Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

CHP nereye?

med61

Guest
Local time
19:30
Katılım
22 Mart 2008
Mesajlar
6
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Hafta sonu Ankara'da CHP kongresi var. Başkentin sokaklarını Deniz Baykal'ın
afişleri süslüyor. Onlardan birinde, gömlekli Baykal fotoğrafının altında 'Ya
olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol' yazısı dikkat çekiyor. Mevlânâ
Celaleddin Rumi'ye ait bu sözün muhatabı kim, belli değil.Bir başka afişte
ise 'Din de bizim, devlet de bizim, millet de bizim' diyor. Ne demek
istiyor tam anlayamadım. Sanki din, devlet ve millet CHP'nin
tekelinde. CHP'nin de referansı din aslında. Aynı şeyi AK Parti yapmış
olsaydı farklı muamele görürdü. Eleştirilirdi, tepki çekerdi. Kapatma
dosyasına malzeme olurdu.


Kongreler, siyasî partiler için önemli eşiklerdir. Lider değişmese bile, hücre
yenilenmesi gibi, teşkilatlarda yorulanlar yerini yenilerine bırakır. Eksikler
giderilir, hasarlar tamir edilir. Bir tazelenme olur. Parti yeni yüzler, yeni
sloganlar ve yepyeni anlayışla kamuoyunun karşısına çıkar. CHP, en çok
olağan ve olağanüstü kongre yapan partilerin başında geliyor. Birçoğu da
sert, kırıcı genel başkanlık yarışlarına sahne oldu. Kaybedenler partiden
koptu. Veya uzaklaştırıldı. Her defasında Deniz Baykal kazandı. Bu kongrede
de adaylar var. Daha doğrusu aday adayları...

Tüzük değişikliği ile aday olmak çok zorlaştı. Bir ismin genel başkan olabilmesi
için kongre divanının önünde en az 250 delegenin imza atması gerekiyor.
Kongrede kazanmak değil 'aday olabilmek' büyük başarı sayılıyor. Daha önce
Baykal'la birlikte siyaset yapan Haluk Koç, adaylardan biri. Seçim sonuçlarını
'başarısızlık' olarak saydı ve aylar öncesinden genel başkanlığa adaylığını
açıkladı. Koç, bir Ankara siyasetçisi. Adaylık öncesi parti politikalarında onun
da imzası var aslında. CHP yönetimi 22 Temmuz sonuçlarını 'halkın yanlış
tercihi' olarak yorumlarken Haluk Koç, özeleştiri yapmaktan çekinmedi. Açık
açık 'Bizim de yanlışımız var' dedi. CHP'nin 27 Nisan bildirisine karşı
durmamasını örnek gösterdi.

Umut Oran ise medyada en çok yer alan aday, İstanbul'dan, bir işadamı,
genç bir isim. Siyasete yeni yeni ısınıyor. Henüz yolun başında, siyaseti uzun
soluklu düşünüyor olmalı. Katı ideolojik duruşu yok, yeni şeyler söylüyor.
Mesajlarının delege üzerinde ne tür karşılık bulduğu meçhul... Sanki kendisini
bu kongreye değil de geleceğe hazırlıyor. Şansı ileriki yıllarda açılabilir belki.
Sadece CHP'de değil diğerlerinde de parti içi demokrasi sağlıklı işlemiyor.

Partiler bütünüyle genel başkanlara ayarlı. Mevzuat da genel başkanların
kaybetmesine imkan vermiyor. Liderler ne kadar başarısız olursa olsun
koltuğunu koruyor. Adaylara bakıp da hafta sonu CHP'de genel başkan
değişimi beklemeyin. CHP, Deniz Baykal'la yoluna devam edecek. Ne zamana
kadar? Baykal bırakana kadar...

CHP'de ciddi kriz söz konusu. Sol, Türkiye'de fetret devrini yaşıyor. 22
Temmuz'da sandığa birleşerek giden solun toplam oyu yüzde 20'lerde... Bu,
tarihinin en düşük seviyesi. İçinde bulunduğumuz siyasî ve rejim krizinin
temelinde iktidara alternatif muhalefet partisi olmayışı var. Haliyle CHP'nin
durumu sadece kendisini değil, sistemi ve siyaseti yakından ilgilendiriyor.
CHP'nin sorunu lider değil. Deniz Baykal'dan önce de solun hali parlak değildi.

Küçük değişimlere değil CHP'nin, köklü zihniyet devrimine ihtiyacı var. Ürkek,
mehter gibi iki ileri bir geri değil radikal adımlarla açılıma ihtiyacı var.
İdeolojik, devletçi anlayışı terk ederek özgürlükçü ve yerel değerlerle barışık,
halkın kutsallarına burun kıvırmayan anlayışa ihtiyacı var CHP'nin. Türkiye'nin,
ötekini dışlayan 1940'ların CHP'sine değil, 2008'lerin herkesi kucaklayan
CHP'sine ihtiyacı var. Sorun satıhta değil derinlerde yani. Kongre zihniyet
değişiminin çok uzağında. Umut yok. Anadolu solu, Şeyh Edebali gerilerde
kaldı. Yerine gelen ise çağdaş Recep Peker'ler... Yüzde 80 Türk kadınının
kullandığı başörtüsüne 'Nazi giysisi' diyebilen Onur Öymen baş tacı ediliyor.

Kongre genişletilmiş grup toplantısı gibi bir şey olacak. Daha büyük salonda,
daha fazla katılımla, Baykal'ın biraz daha uzun konuşacağı bir toplantı olacak.
Hepsi o kadar...

Mustafa Ünal, ZAMAN
 

med61

Guest
Local time
19:30
Katılım
22 Mart 2008
Mesajlar
6
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Baykal’ın saltanatı 32 padişahı geçti...

Baykal’ın saltanatı 32 padişahı geçti...
Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk her ne kadar saltanatı kaldırmış olsa da, CHP lideri
Deniz Baykal’ın saltanat süresi 32 Osmanlı padişahını çoktan geride bıraktı. Hem de tuhaf
bir rekorla. İktidarda değil, muhalefet liderliğinde geçirilen süre ile.

Hafta sonu CHP’nin 32. Kurultayı var.Bugüne kadar yapılan 13 olağanüstü kurultay da
eklendiğinde sayı 45’e ulaşıyor. Bir partinin 85 yıllık tarihinde 45 kurultay, 34 yıllık
tarihinde 23 kurultay yapması bir dünya rekorudur.

12 Eylül darbesinden sonra kapatılan CHP’nin 1992 de yeniden açılmasından bugüne
kadar geçen süre içinde yapılan 9 kurultaya Deniz Baykal genel başkan adayı olarak
katıldı.

Şimdi sıkı durun. Saltanatla idare edilen Osmanlı Devleti’nde hükümdar olan 36 Osmanlı
padişahının görev sürelerini tek tek inceledim. 36 padişahın görev süresi ortalama 17,3
yıl. CHP’nin 1992 de yeniden açılmasından bu yana Baykal’ın partinin başında geçirdiği
süre bile 21 Osmanlı padişahından daha uzun…

Dahası, bu süreyi Baykal’ın aktif siyaset içinde olduğu günleri dâhil ederek hesap
edersek, örneğin ilk defa bakan olarak görev yaptığı 1973 yılından itibaren başlatırsak,
36 Osmanlı padişahından 32’sini geride bırakmış oluyor.

Deniz Baykal, Atatürk'ün 15 yıllık, İnönü'nün 34 yıllık görev sürelerinden sonra en uzun
CHP Genel Başkanlığı yapan üçüncü lider. Baykal'ı 8 yılla Bülent Ecevit, 16 ayla Altan
Öymen ve 7 ayla Hikmet Çetin takip etti.
Baykal’ın CHP’de tanık ve taraf olduğu kurultay sayısı, 1923’ten 1973’e 50 yıl CHP’nin
tepesinde görev yapan İsmet İnönü’den daha fazla…

14 Aralık 1974’te toplanan 22. Kurultay’da partinin Genel Sekreter Yardımcısı olan
Baykal, partinin son 34 yılına damgasını vurdu. Nerden baksanız, Türkiye Cumhuriyeti’nin
ömrünün neredeyse yarısına denk bir süre… Baykal ne darbeler, ne fırtınalar gördü
geçirdi ama aslanlar (!) gibi yoluna devam etti.

Baykal’lı CHP gün yüzü görmedi…

CHP 1950 yılından bu yana tam 58 yıldır tek başına iktidar yüzü göremiyor. Bu 58 yılın 35
yılında Baykal parti içinde hep önemli görevlerde oldu. CHP’nin yeniden açıldığı 1992
yılından sonraki durum ise malum. Baykal’lı CHP hiçbir seçime iktidarın favori adayı
olarak giremedi.

Üstelik Baykal her genel seçim veya kurultay öncesi siyasi ömrünü uzatacak kurnazlıklara
da imza attı durdu. Siyasetin A Takımını oluşturacağı iddiasıyla kamuoyunun tanıdığı
isimlerden birkaçını her defasında vitrine koydu. Seçim veya kurultay geride kaldıktan
sonraki süreçte ise her defasında ilk işi bu tür isimleri yeniden vitrinden alaşağı etmek
oldu. Hangi birini sayayım, sütunumuz yetmez.

Deniz Baykal 3 Kasım 2002 seçimlerinden önceki günlerde 15 Ağustos 2002'de şunları
söylemiş: Toplumun tüm kesimlerinden önde gelen temsilcileri CHP'de görme
anlayışındayız. Siyasetin milli takımını oluşturuyoruz. CHP'nin otobüsü yarın saat 05.00'te
Hacıbektaş'a hareket edecek. Saat 05.00'e kadar arkadaşlarımız kararlarını alsınlar,
CHP'nin önünden kalkacak otobüse gelsinler, yerleri hazırdır.” Binenler bindi binmesine
de, dönüşte (yani seçim sonrasında) hepsi otobüsten indirilerek yarı yolda bırakıldılar.

Baykal ne Yeltsin olabildi, ne de Putin…

CHP’de genel başkan olmak isteyenlerin karşısına çıkan en büyük engellerden biri de,
kurultay salonunda delegelerin asgari yüzde 20’sinin imzasıyla aday gösterilmek. Bunu ilk
kim nasıl düşünmüşse, Bizans entrikalarına bile taş çıkartacak kadar sinsi bir yöntem.
Delegeler sırf sıkıştırılmış zaman diliminde kuyrukta beklememek ve orada ulu orta imza
atarak renklerini (yani kimden yana tavır aldıklarını) belli etmemek için bile imza
atmaya yanaşmayabilirler.

CHP bir zamanlar Demokrat Parti’nin iktidara gelmesini engellemek için açık oy gizli
tasnif sistemini benimsemişti. Bugünkü CHP yönetimi ise, parti içindeki iktidar
mücadelesini kaybetmemek için şeytana taş çıkartan bu yöntemi benimsemiş görünüyor.
Salon ortasında hangi adayın destekleneceğine imza ile karar verilmesi ne garip değil
mi? Genel başkanlık seçimi neden gizli oyla yapılıyor ki o zaman....

Hatırlanacağı gibi, 2000 yılına girmeye saatler kala, tüm dikkatler Rusya'dan gelen bir
habere kilitlenmişti. "Yeni bin yıla yeni yüzlerle girmek lâzım" diyen Rusya Devlet Başkanı
Boris Yeltsin, görevini Vladimir Putin'e devrettiğini duyurmuştu.

Putin o tarihten sonra çok başarılı bir devlet başkanlığı süresi geçirdi. Anayasa’ya göre 2
dönemden fazla başkan seçilemediği için yapılan son seçimde aday olmadı. Putin
Rusya’da o kadar seviliyor ki, istese ömür boyu Kremlin’de kalacak hukuki düzenlemeyi
Meclis’ten geçirmekte zorlanmazdı. Putin 7 Mayıs'ta Kremlin Sarayı'ndan ayrılarak, 8
yıldır kullandığı devlet başkanlığı yetkisini Medvedev'e devredecek.

3 yıl önce bir CHP kurultay öncesi yazdığımız bir yazıya “Baykal'ın Putin'i kim olacak?”
başlığını koymuşuz. Hayret, Baykal’ı o kadar yakından tanıdığımız halde ne kadar iyimser
bir başlık atmışız. Şimdi ise, Baykal’ın “Medvedev'i kim olacak?” başlıklı bir yazı yazmayı
aklımızın ucundan bile geçiremiyoruz.

Baykal son nefesine kadar CHP lideri kalacak gibi görünüyor. Ne diyelim, her şeye
rağmen ülkeye yine de hayırlı olsun.

Saltanatta iktidar babadan oğula geçiyor. Şu ilginçliğe bakın ki, CHP’de Baykal’dan yine
Baykal’a geçiyor. Baykal her defasında kendisine siyasi rakip olabilecek kardeşlerini yiyor.
Dünyanın nereye gittiği çok da umurlarında değil... Baykal herşeye rağmen devam
ediyor...

Komik ama gerçek…

Sahi, Atatürk saltanatı kaldırmamış mıydı?

Osman Özsoy
 

Turkiye-Sevd@lisi

New member
Local time
10:30
Katılım
6 Nisan 2007
Mesajlar
3,175
Tepkime puanı
25
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ezanlarin Yukseldigi Minarelerden,Ay Yildizin Golg
baykal_chp2.jpg
 

med61

Guest
Local time
19:30
Katılım
22 Mart 2008
Mesajlar
6
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Okuma dersleri

Merhum Akif'in Seyfi Baba şiirinin girişindeki gibi bir seyir esnasında gördüm ki
CHP'nin afişleri dört bir yanı süslemiş. 'Seçim değil, bayram değil' diye
düşünürken afişin altındaki vurgu olayı netleştirdi. 32. Olağan Kurultay'ı
varmış CHP'nin. Vatana millete hayırlı olsun, temennisi ile Baykal'ın kravatsız,
beyaz gömlekli resminin süslediği afişi okudum...

Ya yanlış okuyordum ya da CHP hakikaten ülke gerçeğinden tamamen
kopmuş, kendi ütopyasında ürettiği hayali bir toplumda yaşıyordu.


Bir parti düşünün ki, kendi kurultayında bile propaganda olarak başka partiyi
özne olarak kullanıyordu. Şöyle diyor Sayın Baykal afişinde: 'Çekil aradan...'
Kime dediğini biliyoruz; Başbakan'a... Halbuki, bir partinin kendi kurultayında
adaylarının kendileriyle ilgili argümanları kullanması gerekmez mi?


Üstelik büyük bir acziyet ifade ediyor bu itiraf: Çekil aradan... Yani 'biz seni
çıkaramadık aradan, şimdi hukuk aracılığıyla çıkarmaya çabalıyoruz, o da
olmazsa senin şövalyeliğine kalmış, çekil işte'...


Genel seçimde yapamadığını kurultayında yapabileceğini sanıyor Sayın
Baykal, ne büyük bir yanılgı!


Sonrası daha vahim...


Şöyle diyor:


Din de bizim. Devlet de bizim. Millet de bizim... Aslında bu cümleler bile, son
dönemin moda kampanyalarının bakış açısıyla, kapatılmak için yeterli delil.
Yani bir odak olma durumu söz konusu...


Birazcık İslam kültürü olan biri çok iyi bilir ki, din de Allah'ındır, insanlar da
Allah'ındır, yaratılmış olan her şey O'nundur. CHP yetkililerinin bunu bilmesi
lazım. En azından kısa süre önce sunulan (6 Şubat 2008 tarihli) tam 134
sayfalık MYK raporunu okumadıkları belli...


Ki bu 'din de bizim' lafını AKP'li biri söylese yer gök inlerdi sanırım... Ama Deniz
Bey muaf tabii... Onun olabilir her şey...


Ve bu problemli üslubun bir de gizli kelimesi var. Yani teori ile pratiği arasında
bir kelimelik bir fark var. Aslında CHP zihniyeti için din 'yalnızca' onların,
devlet de 'yalnızca' onların, Milet de.. Yok millet konusunda farklı bir durum
var. Bir de isminde Halk geçen bir partinin reklamında 'Millet' kavramını
kullanması size biraz tuhaf gelmiyor mu? Hani; 'Halk da bizim' deseler daha
mantıklı olmaz mıydı? Yoksa birileri seçim sonuçlarını yüzlerine tutar diye mi
çekindiler acaba?


Çoğu kişi 23 Nisan tavrı ve konuşması nedeniyle Sayın Deniz Baykal'ı kınadı
ve eleştirdi. Oysa bütün o tavırların ve konuşmanın nedeninin bu kurultay
olduğu son derece açık ve netti.


Devletin kendilerinin olup olmadığını bilemem. Ki doğrudur, çoğu kere bunu
ima eden şeyler yaptı CHP Başkanı. Misal, 367 kararı öncesinde Yüce
Mahkeme'yi alenen tehdit etti; böyle böyle olmazsa şöyle şöyle olur
gibisinden.


Milletin sahibi olan parti ile milletin sahip olduğu parti arasındaki farkı
bilemeyecek kadar gerçeklerden uçkun bir reklam politikası yapıyorsa CHP,
herhalde bir on yıl daha iktidar filan hayaldir onlar için...


Hadi diyelim din ile çok ilişkileri olmadıkları için öğrendikleri her yeni şeyi tek
gerçek sanıyor olabilirler. Bunu anlayışla karşılamak mümkün. Hani bu nedenle
yeryüzünde peygamberler de dahil hiç kimsenin kullanmayı düşünmediği,
hiçbir partinin, devletin, bireyin ve topluluğun kullanmaya cüret etmediği bir
sahiplik histerisini afişe ediyorlar. Ancak bu milletin efendisi gibi davranma
güdüsü olsa olsa onlara eksi oy oranı olarak geri dönecektir. Bence CHP'nin
bugünkü yöneticilerinin paniklemesine hiç gerek yoktur. Zaten tüzükleri
gereği hiçbir muhalif ses içlerinde barınmıyor, tek bir aykırı görüş yoktur. Olsa
bile CHP'nin çok iyi kullandığı 'hukuki yollar' ile yine bugünkü yönetimin
işbaşında olacağı kesin gibidir.


Son söz; bu afiş ile halkın karşısına çıkabilecek kadar gerçeklerden uzak
olanlar, herhalde afişe sığmadığı için bazı maddeleri ekleyemediler. Neler mi?


"Hukuk da bizim, üniversite de" olabilir mesela!

Ne diyelim; tadını çıkarın efendiler!

Nedim Hazar; ZAMAN
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst