etkili olmak istiyor. Forvette ise Kranjcar'ın fazla bir seçeneği yok. G.Rangers'lı Dado Prso üzerinden oynayacak olan Kranjcar, Prso'nun yanında tarz açısından Boksiç'e benzetilen Ivıca Olic'e şans vermesi beklenirken diğer adaylar da Werder Bremen'li İvan Klasniç, Bosko Balaban ve Brezilya asıllı Hırvat futbolcu Eduardo Da Silva.
Muhtemel ilk 11:
Butina, R. Kovac, Simunic, Tomas; Srna, Tudor, N. Kovac, Babic; Kranjcar, Prso, Olic (Klasnic).
Başarıları:
3 kez (1998, 2002, 2006) Dünya Kupası'na katılma başarısı gösteren Hırvatistan'ın en önemli başarısı 1998'de kazanılan Dünya Kupası üçüncülüğü. 1996'da Avrupa Futbol Şampiyonası'nda da çeyrek final oynama başarısını gösteren Hırvatlar, Yugoslavya dağılmadan önce de Dünya Kupası'nda 8 kez yer almışlardı.
En çok milli formayı giyen oyuncusu:
Robert Jarni (81)
Milli formayla en çok gol atan oyuncusu:
Davor Suker (45)
23 Kişilik kadrosu:
1 PLETIKOSA Stipe (Kaleci)
2 SRNA Darijo
3 SIMUNIC Josip
4 KOVAC Robert
5 TUDOR Igor
6 VRANJES Jurica
7 SIMIC Dario
8 BABIC Marko
9 PRSO Dado
10 KOVAC Niko
11 TOKIC Mario
12 DIDULICA Joe (Kaleci)
13 TOMAS Stjepan
14 MODRIC Luka
15 LEKO Ivan
16 LEKO Jerko
17 KLASNIC Ivan
18 OLIC Ivica
19 KRANJCAR Niko
20 SERIC Anthony
21 BALABAN Bosko
22 BOSNJAK Ivan
23 BUTINA Tomislav (Kaleci)
Hollanda
Hollanda kuşkusuz her futbolseverin gönlünde taht kuran bir ekiptir. Her ne kadar uzun yıllardan beri önemli bir başarı yakalamasalar da onları bu kadar sempatik yapan Cruyff'tur, Gullit'tir, Van Basten'dir, Koeman'dır. Onların yerine bir daha öyle isimler gelmedi ama Hollanda'nın en önemli sıkıntısı hala takım olamaması. Bireysel yetenek düzeyinde karşılaştırdığımızda şampiyonanın en iyi takımlardan birisi olan Hollanda'da Dünya Kupası başlamadan önce kadro krizi yaşandı. Portakalların efsane ismi Van Basten, Almanya'da mücadele edecek kadroyu açıkladığında Hollanda ve dünya futbolu şoka girdi. Hollandalı teknik adam Milanlı orta saha oyuncusu Seedorf ve Beyern Münih'in yıldız futbolcusu Roy Makaay'ı kadroya almadığını açıkladı. Van Basten'in Ajaxlı Klaas-Jan Huntelaar gibi genç bir oyuncuya yer vermesi dikkat çekti. Bu sezon önemli bir grafik yakalayan Alkmaar ve Ajax'ı temel olarak alan Van Basten, Van der Sar, Cocu gibi tecrübeli isimlerden de vazgeçemedi. Öte yandan Hollanda Fildişi Sahilleri vatandaşı olan Solomon Kalou'yu kendi milli takımlarında oynatabilmek için elinden gelen herşeyi yaptı ama Kalou'nun Hollanda vatandaşlığı için yaptığı başvuru reddedildi.
Mutlaka izleyin: Dirk Kuijt
Feyenoord'un yıldız ismi Kuijt bu sezon mükemmel bir performans sergilemeseydi, herhalde Makaay kadroda olurdu. Attığı gollerle Feyenoord'u ayakta tutan tek isim olarak göze çarpan Kuijt, Hollanda Milli Takkımı'nın yeni yüzü olacak. Dünyanın dev kulüpleri de şimdiden Feyenoord'un kapısını Kuijt için çalmaya başladı. Hollandalı futbolcu ise Feyenoord ile olan sözleşmesini 2009'a kadar uzattı. Takımın kaptanlığına getirilen Kuijt'ten tüm Hollanda bu kupada çok şeyler bekliyor. O ise İngiltere'de forma giymek istediğini açıklamıştı. Bu Dünya Kupası onun için bir vitrin olacak.
Teknik direktör: Van Basten
Hollanda da diğer bazı ülkeler gibi genç ve futbol efsanesi bir ismi milli takımın başına getirdi. Milan'da attığı gollerle herkesin gönlünde taht kuran ve dünyanın sayılı futbolcuları arasında gösterilen Van Basten'in milli takımının başında göstereceği performans merak konusu. O her ne kadar bazı futbolcuları kadroya almayarak ve daha önemli bir teknik direktörlük tecrübesi yaşamayarak belli kesimlerden tepki çekse de, nasıl kaliteli bir futbol donanımına sahip olduğu gösterecek bu kupada.
Almanya'ya nasıl geldi?
Geçtiğimiz Dünya Kupası'na katılamayarak büyük hayal kırıklığı yaratan Hollanda elemelerde çok iyi bir performas sergileyerek 1. Grubu lider olarak tamamladı. Hollanda'nın hemen ardından Çek Cumhuriyeti gelirken Romanya da ilk iki takımı zorladı.
Rakipleri
Holanda bu kupada da güçlü rakiplerle karşılaşacak. Sırbistan Karadağ ve Fildişi gibi ne yapacağı, nasıl performans sergileyeceği belli olmayan rakipler Hollanda'yı çok zorlayacaklar. Ama onların tek korkusu ise güçlü ve tecrübeli Arjantin.
Kadro:
Kaleciler: Patrick Lodewijks (Feyenoord), Edwin van der Sar (Manchester United/İngiltere), Maarten Stekelenburg (Ajax), Henk Timmer (AZ Alkmaar)
Defans oyuncuları: Khalid Boulahrouz (Hamburg/Almanya), Wilfred Bouma (Aston Villa/İngiltere), Giovanni van Bronckhorst (Barcelona/İspanya), Tim de Cler (AZ Alkmaar), Urby Emanuelson (Ajax), Kew Jaliens (AZ Alkmaar), Jan Kromkamp (Liverpool/İngiltere), Joris Mathijsen (AZ Alkmaar), Andre Ooijer (PSV Eindhoven), Barry Opdam (AZ Alkmaar), Ron Vlaar (Feyenoord)
Orta saha oyuncuları: George Boateng (Middlesbrough/İngiltere), Mark van Bommel (Barcelona/İspanya), Phillip Cocu (PSV Eindhoven), Edgar Davids (Tottenham/İngiltere), Nigel de Jong (Hamburg/Almanya), Denny Landzaat (AZ Alkmaar), Hedwiges Maduro (Ajax), Wesley Sneijder (Ajax), Rafael van der Vaart (Hamburg/Almanya)
Forvet oyuncuları: Ryan Babel (Ajax), Romeo Castelen (Feyenoord), Klaas-Jan Huntelaar (Ajax), Dirk Kuijt (Feyenoord), Martijn Meerdink (AZ Alkmaar), Ruud van Nistelrooy (Manchester United/İngiltere), Robin van Persie (Arsenal/İngiltere), Arjen Robben (Chelsea/İngiltere), Jan Vennegoor of Hesselink (PSV Eindhoven)
Başarıları:
Şu ana kadar 7 kez (1934, 1938, 1974, 1978, 1990, 1994, 1998) Dünya Kupası'na katılan Hollanda, Güney Kore ve Japonya'da düzenlenen 2002 Dünya Kupası'na katılamayarak tüm dünyayı şaşırttı. 1998'de dünya dördüncüsü olan Hollanda 1974 ve 1978'de final oynadı.
En çok milli olan futbolcusu:
Frank de Boer (112)
Milli formayla en çok gol atan futbolcu:
Patrick Kluivert (40)
İngiltere
İngiltere bu Dünya Kupası'na sancılı bir şekilde girdi. Bunun da tek sebebi News of The World gazetesiydi. Yaptığı sansasyon haberlerle tanınan bu gazete Dünya Kupası'ndan 2-3 ay önce İngiltere Milli Takımı Teknik direktörü Sven Goran Eriksson'u kandırmış, ağzından çok önemli laflar almıştı. Arap şeyhi kılığına giren muhabirler Eriksson'a İngiltere'den ayrılmasını istemişler İsveçli teknik adam da parada anlaşırlarsa bunu kabul edeceğini söylemiş bu sözler de İngiltere'de olay yaratmıştı. Bu Eriksson'un biletinin kesilmesine vesile olmuştu. Eriksson da dayanamayıp Dünya Kupası'nda sonra görevi bırakacağını açıklamıştı. Sam Allardyce, Steve Mclaren, Stuart Pearce, Martin O'Neill gibi birçok teknik adamın adı bu görev için anılmıştı. Dünya Kupası'na sayılı günler kala Portekiz Milli Takımı Teknik Direktörü Luiz Felipe Scolari'ye teklif götürülmüş bu olay Portekiz'de tepkiyle karşılanmıştı. İngiltere hemen ardından McLaren'a ciddi bir teklif götürdü ve Middlesbrough teknik direktörü bu teklifi hemen kabul etti. Daha önce yaklaşık 5 yıl Eriksson'ın asistanlığını yapan McClaren, 3 aydır devam eden teknik direktör arayışlarının cevabı oldu. McClaren'in 4 yıllık sözleşmeye imza attığı ve 1 Ağustos 2006 tarihinde göreve başlayacağı belirtildi.
Manchester United'da Alex Ferguson ile de 2 yıl çalışmış olan 45 yaşındaki Mcclaren, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Bu, bir teknik direktörün hayatı boyunca sahip olabileceği en büyük onur. Kariyerimin en parlak dönemini yaşıyorum. Middlesbrough'da harika vakit geçirdim. Oradaki herkese minnettarım, ancak bu reddedemeyeceğim bir teklif" diye konuştu.
İngiltere Milli Takımı'nda görev yapmış olan tek yabancı uyruklu teknik direktör olan İsveçli Eriksson ise, McClaren'in çok iyi bir futbol adamı olduğunu vurgulayarak, "Kendisi bir teknik direktör olarak mükemmeldir. Bu her zaman böyle oldu" dedi.
Kısacası teknik direktör konusu İngiltere için büyük bir handikaptı Dünya Kupası öncesi. Ama başka sorunlar da var: Sakatlıklar... Owen'ın bir lig maçında sakatlanması herkesi üzmüştü. Ama İngiltere en çok Rooney'in ayağından sakatlanması ile şok oldu. Rooney Dünya Kupası'nın ilk maçlarında forma giyemeyecek. Eriksson ise yine de 2006 Dünya Kupası'nda forma giyme şansı mucizelere bağlı olan yıldız forvet Wayne Rooney'den vazgeçmedi. Eriksson, iki ayrı yerden kırığı olmasına karşın Rooney'yi Dünya Kupası kadrosuna alacağını açıkladı ve "Sadece final maçında oynayabilecek olsa dahi O'nu kadromda görmek istiyorum" dedi.
Teknik Direktör Sven-Goran Eriksson tarafından İngiltere Milli Takımı'na davet edilen Arsenal'in genç golcüsü Theo Walcott, 2006 Dünya Kupası Finalleri'nde forma giymesi halinde tarihe geçecek. Theo Walcott, Almanya'da düzenlenecek olan Dünya Kupası Finalleri'nde takımının 10 Haziran'da Trinidad&Tobago maçında forması giymesi halinde 17 yaş ve 86 günle Dünya Kupaları tarihinde forma giyen en genç ikinci oyuncu unvanını elde edecek.
İngiltere de aynı Hollanda, İspanya gibi uzun yıllardan beri önemli bir başarı elde edemedi. Bunun ezikliğini içinde yaşayan İngiliz futbolculardan herkes bu turnuvada çok fazla şeyler bekliyor. Bakalım Beckhamlı, Lampardlı, Ferdinandlı İngiltere bu Dünya Kupası'nda nasıl bir performans sergileyecek?
Mutlaka izleyin: Wayne Rooney
Yeteneği, gücü tartışılmaz ama onun için geleceğin Gascoigne'i, Collymore'u olmasını beklemek de hakkımız olsa gerek. Saha içinde mükemmel olan Rooney'i saha dışında tanımak imkansız. Bahis oynayan, gece hayatına düşkün, içki içen Rooney'den bu Dünya Kupası'nda birçok futbol adamı ve İngilizler çok şey bekliyorlardı ama o sakatlandı. Turnuvada ilk maçlarda forma giyemeyecek olsa da Rooney İngiltere'nin en iyi ismi. Bakalım Rooney, Premier Lig'deki performansını dünyanın sayılı defanslarına karşı da gösterebilecek mi? Bakalım İngiltere Rooney'in forma giyebilmesi için nereye kadar yükselebilecek?
Teknik Direktör: Sven Goran Eriksson
Yazının başında da blirttiğimiz gibi Eriksson Dünya Kupası'ndan sonra görevi bırakacak. Onun için bu Dünya Kupası'nda İngiltere'nin performansı çok önemli. Ama kulislerde ise şimdiden Eriksson'un bir takımla anlaştığı konuşuluyor. Eriksson taktik uzmanı bir teknik adam ve oyunu okuması da onun en büyük özelliği. Kim ne derse desin Eriksson İngiltere için bir şans.
Almanya'ya nasıl geldi?
Elemelerde 6.Grup'ta bulunan İngiltere, grubunu lider tamamlayarak Almanya'ya geldi. Onları en çok zorlayan takım ise Polonya oldu. İngiltere 25 puan toplarken Polonya da 24 puanla onu takip etti. Avusturya, K.İrlanda, Galler gibi takımlar ise vasatı aşamadı.
Rakipleri:
İngiltere'yi bu grupta zorlayacak olan tek takım kuşkusuz Eriksson'un vatandaşı olduğu İsveç. Hatta İbrahimoviç'li İsveç'in gruptan lider olarak çıkması bile mümkün olabilir. Diğer rakipler ise güçsüz Paraguay ve Trinidad.
Başarıları:
İngiltere'nin Dünya Kupası'ndaki en büyük başarısı 1966 yılında evinde düzenlediği şampiyonada, kupayı kazanması olmuştu. Şu ana kadar 11 kez (1950, 1954, 1958, 1962, 1966, 1970, 1982, 1986, 1990, 1998, 2002) Dünya Kupası'na katılan İngiltere son yıllarda hiç başarı elde edemedi. İngiltere'nin son ?başarısı? 1990 yılındaki dördüncülüğüydü.
En çok milli olan futbolcusu
Peter Shilton (125)
Milli formayla en çok gol atan futbolcu
Bobby Charlton (49)
23 Kişilik kadrosu:
1 ROBINSON Paul (Kaleci)
2 NEVILLE Gary
3 COLE Ashley
4 GERRARD Steven
5 FERDINAND Rio
6 TERRY John
7 BECKHAM David
8 LAMPARD Frank
9 ROONEY Wayne
10 OWEN Michael
11 COLE Joe
12 CAMPBELL Sol
13 JAMES David (Kaleci)
14 BRIDGE Wayne
15 CARRAGHER Jamie
16 HARGREAVES Owen
17 JENAS Jermaine
18 CARRICK Michael
19 LENNON Aaron
20 DOWNING Stewart
21 CROUCH Peter
22 GREEN Robert (Kaleci)
23 WALCOTT Theo
İran
"İran futbolda en büyük başarısını 1997 yılının Kasım ayında elde etti. Milli takım, Avustralya ile oynadığı play-off elemelerinden galip çıkmış ve 1998'de Fransa'da yapılacak Dünya Kupası finallerine katılma hakkını kazanmıştı. Kadın-erkek, çoluk-çocuk bütün İranlılar bu zaferi kutlamak için sokaklara döküldü. Hükümet, uluslararası alanda kendisine rejimin propagandasını yapma şansı veren bu sonucu sevinçle karşılamış ve polise, meydanlardaki göstericilere sert davranılmaması talimatı verilmişti ama çok geçmeden, futboldaki başarının İran'da 1979'dan beri süren "mollalar rejimi"için gerçek bir sınav olduğu ortaya çıktı. Kadınlar maça
Kutlamalarda ipin ucu kaçtı. Sokaklar, bağırıp çağıranlarla, oynayanlarla, içip kendinden geçenlerle dolup taşıyordu. Hatta kadınlar arasında başındaki hicap adı verilen örtüyü sıyırıp, göbek atanlar bile vardı. Başbakan, derhal Melbourne'deki milli takım kafilesini aradı ve Tahran'a dönüş yolunu uzatmalarını, bir süre Dubai'de dinlenmelerini emretti. Haberlerde, bunun futbolculara bir ödül olduğu söylendi ama asıl amaç, ülkeyi kasıp kavuran futbol ateşini küllemek ve sevinçten çılgına dönen halkın bir nebze yatışmasını sağlamaktı. Bu önlem işe yaramadı.
Milli takım kafilesi Tahran'a gelip, 120 bin kişilik Azadi Stadı'na helikopterlerle indiğinde, korkulan oldu. Azadi, kolayca anlayabileceğiniz gibi özgürlük anlamına geliyor ama ülkede kadınların statlara girmesi yasak! O günün "özel"bir gün olduğunu düşünen on binlerce Tahranlı kadın, radyolardan yapılan uyanlara aldırmayarak Azadi Stadı'nın kapılarında toplandı. Polis onları uzaklaştırmak istediğinde haklı olarak bağırdılar: "Biz bu milletin bir parçası değil miyiz? Neden kutlamalara katılamıyoruz?"Çaresiz kalan güvenlik güçleri, önce tribünlerde üç bin kişilik bir yeri boşalttı ve kadınların bir kısmını bu özel bölüme aldı. Ancak hepsini içeri alabilme şansı yoktu. Polis, hiç susmadan slogan atan kadınlara "evinize dönün"diye yalvarırken, onlar yatağından taşan bir nehir gibi barikatları aştılar, kapıları kırdılar ve milli kahramanlarını kucaklayabilmek için stada daldılar. Bu, kadınların futbolun yardımıyla rejime attığı ilk goldü.
Olayları izleyen mollalar, İran Milli Takımı'nın başarısından rahatsız olmuşlardı ama yapabilecek bir şey yoktu. Dünyanın çoğu ülkesinde olduğu gibi İran'da da futbol, önemli toplumsal değişimleri önceden işaret edebilen bir oyun. Humeyni iktidara gelir gelmez, pop kültüre dair ne varsa, sosyal hayattan çıkarmaya çalıştı. Ünlü şarkıcıların konserleri yasaklandı, sinema sansür altında ezildi... Futbolun da yasaklardan nasibini alması planlanmıştı. Radyoda, televizyonda, camilerde yapılan bütün konuşmalarda futbol kötüleniyor, oyun hakkında sistemli bir karalama kampanyası sürdürülüyordu. Ama bu hamle ters tepti. Mollalar, her şeye rağmen maçlardaki seyirci sayısının arttığını şaşırarak fark ettiler. Artık B planına geçmekten başka çare kalmamıştı.
Anti-Amerikancı
Yenemedikleri futbolla sıkı bir işbirliğine gidecekler, camilerden sonra toplumu örgütlemenin en uygun mekânı olan statları kontrol altına almaya çalışacaklardı. Öyle oldu; İran'da tribünler her zaman milliyetçiliğin yükseldiği, anti-Amerikancı tezahüratın büyük yankı bulduğu yerler haline geldi. Ama hükümet, futbolun içerdiği risklerin farkındaydı, mesafeli durmayı sürdürdü. Sözgelimi, bugün halkın sevgilisi olan yıldız futbolcular, Almanya, İngiltere, Japonya gibi global kapitalizmin kalesi olan ülkelerin liglerinde top koşturuyor, büyük paralar kazanıyor. Gazete ve dergilerde onların sürdüğü lüks hayatı anlatan haber ve röportajların çıkması, yöneticilerin gözünde gençlik için kötü örnek. Yine benzer bir nedenle, İran televizyonları Avrupa Şampiyonlar Ligi maçlarını naklen yayınlayamıyor. Çünkü Playstation, Doritos, Nike gibi reklamları görünen markaların olduğu bir yaşam yok İran'da... Ve ülkeyi yönetenler, gençlerin henüz bu markalarla tanışmasını istemiyor.
Reform vaadiyle iktidara gelen ama devletin laikleşmesini, Batı'ya yönelmesini bekleyenleri hayal kırıklığına uğratan Hatemi, pek çok konuda olduğu gibi futbol konusunda da çelişkiler içinde. Futbola destek olmak, gençlerden yeni yıldızlar çıkarmak, onları Batı'ya kaptırmak anlamı taşıyor. Ama futbol sayesinde tüm muhalif sesleri kısmak, alınacak başarılı sonuçlarla bir yandan halkı onurlandırırken, bir yandan da ülkeyi dünyaya tanıtmak mümkün. Tabii kadınların sokaklarda göbek atması engellenebilirse... "
Yiğiter Uluğ'un Vatan Gazetesi'nde 6 Mayıs 2005 tarihinde yazdığı bu yazı İran'ın her şeyini çok iyi biçimde özetliyor. 98'de futbolda zirveyi yaşayan İran, Ali Daei gibi Almanya'da top koşturan futbolcularıyla Avrupa'ya açılmıştı. Bundan sonra Avrupa'ya birçok futbolcu ihraç eden İran'ın şimdiki yıldızı ise Bayern Münih formasını giyen Ali Karimi... Diğer önemli isimler ise Hashemian ve Mahdavikia...
İran'ın aklımızda kalan ender maçlarından biri de 1998'de ABD ile oynadığı ve yendiği maçtı.
Mutlaka izleyin: Ali Karimi
İran'ın son bombası olan Ali Karimi adını kısa sürede tüm dünyaya duyurmaya başardı. Bayern Münih formasıyla attığı gollerle bir anda ilk 11'in değişmez futbolcularından olan Karimi İran'da yılın futbolcusu seçildi. 2004 Asya Kupası'nda da gol kralı olan Karimi 1978 doğumlu.
Teknik direktör: Branko İvankoviç
1954 doğumlu olan Branko İvankoviç, 2002'den beri Milli takımın başında. Hırvat teknik adam ülkesinde Vatreks, Segesta ve Rijeka'da önemli başarılar elde etmiş ve daha sonra 1999 yılında Almanya'da Hannover takımının başına geçti. İran'ın başına geçtiği ilk aylarda kariyeri pek parlak olmadığı için eleştirilen İvankoviç, İran'ı Dünya Kupası'na götürmesiyle bu eleştirileri biraz olsun dindirmiş oldu.
Rakipleri:
İran 2006 Dünya Kupası'nda D Grubunda maçlarını oynayacak. Rakipleri Meksika, Portekiz ve ilk kez bir Dünya Kupası tecrübesi yaşayacak olan Angola olacak.
Almanya'ya nasıl geldi?
İran iki gruptan oluşan Asya 2.grubunu Japonya'nın ardından ikinci olarak tamamlayarak Dünya Kupası'na katılmaya hak kazandı. Grupta yer alan Bahreyn ve K.Kore varlık gösteremediler.
Başarıları:
2 kez (1978, 1998)Dünya Kupası'na katılma başarısı gösteren İran, Güney Kore ve Japonya'da düzenlenen 2002 Dünya Kupası'na gidemedi. Katıldığı 2 Dünya Kupası'nda da önemli bir başarı elde edemeyen İran 3 kez Asya şampiyonu oldu.
2006 Dünya Kupası Finalleri'nde mücadele edecek olan İran Milli Takımı'nın kadrosunda yer alan oyuncular ise şu isimlerden oluşuyor:
Kaleciler: Ebrahim Mirzapour (Foolad), Vahid Talebloo (Esteghlal), Hassan Roudbarian (Pas)
Savunma Oyuncuları: Yahya Golmohammadi (Saba Battery), Mohammad Nosrati (Pas), Rahman Rezaei (Messina), Sattar Zare (Bargh Shiraz), Hossein Kaabi (Foolad), Sorab Bakhtiarizadeh (Saba Battery), Amir Hossein Sadeqi (Esteghlal)
Orta Saha Oyuncuları: Javad Nekounam (Sharjah), Anderanik Teymourian (Abomoslem), Mehdi Mahdavikia (Hamburg), Ferydoon Zandi (Kaiserslautern), Ali Karimi (Bayern Münih), Mehrzad Madanchi (Persepolis), Javad Kazemian (Persepolis)
Forvet Oyuncuları: Ali Daei (Saba Battery), Vahid Hashemian (Hannover), Reza Enayati (Esteghlal), Arash Borhani (Pas), Masoud Shojai (Saipa), Rasoul Khatibi (Sepahan)
En çok milli olan futbolcusu:
Ali Daei (147)
Milli formayla en çok gol atan futbolcusu:
Ali Daei (109)
İspanya
Barcelona, Real Madrid veya Villarreal'e hiç benzemiyor İspanya Milli Takımı. Amancio'lu 1970'li yıllardan sonra bir türlü toparlanamayan İspanya neredeyse her uluslararası turnuvaya katılmasına karşın önemli bir başarı elde edemedi. Bireysel yeteneği takım oyununa yansıtamayan İspanya'dan bu kupada da şampiyonluk veya final beklemek çok zor. Başarıya aç olan İspanya Federasyonu da Dünya Kupası'nda başarı sağlanabilmesi için kesenin ağzını açtı. Federasyon, futbolculara, çeyrek finale kalınması halinde 90 biner, yarı finale çıkılması durumunda 210 biner ve takımın finale kalması halinde ise 360 biner Euro ödeneceğini belirtti. Almanya'ya gidecek 23 futbolcu ve 4 kişilik teknik heyete verilecek ödülleri garantilemek için farklı sigorta şirketleri ile görüşen RFEA, toplam 14 milyon 580 bin Euro'luk sigorta yaptıracak. Finallerde,Ukrayna, Tunus ve Suudi Arabistan ile aynı grupta bulunan İspanya'nın tur atlaması halinde, çeyrek veya yarı finalde Fransa ve Brezilya gibi takımlarla eşleşme olasılığı var. Luis Aragones kadroya 5 yeni isim çağırdı. Celta Vigo"dan Borja Oubina, Real Zaragoza'dan Cani, Getafe'den Jaime Gavilan, Real Betis'den Melli ve Villarreal'den Javi Venta... Bu oyuncularla İspanya çok da zor olmayan bu gruptan çıkabilir ama karşısına Almanya, İtalya gibi turnuva takımları çıkması halinde kupaya veda edebilir.
Mutlaka izleyin: Fernando Torres
Atletico Madrid'in yıldız futbolcusu Torres'in adı gün geçmiyor ki Avrupa'nın devleriyle anılmasın. Bakalım ekonomik açıdan sıkıntılı olan A.Madrid bu cazip tekliflere ne zamana kadar dayanacak ve eğer transfer gerçekleşirse bu durum Torres'in performansına nasıl yansıyacak. İspanya'nın en tehlikeli ismi tabii ki Raul. Ama izlenmesi gereken isim ise Fernando Torres. Fabregas, Reyes gibi isimlerin paslarıyla besleyecekleri bir Torres turnuvaya damgasını vurabilir.
Teknik direktör: Luis Aragones
İspanya'nın en iyi teknik adamların birisi olan Aragones Reyes ile Henry hakkında konuşmasına dek herkes tarafından sevilen bir isimdi. Ama Henry hakkında söyledikleriyle bir anda büyük bir tepkiyle karşılandı. Aragones kulüp takımlarıyla çeşitli başarılar yakaladı yakalamasına ama İspanya milli takımını çalıştırabilecek vizyona sahip olamadı bir türlü. İspanya Futbol Federasyonu bakalım bu hatasının ne zaman farkına varacak ve milli takımın başına dünyanın da hem fikir olduğu bir teknik adamı getirecek.
Almanya'ya nasıl geldi?
7.Grupta bulunan İspanya 2.olarak Almanya'ya geldi. Liderliği Sırbistan Karadağ'a kaptıran İspanya'yı Bosna Hersek 16 puanla takip etti. Belçika, Litvanya ve San Marino ise gruptan çıkabilecek puanları toplayamadılar.
Rakipleri
İspanya geçen yılların aksine bu kez kolay bir gruba düştü. Onları en çok zorlayacak takım bizim de yer aldığımız eleme grubundan kolaylıkla sıyrılan Ukrayna olacak. Tunus'un da ne yapacağı belli olmaz ama İspanya bu grubu lider olarak geçebilir. S. Arabistan ise grubun en zayıf takımı.
Kadro:
Kaleci: Iker Casillas (Real Madrid), Pepe Reina (Liverpool), Santiago Canizares (Valencia)
Defans: Antonio Lopez (Atletico Madrid), Pablo Ibanez (Atletico Madrid), Carles Puyol (Barcelona), Juanito (Real Betis), Melli (Real Betis), Asier del Horno (Chelsea), Joan Capdevila (Deportivo Coruna), Michel Salgado (Real Madrid), Sergio Ramos (Real Madrid), Carlos Marchena (Valencia), Javi Venta (Villarreal)
Orta saha: Cesc Fabregas (Arsenal), Jose Antonio Reyes (Arsenal), Andres Iniesta (Barcelona), Xavi (Barcelona), Joaquin (Real Betis), Borja Oubina (Celta Vigo), Ivan de la Pena (Espanyol), Jaime Gavilan (Getafe), Luis Garcia (Liverpool), Xabi Alonso (Liverpool), David Albelda (Valencia), Ruben Baraja (Valencia), Vicente (Valencia), Marcos Senna (Villarreal), Cani (Real Zaragoza)
Forvet: Fernando Torres (Atletico Madrid), Fernando Morientes (Liverpool), Raul (Real Madrid), David Villa (Valencia)
Başarıları:
Dünya Kupası'na 11 kez (1934, 1950, 1962, 1966, 1978, 1982, 1986, 1990, 1994, 1998, 2002) katılan İspanya 1950 yılında yarı final oynadı.
En çok milli olan futbolcusu:
Andoni Zubizarreta (126)
Milli formayla en çok gol atan futbolcusu:
Raul (42)
ABD her ne kadar futbola uzak bir ülke olarak gözükse de son yıllarda çok önemli bir yükseliş içerisine girdi. 1994'te Amerika'da düzenlenen Dünya Kupası'nda Alexi Lalas, Tony Meola, Cobi Jones gibi spektaküler futbolcuların yerini genç yetenekler aldı. Almanya için kadroyu ilk açıklayan teknik direktör olan Bruce Arena ise genç ve tecrübeli isimleri harman yaptı. Claudio Reyna, Brian McBride ve Kasey Keller gibi tecrübeli futbolcuların yanına Oguchi Onyewu, Eddie Johnson ve Cory Gibbs gibi yerleştirdi. Milli takımın başında en rahat yıllarını yaşayan Bruce Arena kadroyu oluştururken Avrupa'ya yöneldi. Avrupa'da futbol oynayan 13 Amerikalıyı milli takıma alan Arena geriye kalan 10 ismi de onlarca futbolcu içinden zorlanarak seçti. Özellikle İngiltere ve Almanya'da kümelenen Amerikalı oyuncuların bu sezonki performansları göz kamaştırdı.
Mutlaka izleyin: Claudio Reyna
Milli takımın en tecrübeli isimlerinden biri olarak göze çarpan Reyna, Arena'nın sahadaki en önemli yardımcısı. Hem oynadığı futbolu hem takım üzerindeki ağırlığı ile bu görevi üstlenen Reyna Avrupa futbol tarzını da benimsemiş durumda. Premier Lig'de Manchester City formasını giyen Reyna ABD'nin gelmiş geçmiş en tanınmış oyuncuları arasında.
Teknik direktör: Bruce Arena
1951 doğumlu olan Bruce Arena ABD'nin vasat takımlarında kazandığı mucize başarılarla adını duyurdu. University of Virginia, DC United gibi kulüpleri çalıştıran Arena, 2 MLS, US Open Cup, CONCACAF ve İnteramerikan Kupası'nı müzesine götürdü. ABD'de son derece saygı duyulan bir teknik adam olan Arena, oyucuları tarafından da çok seviliyor. Her ne kadar son yıllarda önemli bir başarı gösteremese de ABD'de herkes en çok ona güveniyor. 1998?den beri görevini çok iyi yapan Arena uzun yıllar daha takımın başında kalacağa benziyor.
Almanya'ya nasıl geldi?
K.Amerika grubunu lider olarak tamamlayan Amerika elemelerde çok zorlanmadı. Amerika'yı grupta Meksika takip etti.
Rakipleri
ABD gerçekten zorlu bir gruba düştü. İlk maçını 12 Haziran'da son yıların flaş takımı Çek Cumhuriyeti'ne karşı oynayacak olan ABD'yi en çok zorlayacak takım ise kuşkusuz İtalya. ABD'nin diğer rakibi ise Essien'li, Appiah'lı Gana. ABD'nin işi zor gördüğünüz gibi.
Taktik
Bruce Arena son derece tecrübeli bir teknik adam. Rakibinden asla çekinmeyen bir yapıya sahip olan Arena hücum futbolu oynatarak takımının daha göze hoş gelen bir yapıya sahip olmasını istiyor. Kadro yapısı da buna son derece müsait. Genç ve tecrübeli isimleri yanyana getiren Arena çok iyi bir kombinasyon kurmuş durumda.
Başarıları:
Bu yıla kadar 7 kez Dünya Kupası'na katılma başarısını gösteren Amerika 1930'da yarı final oynarken 2002 yılında da çeyrek finale çıkmayı başardı. 1991'de hem Gold Cup'ı hem de Pan Amerika Kupası'nı müzesine götüren ABD, 2002'de de yine Gold Cup'ı almayı başardı.
En çok milli olan futbolcusu:
Cobi Jones (164)
Milli formayla en çok gol atan futbolcu
Eric Wynalda (34)
23 Kişilik kadrosu:
1 HOWARD Tim (Kaleci)
2 ALBRIGHT Chris
3 BOCANEGRA Carlos
4 MASTROENI Pablo
5 O BRIEN John
6 CHERUNDOLO Steve
7 LEWIS Eddie
8 DEMPSEY Clint
9 JOHNSON Eddie
10 REYNA Claudio
11 CHING Brian
12 GIBBS Cory
13 CONRAD Jimmy
14 OLSEN Ben
15 CONVEY Bobby
16 WOLFF Josh
17 BEASLEY DaMarcus
18 KELLER Kasey (Kaleci)
19 HAHNEMANN Marcus (Kaleci)
20 MC BRIDE Brian
21 DONOVAN Landon
22 ONYEWU Oguchi
23 POPE Eddie
Almanya
İngilizlerin ezeli ve ebedi rakipleri Almanya için söyledikleri bir söz vardır: "Futbol 90 dakika oynanan ve sonunda Almanların kazandığı bir oyundur". Bu söz tabii ki çok eskilerde kaldı. Alman futbolu son 4 yılda çok büyük yaralar aldı. Bundesliga yabancılarla dolup taşarken yeni yerli yetenekler yetişmez oldu. Hassler'in yerini Polonya asıllı Podolski, Voller'in yerini Brezilya asıllı Kuranyi, Riedle'nin yerini de Gana asıllı Asamoah aldı.
Ayrıca Bundesliga'da gözle görülür bir güç dengesizliği meydana geldi. Bunların yanı sıra başta hakem Robert Hoyzer olmak üzere yaşanan irili ufaklı bir çok şike skandalı Almanya'nın ihtişamını yerlere serdi. Alman Kalite Kontrol ekiplerinin statların güvenlik açısından Dünya Kupası için tehlike oluşturabileceğini açıklamasına Organizasyon Komitesi Başkanı Franz Beckenbauer "Şov yapıyorlar" diyerek karşılık verdi.
Milli takıma gelince... Tüm ülke aylarca Klinsmann'ı tartıştı. Kaliforniya'da yaşaması, Almanya'ya pek uğramaması ve oyuncularını e-mail'lerle motive etmesi efsane "Kaiser"i (Beckenbauer) çok kızdırdı.
Franz Beckenbauer'i kızdıran bir diğer nokta da Klinsmann'ın milli takım sportif direktörlüğüne bir buz hokeyi koçunu getirmek istemesiydi. Bundesliga'da antrenörlerin futbolcularını iyi çalıştırmadığını açıklayan Klinsmann, Amerikalı Hokeyden'in bu soruna çare olacağını ifade etmiş, başta Beckenbauer ve Jurgen Kohler olmak üzere birçok futbol adamından büyük tepki almıştı. Alman Futbol Federsayonu, Klinsmann'ın bu düşüncesini tartışmış ve kabul etmeyerek bu görevi Matthias Sammer'e teslim etmişti.
Klinsmann'ı düş kırıklığına uğratan bir diğer noktada sponsor Coca - Cola'nın istekleriydi. Coca - Cola kadronun büyük bir bölümünü kendisinin seçeceğini belirtmiş, Klinsmann da buna tepki gösterince Federasyon'dan "sus" emri almıştı. Buna bir de Floransa'da İtalya ile oynadıkları hazırlık maçını 4-1 kaybetmelei eklenince, Amanya için tehlike çanları çalmaya başlamıştı. Günler geçtikçe Klinsmann'a güven gitgide azalıyordu. Alman Futbol Federasyonu her seferinde Alman teknik adamın arkasında olduklarını ifade ediyorlardı.
Almanya'yı meşgul eden diğer bir konu da kaleyi kime teslim etmeleri gerektiğiydi. Bir yanda 2002 Dünya Kupası'nın en iyi kalecisi seçilen Oliver Kahn, diğer yanda ise yıllarca forma bekleyen Arsenal kalecisi Jens Lehmann'dı. Tüm Almanya aylarca bu konuyu tartıştı ve sonunda karar verildi: Panzerlerin kalesini Jens Lehmann koruyacaktı. Bunun ardından Almanların efsanevi kalcilerinden Sepp Maier, Klinsmann hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Klinsmann'ı "yalaka" olarak adlandırıan Maier, Milli takımın Kahn'a ihtiyacı olduğunu ve Alman teknik adamın ondan asla vazgeçmemesi gerektiğini ifade etti.
Mutlaka İzleyin: Michael Ballack
Alman futbolunun son yıllarda yetiştirdiği en önemli yıldızlardan biri olan Michael Ballack bu sezon muhteşem bir form grafiği yakaladı. Bayern Münih'i hem Şampiyonlar Ligi'nde hem de Bundesliga'da ayakta tutan isim olan Ballack, transfer piyasasının da gözde isimlerinden. Chelsea kulübü Ballack'ı transfer edebilmek için tüm olanaklarını seferber etti.
Teknik Direktör: Jurgen Klinsmann
Jurgen Klinsmann'ın futbolculuk kariyerini tartışmaya gerek yok. Attığı gollerle zaten o tarihin altın sayfalarında. Ama teknik direktörlükte kendini ispatlayamadan Almanya Milli Takımı'nın başına geçti. Kaliforniya'da yaşıyor olması ve Almanya'ya çok sık uğramaması nedeniyle birçok kez eleştiri oklarının hedefi haline gelen Jurgen için Dünya Kupası kendini ispatlaması açısından çok önemli.
Rakipleri:
Almanya da kolay gruba düşen takımlardan biri. Polonya, Ekvador ve Kosta Rika ile eşleşen Almanya'nın gruptan zorlanmayarak lider çıkmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Başarıları:
15 kez (1934, 1938, 1954, 1958, 1962, 1966, 1970, 1974, 1978, 1982, 1986, 1990, 1994, 1998, 2002) Dünya Kupası'na katılan Almanya tam bir turnuva takımı. Eleme maçlarında, hazırlık maçlarında üst düzey bir performans göstermese bile iş kupaya gelince her şey değişiyor. 4 kez (1966, 1982, 1986 ve 2002) final oynama başarısını gösteren Almanya, Dünya Kupası'nı da 3 kez (1954, 1974 ve 1990) müzesine götürdü.
En çok milli olan futbolcusu:
Lothar Matthäus (150)
Milli formayla en çok gol atan futbolcu:
Gerd Müller (68)
23 Kişilik kadrosu:
1 LEHMANN Jens (Kaleci)
2 JANSEN Marcell
3 FRIEDRICH Arne
4 HUTH Robert
5 KEHL Sebastian
6 NOWOTNY Jens
7 SCHWEINSTEIGER Bastian
8 FRINGS Torsten
9 HANKE Mike
10 NEUVILLE Oliver
11 KLOSE Miroslav
12 KAHN Oliver (Kaleci)
13 BALLACK Michael
14 ASAMOAH Gerald
15 HITZLSPERGER Thomas
16 LAHM Philipp
17 MERTESACKER Per
18 BOROWSKI Tim
19 SCHNEIDER Bernd
20 PODOLSKI Lukas
21 METZELDER Christoph
22 ODONKOR David
23 HILDEBRAND Timo (Kaleci)
Angola
Bir zamanlar Portekiz'in sömürgesi olan Angola 1975'te bağımsızlığını kazanan ufak bir Afrika ülkesi. Spor müsabakalarına diğer ülkelere nazaran bir hayli geç başlayan bir ülke için yaptıkları işler gerçekten övgüye değer. Özellikle basketbolda Afrika'nın bir numarası olan Angola, futbolda da büyük atılım gerçekleştirerek Afrika'nın devleri arasından Dünya Kupası'na katılmayı başardı. Kimilerine göre Dünya Kupası'nda mücadele edecek en güçsüz takım olan Angola bu sene Mısır'da düzenlenen Afrika Kupası'nda da bir varlık gösteremedi. B Grubu'nda yer alan Angola 3 maçta sadece 1 galibiyet ve 1 beraberlik alabildi. Gruptan çıkamayan Angola kupaya erken veda etti. Angola tam bir kapalı kutu. Daha önce Dünya Kupası'na katılamayan Angola'nın Avrupa'da isim yapmış bir futbolcusu bulunmuyor.
Öte yandan Angola 1982 yılına kadar Dünya Kupası elemelerine katılamamıştı. Angola'nın Portekiz ile aynı grupta olması tarih açısından da önemli bir yer teşkil ediyor.
Mutlaka izleyin: Fabrice Akwa
Angola'nın en önemli futbolcusu Fabrice Akwa. Aynı zamanda takım kaptanlığını da üstlenen Akwa, Ruanda ve Nijerya'ya karşı attığı kritik gollerle takımının Almanya vizesi almasında büyük pay sahibi oldu. 67 kez milli formayı giyen Akwa 30 gole imzasını attı. Al Wakari formasını giyen Akwa 2005 yılında Angola'da "Yılın Spor Adamı? ödülüne layık görülmüştü.
Teknik Direktör: Luis Oliveira Goncalves
Angola Teknik Direktörü Luis Oliveira Goncalves turnuvada görev yapacak teknik direktörler arasında kariyer açısından en vasat olanı. Daha önce hiçbir kulüp takımını çalıştırmayan Goncalves, sadece Angola 20 Yaş Altı Milli Takımı'nda görev yaptı. Angola'da "Miracle Man? ve "Professor? lakaplarıyla tanınan Goncalves yaptığı açıklamalarda Almanya'ya gelmenin bile kendileri açısından bir başarı olduğunu belirtti.
Almanya'ya nasıl geldi?
Afrika elemelerinde zorlu bir gruba düşen Angola'nın en önemli rakibi Nijerya idi. Angola Nijerya'nın yanı sıra Cezayir, Gabon, Zimbabwe ve Ruanda gibi ülkelerinin arasından sıyrılarak Almanya vizesini aldı. 21 puanla lider olan Angola averajla Nijerya'yı geçti.
Rakipleri
Turnuvanın en zayıf rakiplerinden biri olan Angola bir zamanlar sömürgesi olduğu Portekiz'e karşı mücadele edecek. Grubun favorisi Portekiz'in yanı sıra Angola Meksika ve İran ile mücadele edecek.
Taktik
Goncalves 4-4-2 ve 4-5-1 sistemini tercih eden bir teknik adam. Elemelerde 12 gol atan ve sadece 6 gol yiyen Angola'nın Dünya Kupası'ndaki maçlara defansif ağırlıklı çıkması bekleniyor.
Muhtemel ilk 11
Joao Ricardo, Luis Delgado, Rui Manuel Marques, Pedro Emanuel, Jaoa Pereira, Nsimba Baptista, Atonio Mendoca, Paulo Figueiredo, Fabrice Akwa, Flavio Amado, Edson Nobre
Başarıları:
Angola'nın önemli bir başarısı bulunmuyor.
Milli formayla en çok gol atan futbolcusu
Fabrice Maceio (30)
Milli formayı en çok giyen futbolcusu
Fabrice Akwa (67)
23 Kişilik kadrosu:
1 JOAO RICARDO (Kaleci)
2 MARCOS AIROSA
3 JAMBA
4 LEBO LEBO
5 KALI
6 MILOY
7 FIGUEIREDO
8 ANDRE
9 MANTORRAS
10 AKWA
11 MATEUS
12 LAMA (Kaleci)
13 EDSON
14 MENDONCA
15 RUI MARQUES
16 FLAVIO
17 ZE KALANGA
18 LOVE
19 ANDRE TITI BUENGO
20 LOCO
21 DELGADO
22 MARIO (Kaleci)
23 MARCO ABREU
Arjantin
Bakalım Arjantin, Almanya 2006'da neler yapacak? Başarılı olup Pekerman ile yola devam mı edecek yoksa koltuğu Diego Armando Maradona mı devralacak... Evet, Arjantin'de adeta kendisine tapılan Maradona Dünya Kupası öncesi yaptığı açıklamada "Arjantin Dünya Kupası'nı kazanamazsa milli takımın başına ben geçeceğim" açıklamasını yapmıştı. Canal 13 adlı televizyon programına katılan Mardona Arjantin Futbol Federasyonu Başkanı Julio Grondona'nın kendisini çok istediğini belirtmiş ve bu talihsiz açıklama Dünya Kupası öncesi Jose Pekerman ile Grondona'nın arasının açılmasına neden olmuştu. Ayrıca Maradona Dünya Kupası'nda favori olarak Brezilya'yı gördüğünü de sözlerine eklemişti. Öte yandan bu Dünya Kupası için Arjantin Eğitim Bakanı Daniel Filmus futbolla eğitim seferberliği başlattı. Filmus, Dünya Kupası maçlarının 30 bin okulda yayınlanacağı açıkladı. Arjantin hükümetinin başlattığı girişimde Formosa, Mendoza, Santa Fe, Cordoba ve Buenos Aires kentlerinde 2006 Dünya Kupası'ndaki tüm maçların sınıflarda yayınlanarak, maçlara çıkan ülkelerle ilgili coğrafya, dil ve tarih eğitimi verilmesi hedefleniyor.
El Pais gazetesinde yer alan haberde, Arjantin'de şu sıralar yüksekenflasyonu düşürmek için alınacak önlemlerden daha çok, Dünya Kupası Finalleri'nde milli takım kalesini kimin koruyacağının tartışıldığı belirtildi.
Gazetede ayrıca, Dünya Kupası'nda Arjantin'in maçları sırasında tüm işyerleri ve alışveriş merkezlerinin kapatılmasının ve hayatın tamamen durmasının kaçınılmaz olduğuna, bunun ekonomiye vereceği zararın ise henüz hesaplanamadığına dikkat çekildi.
Öte yandan şanssızlıklar ve sakatlıklar bir türlü Arjantin'in yakasını bırakmadı. Manchester United'lı Gabriel Heinze'nin sakatlanmasıyla sarsılan Pekerman, takımın en iyi oyuncularından Pablo Aimar'ın menenjit olmasıyla da adeta beyninden vurulmuşa döndü.
Mutka izleyin: Messi
Dünya Kupası'nı Superspor.com'a yorumlayan futbol adamlarının ortak görüşü Messi'nin turnuvanın genç yıldızı olacağı yönünde. Arjantin'den İspanya'ya hastalığından dolayı gelen ve Barcelona tarafından futbol piyasasına sunulan Messi'yi, Maradona kendi veliahtı olarak ilan etmişti. Messi'yi dünya yıldızları arasında izlemek çok keyifli olacak...
Teknik direktör: Jose Pekerman
Arjantin uzun yıllardan beri istediği teknik adamını bulamadı. Passarella geldi uzun saçlı futbolcuların cinsel tercihlerini değerlendirdi, futbolculardan büyük tepki aldı. Bianchi'yi kimse sevemedi. Jose Pekerman bu isimlere nazaran futbolcularıyla diyaloğu daha iyi olan bir teknik adam. Ama onun da koltuğu bu turnuvadan sonra sallanabilir. Nitekim Maradona "Eğer Pekerman bu turnuvada da bir varlık gösteremezse onun koltuğuna ben oturacağım" dedi. Bakalım Pekerman bu strese nasıl dayanacak...
Almanya'a nasıl geldi?
G.Amerika elemelerinde Brezilya'nın ardından grubu ikinci sırada bitiren Arjantin 34 puan topladı. Brezilya'nın da 34 puan topladığı grupta Ekvador 3. Paraguay ise 4.oldu.
Rakipleri:
Arjantin'in kaderi bu aslında. Son turnuvaların hepsinde gruplarda zorlu rakiplerle eşleştiler. Bu sefer de onları güçlü ve tehlikeli Hollanda, Drogbalı Fildişi Sahilleri ve Sırbistan-Karadağ buldu. Gerçekten de "ölüm grubu".
Taktik:
Pekerman'ın elinde inanılmaz ofansif güce sahip bir takım var. Messi, Riquelme, Crespo gibi maçın gidişatını her an değiştirebilecek yıldızlar üzerinden oynamayı düşünen Pekerman ilk 11'i oluştururken çok zorlanacağa benziyor. Bu sezon Avrupa'da çok iyi performans sergileyen Arjantinliler kupanın favorilerinden. Defans hattında da Samuel, Coloccini gibi isimleri tercih etmesi beklenen Arjantinli teknik adamın tercih konusunda en çok zorlanacağı mevkilerden biri de kaleci. Pekerman'ın bu sezon iyi bir performas sergileyen Abbondanzieri'ye kaleyi emanet etmesi bekleniyor.
Muhtemel ilk 11
Abbondanzieri, Coloccini, Walter Samuel, Cambiasso, Milito, Riquelme, Sorin, Pablo Aimar, Gonzalez, Lionel Messi, Hernan Crespo
Başarıları:
Dünya Kupası'na 14 kez (1930, 1934, 1958, 1962, 1966, 1974, 1978, 1982, 1986, 1990, 1994, 1998, 2002, 2006) katılma başarısını gösteren Arjantin kupayı 2 kez (1978 ve 1986) müzesine götürdü. Arjantin ayrıca 2 kez (1930 ve 1990) de finalde yenilerek kupanın eşiğinden döndü.
En çok mili formayı giyen oyuncu:
Diego Simeone (106)
Milli formayla en çok gol atan futbolcu:
Gabriel Batistuta (56)
23 Kişilik kadrosu:
1 ABBONDANZIERI Roberto (Kaleci)
2 AYALA Roberto
3 SORIN Juan
4 COLOCCINI Fabricio
5 CAMBIASSO Esteban
6 HEINZE Gabriel
7 SAVIOLA Javier
8 MASCHERANO Javier
9 CRESPO Hernan
10 RIQUELME Juan
11 TEVEZ Carlos
12 FRANCO Leonardo (Kaleci)
13 SCALONI Lionel
14 PALACIO Rodrigo
15 MILITO Gabriel
16 AIMAR Pablo
17 CUFRE Leandro
18 RODRIGUEZ Maxi
19 MESSI Lionel
20 CRUZ Julio
21 BURDISSO Nicolas
22 GONZALEZ Luis
23 USTARI Oscar (Kaleci)
Avustralya
Avustralya son yılların sürpriz çıkış yapan takımlarından. Bir dönem Avustralyalılar Avrupa'ya futbolcu göndermekte zorlanırken daha doğrusu Avrupa Avustralya'yı henüz keşfedememişken onlar sadece Farina ile övünüyorlardı. Şimdi ise Avustralya milli takımının birçok oyuncusu Avrupa'nın önde gelen liglerinde forma giyiyorlar. Ve onların bu uyumu Dünya Kupası'nda alınabilecek bir başarı da önemli rol oynayacak.
Avustralya'da Dünya Kupası'ndan sonra teknik sıkıntı yaşayacak. PSV Eindhoven ile beraber çalıştıştırdığı Avustralya Milli Takımı'nı bırakacak olan Guus Hiddink Rusya ile anlaştı. Bu Avustralya'da sıkıntı yaratırken Schwarzer vakası çıktı. Avustralya Milli takımı'nın kalesini uzun yıllardan beri başarıyla koruyan Middlesbrough'lu kaleci Mark Schwarzer West Ham United ile oynanan FA Cup Yarı Final maçında sakatlanarak oyundan alındı ve sezon sonuna kadar forma giyemeyeceği bildirildi. Bunun yanı sıra Tim Cahill'in de sakatlanması moralleri bozdu.
Teknik direktör: Guus Hiddink
Guus Hiddink son yılların en çok aranan teknik adamı haline geldi. Hatta öyle bir halde ki hem PSV Eindhoven hem de Avustralya Hiddink'i paylaştı. Her ikisini de başarılı bir şekilde çalıştıran Hollandalı teknik adam daha önce ülkemizde Fenerbahçe'yi de çalıştırmıştı. Adı ünyanın en büyük takımlarıyla anılan Hiddink Rusya Milli takımı'nı tercih etti.
Taktik:
Frank Farina'dan görevi devralan Guus Hiddink 4-4-2'den 3-4-3'e döndü. Yaşlı oyuncuların yerine dinamik ve genç oyuncuları oynatan Hiddink Dünya Kupası'na Avustralya'nın ismini yazdırarak önemli bir başarı elde etti. Daha çok ofansif oynamayı tercih eden Hollandalı teknik adam yükü genelde Brett Emerton ve Scott Chipperfield gibi kanat adamlarının üzerine yıkıyor. Forvette Viduka Kewell gibi isimlerin uyumu da onun için çok önemli. Viduka ile hava toplarından Kewell gibi ani ataklardan yararlanabileceği iki iyi futbolcu var. Hemen arkalarında da muhteşem ortalarıyla Emerton ve eski G.Birliği futbolcusu Skoko var.
Muhtemel ilk 11
Schwarzer ?Neill- Beauchamp- Vidmar-Chipperfield-Bresciano-Cahill-Emerton-Thompson-Kewell-Viduka
Başarıları:
Daha önce 1 kez 1974'te Dünya Kupası'na katılma başarısını gösteren Avustralya'nın gözle görülür bir başarısı yok. Yeni yeni yapılandırılan bir futbolu olmasına karşın son yıllarda adlarından çok sık söz ettirdiler. Avustralya 3 kez Okyanusya şampiyonluğu yaşadı.
Rakipleri:
Avustralya da şanssız kura çekenlerden. O da Hırvatistan ve Japonya gibi Brezilya ile mücadele edecekler grupta. Gruptan lider çıkacak olan ilk takımın Brezilya olduğu düşünülecek olursa ikincilik için önemli bir mücadele yaşanacak gibi görünüyor.
En çok milli olan oyuncusu:
Tony Vidmar (89)
Milli formayla en fazla gol atan oyuncu:
Damian Mori (29)
Mutlaka izleyin: Mark Viduka
Avustralya'nın en tanınmış oyuncularından biri olan Mark Viduka Hırvatistan doğumlu. Gruplarda Hırvatistan ile karşılaşmaları da hoş bir sürpriz oldu Viduka için. Middlesbrough ile UEFA'da iyi bir performans ortaya koyan Viduka daha önce D.Zagreb, Celtic ve Leeds United ile önemli başarılar elde etti. Harry Kewell ile beraber ileri uçta görev alacak Marc Viduka'nın performansı Avustralya'nın gidişatını ortaya koyacak.
23 Kişilik kadrosu:
1 SCHWARZER Mark (Kaleci)
2 NEILL Lucas
3 MOORE Craig
4 CAHILL Tim
5 CULINA Jason
6 POPOVIC Tony
7 EMERTON Brett
8 SKOKO Josip
9 VIDUKA Mark
10 KEWELL Harry
11 LAZARIDIS Stan
12 COVIC Ante (Kaleci)
13 GRELLA Vince
14 CHIPPERFIELD Scott
15 ALOISI John
16 BEAUCHAMP Michael
17 THOMPSON Archie
18 KALAC Zeljko (Kaleci)
19 KENNEDY Joshua
20 WILKSHIRE Luke
21 STERJOVSKI Mile
22 MILLIGAN Mark
23 BRESCIANO Marco
Brezilya
"Hiçbir Dünya Kupası'nın favorisi bu kadar belli değildi bugüne kadar. Çok iyi takımlar geldi kupaya, muhteşem ekipler izledik. Ama hep onlar kadar sağlam rakipleri de vardı. 1982 Dünya Kupası bu açıdan bir cümbüştür. Brezilya, Arjantin, F. Almanya, Fransa, İspanya, Polonya ve kupayı kazanan İtalya. 2006'da ne yazık ki ihtişamlı takım sayısı az." Spor yazarı Bağış Erten'in de dediği gibi Brezilya kuşkusuz turnuvanın en büyük favorisi. Bundaki en önemli faktör de Ronaldinho'nun Barça'yı adeta tek başına alıp La Liga'da şampiyon yapması, Şampiyonlar Ligi'nde fırtınalar estirmesi. Brezilya'yı en çok sıkan konu ise Real Madrid'de Brezilyalıların takımdan dışlanması. Roberto Carlos'u göndermek isteyen Real Madrid formsuz Ronaldo'yla da ilişiği kesmeyi düşünüyor.
Türkiye'de ise konuşulan tek konu Alex'in milli takıma alınıp alınmayacağıydı. Hakkında onlarca haber çıkan Alex için Brezilya basını da milli takıma alınması gerektiğini savundu. Alex'e büyük destek veren Brezilya basını Avrupa'da oynayan önde gelen sambacılar arasında yaptığı performans değerlendirmesinde Alex'i hep ön sıralara koydu.
Öte yandan Brezilya 1958, 1962, 1970, 1994 ve 2002 yıllarında kazandığı Dünya Şampiyonluklarını simgeleyen 5 yıldızlı yeni formasıyla sahne alacak bu Dünya Kupası'nda. Kupa sayısını 6'ya çıkarmak için savaşacak olan Brezilya'nın tecrübeli teknik direktörü Carlos Alberto Parreira ise bunun şimdiye dek gördüğü en güzel forma olduğunu belirtti. Eski Fenerbahçeli teknik direktör yeni formanın sade ve benzersiz olduğunu Brezilya'nın da bunu hak ettiğini belirtti. Üst kısmında "Futbol için doğdu" yazılı sloganla, özel olarak Brezilya Milli Takımı için Nike firması tarafından üretilen yeni forma, yeşil renkli boğaz ve kol ağzı bölümleri hariç tamamen sarı renkte. Kumaşın ciltle temasını asgariye indirerek, mükemmel bir havalandırma sağlayan 'Sphere dry' teknolojisiyle üretilen forma 70 EURO'ya satılacak.
Ayrıca Parreira, bir ilke imza attı. Ünlü teknik adam, Almanya'da düzenlenecek olan Dünya Kupası'nda, 13 Haziran'da gerçekleştirecekleri Hırvatistan karşılaşmasında sahaya süreceği ilk 11'i çok erken açıkladı. Teknik direktörlerin, kadrolarını maçtan sadece birkaç saat önce deklare etmesine alışkın olan futbol kamuoyu da, bu açıklama karşısında çok şaşırdı. Basın toplantısı düzenleyen Parreira, "Dünya Kupası'na başlayacak takım, elemeleri bitirecek olan ile aynı. Tutarlı ve istikrarlı davranacağız. Ama gelişmelere göre değişiklik yapabiliriz" dedi.
Grupta Hırvatistan, Japonya ve Avustralya ile birlikte yer alan sambacıların hocasının, 13 Haziran'daki maçta ilk 11'de görev vereceği oyuncular şunlar: Dida-Cafu, Juan, Lucio, Roberto Carlos-Emerson, Kaka, Ronaldinho, Ze Roberto-Adriano, Ronaldo. Dünya futbolunun en tehlikeli hücum ayakları Kaka, Ronaldinho, Ronaldo ve Adriano'yu beraber oynatacak olan Carlos Alberto Parreira sözlerini şöyle bitirdi: "Ronaldinho, Barcelona'daki yerinde oynayacak. Burada da tamamen özgür olacak. Ama Barcelona'da sahne sadece ona aitti. Brezilya'da başka yıldızlar da var."
Mutlaka izleyin: Ronaldinho
Dünyanın en iyi futbolcusu olarak gösterilen Ronaldinho'yu uzun uzun anlatmaya gerek yok sanırım. Barcelona'da oynadığı futbolla takımının hem ligde hem de Şampiyonlar Ligi'nde başarıdan başarıya koşturan Ronaldinho'yu en güzel Ertem Şener anlatıyor: 'Çölde bir vaha', Futbolun Picasso'su, Barcelona şehrindeki en iyi sanat eseri. Bir futbol sanatkarı.
Teknik direktör: Carlos Alberto Parreira
Fenerbahçe'yi çalıştırdığı dönemden yakından tanıdığımız Parreira futbolu çok iyi bilen ve oyunu iyi okuyabilen bir teknik adam. Fenerbahçe'de Uche ve Högh'e defansta hazırlık pasları yaptıran ve rakibin kendi üzerine gelmesini bekleyen Parreira sabırlı yapısını hala koruyor. Onun yanı sıra takım üzerindeki ağırlığı ile yıldız isimlerin kaprislerini elinin tersiyle iten Parreira milli takımlar tarafından çok tutulan bir isim. Şu ana kadar Gana, Kuveyt Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Brezilya gibi takımları çalıştıran Parreira kulüp takımlarında fazla zaman harcamayı sevmiyor.
Almanya'ya nasıl geldi?
G.Amerika elemelerinde grubu lider olarak bitiren Brezilya karşılaşmarda çok zorlanmadı. Brezilya'yı en çok zorlyan ekip ise aynı puana sahip Arjantin oldu.
Rakipleri
Brezilya'nın rakipleri turnuvanın en şanssız takımları. Tamamen ikincilik için mücadele edecek takımlar Hırvatistan, Avustralya ve Japonya. Ama ne olursa olsun bu bir kupa ve her şey farklı olacak. Brezilya kapancak olan bu takımları nasıl açacak hep beraber izleyeceğiz.
Taktik
Brezilya teknik direktörü Parreira'nın elinde komple bir takım var. Uzun zamandan beri beraber oynayan bu kadro şampiyonanın en büyük favorisi konumunda. C.Alberto Parreira ilk 11'i turnuva başlamadan önce açıkladı. Herkesin tahmin edebileceği bir kadroyu sahaya süreceğini açıklayan Parreira'nın en çok zorlandığı konu yedek oyuncu seçimiydi. Ronaldinho'yu serbest oynatacak olan Parreira soldan Ze Roberto ile sağdan da Cafu ile etkili olmaya çalışacak. Yan toplarda etkili olan Adriano'yu besleyecek olan kanatları da Kaka yönlendirecek. Defans hattına verdiği önemi Fenerbahçe'den hatırladığımız Parreira yıllardan bu yana yer verdiği Roberto Carlos ve Lucio'dan yine vazgeçemedi.
Muhtemel ilk 11
Dida, Cafu, Juan, Lucio, Roberto Carlos, Emerson, Kaka, Ronaldinho, Ze Roberto, Adriano, Ronaldo
Başarıları
Brezilya'nın başarıları saymakla bitmez. 17 kez (1930, 1934, 1938, 1950, 1954, 1958, 1962, 1966, 1970, 1974, 1978, 1982, 1986, 1990, 1994, 1998, 2002) Dünya Kupası'na katılan Brezilya, 5 kez (1958, 1962, 1970, 1994, 2002) kupayı ülkesine götürdü. 1950 ve 1998 yıllarında iki kez final oynama başarısını gösteren Sambacılar, 1938 ve 1978'de de turnuvayı 3. olarak tamamladılar. Öte yandan Brezilya 7 kez (1919, 1922, 1949, 1989, 1993, 1997, 1999) Copa America'yı kazanırken 4 kez de Pan Amerika Kupası'nı aldı.
En çok milli olan futbolcusu
Cafu (141)
Milli takım formasıyla en çok gol atan futbolcu:
Pelé (77)
23 Kişilik kadrosu:
1 DIDA (Kaleci)
2 CAFU
3 LUCIO
4 JUAN
5 EMERSON
6 ROBERTO CARLOS
7 ADRIANO
8 KAKA
9 RONALDO
10 RONALDINHO
11 ZE ROBERTO
12 ROGERIO CENI (Kaleci)
13 CICINHO
14 LUISAO
15 CRIS
16 GILBERTO
17 GILBERTO SILVA
18 EDMILSON
19 JUNINHO PERNAMBUCANO
20 RICARDINHO
21 FRED
22 JULIO CESAR (Kaleci)
23 ROBINHO
Çek Cumhuriyeti
Çek Cumhuriyeti'nin çok iyi bir ekolden geldiği bir gerçek. Uzun süre sessiz kaldılar ama son yıllarda genç yeteneklerinin katkılarıyla yeniden gündeme geldiler. Euro 96'da Pavel Kuka, Miroslav Kadlec, Horst Siegl, Thomas Skuhravy, Lokvenc gibi yıldızlarıyla finale yükselmiş, ama Almanya'ya şanssız bir şekilde vermişlerdi kupayı. Aradan tam 10 yıl geçti ve kimse kalmadı o kadrodan bugüne. Ama şimdiki yıldızlar da onları aratmayacak nitelikte. Baros, Rosicky gibi gol arayan yıldızların yanında Eylül'de Eylül ayında'de sakatlanan ve sahalara daha yeni dönen tecrübeli Jan Koller olacakbulunacak. Gözler ise Chelsea'nin kalecisi Petr Cech'de olacak. Biz de G.Saraylı Marek Heinz'ı ve Tomas Jun'u daha dikkatli izleyeceğiz. Bu arada Çek Cumhuriyeti'nde kupaya sayılı günler kala Pavel Nedved'in futbola veda edeceği söylentileri ortalığı karıştırmıştı.
Mutlaka izleyin: Petr Cech
Fransa'da oynarken de Chelsea'deki gibi performans sergiliyordu ama kimse ona ilgi göstermiyordu. Rennes'den milli takıma seçildi oradan da futbolcu avcısı Chelsea onu kaptı. Şu an Dünyanın Ddünyanın en iyi kalecilerden birisi olarak gösterilen Petr Cech'i, Superspor.com'a Dünya Kupası'nı yorumlayan futbol dünyasının ünlü isimleri de turnuvanın en iyi kalecisi olarak değerlendirmişlerdi. Çek Cumhuriyeti Baros ilela, Rosicky ile, Koller ile vuracak ama eğer Çek Cumhuriyeti çeyrek finale veya yarı finale çıkma başarısını gösterirse, bunda en önemli pay Cech'in olacak.
Teknik direktör: Karel Bruckner
1939 doğumlu olan Karel Bruckner turnuvanın en yaşlı teknik adamlarından. Çek Cumhuriyeti'nin Sigma, Banic gibi takımlarını çalıştıran ve tek yurt dışı tecrübesini Slovakya'nın İnter Inter Bratislava takımında yaşayan Bruckner, daha önce Çek Cumhuriyeti'nin 21 yaş altı takımını çalıştırmıştı daha önce.
Almanya'ya nasıl geldi?
Elemelerde 1. Grup'ta yer alan Çek Cumhuriyeti grubu ikinci olarak tamamladı ve Almanya vizesi almaya hak kazandı. Lider Hollanda ile arasında 5 puan fark bulunan Çek Cumhuriyeti'ni en çok Romnya zorladı. Finlandiya, Makedonya, Ermenistan ve Andorra ise vasatı aşamadılar.
Rakipleri:
Son yıllarda büyük bir çıkışa geçen Çek Cumhuriyeti'nin en büyük rakibi İtalya olacak kuşkusuz. Amerika Amerika'da BD deda son yıllarda yükselen bir trend içerisinde. Gana ise bir Afrika ülkesi, ne yapacağı belli olmaz. Çek Cumhuriyeti her ne kadar güçlü ve geniş bir kadroya sahip olsa da gruptaki rakipleri çok tehlikeli.
Başarıları
Daha önce Slovakya ile ayrılmadan önce Çekoslavakya olarak adı altında 8 kez (1934, 1938, 1954, 1958, 1962, 1970, 1982, 1990) kez Dünya Kupası'na katılma başarısı gösteren Çek Cumhuriyeti, dağıldıktan sonra yavaş yavaş kendine gelmeye başladı. 1934 ve 1962'de final oynayan Çekler 1976'da Avrupa Futbol Şampiyonu olurlarken, 1996'da da final oynamış ama altın golle Almanya'ya kaybetmişlerdi.
En çok milli formayı giyen futbolcusu:
Karel Poborsky Poborsky (110)
En çok milli formayla gol atan futbolcu:
Jan Koller (40)
23 Kişilik kadrosu:
1 CECH Petr (Kaleci)
2 GRYGERA Zdenek
3 MARES Pavel
4 GALASEK Tomas
5 KOVAC Radoslav
6 JANKULOVSKI Marek
7 SMICER Vladimir
8 POBORSKY Karel
9 KOLLER Jan
10 ROSICKY Tomas
11 NEDVED Pavel
12 LOKVENC Vratislav
13 JIRANEK Martin
14 JAROLIM David
15 BAROS Milan
16 BLAZEK Jaromir (Kaleci)
17 STAJNER Jiri
18 HEINZ Marek
19 POLAK Jan
20 PLASIL Jaroslav
21 UJFALUSI Tomas
22 ROZEHNAL David
23 KINSKY Antonin (Kaleci)
Ekvador
Güney Amerika'nın vasat ekiplerinden biri olan Ekvador son yıllarda futbol açısından büyük gelişme kaydediyor. 1926 yılında FİFA'ya üye olan Ekvador'un son iki Dünya Kupası'na katılma başarısı göstermesi bunun en büyük kanıtı. Her ne kadar G.Amerika futbolunun tipik özelliklerini yansıtmasalar da birkaç yetenekli futbolcuyla bu eksikliklerini biraz olsun kapatmaya çalışıyorlar. Nisan ayının son günlerinde Almanya'ya gelen Ekvadorlu bir şaman, ülkesinin maç yapacağı her stada giderek pozitif enerji dağıttı. İnançları gereği şeytanları stattan kovduğu belirten Ekvadorlu şaman ülkesinin çok iyi bir mücadele sergileyeceğini savundu.
Bakalım şaman Ekvador'a ne kadar yararlı olacak?
Ekvador Dünya Kupası'nda şu futbolcularla mücadele edecek:
Ekvador'un kadrosu;
Kaleciler;
Damián Lanza (Aucas)
Cristian Mora (Liga Dep. Universitaria)
Edwin Villafuerte (Deportivo Quito)
Savunma Oyuncuları;
Paul Ambrossi (Liga Dep. Universitaria)
Ulises de la Cruz (Aston Villa)
Giovanny Espinoza (Liga Dep. Universitaria)
Jorge Guagua (El Nacional)
Iván Hurtado (Al-Arabi)
José Luis Perlaza (Olmedo)
Neicer Reasco (Liga Dep. Universitaria)
Ortasaha Oyuncuları;
Marlon Ayoví (Deportivo Quito)
Segundo Castillo (El Nacional)
Cristian Lara (El Nacional)
Edison Méndez (Liga Dep. Universitaria)
Luis Saritama (Deportivo Quito)
Edwin Tenorio (Barcelona, ECU)
Patricio Urrutia (Liga Dep. Universitaria)
Antonio Valencia (Recreativo Huelva)
Forvet Oyuncuları;
Cristian Benítez (El Nacional)
Félix Borja (El Nacional)
Agustín Delgado (Liga Dep. Universitaria)
Iván Kaviedes (Argentinos Juniors)
Carlos Tenorio (Al-Sadd)
Mutlaka izleyin: Ivan Hurtado
Ekvador'un sembol isimlerinden biri olan Ivan Hurtado 2006'da da ülkesini yalnız bırakmayacak. 150 kereden fazla milli formayı giyen oyuncu ülkesinin en tecrübeli ve en ünlü futbolcusu konumunda. Hurtado'nun dünya standartlarındaki bir diğer özelliği de her milli takım seviyesinde oynamış olması. 15 yaş altı milli takımla serüvene başlayan Hurtado daha sonra 17 yaş altı, 20 yaş altı, 23 yaş altı milli takımlarında da birçok kez forma giydi. Hurtado ayrıca 4 gençler turnuvası, 5 Copa America ve 1 kez de Dünya Kupası'nda forma giydi. Defansın bel kemiği olan Hurtado uzun yıllar milli formayı giymesi bekleniyor. Hurtado Al Arabi takımında oynuyor.
Teknik direktör: Luis Fernando Suárez
2004 yılının ortalarında Ekvador'un başına gelen Luis Suarez ilk aylarında çok sıkıntı çekti. Sebebi de Hernan Dario Gomez ve Francisko Maturana gibi önemli teknik adamların arkasından göreve gelmesiydi ve bu onda bir baskı yaratmıştı. Hernan Dario Gomez 2002'de takımını önemli başarılara götüremese de ülkede çok tepki almamıştı. Fernando Suarez'in en önemli özelliği psikolojiyi çok iyi biliyor olması.
Almanya'ya nasıl geldi:
G.Amerika elemelerinden, Brezilya ve Arjantin'in arkasından 28 puanla 3. olarak finallere katılma hakkını elde eden Ekvador, eleme maçlarında önemli galibiyetler elde etti. Averaj hesaplarına kadar giden ve çekişmeli geçen G.Amerika elemelerinde Ekvador, Brezilya ve Arjantin'e karşı ortaya koyduğu futbolla büyük alkış almıştı.
Rakipleri:
Gruplar belli olduktan sonra Ekvador'da sevinç yaşanıyordu. Diğer gruplara göre iyi bir gruba düştüklerini inanan Ekvadorluların en çekindikleri ve rakip görmedikleri takım ev sahibi Almanya. Ama Almanya'dan sonra ikinciliği hedef olarak gören Ekvador, Polonya ve Kosta Rika ile yarışacak.
Taktik:
Suarez görevi devralmadan önce yaptığı açıklamada en önemli şeyin Hernan Dario Gomez'in yaptıklarının aynısını uygulamak olduğunu belirtmişti. Başarının kolay olmayacağını vurgulayan Suarez, "Strateji ve yetenek aynı. Ben Gomez ile aynı defans oyuncularını kullancağım. Aynı isimlerle atağa çıkacağım ve aynı hızda mücadele edeceğim" dedi. Bu sözle elindeki kadronun nasıl kısıtlı olduğunu ve kendisinden mucizeler beklenilmemesini vurguladı.
4-4-2 sistemini uygulayan Suarez, orta sahada savaşan futbolcuları tercih ediyor, kanatlara ise hızlı isimleri yerleştiriyor. Suarez'in güçlü takımlara karşı uyguladığı sistem ise 4-5-1. Orta sahayı kalabalık tutan Suarez Delgado ile etkili olmaya çalışıyor.
Muhtemel ilk 11:
Cristian Mora, Ulises De la Cruz, Ivan Hurtado, Giovanni Espinoza, Paul Ambrossi, Antonio Valencia, Edison Méndez, Edwin Tenorio, Marlon Ayoví, Agustín Delgado, Carlos Tenorio
Başarıları:
G.Amerika'da Brezilya, Arjantin, Kolombiya gibi takımların gölgesinde kalan Ekvador önemli bir başarı elde edemedi. G.Kore ve Japonya'da düzenlenen Dünya Kupası'nda da yer alan Ekvador ilk rauntta kupaya veda etmişti. Almanya 2006, Ekvador'un ikinci Dünya Kupası tecrübesi olacak.
En çok milli olan oyuncusu:
Ivan Hurtado (122)
Milli formayla en çok gol atan futbolcusu:
Agustin Delgado (31)
Fildişi Sahilleri
Fildişi Sahilleri gerçekten büyük bir iş başardı Dünya Kupası'na katılarak. Nijerya, Kamerun gibi finallerin güzide ekipleri yerine bu Dünya Kupası'nda Afrika'yı Angola ve Togo ile birlikte Fildişi temsil edecek. Anlaşılan Afrika'da dengeler bozluldu. Artık küçük ülkeler de futbolda söz sahibi olmayaı başardılar. Bundaki en önemli faktör de kendini Fransa başta olmak üzere Avrupa'ya adayan futbolcuları. Daha önce Senegal örneğinde de gördüğümüz gibi Fildişi'nin birçok futbolcusu da futbol hayatını Fransa'da sürdürüyor. Fransa'da alt yapılarını sağamlaştıran bu futbolcular Avrupa futbolunun özelliklerini de iyi benimsiyorlar. Fildişi deyince akla ilk olarak şüphesiz Didier Drogba geliyor. Chelsea'nin yıldız futbolcusu Drogba oynadığı futbol ve attığı gollerle Avrupa futbolunu salladı. Onun için Dünya Kupası vitrinine çıkacak olmak çok önemli bir şans. Elemelerde 9 gol atan Drogba, Fildişi'nin her şeyi. Öte yandan Kone ve Dindane gibi yıldızlar da Fildişi'nin mihenk taşları konumunda.
Bu sene düzenlenen Afrika Kupası'nda final oynayan Fildişi Sahilleri, Mısır'a yenilerek gümüş madalya ile yetinmişti. Ne kadar farklı bir takım olduğunu o kupada hissettiren Fildişi Sahilleri diğer Afrika takımlarına nazaran daha güçlü ve daha dinamik oyunculardan kurulu.
Mutlaka izleyin: Didier Drogba
Fransa'da muhteşem bir performans sergileyen ve Şampiyonlar Ligi'nde attığı gollerle adını futbol piyasasında duyuran Drogba İngiltere'yı seçmiş ve Chelsea'de oynamaya başlamıştı. Kısa sürede de kendineden bekleneni sahaya yansıtan Drogba yıldızalr topluluğu içinden de sıyrılmayı başarmış ve takımın as futbolcuları arasındaki yerini sağlamlaştırmıştı. Fildişi adına elemelerde attığı 9 golle çok iyi bir iş başardığını ispatlayan Drogba Afrika Kupası'nda da takımının finale çıkmasındaki en önemli güç olarak gösterilmişti.
Teknik direktör: Henri Michel
Fildişi'nin bu hale gelmesinde Drogba'nın ne kadar etkisi varsa Henri Michel'in de ondan geri kalır yanı yok. Afrika Futbolunu çok iyi tanıyan Fransız teknik adam milli takımlar düzeyinde daha önce Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri, Fas, Kamerun ve Fransa'yı çalıştırdı. Michel Afrika'nın arana teknik direktörlerinin başında geliyor. Onun takıma en önemli katkısı hem Fransız olması hem de Afrika futbolcusunun yapısını iyi biliyor olması.
Almanya'ya nasıl geldi?
Fildişi Sahilleri 3.Grubu lider olarak tamamlayarak Dünya Kupası'na katılmaya hak kazandı. Kamerun ve Mısır ile çetin bir mücadele örneği gösteren Fildişi Sahilleri Dünya Kupası'na ilk defa katılacak.
Taktik:
Fildişi Sahilleri'nin en etkili oyuncuları ofans hattındakiler. Başta Drogba olmak üzere Kone ve Aruna Dindane ile etkili olmak isteyen Fildişi Sahilleri orta sahada problem yaşıyor. Kurt teknik adam Henri Michel bu konuda önlemlerini aldı. Önemli rakiplerle karşılaşack olan Fildişi en önemli yıldızı olan Drogba üzerinden oynayacak. Bazı rakipler karşısında Drogba'yı ileride tek forvet olarak bırakması beklenen Michel'in hızlı forvetlerini kanatlara yayması bekleniyor.
Rakipleri:
Tarihinin ilk Dünya Kupası macerasını yaşayacak olan Fildişi Sahilleri çok zor bir gruba düştü. Arjantin ve Hollanda gibi iki dünya devi ile karşılaşacak olan Fildişi Sahilleri'nin diğer rakibi de çok sağlam bir ekole dayanan Sırbistan-Karadağ.
Muhtemel ilk 11:
Jean-Jacques Tizie, Arthur Boka, Emmanuel Eboue, Blaise Kossi Kouassi, Kolo Toure, Kanga Akale, Emerse Fae, Yaya Toure, Didier Zokora, Didier Drogba, Arouna Kone.
Başarıları:
Daha önce Dünya Kupası vizesi alamayan Fildişi Sahillerinin önemli bir başarısı yok. Afrika düzeyinde onur duyabilecekleri tek kupası ise 1992'de aldıkları Cup of Nations. Fildişi bu sene düzenlenen Afrika Kupası'nda da final oynadı.
23 Kişilik kadrosu:
1 TIZIE Jean-Jacques (Kaleci)
2 BOKA Arthur
3 AKALE Kanga
4 TOURE Kolo
5 ZOKORA Didier
6 KOUASSI Blaise
7 FAE Emerse
8 KALOU Bonaventure
9 KONE Arouna
10 YAPI YAPO Gilles
11 DROGBA Didier
12 MEITE Abdoulaye
13 ZORO Marc
14 KONE Bakary
15 DINDANE Aruna
16 GNANHOUAN Gerard (Kaleci)
17 DOMORAUD Cyrille
18 KEITA Kader
19 TOURE Yaya
20 DEMEL Guy
21 EBOUE Emmanuel
22 ROMARIC
23 BARRY Boubacar (Kaleci)
Fransa
1998'de kupayı kazanan Fransa'nın o muhteşem futbolu artık çok eskilerde kaldı. 2002 Dünya Kupası'nda ve Avrupa Futbol Şampiyonası'nda başarısız bir Fransa ve son olarak Dünya Kupası elemelerinde alınan şok sonuçlar? Ama her ne kadar son yıllarda eski performanslarından uzak olarak görünselerde Henry'nin, Trezeguet'nin, Zidane'ın ve Anelka'nın sağı solu belli olmaz. Bir bakarsınız kupayı almış olarak görürüz onları. Fransa'da Anelka'nın yıllar sonra yine farkına varıldı ve kadroya alınmaya başlandı. Hazırlık maçlarında hep ilk 11'de forma şansı bulan Anelka birçok yıldızı kulübeye gönderdi. Raymond Domenech de hep Anelka'nın yanında olduğnu ve ona güvendiği belirtti. Ama Anelka'yı Domenech Dünya Kupası'na almaktan vazgeçti. Galatasaray'ın eski futbolcusu Marsilya'lı Franck Ribery ise kadroya alındı.
Zidane da daha önce milli takım serüvenine son noktayı koyduğunu belirtmiş ama yoğun baskılara dayanamayarak takıma tekrar geri dönmüştü. Ama bu kez daha ciddi bir şekilde futbolu bırakacağını açıkladı. Tüm dünyayı hüzne boğan bu karar ardından birçok yorum yapıldı. Di Stefano, Zidane'ın 40 yaşına kadar oynayabileceğini ifade ederken Beckham da hayatında gördüğü en iyi oyuncunun Zidane olduğunu açıkladı. Bu turnuva Zidane'ın son macerası olacak. Fransız futbolcular Zidane için daha da çok savaşacaklar. Zidane'ın tek amacı ise Fransa 98'de olduğu gibi sahneye yine çıkarak adını altın harflerle tekrar yazdırmak.
Fransa oyuncu potansiyeli açısından oldukça kaliteli. Domenech de Parreira ile birlikte, bu kulvarda en çok zorlanan isim şüphesiz. Kupa öncesinde kadro kurmakta zorlanan Domenech Her halükârda mayıs ayı sonunda Portekiz'de oynanacak Ümitler Şampiyonası'nda yer alacak Franck Ribery, bir süre önce omzundan sakatlanan Sydney Govou, Messi'nin sakatlığından yeteri kadar faydalanamayan ve ilk 11'deki yerini garantileyemeyen Ludovic Giuly, son dönemdeki performansıyla dikkati çeken ama bütün sezon göz önüne alındığında o kadar parlak bir aday olmayan, kavgalı olduğu Robert Pires, bir de sakatlıklar konusunda bayağı bir şanssız Jerome Rothen konusunda fikir ayrılığı yaşadı antrenörleriyle. Bu isimlerden sadece Ribery kadroya alındı.
Öte yandan Fransız futbol camiası, Fransa'nın ünlü spor yazarı Bruno Godard'ın yeni çıkan kitabı "Les Bleus" ile çalkalandı. "Maviler" anlamına gelen ve "Maviler 2006 Dünya Kupası'nı kazanabilir mi?" ikinci başlığıyla yayınlanan kitapta, Fransa Milli Takımı'nın, 2002'de Japonya ve Güney Kore'de yapılan Dünya Kupası'ndan bugüne kadarki yaşadığı çarpıcı olaylar kaleme alındı.
Son 4 yıldır konuyla ilgili araştırmalar yapan Godard, kitabında, Fransa Milli Takımı'nın 2002 Dünya Kupası'nda aldığı başarısız sonuçlardan sonra, futbolcuların kaldıkları lüks otellerin barlarında en pahalı hayat kadınlarıyla sabahlara kadar eğlendiklerini, antrenmanlar ve maçlarda bir sporcuya yakışmayan disiplinsiz tavırlar içine girdiklerini yazdı. Kitapta, Milli Takım'da hala forma giyen ünlü futbolcuların, Paris'in en lüks genelevi olarak bilinen Le Baron'u sık sık ziyaret ederek burada su gibi para harcadıkları yazılırken, burada çalışan Sacha adlı Hırvat bir genç kızın ifadelerine de yer verildi.
Kitabında futbolcuların yıllık kazançlarına da yer veren Godard, Thierry Henry'nin 7.8 milyon, Zinedine Zidane'ın 6 milyon, David Trezeguet'nin 5 milyon, Fabien Barthez'in 4.2 milyon, Anelka'nın ise 4 milyon avro yıllık kazançlarının bulunduğunu kaydetti. Bu futbolcuların çok zengin olduğunu anlatan Godard, kitabında, "Ancak buna rağmen hala kurt gibi paraya açlar. Milli Takım, 2005'in Kasım ayında Antil Adaları'nda bir uçak kazasının kurbanları için Benefit ile özel maç yaptı. 23 bin avroluk primi, bu kurbanların yakınlarına bağışlayacaklardı, ancak çoğu vermemiş, bazıları ise yüzde 30'unu vermiş" ifadelerine yer verdi.
Mutlaka izleyin: Franck Ribery
Bu satırlarda daha önce Anelka yazılıydı ama o kadroya alınmayınca Anelka'nın yerini Ribery'nin doldurmasını uygun gördük. G.Saray'a geldiğinde Anelka'nın bonusu olarak adlandırılan Ribery kısa zamanda farkını ortaya koydu ve boynuz kulağı geçti dedirtti. Marsilya formasıyla La Championnat'da fırtına gibi esen Ribery büyük takımların listesindeyken Marsilya ile uzun bir sözleşme imzaladı. Scarface olarak adlandırılan Ribery Fransa'ya giderken ülkeme dönüp, milli takım için göz önünde olmak istiyorum. Burada oynarsam milli takımda oynayamam demişti. Görünen o ki kaçtı ve milli takıma uzandı ama hakkını da vermek gerekli. Ribery Dünya Kupası'nda yedek oturabilir ama yeteri kadar şans bulursa kendini dünyaya gösterme fırsatını da bulacaktır.
Teknik direktör: Raymond Domenech
Euro 2004'ten sonra Jacques Santini'nin yerine göreve gelen Domenech'in en büyük özelliği futbolcuları çok iyi ve yakından tanıyor olması. Genç takımı çalıştırdığı yıllardan beri hepsinin her özelliği bilen, psikolojilerinden anlayan Domenech, elemelerde zaman zaman eleştirilere maruz kalmıştı. Oyunculuk döneminde de çok başarılı olan Fransız teknik adam Lyon, Strasbourg, Bordeaux ve Paris Saint Germain takımlarında oynamıştı.
Almanya'ya nasıl geldi?
Fransa elemelerde hiç de kendisinden beklenmeyen sonuçlar aldı. Ama grubun da zayıf olmasından dolayı Almanya vizesi almaya hak kazandı. Fransa'nın da bulunduğu 4. Grup'ta puanlar birbirine çok yakındı. Fransa 20 puanla lider olurken onu hemen ardından 18 puanla İsviçre, İsrail ve 17 puanla İrlanda takip etti.
Rakipleri:
Fransa kolay bir gruba düştü. Daha önce elemlerde de karşılaştığı İsviçre ile mücadele edecek olan Fransa'nın diğer rakipleri de Güney Kore ve Togo.
Taktik:
Bu sezon son kez mücadele edecek olan Zidane'ın performansı yine Fransa'nın kaderini belirleyecek. 1998'de Zidane'ın harika oyunuyla kupayı alan Fransa'yı yönlendirecek ilk isim Zidane. Öte yandan Domenech'in elinde de inanılmaz bir hücüm gücü var. Henry, Trezeguet, Wiltord gibi isimlere yer verecek olan Fransa'da birçok yıldız forma giyemeyecek. Elemelerde gol bölgelerinde sıkıntı yaşayan Fransa hazırlık maçlarında da istediği futbolu sergileyemedi. Domenech hücum gücü yüksek bir takımla sahaya çıkacak. Anelka'nın ise yedekte maçlara başlayaccağı düşünülüyor. 4-4-2 sistemini iyi uygulamayı amaçlayan Domenech'in orta sahadaki dinamosu ise Makelele olacak.
Başarıları:
Daha önce Dünya Kupası'na 11 (1930, 1934, 1938, 1954, 1958, 1966, 1978, 1982, 1986, 1998, 2002) kez katılma başarısı gösteren Fransa kendi evinde düzenlenen 98 Dünya Kupası'nda kupayı kimselere vermedi. Fransa, 1958 ve 1986'da da bronz madalyayı kazandı.
En çok milli formayı giyen futbolcusu:
Marcel Desailly (116)
Milli formayla en çok gol atan futbolcusu:
Michel Platini (41)
23 Kişilik kadrosu:
1 LANDREAU Mickael (Kaleci)
2 BOUMSONG Jean-Alain
3 ABIDAL Eric
4 VIEIRA Patrick
5 GALLAS William
6 MAKELELE Claude
7 MALOUDA Florent
8 DHORASOO Vikash
9 CISSE Djibril
10 ZIDANE Zinedine
11 WILTORD Sylvain
12 HENRY Thierry
13 SILVESTRE Mikael
14 SAHA Louis
15 THURAM Lilian
16 BARTHEZ Fabien (Kaleci)
17 GIVET Gael
18 DIARRA Alou
19 SAGNOL Willy
20 TREZEGUET David
21 CHIMBONDA Pascal
22 RIBERY Frank
23 COUPET Gregory (Kaleci)
Gana
Afrika futbolunda gözle görülür bir düşüş var. Avrupa futbolunun sistematikliğine ve sertliğine ayak uyduramayan Afrikalılar bu kupada farklı takımlarla temsil edilecekler. Nijerya yok, Kamerun yok... Afrika'nın iki aslanı bu kez kupayı televizyondan izleyecekler. Bizim de gözümüz Appiah'lı Gana üzerinde olacak. Afrika Kupası'nda takımını yönlendiren, derleyen, toplayan isim olarak göze çarpan Appiah Gana'nın en önemli kozu konumunda. Abedi Pele'den beri dünya futboluna önemli bir yıldız sunamayan Gan, Amoah'ın performansına bel bağlamış durumda. Afrika Kupası'nda hiçbir varlık gösteremeyen Gana gruptaki 3 maçta sadece 3 puan toplayabilmişti. Bu arada Gana ilk kez bir Dünya Kupası'nda boy gösterecek. Onlar için gruptan çıkmak bile önemli bir başarı olacaktır. Mutlaka izleyin: Stephen Appiah
2005-06 sezonunda Fenerbahçe'de müthiş bir form grafiği yakalayan Appiah, defansif özelliğinin yanı soıra ne kadar ofansa yatkın olduğunu da ispatladı. Muhteşem bir top kesme özelliğine sahip olan ve takımın kaptanlığını yapan Appiah, Fenerbahçe'den önce Juventus, Parma ve Udinese'de forma giymişti. Appiah elemelerde de 4 gole adını yazdırmıştı.
Teknik direktör: Ratomir Dujkoviç
Afrika takımlarının karakteristik özelliklerinden biri de çok sık teknik adam değiştiriyor olmaları. Gana da son 2 yıl içerisinde 5 teknik direktör değişikliğine gitti. Görevi Portekizli Mariano Barreto'dan devralan Sırp teknik adam Ratomir Dukoviç ilk defa Dünya Kupası heyecanı yaşayacak.
Taktik:
Gana sağlam bir orta saha ve defans hattına sahip. Defansta eski Bayern Münih'li Samuel Kuffour en etkili isim olarak göze çarparken, orta sahada ise Fenerbahçeli Stephen Appiah ile Afrika'nın en pahalı oyuncusu Michael Essien Gana'nın en önemli kozları.
Gana defansta etkili olmasına karşın ofans hattında büyük sorunlar yaşıyor. Mısır'da düzenlenen Afrika Kupası'nda daha da belirginleşen bu sorunun Dünya Kupası'na yansımaması için Dujkoviç'in nasıl bir taktik sergileyeceği ise merak konusu. Gana Afrika Kupası'nda sadece iki gol atabilmişti.
Genelde 4-4-2 sistemini tercih eden Gana, Afrika Kupası'nda 4-3-2-1 dizilişini tercih etmiş ve başarısız olmuştu.
Rakipleri:
Gana adeta bir ölüm grubunda. Rakipleri Çek Cumhuriyeti, İtalya ve A.B.D. Son yıllarda yükselen bir form grafiği yakalayan Çek Cumhuriyeti, tecrübeli İtalya ve tehlikeli A.B.D'nin olduğu bu grupta Gana'ya şans tanıyan neredeyse yok gibi. Ama futbol sürprizlere açık bir oyun Senegal örneğinde olduğu gibi... 2002'de çeyrek finale çıkan Senegal Fransa'yı yenme başarısı göstermişti.
Gana grubundaki rakibi İtalya'yı yakından tanıyan bir ekip. Fenerbahçe'li Appiah 8 yılını İtalya'da harcadı. Sammy Kuffour Roma'da, Asamoah Gyan Modena'da, Sulley Muntari ise Udinese'de forma giyiyor.
Muhtemel ilk 11:
Sammy Adjei, John Mensah, Sammy Kuffour, Emmanuel Pappoe, John Pantsil, Stephen Appiah, Michael Essien, Sulley Muntari, Otto Addo, Asamoah Gyan, Matthew Amoah
Başarıları:
Dünya Kupası'na ilk kez katılma başarısını gösteren Gana, Afrika'da son derece saygı duyulan bir futbol kültürüne sahip. Dünya Futbolu'na Abedi Pele gibi bir yıldızı armağan eden 4 kez (1963, 1965, 1978, 1982) de Afrika Uluslar Kupası'nı müzesine götüren Gana, son yıllarda ise önemli bir başarı elde edemedi.
En çok milli formayı giyen futbolcusu:
Abedi Pele (67)
Milli formayla en çok gol atan oyuncusu:
Abedi Pele
Almanya'ya nasıl geldi?
Afrika elemelerinde 2.grubu lider olarak tamamlayan Gana'yı en çok zorlayan ekipler Kongo ve G.Afrika oldu. Gana 21 puan toplarken ikinci sıradaki Kongo 16 puan toplayabildi.
23 Kişilik kadrosu:
1 ADJEI Sammy (Kaleci)
2 SARPEI Hans
3 GYAN Asamoah
4 KUFFOUR Samuel
5 MENSAH John
6 PAPPOE Emmanuel
7 SHILLA Illiasu
8 ESSIEN Michael
9 BOATENG Derek
10 APPIAH Stephen
11 MUNTARI Sulley
12 TACHIE-MENSAH Alex
13 MOHAMED Habib
14 AMOAH Matthew
15 PANTSIL John
16 OWU George (Kaleci)
17 QUAYE Daniel
18 ADDO Eric
19 PIMPONG Razak
20 ADDO Otto
21 AHMED Issah
22 KINGSTON Richard (Kaleci)
23 DRAMANI Haminu
Güney Kore
Güney Kore Asya'nın en spektaküler takımlarının başında geliyor. 2002'de Türk Milli Takımı'na büyük ilgi gösteren ve dostluk, kardeşlik adına muhteşem fotoğraf kareleri ortaya koyan G.Kore'nin sevinci bir nevi bizi de mutlu edecek. 2002'de Dünya Kupası üçüncülük karşılaşamasında yendiğimiz Güney Kore ile el elele vererek tüm dünyayı selamlamıştık. Onlar yine var bu heyecanda ama biz yokuz. O zaman takımın başında Guus Hiddink vardı. Bir dönem Fenerbahçe'yi de çalıştıran teknik adam gittikten sonra yerine bir başka Hollandalı geldi. En az onun kadar tecrübeli ve ünlü olan Dick Advocaat. Dört yıl önce Güney Kore Milli Takımı'nı Dünya Kupası Finalleri'nde yarı finale taşıyan Guus Hiddink, şimdi aynı takımı çalıştıran vatandaşı Dick Advocaat'a vereceği bir öğüt ya da önerisi olmadığını söyledi. Dünya Kupası'nın ardından Rusya Milli Takımı'nı çalıştırmak üzere 2 yıllık sözleşmeye imza atan Hollandalı teknik adam Guus Hiddink, Güney Kore televizyonu SBS'ye ilginç açıklamalarda bulundu. Hiddink, şu anda Güney Kore Milli Takımı'nı çalıştıran vatandaşı Dick Advocaat için, "Advocaat'ın benim öğütlerime ihtiyacı yok. O, çok fazla uluslararası tecrübesi olan bir teknik direktör. Zaten Güney Kore Milli Takım oyuncularının da kendilerine güvenleri çok fazla, çok istekliler ve iyi bir takımlar. Onların, Dünya Kupası Finalleri'nde tekrar başarılı olacaklarını ümit ediyorum" dedi. Advocaat, yaklaşık 7 ay önce, vatandaşı Hiddink'in yerine Güney Kore Milli Takımı'nın başına getirilmişti.
Öte yandan bizim gözlerimiz de Trabzonspor'un G.Koreli futbolcusu Lee Yong'da olacak.
Mutlaka izleyin: Park Ji-sung
G.Kore'nin son yıllarda yetiştirdiği en önemli futbolcu olarak dikkatleri çeken Park Ji-sung PSV Eindhoven takımında oynadığı futbolla parladı. 1981 doğumlu olan Dung'un en önemli özelliği bitmeyen enerjisi, farklı bir top sürüş ve tekniğine sahip olması. PSV'de adından sıkça söz ettiren ve M.United'ın teklifini kabul eden Sung 4 milyon sterline transfer olmuştu. Sung uzun yıllar daha G.Kore'nin gururu olacak.
Teknik direktör: Dick Advocaat
Guus Hiddink'den görevi devralan Advocaat'ın üzerindeki öenmli bir baskı olacak. Vatandaşı Hiddink 2002'de G.Kore'yi dünya dördüncülüğüne taşımıştı şimdi Güney Kore halkı Dick'ten de aynı başarıyı istiyor. Hollandalı teknik direktor PSV'de kupa ve lig sampiyonlugu kazandıktan sonra bir ara Hollanda Milli Takımını çalıştırmıştı. Daha sonra senelerce Glasgow Rangers'ın başında bulunmuş, tartışılır bir performans sergileyip 2002'de Hollanda'yı Louis van Gaal'den devralmıştı.
Almanya'ya nasıl geldi?
İki grubun olduğu Asya'dan 1.gruptan ikinci olarak çıkan G.Kore 6 maçta 10 puan topladı. Suudi Arabistan ise 14 puanla lider olarak gruptan çıktı.
Rakipleri
Rakipleri:
Güney Kore Milli Takımı, Almanya'daki Dünya Kupası Finalleri'nde ilk maçını Afrika temsilcisi Togo'ya karşı 13 Haziran'da Frankfurt'ta yapacak. G Grubu'nda yer alan Güney Kore'nin diğer rakipleri ise Fransa ve İsviçre.
Muhtemel ilk 11
Lee Woon-jae, Kim Dong-jin, Choi Jin-cheul, Kim Jin-kyu, Lee Young-pyo, Kim Nam-il, Park Ji-sung, Lee Ho, Lee Chun-soo, Lee Dong-gook, Seol Ki-hyeon
Başarıları:
Şu ana kadar 5 kez (1954, 1986, 1990, 1994, 1998, 2002) Dünya Kupası'na katılma başarısını gösteren G.Kore'nin aldığı en büyük başarı 2002'deki dünya dördüncülüğü.
En çok milli formayı giyen futbolcu
Hong Myung-Bo (135)
Milli formayla en çok gol atan futbolcusu:
Cha Bum-Kun (55)
23 Kişilik kadrosu:
1 LEE Woon Jae (Kaleci)
2 KIM Young Chul
3 KIM Dong Jin
4 CHOI Jin Cheul
5 KIM Nam Il
6 KIM Jin Kyu
7 PARK Ji Sung
8 KIM Do Heon
9 AHN Jung Hwan
10 PARK Chu Young
11 SEOL Ki Hyeon
12 LEE Young Pyo
13 LEE Eul Yong
14 LEE Chun Soo
15 BAEK Ji Hoon
16 CHUNG Kyung Ho
17 LEE Ho
18 KIM Sang Sik
19 CHO Jae Jin
20 KIM Yong Dae (Kaleci)
21 KIM Young Kwang (Kaleci)
22 SONG Chong Gug
23 CHO Won Hee
Hırvatistan
Ekollerinin Dünya Futbolu'nda bir marka olduğu gerçek. Dünya futboluna efsane isimler kazandırdılar ama artık onlar da eskisi gibi değiller. 90'lı yılların sonlarındaki Alen Boksiç, Davor Suker, Drazen Ladiç ve Robert Prosinecki'li kadro hala hafızalarımızda olmasına karşın, futbolseverlerin bugünkü Hırvat Milli Takımı'ndan 4-5 futbolcuyu bile saymaları, bilmeleri gerçekten zor. Elemelerde iyi bir performans ortaya koyan Hırvatistan'ın Dünya Kupası'nda başarılı olabilme ihtimali yok denecek kadar az olarak gösteriliyor. Simiç, Prso, Kovac gibi futbol piyasasından adı olan futbolculardan başka oyuna etki edecek yıldızı bulunmayan Hırvatistan takım futbolunu iyi oynayan ekiplerden. Yardımlaşmayı iyi yapan, orta sahada iyi top yapabilen Hırvatistan'ın kaleci antrenörlüğünü de Beşiktaş'tan tanıdığımız Marijan Mrmiç yapıyor.
Mutlaka izleyin: Dado Prso
Monaco'da oynadığı futbolla adını duyuran Dado Prso, G.Rangers'ta da adından sıkça söz ettirdi. Uzun boyu ve güçlü fiziğiyle rakiplerinin hava toplarında korkulu rüyası olan Dado Prso havanın yanı sıra yerden de çok etkili bir isim. Ceza sahasında son vuruşları da iyi yapan Prso G.Rangers'tan ayrılmak istemediğini de sıkça dile getiriyor.
Teknik direktör: Zlatko Kranjcar
Kulüp takımları düzeyinde önemli başarılar elde eden Zlatko Kranjcar son derece tecrübeli bir teknik adam. Özellikle psikolijiyi çok iyi bilen, futbolcusunun ruh analizini iyi analiz eden ve bu şekilde motivasyonlarını sağlayan Kranjcar, Hırvatistan'ın en önemli kozu durumunda. Kranjcar daha önce Dinamo Zagreb ve Rapid Wien takımlarını çalıştırmıştı.
Almanya 2006'ya nasıl geldi?
Macaristan, Malta, İrlanda gibi vasat ekiplerin arasından kolayca sıyrılan Hırvatistan 8. Grubu İsveç'in ardından averajla ikinci olarak tamamladı. Hırvatistan grupta 3. sırayı alan Bulgaristan'a da 8 puan fark atmıştı.
Rakipleri
Grupta Brezilya gibi herkesin favorisi bir takım olması onlar açısından tam bir şanssızlık. Grup birinciliği her takım için bir hayal. Sıra geldi ikinciliğe. Bunun için Hırvatistan'ın yanı sıra Asya devi Japonya ve bazı kesimler tarafından sürpriz yapması beklenen Avustralya savaş verecek.
Taktik
Kranjcar genellikle 3-5-2 veya 3-4-1-2 sistemini benimsenmesine karşın rakibin özelliklerine ve oyun gisişatına göre de sistemini değiştiriyor. Hırvatistan takımının en önemli hattı defans. Hırvatistan orta sahada bir türlü Prosinecki, Boban ve Asanoviç üçlüsü gibi bir düzen kuramadı. Kranjcar ise Niko Kovac ve Jerko Leko ile biraz olsun orta sahada etkili olmak istiyor. Forvette ise Kranjcar'ın fazla bir seçeneği yok. G.Rangers'lı Dado Prso üzerinden oynayacak olan Kranjcar, Prso'nun yanında tarz açısından Boksiç'e benzetilen Ivıca Olic'e şans vermesi beklenirken diğer adaylar da Werder Bremen'li İvan Klasniç, Bosko Balaban ve Brezilya asıllı Hırvat futbolcu Eduardo Da Silva.
Muhtemel ilk 11:
Butina, R. Kovac, Simunic, Tomas; Srna, Tudor, N. Kovac, Babic; Kranjcar, Prso, Olic (Klasnic).
Başarıları:
3 kez (1998, 2002, 2006) Dünya Kupası'na katılma başarısı gösteren Hırvatistan'ın en önemli başarısı 1998'de kazanılan Dünya Kupası üçüncülüğü. 1996'da Avrupa Futbol Şampiyonası'nda da çeyrek final oynama başarısını gösteren Hırvatlar, Yugoslavya dağılmadan önce de Dünya Kupası'nda 8 kez yer almışlardı.
En çok milli formayı giyen oyuncusu:
Robert Jarni (81)
Milli formayla en çok gol atan oyuncusu:
Davor Suker (45)
23 Kişilik kadrosu:
1 PLETIKOSA Stipe (Kaleci)
2 SRNA Darijo
3 SIMUNIC Josip
4 KOVAC Robert
5 TUDOR Igor
6 VRANJES Jurica
7 SIMIC Dario
8 BABIC Marko
9 PRSO Dado
10 KOVAC Niko
11 TOKIC Mario
12 DIDULICA Joe (Kaleci)
13 TOMAS Stjepan
14 MODRIC Luka
15 LEKO Ivan
16 LEKO Jerko
17 KLASNIC Ivan
18 OLIC Ivica
19 KRANJCAR Niko
20 SERIC Anthony
21 BALABAN Bosko
22 BOSNJAK Ivan
23 BUTINA Tomislav (Kaleci)
Hollanda
Hollanda kuşkusuz her futbolseverin gönlünde taht kuran bir ekiptir. Her ne kadar uzun yıllardan beri önemli bir başarı yakalamasalar da onları bu kadar sempatik yapan Cruyff'tur, Gullit'tir, Van Basten'dir, Koeman'dır. Onların yerine bir daha öyle isimler gelmedi ama Hollanda'nın en önemli sıkıntısı hala takım olamaması. Bireysel yetenek düzeyinde karşılaştırdığımızda şampiyonanın en iyi takımlardan birisi olan Hollanda'da Dünya Kupası başlamadan önce kadro krizi yaşandı. Portakalların efsane ismi Van Basten, Almanya'da mücadele edecek kadroyu açıkladığında Hollanda ve dünya futbolu şoka girdi. Hollandalı teknik adam Milanlı orta saha oyuncusu Seedorf ve Beyern Münih'in yıldız futbolcusu Roy Makaay'ı kadroya almadığını açıkladı. Van Basten'in Ajaxlı Klaas-Jan Huntelaar gibi genç bir oyuncuya yer vermesi dikkat çekti. Bu sezon önemli bir grafik yakalayan Alkmaar ve Ajax'ı temel olarak alan Van Basten, Van der Sar, Cocu gibi tecrübeli isimlerden de vazgeçemedi. Öte yandan Hollanda Fildişi Sahilleri vatandaşı olan Solomon Kalou'yu kendi milli takımlarında oynatabilmek için elinden gelen herşeyi yaptı ama Kalou'nun Hollanda vatandaşlığı için yaptığı başvuru reddedildi.
Mutlaka izleyin: Dirk Kuijt
Feyenoord'un yıldız ismi Kuijt bu sezon mükemmel bir performans sergilemeseydi, herhalde Makaay kadroda olurdu. Attığı gollerle Feyenoord'u ayakta tutan tek isim olarak göze çarpan Kuijt, Hollanda Milli Takkımı'nın yeni yüzü olacak. Dünyanın dev kulüpleri de şimdiden Feyenoord'un kapısını Kuijt için çalmaya başladı. Hollandalı futbolcu ise Feyenoord ile olan sözleşmesini 2009'a kadar uzattı. Takımın kaptanlığına getirilen Kuijt'ten tüm Hollanda bu kupada çok şeyler bekliyor. O ise İngiltere'de forma giymek istediğini açıklamıştı. Bu Dünya Kupası onun için bir vitrin olacak.
Teknik direktör: Van Basten
Hollanda da diğer bazı ülkeler gibi genç ve futbol efsanesi bir ismi milli takımın başına getirdi. Milan'da attığı gollerle herkesin gönlünde taht kuran ve dünyanın sayılı futbolcuları arasında gösterilen Van Basten'in milli takımının başında göstereceği performans merak konusu. O her ne kadar bazı futbolcuları kadroya almayarak ve daha önemli bir teknik direktörlük tecrübesi yaşamayarak belli kesimlerden tepki çekse de, nasıl kaliteli bir futbol donanımına sahip olduğu gösterecek bu kupada.
Almanya'ya nasıl geldi?
Geçtiğimiz Dünya Kupası'na katılamayarak büyük hayal kırıklığı yaratan Hollanda elemelerde çok iyi bir performas sergileyerek 1. Grubu lider olarak tamamladı. Hollanda'nın hemen ardından Çek Cumhuriyeti gelirken Romanya da ilk iki takımı zorladı.
Rakipleri
Holanda bu kupada da güçlü rakiplerle karşılaşacak. Sırbistan Karadağ ve Fildişi gibi ne yapacağı, nasıl performans sergileyeceği belli olmayan rakipler Hollanda'yı çok zorlayacaklar. Ama onların tek korkusu ise güçlü ve tecrübeli Arjantin.
Kadro:
Kaleciler: Patrick Lodewijks (Feyenoord), Edwin van der Sar (Manchester United/İngiltere), Maarten Stekelenburg (Ajax), Henk Timmer (AZ Alkmaar)
Defans oyuncuları: Khalid Boulahrouz (Hamburg/Almanya), Wilfred Bouma (Aston Villa/İngiltere), Giovanni van Bronckhorst (Barcelona/İspanya), Tim de Cler (AZ Alkmaar), Urby Emanuelson (Ajax), Kew Jaliens (AZ Alkmaar), Jan Kromkamp (Liverpool/İngiltere), Joris Mathijsen (AZ Alkmaar), Andre Ooijer (PSV Eindhoven), Barry Opdam (AZ Alkmaar), Ron Vlaar (Feyenoord)
Orta saha oyuncuları: George Boateng (Middlesbrough/İngiltere), Mark van Bommel (Barcelona/İspanya), Phillip Cocu (PSV Eindhoven), Edgar Davids (Tottenham/İngiltere), Nigel de Jong (Hamburg/Almanya), Denny Landzaat (AZ Alkmaar), Hedwiges Maduro (Ajax), Wesley Sneijder (Ajax), Rafael van der Vaart (Hamburg/Almanya)
Forvet oyuncuları: Ryan Babel (Ajax), Romeo Castelen (Feyenoord), Klaas-Jan Huntelaar (Ajax), Dirk Kuijt (Feyenoord), Martijn Meerdink (AZ Alkmaar), Ruud van Nistelrooy (Manchester United/İngiltere), Robin van Persie (Arsenal/İngiltere), Arjen Robben (Chelsea/İngiltere), Jan Vennegoor of Hesselink (PSV Eindhoven)
Başarıları:
Şu ana kadar 7 kez (1934, 1938, 1974, 1978, 1990, 1994, 1998) Dünya Kupası'na katılan Hollanda, Güney Kore ve Japonya'da düzenlenen 2002 Dünya Kupası'na katılamayarak tüm dünyayı şaşırttı. 1998'de dünya dördüncüsü olan Hollanda 1974 ve 1978'de final oynadı.
En çok milli olan futbolcusu:
Frank de Boer (112)
Milli formayla en çok gol atan futbolcu:
Patrick Kluivert (40)
İngiltere
İngiltere bu Dünya Kupası'na sancılı bir şekilde girdi. Bunun da tek sebebi News of The World gazetesiydi. Yaptığı sansasyon haberlerle tanınan bu gazete Dünya Kupası'ndan 2-3 ay önce İngiltere Milli Takımı Teknik direktörü Sven Goran Eriksson'u kandırmış, ağzından çok önemli laflar almıştı. Arap şeyhi kılığına giren muhabirler Eriksson'a İngiltere'den ayrılmasını istemişler İsveçli teknik adam da parada anlaşırlarsa bunu kabul edeceğini söylemiş bu sözler de İngiltere'de olay yaratmıştı. Bu Eriksson'un biletinin kesilmesine vesile olmuştu. Eriksson da dayanamayıp Dünya Kupası'nda sonra görevi bırakacağını açıklamıştı. Sam Allardyce, Steve Mclaren, Stuart Pearce, Martin O'Neill gibi birçok teknik adamın adı bu görev için anılmıştı. Dünya Kupası'na sayılı günler kala Portekiz Milli Takımı Teknik Direktörü Luiz Felipe Scolari'ye teklif götürülmüş bu olay Portekiz'de tepkiyle karşılanmıştı. İngiltere hemen ardından McLaren'a ciddi bir teklif götürdü ve Middlesbrough teknik direktörü bu teklifi hemen kabul etti. Daha önce yaklaşık 5 yıl Eriksson'ın asistanlığını yapan McClaren, 3 aydır devam eden teknik direktör arayışlarının cevabı oldu. McClaren'in 4 yıllık sözleşmeye imza attığı ve 1 Ağustos 2006 tarihinde göreve başlayacağı belirtildi.
Manchester United'da Alex Ferguson ile de 2 yıl çalışmış olan 45 yaşındaki Mcclaren, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Bu, bir teknik direktörün hayatı boyunca sahip olabileceği en büyük onur. Kariyerimin en parlak dönemini yaşıyorum. Middlesbrough'da harika vakit geçirdim. Oradaki herkese minnettarım, ancak bu reddedemeyeceğim bir teklif" diye konuştu.
İngiltere Milli Takımı'nda görev yapmış olan tek yabancı uyruklu teknik direktör olan İsveçli Eriksson ise, McClaren'in çok iyi bir futbol adamı olduğunu vurgulayarak, "Kendisi bir teknik direktör olarak mükemmeldir. Bu her zaman böyle oldu" dedi.
Kısacası teknik direktör konusu İngiltere için büyük bir handikaptı Dünya Kupası öncesi. Ama başka sorunlar da var: Sakatlıklar... Owen'ın bir lig maçında sakatlanması herkesi üzmüştü. Ama İngiltere en çok Rooney'in ayağından sakatlanması ile şok oldu. Rooney Dünya Kupası'nın ilk maçlarında forma giyemeyecek. Eriksson ise yine de 2006 Dünya Kupası'nda forma giyme şansı mucizelere bağlı olan yıldız forvet Wayne Rooney'den vazgeçmedi. Eriksson, iki ayrı yerden kırığı olmasına karşın Rooney'yi Dünya Kupası kadrosuna alacağını açıkladı ve "Sadece final maçında oynayabilecek olsa dahi O'nu kadromda görmek istiyorum" dedi.
Teknik Direktör Sven-Goran Eriksson tarafından İngiltere Milli Takımı'na davet edilen Arsenal'in genç golcüsü Theo Walcott, 2006 Dünya Kupası Finalleri'nde forma giymesi halinde tarihe geçecek. Theo Walcott, Almanya'da düzenlenecek olan Dünya Kupası Finalleri'nde takımının 10 Haziran'da Trinidad&Tobago maçında forması giymesi halinde 17 yaş ve 86 günle Dünya Kupaları tarihinde forma giyen en genç ikinci oyuncu unvanını elde edecek.
İngiltere de aynı Hollanda, İspanya gibi uzun yıllardan beri önemli bir başarı elde edemedi. Bunun ezikliğini içinde yaşayan İngiliz futbolculardan herkes bu turnuvada çok fazla şeyler bekliyor. Bakalım Beckhamlı, Lampardlı, Ferdinandlı İngiltere bu Dünya Kupası'nda nasıl bir performans sergileyecek?
Mutlaka izleyin: Wayne Rooney
Yeteneği, gücü tartışılmaz ama onun için geleceğin Gascoigne'i, Collymore'u olmasını beklemek de hakkımız olsa gerek. Saha içinde mükemmel olan Rooney'i saha dışında tanımak imkansız. Bahis oynayan, gece hayatına düşkün, içki içen Rooney'den bu Dünya Kupası'nda birçok futbol adamı ve İngilizler çok şey bekliyorlardı ama o sakatlandı. Turnuvada ilk maçlarda forma giyemeyecek olsa da Rooney İngiltere'nin en iyi ismi. Bakalım Rooney, Premier Lig'deki performansını dünyanın sayılı defanslarına karşı da gösterebilecek mi? Bakalım İngiltere Rooney'in forma giyebilmesi için nereye kadar yükselebilecek?
Teknik Direktör: Sven Goran Eriksson
Yazının başında da blirttiğimiz gibi Eriksson Dünya Kupası'ndan sonra görevi bırakacak. Onun için bu Dünya Kupası'nda İngiltere'nin performansı çok önemli. Ama kulislerde ise şimdiden Eriksson'un bir takımla anlaştığı konuşuluyor. Eriksson taktik uzmanı bir teknik adam ve oyunu okuması da onun en büyük özelliği. Kim ne derse desin Eriksson İngiltere için bir şans.
Almanya'ya nasıl geldi?
Elemelerde 6.Grup'ta bulunan İngiltere, grubunu lider tamamlayarak Almanya'ya geldi. Onları en çok zorlayan takım ise Polonya oldu. İngiltere 25 puan toplarken Polonya da 24 puanla onu takip etti. Avusturya, K.İrlanda, Galler gibi takımlar ise vasatı aşamadı.
Rakipleri:
İngiltere'yi bu grupta zorlayacak olan tek takım kuşkusuz Eriksson'un vatandaşı olduğu İsveç. Hatta İbrahimoviç'li İsveç'in gruptan lider olarak çıkması bile mümkün olabilir. Diğer rakipler ise güçsüz Paraguay ve Trinidad.
Başarıları:
İngiltere'nin Dünya Kupası'ndaki en büyük başarısı 1966 yılında evinde düzenlediği şampiyonada, kupayı kazanması olmuştu. Şu ana kadar 11 kez (1950, 1954, 1958, 1962, 1966, 1970, 1982, 1986, 1990, 1998, 2002) Dünya Kupası'na katılan İngiltere son yıllarda hiç başarı elde edemedi. İngiltere'nin son ?başarısı? 1990 yılındaki dördüncülüğüydü.
En çok milli olan futbolcusu
Peter Shilton (125)
Milli formayla en çok gol atan futbolcu
Bobby Charlton (49)
23 Kişilik kadrosu:
1 ROBINSON Paul (Kaleci)
2 NEVILLE Gary
3 COLE Ashley
4 GERRARD Steven
5 FERDINAND Rio
6 TERRY John
7 BECKHAM David
8 LAMPARD Frank
9 ROONEY Wayne
10 OWEN Michael
11 COLE Joe
12 CAMPBELL Sol
13 JAMES David (Kaleci)
14 BRIDGE Wayne
15 CARRAGHER Jamie
16 HARGREAVES Owen
17 JENAS Jermaine
18 CARRICK Michael
19 LENNON Aaron
20 DOWNING Stewart
21 CROUCH Peter
22 GREEN Robert (Kaleci)
23 WALCOTT Theo
İran
"İran futbolda en büyük başarısını 1997 yılının Kasım ayında elde etti. Milli takım, Avustralya ile oynadığı play-off elemelerinden galip çıkmış ve 1998'de Fransa'da yapılacak Dünya Kupası finallerine katılma hakkını kazanmıştı. Kadın-erkek, çoluk-çocuk bütün İranlılar bu zaferi kutlamak için sokaklara döküldü. Hükümet, uluslararası alanda kendisine rejimin propagandasını yapma şansı veren bu sonucu sevinçle karşılamış ve polise, meydanlardaki göstericilere sert davranılmaması talimatı verilmişti ama çok geçmeden, futboldaki başarının İran'da 1979'dan beri süren "mollalar rejimi"için gerçek bir sınav olduğu ortaya çıktı. Kadınlar maça
Kutlamalarda ipin ucu kaçtı. Sokaklar, bağırıp çağıranlarla, oynayanlarla, içip kendinden geçenlerle dolup taşıyordu. Hatta kadınlar arasında başındaki hicap adı verilen örtüyü sıyırıp, göbek atanlar bile vardı. Başbakan, derhal Melbourne'deki milli takım kafilesini aradı ve Tahran'a dönüş yolunu uzatmalarını, bir süre Dubai'de dinlenmelerini emretti. Haberlerde, bunun futbolculara bir ödül olduğu söylendi ama asıl amaç, ülkeyi kasıp kavuran futbol ateşini küllemek ve sevinçten çılgına dönen halkın bir nebze yatışmasını sağlamaktı. Bu önlem işe yaramadı.
Milli takım kafilesi Tahran'a gelip, 120 bin kişilik Azadi Stadı'na helikopterlerle indiğinde, korkulan oldu. Azadi, kolayca anlayabileceğiniz gibi özgürlük anlamına geliyor ama ülkede kadınların statlara girmesi yasak! O günün "özel"bir gün olduğunu düşünen on binlerce Tahranlı kadın, radyolardan yapılan uyanlara aldırmayarak Azadi Stadı'nın kapılarında toplandı. Polis onları uzaklaştırmak istediğinde haklı olarak bağırdılar: "Biz bu milletin bir parçası değil miyiz? Neden kutlamalara katılamıyoruz?"Çaresiz kalan güvenlik güçleri, önce tribünlerde üç bin kişilik bir yeri boşalttı ve kadınların bir kısmını bu özel bölüme aldı. Ancak hepsini içeri alabilme şansı yoktu. Polis, hiç susmadan slogan atan kadınlara "evinize dönün"diye yalvarırken, onlar yatağından taşan bir nehir gibi barikatları aştılar, kapıları kırdılar ve milli kahramanlarını kucaklayabilmek için stada daldılar. Bu, kadınların futbolun yardımıyla rejime attığı ilk goldü.
Olayları izleyen mollalar, İran Milli Takımı'nın başarısından rahatsız olmuşlardı ama yapabilecek bir şey yoktu. Dünyanın çoğu ülkesinde olduğu gibi İran'da da futbol, önemli toplumsal değişimleri önceden işaret edebilen bir oyun. Humeyni iktidara gelir gelmez, pop kültüre dair ne varsa, sosyal hayattan çıkarmaya çalıştı. Ünlü şarkıcıların konserleri yasaklandı, sinema sansür altında ezildi... Futbolun da yasaklardan nasibini alması planlanmıştı. Radyoda, televizyonda, camilerde yapılan bütün konuşmalarda futbol kötüleniyor, oyun hakkında sistemli bir karalama kampanyası sürdürülüyordu. Ama bu hamle ters tepti. Mollalar, her şeye rağmen maçlardaki seyirci sayısının arttığını şaşırarak fark ettiler. Artık B planına geçmekten başka çare kalmamıştı.
Anti-Amerikancı
Yenemedikleri futbolla sıkı bir işbirliğine gidecekler, camilerden sonra toplumu örgütlemenin en uygun mekânı olan statları kontrol altına almaya çalışacaklardı. Öyle oldu; İran'da tribünler her zaman milliyetçiliğin yükseldiği, anti-Amerikancı tezahüratın büyük yankı bulduğu yerler haline geldi. Ama hükümet, futbolun içerdiği risklerin farkındaydı, mesafeli durmayı sürdürdü. Sözgelimi, bugün halkın sevgilisi olan yıldız futbolcular, Almanya, İngiltere, Japonya gibi global kapitalizmin kalesi olan ülkelerin liglerinde top koşturuyor, büyük paralar kazanıyor. Gazete ve dergilerde onların sürdüğü lüks hayatı anlatan haber ve röportajların çıkması, yöneticilerin gözünde gençlik için kötü örnek. Yine benzer bir nedenle, İran televizyonları Avrupa Şampiyonlar Ligi maçlarını naklen yayınlayamıyor. Çünkü Playstation, Doritos, Nike gibi reklamları görünen markaların olduğu bir yaşam yok İran'da... Ve ülkeyi yönetenler, gençlerin henüz bu markalarla tanışmasını istemiyor.
Reform vaadiyle iktidara gelen ama devletin laikleşmesini, Batı'ya yönelmesini bekleyenleri hayal kırıklığına uğratan Hatemi, pek çok konuda olduğu gibi futbol konusunda da çelişkiler içinde. Futbola destek olmak, gençlerden yeni yıldızlar çıkarmak, onları Batı'ya kaptırmak anlamı taşıyor. Ama futbol sayesinde tüm muhalif sesleri kısmak, alınacak başarılı sonuçlarla bir yandan halkı onurlandırırken, bir yandan da ülkeyi dünyaya tanıtmak mümkün. Tabii kadınların sokaklarda göbek atması engellenebilirse... "
Yiğiter Uluğ'un Vatan Gazetesi'nde 6 Mayıs 2005 tarihinde yazdığı bu yazı İran'ın her şeyini çok iyi biçimde özetliyor. 98'de futbolda zirveyi yaşayan İran, Ali Daei gibi Almanya'da top koşturan futbolcularıyla Avrupa'ya açılmıştı. Bundan sonra Avrupa'ya birçok futbolcu ihraç eden İran'ın şimdiki yıldızı ise Bayern Münih formasını giyen Ali Karimi... Diğer önemli isimler ise Hashemian ve Mahdavikia...
İran'ın aklımızda kalan ender maçlarından biri de 1998'de ABD ile oynadığı ve yendiği maçtı.
Mutlaka izleyin: Ali Karimi
İran'ın son bombası olan Ali Karimi adını kısa sürede tüm dünyaya duyurmaya başardı. Bayern Münih formasıyla attığı gollerle bir anda ilk 11'in değişmez futbolcularından olan Karimi İran'da yılın futbolcusu seçildi. 2004 Asya Kupası'nda da gol kralı olan Karimi 1978 doğumlu.
Teknik direktör: Branko İvankoviç
1954 doğumlu olan Branko İvankoviç, 2002'den beri Milli takımın başında. Hırvat teknik adam ülkesinde Vatreks, Segesta ve Rijeka'da önemli başarılar elde etmiş ve daha sonra 1999 yılında Almanya'da Hannover takımının başına geçti. İran'ın başına geçtiği ilk aylarda kariyeri pek parlak olmadığı için eleştirilen İvankoviç, İran'ı Dünya Kupası'na götürmesiyle bu eleştirileri biraz olsun dindirmiş oldu.
Rakipleri:
İran 2006 Dünya Kupası'nda D Grubunda maçlarını oynayacak. Rakipleri Meksika, Portekiz ve ilk kez bir Dünya Kupası tecrübesi yaşayacak olan Angola olacak.
Almanya'ya nasıl geldi?
İran iki gruptan oluşan Asya 2.grubunu Japonya'nın ardından ikinci olarak tamamlayarak Dünya Kupası'na katılmaya hak kazandı. Grupta yer alan Bahreyn ve K.Kore varlık gösteremediler.
Başarıları:
2 kez (1978, 1998)Dünya Kupası'na katılma başarısı gösteren İran, Güney Kore ve Japonya'da düzenlenen 2002 Dünya Kupası'na gidemedi. Katıldığı 2 Dünya Kupası'nda da önemli bir başarı elde edemeyen İran 3 kez Asya şampiyonu oldu.
2006 Dünya Kupası Finalleri'nde mücadele edecek olan İran Milli Takımı'nın kadrosunda yer alan oyuncular ise şu isimlerden oluşuyor:
Kaleciler: Ebrahim Mirzapour (Foolad), Vahid Talebloo (Esteghlal), Hassan Roudbarian (Pas)
Savunma Oyuncuları: Yahya Golmohammadi (Saba Battery), Mohammad Nosrati (Pas), Rahman Rezaei (Messina), Sattar Zare (Bargh Shiraz), Hossein Kaabi (Foolad), Sorab Bakhtiarizadeh (Saba Battery), Amir Hossein Sadeqi (Esteghlal)
Orta Saha Oyuncuları: Javad Nekounam (Sharjah), Anderanik Teymourian (Abomoslem), Mehdi Mahdavikia (Hamburg), Ferydoon Zandi (Kaiserslautern), Ali Karimi (Bayern Münih), Mehrzad Madanchi (Persepolis), Javad Kazemian (Persepolis)
Forvet Oyuncuları: Ali Daei (Saba Battery), Vahid Hashemian (Hannover), Reza Enayati (Esteghlal), Arash Borhani (Pas), Masoud Shojai (Saipa), Rasoul Khatibi (Sepahan)
En çok milli olan futbolcusu:
Ali Daei (147)
Milli formayla en çok gol atan futbolcusu:
Ali Daei (109)
İspanya
Barcelona, Real Madrid veya Villarreal'e hiç benzemiyor İspanya Milli Takımı. Amancio'lu 1970'li yıllardan sonra bir türlü toparlanamayan İspanya neredeyse her uluslararası turnuvaya katılmasına karşın önemli bir başarı elde edemedi. Bireysel yeteneği takım oyununa yansıtamayan İspanya'dan bu kupada da şampiyonluk veya final beklemek çok zor. Başarıya aç olan İspanya Federasyonu da Dünya Kupası'nda başarı sağlanabilmesi için kesenin ağzını açtı. Federasyon, futbolculara, çeyrek finale kalınması halinde 90 biner, yarı finale çıkılması durumunda 210 biner ve takımın finale kalması halinde ise 360 biner Euro ödeneceğini belirtti. Almanya'ya gidecek 23 futbolcu ve 4 kişilik teknik heyete verilecek ödülleri garantilemek için farklı sigorta şirketleri ile görüşen RFEA, toplam 14 milyon 580 bin Euro'luk sigorta yaptıracak. Finallerde,Ukrayna, Tunus ve Suudi Arabistan ile aynı grupta bulunan İspanya'nın tur atlaması halinde, çeyrek veya yarı finalde Fransa ve Brezilya gibi takımlarla eşleşme olasılığı var. Luis Aragones kadroya 5 yeni isim çağırdı. Celta Vigo"dan Borja Oubina, Real Zaragoza'dan Cani, Getafe'den Jaime Gavilan, Real Betis'den Melli ve Villarreal'den Javi Venta... Bu oyuncularla İspanya çok da zor olmayan bu gruptan çıkabilir ama karşısına Almanya, İtalya gibi turnuva takımları çıkması halinde kupaya veda edebilir.
Mutlaka izleyin: Fernando Torres
Atletico Madrid'in yıldız futbolcusu Torres'in adı gün geçmiyor ki Avrupa'nın devleriyle anılmasın. Bakalım ekonomik açıdan sıkıntılı olan A.Madrid bu cazip tekliflere ne zamana kadar dayanacak ve eğer transfer gerçekleşirse bu durum Torres'in performansına nasıl yansıyacak. İspanya'nın en tehlikeli ismi tabii ki Raul. Ama izlenmesi gereken isim ise Fernando Torres. Fabregas, Reyes gibi isimlerin paslarıyla besleyecekleri bir Torres turnuvaya damgasını vurabilir.
Teknik direktör: Luis Aragones
İspanya'nın en iyi teknik adamların birisi olan Aragones Reyes ile Henry hakkında konuşmasına dek herkes tarafından sevilen bir isimdi. Ama Henry hakkında söyledikleriyle bir anda büyük bir tepkiyle karşılandı. Aragones kulüp takımlarıyla çeşitli başarılar yakaladı yakalamasına ama İspanya milli takımını çalıştırabilecek vizyona sahip olamadı bir türlü. İspanya Futbol Federasyonu bakalım bu hatasının ne zaman farkına varacak ve milli takımın başına dünyanın da hem fikir olduğu bir teknik adamı getirecek.
Almanya'ya nasıl geldi?
7.Grupta bulunan İspanya 2.olarak Almanya'ya geldi. Liderliği Sırbistan Karadağ'a kaptıran İspanya'yı Bosna Hersek 16 puanla takip etti. Belçika, Litvanya ve San Marino ise gruptan çıkabilecek puanları toplayamadılar.
Rakipleri
İspanya geçen yılların aksine bu kez kolay bir gruba düştü. Onları en çok zorlayacak takım bizim de yer aldığımız eleme grubundan kolaylıkla sıyrılan Ukrayna olacak. Tunus'un da ne yapacağı belli olmaz ama İspanya bu grubu lider olarak geçebilir. S. Arabistan ise grubun en zayıf takımı.
Kadro:
Kaleci: Iker Casillas (Real Madrid), Pepe Reina (Liverpool), Santiago Canizares (Valencia)
Defans: Antonio Lopez (Atletico Madrid), Pablo Ibanez (Atletico Madrid), Carles Puyol (Barcelona), Juanito (Real Betis), Melli (Real Betis), Asier del Horno (Chelsea), Joan Capdevila (Deportivo Coruna), Michel Salgado (Real Madrid), Sergio Ramos (Real Madrid), Carlos Marchena (Valencia), Javi Venta (Villarreal)
Orta saha: Cesc Fabregas (Arsenal), Jose Antonio Reyes (Arsenal), Andres Iniesta (Barcelona), Xavi (Barcelona), Joaquin (Real Betis), Borja Oubina (Celta Vigo), Ivan de la Pena (Espanyol), Jaime Gavilan (Getafe), Luis Garcia (Liverpool), Xabi Alonso (Liverpool), David Albelda (Valencia), Ruben Baraja (Valencia), Vicente (Valencia), Marcos Senna (Villarreal), Cani (Real Zaragoza)
Forvet: Fernando Torres (Atletico Madrid), Fernando Morientes (Liverpool), Raul (Real Madrid), David Villa (Valencia)
Başarıları:
Dünya Kupası'na 11 kez (1934, 1950, 1962, 1966, 1978, 1982, 1986, 1990, 1994, 1998, 2002) katılan İspanya 1950 yılında yarı final oynadı.
En çok milli olan futbolcusu:
Andoni Zubizarreta (126)
Milli formayla en çok gol atan futbolcusu:
Raul (42)