Şu okuyacağınız satırlar aranızdan kimin işine yarar, hangi derde çare olur bilmem. Yazı konusu bulamadığım için de yazmış değilim üstelik. Ortalığın toz duman olduğu böyle zamanlarda insanların laf u güzaf kabilinden şeylere olan ihtiyacını da gidermek gerekir. Siz de bir çeşni olsun diye okuyun, sonra da unutun gitsin:
Otomobilin icadından evvelki zamanlarda bir ata duyulan ihtiyacın derecesini söylemeye gerek yoktur sanırım. Hele iyi cins bir at çok para eder, daha iyileri sultanlara hediye gider, savaş sonrası ganimet edinilir, korsanlar devrinin pek çok gemisiyle deniz aşırı ülkelere taşınır dururdu. Atları deniz vasıtalarıyla taşımak nedense gelenekten olmuştu. Üstelik hayvanlar arasında deniz tutmasına en ziyade maruz kalan, bir gemiye binince bulantıdan çığlıklar atmaya başlayan yaratık at iken. Kim bilir o asil hayvan, tekne iki yana sallandıkça nasıl ıstırap çekerdi. Gemi yalpa yaptıkça ve şiddetli dalgalar vurdukça yere yuvarlanan, yaralanan atları göz önüne getiriniz bir... Gemilerin bir iskeleye aborda olma anları bile onlar için tam bir işkence...
Otomobilin icadından evvelki zamanlarda bir ata duyulan ihtiyacın derecesini söylemeye gerek yoktur sanırım. Hele iyi cins bir at çok para eder, daha iyileri sultanlara hediye gider, savaş sonrası ganimet edinilir, korsanlar devrinin pek çok gemisiyle deniz aşırı ülkelere taşınır dururdu. Atları deniz vasıtalarıyla taşımak nedense gelenekten olmuştu. Üstelik hayvanlar arasında deniz tutmasına en ziyade maruz kalan, bir gemiye binince bulantıdan çığlıklar atmaya başlayan yaratık at iken. Kim bilir o asil hayvan, tekne iki yana sallandıkça nasıl ıstırap çekerdi. Gemi yalpa yaptıkça ve şiddetli dalgalar vurdukça yere yuvarlanan, yaralanan atları göz önüne getiriniz bir... Gemilerin bir iskeleye aborda olma anları bile onlar için tam bir işkence...
Ortaçağ denizcileri atların yolculuk esnasındaki trajik hallerine acımış olmalılar ki gemilerinin sintinesine özel bölmeler yaptırmaya başladılar. Yalpa yaptıkça yuvarlanmamaları için de karınlarının ve göğüslerinin altından geniş kolanlar ile onları duvarlara veya tavana sabitlediler. Böylece hayvanların ayakları döşemeye ancak değiyordu. Gerçi sallantılar esnasında kolanlar atların vücutlarında yağırlar açıyor ve yara izi bırakıyordu ama bu, yere yuvarlanıp hasar almaktan iyiydi. Gözleri devamlı bağlı tutulan bu asil hayvanların uzun süren yolculuklarda hareketsizlikten bedenlerinin şişmesi ve hastalanmaları da sık rastlanılan durumlardandı. Nitekim uzun yolculuklarda bir baytar mutlaka onlarla ilgilenir, ölen bir at olursa leşi derhal denize atılırdı. Aksi takdirde kokusu gemi mürettebatı kadar diğer atları da çıldırtır, huysuzlandırırmış..