Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

Dini Şiirler ve Menkıbeler

uzm@n

New member
Local time
19:07
Katılım
14 Mart 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Hemen kurtuldun mu sandın ölünce

Kıl namazı, elin harama salma,
çok yaşarım, dünya hep kalır sanma!
Beş namaza sarıl, gençlik çağında!
Ektiğini biçersin, Cennet bağında.

İki kişi ölümü hatırlamaz,
haram işler, biri de namaz kılmaz!
Bir gün gelir, tutmaz olur bu eller,
söyleyemez, Allah demeyen diller!

***

Sual melekleri kabre geleler,
namazı doğru kıldın mı diyeler.
Hemen kurtuldun mu sandın ölünce?
senin için azap hazır diyeler.
 

uzm@n

New member
Local time
19:07
Katılım
14 Mart 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Herkesin var bir kesi

Herkesin var bir kesi,
ben bi kesin, yok kimsesi.

Ben bi kesin, sen ol kesi,
ey kimsesizler kimsesi!
 

uzm@n

New member
Local time
19:07
Katılım
14 Mart 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Hilye-i seadet

Eshabına nasihatten sonra,
Fahri âlem dedi, benden sonra,

Hilye-i pakimi, görse biri,
olur o, yüzümü görmüş gibi.

Gördükte, hubbu hasıl olsa,
yani, hüsnüme aşık olsa.

Beni görmeği etse arzu,
kalbi, sevgimle olsa dolu.

Cehennem olur, ona haram,
Rabbim, Cenneti eder ikram.

Dahi, haşretmez çıplak, anı Hak,
olur gufranına, Hakkın mülhak.

Denildi ki, hilye-i Resuli,
severek yazsa, birinin eli,

Eder Hak, onu korkudan emin,
bela ile dolsa, ruy-i zemin.

Hastalık görmez, dünyada teni,
ağrı çekmez hiç, bütün bedeni.

Günah etmiş ise de, bu adam,
Cehennem cismine, olur haram.

Ahirette azabdan kurtulur,
dünyada her işi, kolay olur.

Haşreyler, anı hem, Rabbi celle,
dünyada, Resulü görenlerle.

Hilye-i Nebiyi, güç iken beyan,
başlarız, ona oldukça imkan.

Sığınarak Zülcelale,
vasf ederiz acizane.

İttifak etti, bu sözde ümem,
kırmızı beyazdı, Fahri âlem.

Mübarek yüzü, halis ak idi,
Gül gibi, kırmızımtırak idi.

İnci gibi, yüzündeki teri,
pek hoş eylerdi, güzel cevheri.

Terleyince, O menbaı sürur,
dalgalanırdı sanki, bahri nur.

Görünürdü gözü, daim sürmeli,
kalbleri çekerdi, güzel gözleri.

Akı, beyaz idi gayetle,
Onu övdü Rabbi, âyetle.

Siyahı anın, değildi ufak,
bir idi ona, yakınla uzak.

Geniş, güzel ve latifti gözü,
nur saçardı hep, mübarek yüzü.

Kuvve-i bâsıra-i Mustafavi,
gece gündüz gibi, olurdu kavi.

Bakmak arzu etseydi, bir yere,
Cism-i pâki de dönerdi bile.

Başa tâbi ederdi cesedi,
bunu terk etmemişti ebedi.

Hem, cisim idi, Resul-i ekrem,
yaraşır, ruh-i mücessem desem.

Güzel, hem sevimli idi Resul,
Hakka çok, sevgili idi Resul.

Malikle Ebu Hâle, söyledi,
hilal gibi, açık kaşlı idi.

İki kaşı arası, her zaman
gümüş gibi görünürdü, ayan.

Mübarek yüzü, az yuvarlaktı,
derisi, berrak, hem de parlaktı.

Siyah kaşları mihrabı, anın,
kıblesi idi, bütün cihanın.

Ortası yüksekçe görünürdü,
yandan bakınca, mübarek burnu.

Çok güzel idi, çekme ve latif,
edemez gören, Onu tam tarif.

Seyrek idi, dişlerinin arası,
parlardı, sanki inci sırası.

Ön dişleri, ettikçe zuhur,
her tarafı, kaplardı bir nur.

Gülse idi, iki cihanın serveri,
canlı cansız, her şeyin Peygamberi.

Görünürdü, ön dişleri, pek afif,
dolu daneleri gibi, çok latif.

İbni Abbas der, Habib-i Huda,
gülmeğe, eyler idi istihya.

Hem hayâsından O, dinin senedi,
kahkaha etmedi derler, ebedi.

Nazik, mahcup idi, Resul-i cenab,
daim eyler idi, bakmağa hicab.

Yüzü benzerdi, yuvarlak aya,
zati aynaydı, yüce Mevlaya.

Nurlu idi hep, o vech-i hasen,
bakılmazdı, tenevvüründen.

Gönüller aldı, o güzel Nebi,
aşıkı oldu yüzbin Sahabi.

Bir kerrecik görenler, rüyada,
dediler, böyle zevk yok, dünyada.

Hem güzel yanakları, bileler,
fazla etli değildi, diyeler.

Anın etmişti, cenab-ı Halık,
severek, yüzün ak, alnın, açık.

Boynunun nuru, ederdi her an,
saçları arasında, lemean.

Mübarek sakalından, iyi bil,
ağarmıştı ancak, on yedi kıl.

Ne kıvırcıktır, ne de uzun,
her uzvu gibi idi, mevzun.

Gerden-i pâki Resul-i afak,
gayet ak idi ve gayet berrak.

Eshab içinden, çok ehl-i edep,
karnı, göğsiyle, birdi, dedi hep.

Açılsaydı, mübarek sinesi,
feyiz saçardı, ilim hazinesi.

Aşka olunca, mahall-i teşrif,
başka olurmu, o sadr-ı şerif?

Mübarek sinesi, geniş idi,
İlm-i ledün, Ona inmiş idi.

Ak ve berraktı, o sadr-ı kebir,
sanırdı görenler, bedr-i münir.

Ateş-i aşk-ı zât-ı ezeli,
odlara yakmıştı, O güzeli.

Bilir elbet bunu, pir-ü civan,
yassı kürekliydi, Fahr-i cihan.

Sırtı ortası hem, etli idi,
kerem sahibi, devletli idi.

Gümüş teninde, letafet vardı,
irice mühr-i nübüvvet vardı.

Sırtında idi, mühr-i nübüvvet,
sağ tarafına yakındı, elbet.

Bildirdi bize, edenler tarif,
Bir büyük ben idi, mühr-i Şerif.

Rengi, sarıya yakın, karaydı.
güvercin yumurtası kadardı.

Etrafına çevirmiş, sanki hatlar,
birbirine bitişik, kılcağızlar.

Anlatanlar, O âli nesebi,
dedi, iri kemikliydi Nebi.

Her kemik iri, merdane idi,
sureti, sireti şahaneydi.

Mübarek azasının her biri,
uygun yaratılmıştı hem, kavi.

Çok hoş idi, her uzvu anın,
âyetleri gibi, Kur’anın.

Elleri ayası, O sultanın,
ayakları altı, dahi anın.

Geniş ve pak idi, nazik mergub,
taze gül gibi, latif ve mahbub.

Çok mevzun idi, der ehli nazar,
o kerametli, mübarek eller.

Selam verseydi, birine eğer,
tebessüm ederdi hep, Peygamber.

Bir iki gün, geçseydi aradan,
hatta uzasaydı da, bir aydan.

Belli olurdu, hoş kokusundan,
o kimse, adamlar arasından.

Billur gibiydi, ten-i bimuyu,
nice medh edeyim, ol pehluyu.

Dostu seyr etmek için, O şerif,
göz olmuştu, bütün cism-i latif.

Kemal üzereydi, nazik teni,
Hallâk göstermişti. hikmetini.

Yoktu, göğsünde, karnında asla,
hiçbir kıl, sanki gümüş levha.

Göğsü ortasından aşağı yalnız,
bir sıra kıl, dizilmişti, hilafsız.

Bu siyah hat, mübarek bedeninde,
hoştu, hale gibi, ay çevresinde.

Bütün ömründe kalmıştı, keza,
gençlikte gibi, mübarek aza.

İlerledikçe, sinn-i Nebevi,
tazelenirdi hep, gonca gibi.

Hem dahi, kâinatın Sultanı,
zan eyleme ki, ola pek yağlı.

Ne zaif, ne de pek etli idi,
mutedil, hem pek kuvvetli idi.

Lahmı, şahmı, dediler ehl-i derun,
birbirinden, ne ziyadeydi, ne dun.

Etmiş, ol beden serayın üstad,
adl-ü dad ile, esasın bünyad.

İtidal üzere idi, pak teni,
nura gark olmuştu, bütün bedeni.

Orta boylu idi, o Sidre mekan,
ortalık, Onun ile buldu nizam.

Seyreden, mucize-i kametini,
dedi hep, medhedip hazretini.

Görmedik böyle, gül yüzlü güzel,
boyu, hem huyu, hem yüzü güzel.

Orta boylu iken, Nebi,
uzun kimseyle yürüseydi.

Ne kadar, uzun olsa idi, o er,
yine yüksek görünürdü, Peygamber.

uzun boylu olandan o cevher,
yüksek idi, el ayası kadar.

Bir yol gitseydi, izzetle,
hızlı yürür idi, gayetle.

Deriz, vasf-ı şerifinde yine,
yürürken, eğilirdi önüne.

Yani, bir yokuştan iner gibi,
daim önüne, az eğilirdi.

Şanlı, şerefli idi, o Celil,
İftihar eylerdi, ruh-ı Halil.

Bir zatı ki, murad ede Huda,
her azası, olur elbet ala.

Yolda giderken, eğer bir kimse,
ansızın, Resulullahı görse,

Korku düşerdi, kalbine anın,
yüksekliğinden, Resulullahın.

Hem de biri, Nebi ile, müdam,
sohbet ederek, söylese kelam.

Sözlerindeki lezzet ile, ol,
kul olurdu, kabul etse Resul.

Etmişti Onu, Hallak-ı ezel,
Hüsn-i ahlakla, bi misl-ü bedel.

Ya Resulallah! gücüm yok medhine,
yaratıldık hep, senin hürmetine.

Hasılı, ey Şah-ı iklimi vefa,
sana canım da feda, her şey feda!
 

uzm@n

New member
Local time
19:07
Katılım
14 Mart 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Hudâ Rabbim

Hudâ Rabbim, nebim hakkâ Muhammeddir Resulullah,
hem İslam dinidir dinim, kitabımdır kelamullah.
Akaidde, ehl-i sünnet oldu mezhebim, hamdolsun, amelde,
Ebu Hanife mezhebi, mezhebim vallah.

Dahi zürriyyetiyim Âdem aleyhisselamın hem,
Halilin milletiyim, dahi kıblem Kâ’be, Beytullah.
Hep eshab-ı güzin, tabi’in ve müctehidlerin,
nekim var ehl-i sünnet velcemaat, cümle ehlullah.
 

uzm@n

New member
Local time
19:07
Katılım
14 Mart 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
İlimsiz bir şey olmazİlimsiz bir şey olmaz, ilim her şeye baştır,
Karanlık yollarda o, en aziz arkadaştır.

Ondan sadık dost olmaz, ondan vefalı yâr yok,
Her şeyde zarar olsa, onda asla zarar yok.

İlim, uçsuz bucaksız, bir ummanı andırır,
ilimden başka her şey, insanı usandırır.

Nasıl kıymetli olmaz, Allah onu övüyor,
Bak Nebi-yi muhterem, bir hadiste ne diyor:

Ara, her yerde ilmi, o yer ister Çin olsun!
İlim öğrenmek farzdır, her mümin için olsun.

Bak Ali-yül-mürteza, ne diyor dinlesene:
(Köle olurum bana, bir harfi öğretene).

Âlimler, dini İslamı, yıkılmaktan kurtarır,
Onlar şu yer yüzünde, zılli sıfatullahtır.

Mürekkebi ulema, azizdir hatta şundan:
fi sebilillah akan, şehitlerin kanından.

Çünkü, cihad-ı ekber, ancak ilimle olur,
Kıyamette ilmiyle âmil olan kurtulur.

Âlim, zahidden üstün, zühd, ilmin altındadır,
Âlimler, ahirette, nebiler yanındadır.

Deme cihanda âlim, kalmadı, belki vardır,
aç gözünü, kalbinden zulmet perdesin kaldır!

Bu dinin âlimleri, hadisle övüldüler,
Beni İsrail’deki nebiler gibidirler.

Âlimlerin bir sözü, yıllarca, baki kalır,
insanı en alçaktan, yükseklere kaldırır.

Şimdi âlim bulmak zor, o halde ne yapmalı?
Onların kitabını durmadan okumalı!

Kitab, altın bir kafes, ilim içinde kuştur,
Kafesi satın alan, kuşa malik olmuştur.

Sarıl kitaplara ki, kalbin nur ile dolsun,
önce okuyacağın, Kur'an-ı kerim olsun!

Sonra, kıymetli eser, Buhari ve Müslimdir,
badehu Mektubat-ı İmam-ı Rabbanidir.

Tesavvuf ile fıkıh, burada vaslolmuştur,
öyle bir âlimdir bu, hadisle övülmüştür.

Harikalar menbaı, hiç duyulmayan sözler,
Asırlarca çözülmez, ne meseleler gizler

Hepsi Mektubatta ve tercümesinde vardır,
onsuz kurtuluş zordur, onsuz ilim, noksandır.

Eshab-ı kiram risalesi de, gör, ne iyi,
oku! Güzel anla da, takdir et sahabeyi.

Mektubat tercümesi, ebedi seadettir,
Çok şükür her yerde var, tamamı bil, üç cilttir.

İbni Abidine bak, bir derya ki, sonsuzdur!
Hanefi’de en büyük fıkıh kitabı budur.

Gör, İhya-ül-ulumu, Kimya-ı saadeti,
Gazaliyi yâdından çıkarmazsın ebedi.

Riyadunnasıhini okuyunca anlarsın,
Muhammed Rebhamiye, ne büyük âlim dersin.

Şeyhul-ekber, Geylani, öğren Behaeddini,
böyle zatlar korumuş, yıkılmaktan bu dini.

Mevahib, her eserde, adı geçen kitabtır,
Resuli müctebayı, uzun uzun anlatır.

menkıbeler pınarı, Çihar-ı yar-ı güzin,
İhtiyacı çok ona, kararan kalbimizin.

Merakıl-felah ve Mevkufat kıymetlidir,
Mecmua-yı zühdiyye, sana çok şey öğretir.

Marifetnameyi gör, İbrahim Hakkıyı bil,
çok oku Birgiviyi, sanma faydalı değil.

Tercüme-i halleri, tanınmış Evliyanın,
içinde anlatılmış, Reşehat, Nefehatın.

Berekat-ı Ahmedi, Mucizat-ül-Enbiya,
ne güzel yazılmıştır, Hadika-tül-Evliya.

Dürri yektayı da gör, hem Umdet-ül-İslamı,
Miftahul-Cenneti, Ey Oğul İlmihalini.

Rabıta risalesi, tesavvufu bildirir,
musannifi esseyyid Veli Abdülhakimdir.

Daha nice kitap var, denizde inci bunlar,
Rahmeti Hakta olsun, her birini yazanlar.

Bizlerden selam eyle, ya Rabbi, sen onlara,
kolaylık ver onların yolunda olanlara!.
 

uzm@n

New member
Local time
19:07
Katılım
14 Mart 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
İmanın tohumu beş vakit namazdır

İmanın tohumu beş vakit namazdır,
müslümanım diyen, kılsa gerektir.

Namazın lezzetini duyamayanlar,
ruhunu tedavi, etse gerektir.

Bilmek istersen kim, necat bulmayan,
namaza hiç ehemmiyet vermeyen!

Mizan terazide hayrın bulmayan,
ezanı işitip, gelmeyenlerdir
 

uzm@n

New member
Local time
19:07
Katılım
14 Mart 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Kimseye bâki değildir

Mal-ü mülke olma mağrur, deme var mı ben gibi?
Bir muhalif yel eser, savurur harman gibi!

Kimseye bâki değildir, mülk-i dünya sim-ü zer,
bir harap olmuş kalbi, tamir etmektir hüner.

Sim-ü zer: altın ve gümüş.
 

uzm@n

New member
Local time
19:07
Katılım
14 Mart 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Müstekîm olHiç usandırma ili, il usandırmaz seni,
hileli iş yapma hem, kes dolandırmaz seni!
din düşmanından bir su, içme kandırmaz seni,
korkma kâfirden âteş, olsa yandırmaz seni!

Müstekîm ol, hazret-i Allah utandırmaz seni!

Her zarar, insana bil, kendi nefsinden gelir,
yüz karası âdeme, su’-i fehminden gelir
şeref-ü şan mekana hep mekininden gelir,
istikâmet insana, elbet dininden gelir.

Müstekîm ol, hazret-i Allah utandırmaz seni!

Her şey geçer âlemde, bir hâlde yoktur sükun!
bil ki değmez teessüf etmeğe dünyay-ı dun!
İstikâmet zarardan, seni hep eyler masun.
Hak eder sâdıkların hasmını elbet zebun.

Müstekîm ol, hazret-i Allah utandırmaz seni!

Birini tezlil için, zulümle etme iştigâl,
arkadaş kazanmağa, olur mani su’-i hâl,
yüz suyu dökme sakın, hem de etme kil-ü kal,
müstekîm ol, hep çalış, verir elbet Zülcelâl.

Müstekîm ol, hazret-i Allah utandırmaz seni!

İster ise hıfz eder, hep Allahü lem yezel,
ırzına müminlerin, düşman verse de halel,
tâ ezelden söylenir, halk dilinde bu mesel:
celb eder mükâfâtı, insana elbet amel.

Müstekîm ol, hazret-i Allah utandırmaz seni!

At riyayı, tezyin et, ihlasla ef’âlini,
boş buğazlık eyleme, fikr et önce kâlini!
ne türlü saklayayım, desen de ahvâlini,
Hak teâlâ a’lemdir, bilir bütün hâlini.

Müstekîm ol, hazret-i Allah utandırmaz seni!

Mağrur olmaz mal ile, mülk ile, ehl-i hired,
insanın işi döner, her şeye vardır bir had,
ölüm vakti gelince, kimseden gelmez meded,
nefsine uyma sakın, hâk olur bir gün cesed.

Müstekîm ol, hazret-i Allah utandırmaz seni!

Sonsuz cihanı düşün, zıllı âbâd eyleme,
Ehl-i sünnet kitabı, oku inâd eyleme,
fırsat eldeyken uyan, ömrü berbâd eyleme,
yakmağa sürükliyen fi’li mu’tâd eyleme!

Müstekîm ol, hazret-i Allah utandırmaz seni!

Hâline şeytan güler, görünce bu gafleti,
kendine gel azizim, güldürme ol şirreti,
hâin olma, cihana, ver keremle şöhreti,
her şeyin üstündedir, hüsn-ü hulkun rif’ati.

Müstekîm ol, hazret-i Allah utandırmaz seni!
 

uzm@n

New member
Local time
19:07
Katılım
14 Mart 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Ne faydaYeni ilaç bulduk, diyor tabipler,
Lokman gibi, devâ bilse, ne fayda.
Son nefeste söylemezse, bu diller,
bülbül gibi dilin olsa, ne fayda?

Milyarın olsa da, rızkını yersin,
ecel şerbetini bir gün içersin!
Yalın ayak, başın açık gidersin,
dünya dolu, malın olsa, ne fayda!

İlmin, rütben çok olsa da kardeşim,
imanın yoksa, günah ise işin,
Secdeye hiç, koymadın ise, başın,
dünyaya diktatör olsan, ne fayda.

Sur çalınıp, yıldızlar dökülünce,
deniz kuruyup, sular çekilince,
Dağlar da, pamuk gibi atılınca,
harâmdan mal toplamışsan, ne fayda.

Cehennem, uzaktan gösterilince,
ateşin, mahşer yerine sürünce,
Sırat köprüsüne, halk yürüyünce,
aslan gibi gücün olsa, ne fayda?

Helâl, harâm demez, toplarsın malı,
Milyon olsa, dersin milyar olmalı.
Gözün aç, bu dünya fanidir fani!
gidecek, sende çok dursa, ne fayda?

Bir gün olur, götürürler evinden,
kurtuluş yok, Azrâilin elinden.
Allah adını bırakma dilinden,
bin yıl kadar ömrün olsa, ne fayda?

Zahmetli iş yoktur, İslamiyet’te,
kalbi, ruhu besler, ibadetler de.
Ne için müslüman olmazsın, sen de?
kâfir, çok iyilik etse, ne fayda?
 

uzm@n

New member
Local time
19:07
Katılım
14 Mart 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Ne yürürsün hayal üzreGeçirme ömrünü mümin, sakın ki, kîl-ü kal üzre!
sözün manasını anla, ne yürürsün hayal üzre?

Bu dünyanın süslerine, aman aldanma ey gâfil!
buna her kim gönül verse, geçer ömrü melâl üzre.

Bir dikkatli nazar etsen, bu dünya ehline canım,
kazanırlar para daim, bunlar cenk ve cidâl üzre.

***

Bu dünyaya neler geldi, ben diyenler geçüp gitti,
bilmeli, bu fani mülkü, yarattı Hak zevâl üzre.

Kaçarsan arkandan gelir, kovalarsan yetişmezsin,
ki, dünya gölgeye benzer, denildi bu misal üzre.

Akıllı olan bir kişi, gönül vermez bu dünyaya,
düşkün olmaz ondan yana, bilir onu kemal üzre.

Bir kalb dünyaya bağlansa, ibadet zevkini duymaz,
Onunçün Zâti bu şiiri, getirdi hasbihâl üzre.
 

uzm@n

New member
Local time
19:07
Katılım
14 Mart 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Nefsim beni harap etti


Nefsim beni harap etti,
Ümidimi turap etti,
Hislerimi serap etti,
Nefs elinden kurtar Rabbim!


İçimde bir doymaz ejder,
Beni her an yutmak ister,
Hayatımı etti heder,
Nefs elinden kurtar Rabbim!

Gerçek bana oldu hayal,
Korkutuyor beni bu hal,
Kararmakta her gün ikbal,
Nefs elinden kurtar Rabbim
 

uzm@n

New member
Local time
19:07
Katılım
14 Mart 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Nefsini terk etmedenNefsini terk etmeden Rabbini arzularsın,
hayvanı sen geçmeden, insanı arzularsın.

(Men arefe nefsehü, fekad arefe rabbeh),
kendini sen bilmeden, Sübhanı arzularsın!

Sen bu evin kapısın, henüz bulup açmadan,
ma’şuka kavuşacak, zamanı arzularsın.

Dışarı üfürmekle, yakılır mı bu ocak?
Gönlün Hakka vermeden, ihsanı arzularsın!

Dağlar gibi kuşatmış, tenbellik, kardeş seni,
günahını bilmeden, gufranı arzularsın!

Konuk için evin yok, hiç hazırlığın da yok,
ıssız dağın başında, mihmanı arzularsın!

Bostanı, bağı gezdim; meyvesin bulamadım,
sen söğüt ağacından, rummanı arzularsın!

Gece sayıklar gibi, anlaşılmaz söz ile,
sen de mi ey Niyazi, irfanı arzularsın?

Camı temizlemeden, aynayı arzularsın,
zünnarını kesmeden, imanı arzularsın!

Küçük çocuklar gibi, binersin ağaç ata,
tecriben yok, topun yok, meydanı arzularsın!

Karıncalar gibi sen, ufak ufak yürürsün,
meleklerden ileri, seyranı arzularsın!

Topuğuna çıkmadan, suyu deniz sanırsın,
sen dereyi geçmeden, ummanı arzularsın!

Haydi Niyazi yürü, atma okun ileri,
derdiyle kul olmadan, sultanı arzularsın!
 

uzm@n

New member
Local time
19:07
Katılım
14 Mart 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
NeylerimCanan elinden gelmişim,
fani mekanı neylerim,
Ol mülke meylim salmışım,
ben bu cihanı neylerim.

Hep itibarım atmışım,
aşıklığa el katmışım,
Ben nefsi dosta satmışım,
bu düşmanı neylerim.

Aşkı tabibim kılmışım,
derdinde derman bulmuşum,
Abdülhakimi görmüşüm,
yünaniyanı neylerim.

Ma’rifet tadın almışım,
fenâ tahtına varmışım,
Mahfice sultan olmuşum,
dünya varlığı neylerim.

Her ne gelirse yahşidir,
zirâ o dostun bahşidir,
Çün cümle onun işidir,
ben bed gümanı neylerim.

Gerçi zaman devran ile,
pir etti cismim şan ile,
Gönlüm civandır can ile,
pir-ü civanı neylerim.

Yâri bana bes görmüşüm,
ağyârı dilden sürmüşüm,
Ünsile tenhâ durmuşum,
ben ins-ü canı neylerim.

Dilden dile bin tercüman,
varken ne söyler bu lisan,
Çün can-ü dildir hem zeban,
nutk-u beyanı neylerim.

Şimdi! cemi’i halktan,
müstağniyim billâhi ben,
Hallâk-ı âlem var iken,
halk-ı zamanı neylerim?
 

uzm@n

New member
Local time
19:07
Katılım
14 Mart 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Pervaneden al gizliAldın mı kalb yoluyla, yektâ haberini sen,
duydun mu hem Yusüf ve Züleyhâ haberin sen?
Kalbini nice yıllar, ağlatmadı mı bu aşk,
alsan n’olur doğruca, Leylâ haberini sen?

Dağlar dahi duramaz, onun yüzüne karşı,
âlime sor Tur ile, Musâ haberini sen!
Sular gibi yüzünü, yere sür, durma yüksek,
alçaklarda bulursun, deryâ haberini sen!

Âlemde nice yüz bin kişi, aşktan bahseder,
sorma o mecnunlara Mevlâ haberini sen!
Bülbüle bakma sakın, aşık olayım dersen,
pervaneden al gizli, sevdâ haberini sen!
 

uzm@n

New member
Local time
19:07
Katılım
14 Mart 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Sayısız isyanla geldim kapınaEy, yerin göğün sahibi, ey vasfı Allahüssamed!
sayısız isyanla geldim, kapına, beni kılma red!

Lütfunla bu biçareye, fazlınla bu avareye,
affınla yüzü kareye, ey Rabbim sen eyle meded!

Asilere gufran senden, dertlilere derman senden,
adaletle ihsan senden, rahmetine yoktur aded!

Sen canların cananısın, dertlilerin dermanısın,
âlemlerin sultanısın, ben bir garibi hacetmend!

Derdime kılmazsan deva, kime varam senden başka
her iyilik ancak senden, halık, mabud Allah ehad!
 

uzm@n

New member
Local time
19:07
Katılım
14 Mart 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Seadet istersenSeadet istersen eğer, ey civan,
sarıl İslamiyet’e, yavrum her zaman.

Farz ve vâcib, sünnetü mendubunu,
emr-i bilma’rufunu, mecmu’unu.

Daima icrâ edip, terk eyleme,
bu küçüktür, bu büyüktür söyleme.

Hem mekruh ve haramdan kaçınmak gerek,
hele kul hakkına çok dikkat gerek.

Ehl-i sünnet olandan öğren heman,
âmil ol ilminle, fevtetme zaman.
 

uzm@n

New member
Local time
19:07
Katılım
14 Mart 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Seadet-i EbediyyeEy kalbi İslam ile yanan, sevdiğim, gençler!
Bütün İslamiyet'ten, size nümunedir bu!

İlim ile marifettir, hep içindekiler,
Hakikaten bulunmaz eşsiz hazinedir bu!

En büyük âlimlerin, en büyük velilerin,
En meşhur simaların, en ulvi gönüllerin,

Âleme ışık tutan, hayat sunan ellerin,
Kalem ve kalblerinden, sızan bir katredir bu!

Resulullahın yolu, hakiki Müslümanlık,
Ve her iki cihanda, aranılan sultanlık,

Sulhda her an çalışan, harplerde kahramanlık,
Gösteren ceddimizden, bize emanettir bu!

Her kelimesi huccet, ilimdir her cümlesi,
Dinle budur hakiki, İslamiyet'in sesi.

Kalbden pasları siler ve arttırır hevesi,
İşte başlı başına, bir İslamiyet'tir bu!
 

uzm@n

New member
Local time
19:07
Katılım
14 Mart 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Secdeye bükülen beller yanar mı?Şunlar kim, burada, gönüller yapar,
zekatını verir, hem, fakire bakar,
Alışta-verişte sünnete uyar,
İslamiyet’i gözeten eller yanar mı?

Hevâ ve hevesten kendini kurtaran,
Allah korkusundan benzi sararan,
Namazın dünyada tadını alan,
Secdeye bükülen beller yanar mı?
 

uzm@n

New member
Local time
19:07
Katılım
14 Mart 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Seni seven âşıklarınSeni seven âşıkların
gözü, gayra bakmaz imiş
seni maksut edinenler
dünya ahret anmaz imiş.

Sana gönül verenlerin
İlmi sana erenlerin
gözü seni görenlerin
talihleri sönmez imiş.

Ölmez imiş aşık canı
hiç çürümez imiş teni
aşk her kimi kıldı fani
ona zevâl ermez imiş.

Emrine baş eğenlerin
vuslatına erenlerin
bülbül gibi ötenlerin
kimse dilin bilmez imiş.

Aşkın ile bilişenler
senin için sevişenler
halvetine erişenler
ölümden hiç korkmaz imiş.

Helal lokma yutmayanlar
Gönülden kibri atmayanlar
Aşk tadını tatmayanlar
kalbi temiz olmaz imiş.
 

uzm@n

New member
Local time
19:07
Katılım
14 Mart 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Seviyorum Rabbim seniAşkın aldı benden beni,
seviyorum Rabbim seni!
Senin sevgin, pek tatlıymış,
seviyorum Rabbim seni!

Ne varlığa sevinirim,
ne yokluğa yerinirim.
Aşkın ile zevklenirim,
seviyorum Rabbim seni!

Emrettin ibadetleri,
Övdün iyi hasletleri,
verdin sonsuz nimetleri,
seviyorum Rabbim seni!

Ne nankörsün ahmak nefsim
Zevki için, bana kıydın!
Ben hakiki zevki buldum,
seviyorum Rabbim seni!

İbadetlere yapışmak,
dünya için de çalışmak,
Maksadım sana kavuşmak
seviyorum Rabbim seni!

Sevmek lâfla olmaz Hilmi,
Rabbin, çalışınız dedi.
Hâlinden de anlaşılsın;
seviyorum Rabbim seni!

İslam düşmanları nice,
çatıyor dine sinsice.
Çalış sen de gündüz gece,
seviyorum Rabbim seni!

Aşık tembel oturur mu?
Maşuka toz kondurur mu?
Düşmanı sustur da, söyle:
Seviyorum Rabbim seni
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst