F
fiesta73
Guest
AMERİKA'DA HER GÜN 1200 KİŞİ MÜSLÜMAN OLUYOR
Konumuz, tabii, Amerika’da İslam, İdealler ve Gerçekler. Kısa bir konuşma yapıp belki sorusu olanlar varsa sorular çerçevesinde konuşmayı tercih ediyorum.
Fakat Amerika’da İslam konusuna girmeden önce benim de son zamanlarda dikkatimi çeken bir konu var, özellikle Türkiye açısından diyorum: Misyonerlik Faaliyetleri. Orda çok fazla takip imkanım olmadı ama anladığım kadarıyla Türkiye’de bayağı bir artmıştı son zamanlarda. Gizli kiliseler var, Atari salonları veya bilardo salonları adı altında açılıp kendilerince Türk insanına misyonerlik çalışmaları doğrultusunda hristiyanlığı aşılamaya çalışıyorlar veya cemaatlerini genişletmeye çalışıyorlar. Tabii bu bizim insanımız açısından oldukça rahatsız edici bir konu yani işin doğrusu. Ama çok yeni bir şey değil bu; yüzyıllardır olan bir şey.
Fakat ben özellikle Türkiye’nin ve dünyanın yakın geçmişindeki bu misyonerlik faaliyetleri tecrübesiyle ilgili şunları söylemek istiyorum. Yine Metin beyden rica ettiğim bir makale vardı: Amerika’da Hartford Seminary denilen ilahiyat fakültesinde yayın organında yayınlanmış 1940’lı yıllardan bir makale bu. Hindistan’da misyonerlik faaliyetleri yapan bir papazın İtalya’da Papa’ya gönderdiği bir mektubunda aynen şu ibareler geçiyor. Diyor ki “Biz, müslümanları hristiyanlığa çeviremiyoruz ve en temel problem de şu: İslamiyette günde beş vakit ibadet var ve biz haftada bir defa kiliseye gidiyoruz. Yani insanların karşısına “Gelin size Allah’ı anlatalım, dini anlatalım, huzur bulun.” gibi ifadelerle çıktığımızda üstümüze gülüyorlar yani ve haklılar bunda: Çünkü günde beş defa Allah’a ibadet eden insana biz diyoruz ki “Gelin hristiyan olun, haftada bir defa kiliseye gidin.” Bu, bizim imajımızı sarsıyor. Onun için sizden ricam diyor Papa’ya, Hiç değilse günde bir defa kiliseye gitme emri çıkartın. Yani böyle bir emir Papa vasıtasıyla gelecek, çünkü Allah ile hristiyanların bağlantısı yok.
Son 25 yıl içerisinde yani 75’ten sonra 2000 yılına kadar özellikle Papalığın görevlendirdiği, dünya çapındaki misyoner sayısı 1 milyondur. 1 milyonu aşkın kişi misyoner olarak çalışıyor, bunun 3’te 1’i evangelist dediğimiz fanatik hristiyanlar. Fakat 25 sene içerisinde nasıl bir mesafe katedilmiş bir de ona bakalım yani. Özellikle 1950’den sonraki seneler için diyorum, dünyanın son 50 senesinde hristiyanlık sadece İslam ülkelerinde değil, Çin gibi gayrimüslim ve semavi hiçbir dayanağı olmayan ülkelerde de artış gösteriyor. 1950’den sonraki istatistik rakamı %134 olarak görünüyor. Yani hristiyanlık son 50 sene içerisinde %134 oranında artmış durumda. Kısacası bir artış var. Türkiye için şöyle bir rakam okudum gelmeden önce. Sizin daha iyi takip etme imkanlarınız var tabii. Sanıyorum yaklaşık iki ay kadar önceydi. Son 7 senede bu misyonerlik faaliyetleri sonucunda 341 kişi hristiyan olmuş, 6 kişi de yahudi olmuş. Tabii, haberi veren, “Aslında çok da abartılacak birşey yok. Yani endişe duymayın.” şeklinde bir haber geçiyor ama belki bu çok daha fazla rakamları tepki çekmemek için az gösterme gibi bir gayret de olabilir. Ama sonuçta, rakam ne kadar yüksek olursa olsun, bizi korkutacak veya endişelendirecek, üzecek bir boyutta değil ve inşaallah hiçbir zaman da olmayacak; bunun sebepleri var.
O sebeplerden bir tanesi de, dünyada İslamiyetin herşeyden çok daha fazla, büyük bir hızla ilerliyor olması, büyüyor olması. Ben tabii bir takım rakamlar vereceğim size inşaallah, fakat sizlerden özellikle istirhamım şu: İngilizce bilenler için söylüyorum. Arama motorlarına, Yahoo gibi, Google gibi motorlara girin ve “İslam in France” deyin mesela. Bir tane ülke seçin. Hangi ülke olursa olsun. Ama İngilizcesiyle yazın: “Islam in France” mesela... veya “Islam in Argentina” veya “Islam in Brazil” gibi. Kendinize bir ülke listesi çıkartın ve herbirisini teker teler bu şekilde arama motorlarında araştırın. Ve çıkan makalelere bakın. Yani istisnasız söylüyorum, hangi ülkeye girerseniz, birinci değilse üçüncü, beşinci, onuncu, onbeşinci maddeyi şöyle göreceksiniz: “Islam is the fastest growing religion in Italy” mesela. İtalya’da en hızlı gelişen din İslam’dır. Fransa için geçerli bu, Kanada için geçerli bu, hatta, bizim Bermuda Şeytan Üçgeni olarak bildiğimiz bölge için bile geçerli. Nereye bakarsanız bakın, şu anda dünyanın gündemine oturmuş durumda İslam. Ve heryerde en hızlı gelişen din olarak yad ediliyor, anılıyor.
Konumuz: Amerika’da İslam. Ben yine tabii somut bir şekil oluşsun diye rakamlarla bunu ifade etmeye çalışacağım. 1994 yılında gittim ben Amerika’ya. 1994 Ocak’ında. Tabii gider gitmez orada, kendimi bir islami çevre içerisinde buldum ve kaldığım süre içerisinde, yani 11 sene, bu ve daha başka islami çevreler içerisinde çok büyük bir irtibat ile İslamiyet’in oradaki temsili noktasında faaliyetlerimiz oldu, Cenab-ı Hak bunu nasib etti. 94’te gittim, 97’den size bir haber veriyorum CNN’den. 2000 yılına doğru yaklaşmakta olduğumuz için, Amerika bu 1000 yılı nasıl karşılıyor. Genel ahvali, Amerika’daki genel durumu özetleyen bir haberdi bu. Tabii İslam’a da yer veriliyor. 1997 yılı itibarıyla CNN’in verdiği raporda, Amerika’da 1100 tane cami var ve 6 milyon civarında -ki bunun 4 milyonu, bizler gibi Amerika’ya dışardan gitmiş, evveli müslüman olan insanlar, 2 milyon kadarı Amerika’lı müslüman-. 1100 cami ve 6 milyon tebaasıyla İslam mevcut diyor Amerika’da. Fakat aynı zamanda İslam, tüm dünyada olduğu gibi, Amerika’da da en hızlı genişleyen din durumunda. Haberin altında diyor ki “Eğer bu hızla devam ederse, 2020 yılında -Haberin verildiği tarih 1997- 2020 yılında, yani 23 sene sonra, nüfusu 10 milyona çıkacak ve hristiyanlıktan sonra ikinci din, -en kalabalık din- konumuna yükselecek.” diyor haber. Tabii aradan 4 sene geçti, bu 2001’de 11 Eylül hadisesi oldu. Gerek orda, gerek dış dünyada müslümanlar çok ürktüler. Yani İslam’a maledilmiş bir terör hadisesi, özellikle Amerika’daki müslümanlar çok tedirgin oldu, yani Amerika halkı ve devleti bundan sonra bize nasıl muamele edecek diye. Biz o tedirginliği, ürkekliği yaşarken, hiç tahmin etmediğimiz bir gelişme oldu orada, Amerika’da. Amerika insanı, ferdi bazda olsun veya gruplar halinde müslümanlarla irtibata geçtiler. Özellikle kiliseler, üniversiteler, hatta iş merkezleri, çevrelerindeki islami organizasyonlarla irtibata geçip, bulamadıkları zaman en yakınlarındaki müslüman olarak kimliği belirlenmiş kişilerle temas haline geçip İslam’ı öğrenmek istediler, merak ettiler. Tabii onların bakış açısı çok farklıydı. Yani Amerika, iki tarafı okyanuslarla çevrili bir ada... Ortadoğu’da, hala daha, ortaçağda yaşayan bir insan, nasıl bir vasıta buluyor, Amerika’ya ulaşıyor ve gelip en büyük iki binayı çökertebiliyor yani. Bunun arkasındaki güç nedir? Kimdir bu insan? Ve bu binalardan sonraki hedefleri nedir, ne yapmayı istiyorlar? Amerikan insanı bu korkunun içinde. Bizlerle veya organizasyonlarla temas kurup bir sonraki adımı merak ettiklerinden, sormak için... Ve 11 Eylül hadisesini takip eden ilk 1 ay içerisinde Amerika’da tam 4000 tane resmi konferans oldu. 4000 resmi konferansta, İslamiyet bu insanlara anlatıldı. Fakat bu 4000 resmi konferanstan kat kat daha fazlası gayri resmi olarak yapıldı. Yani ben kendim örnek olarak söyleyeyim: O ilk 1 ay içerisinde tam 20 tane konferans verdim ki bunların hiçbirisi kayda girmemiştir yani. Orada 50 bin tane Türkiye’den öğrenci var, ve bunların içerisinde islami olarak çok şuurlu olup, islamı temsil noktasında çok gayretleri olan insanlar var. Bizlerin dışında bugün 10 milyona yakın müslüman var, onların gayretleri var, yani bunları hep bir araya getirdiğimizde binlerce yerde İslamiyet anlatıldı. Sonuç: İnsanlar, müslümanların bir sonraki terör aktivitelerinden nasıl emin olabilirler, veya sorularının cevaplarını aramaya çalışırlarken, aslında hristiyanlığın kifayetsizliğinden kaynaklanan, düşmüş oldukları bir boşluk içerisinde, kafalarını meşgul eden soruların cevaplarıyla karşılaştılar. Ve İslam’ın, aslında tedirgin olmaları gerekmediğini, kendi sorularına cevap verebilecek bir nitelikte bir din olduğunu keşfettiler bu arada... Ve haliyle bu, insanları İslamiyet'e yöneltti. Sonuçta, özellikle Internet aracılığıyla, insanlar, arama motorlarında İslam gibi, cihad gibi veya Muhammed (s.a.v.) gibi, Allah (c.c.) gibi kelimeleri girerek büyük ölçüde bilgi elde ettiler ve bu süreçten sonra New York Times şöyle bir haber geçti. Bunların kupürleri bende var, ben size haberleri verirken bunları sakladım. NY Times diyor ki “11 Eylül ile Amerika’da insanların İslamiyet'e karşı ilgisi arttı. Ve islamlaşma oranı tam 4 kat arttı.” Bu haber 2001 yılına ait. 2002 yılında CNN aynen 97’deki gibi bir rapor daha geçti bizlere, okuduk. CNN’in raporu şu, 2002 yılında. 97’de 1100 cami, 6 milyon müslüman vardı ve bu hızla giderse 2020 yılında 10 milyona ulaşıp 2. din konumuna gelecek demişti. 2002’deki haberi şu: Bugün Amerika’da 6000 tane cami var, ve 10 milyon müslümanla İslam 2. din konumuna yükselmiş durumdadır diyor, 2002 yılında.” Yani onların beklentisinden tam 18 yıl önce bu gerçekleşti. Bu bir vakıadır.
Konumuz, tabii, Amerika’da İslam, İdealler ve Gerçekler. Kısa bir konuşma yapıp belki sorusu olanlar varsa sorular çerçevesinde konuşmayı tercih ediyorum.
Fakat Amerika’da İslam konusuna girmeden önce benim de son zamanlarda dikkatimi çeken bir konu var, özellikle Türkiye açısından diyorum: Misyonerlik Faaliyetleri. Orda çok fazla takip imkanım olmadı ama anladığım kadarıyla Türkiye’de bayağı bir artmıştı son zamanlarda. Gizli kiliseler var, Atari salonları veya bilardo salonları adı altında açılıp kendilerince Türk insanına misyonerlik çalışmaları doğrultusunda hristiyanlığı aşılamaya çalışıyorlar veya cemaatlerini genişletmeye çalışıyorlar. Tabii bu bizim insanımız açısından oldukça rahatsız edici bir konu yani işin doğrusu. Ama çok yeni bir şey değil bu; yüzyıllardır olan bir şey.
Fakat ben özellikle Türkiye’nin ve dünyanın yakın geçmişindeki bu misyonerlik faaliyetleri tecrübesiyle ilgili şunları söylemek istiyorum. Yine Metin beyden rica ettiğim bir makale vardı: Amerika’da Hartford Seminary denilen ilahiyat fakültesinde yayın organında yayınlanmış 1940’lı yıllardan bir makale bu. Hindistan’da misyonerlik faaliyetleri yapan bir papazın İtalya’da Papa’ya gönderdiği bir mektubunda aynen şu ibareler geçiyor. Diyor ki “Biz, müslümanları hristiyanlığa çeviremiyoruz ve en temel problem de şu: İslamiyette günde beş vakit ibadet var ve biz haftada bir defa kiliseye gidiyoruz. Yani insanların karşısına “Gelin size Allah’ı anlatalım, dini anlatalım, huzur bulun.” gibi ifadelerle çıktığımızda üstümüze gülüyorlar yani ve haklılar bunda: Çünkü günde beş defa Allah’a ibadet eden insana biz diyoruz ki “Gelin hristiyan olun, haftada bir defa kiliseye gidin.” Bu, bizim imajımızı sarsıyor. Onun için sizden ricam diyor Papa’ya, Hiç değilse günde bir defa kiliseye gitme emri çıkartın. Yani böyle bir emir Papa vasıtasıyla gelecek, çünkü Allah ile hristiyanların bağlantısı yok.
Son 25 yıl içerisinde yani 75’ten sonra 2000 yılına kadar özellikle Papalığın görevlendirdiği, dünya çapındaki misyoner sayısı 1 milyondur. 1 milyonu aşkın kişi misyoner olarak çalışıyor, bunun 3’te 1’i evangelist dediğimiz fanatik hristiyanlar. Fakat 25 sene içerisinde nasıl bir mesafe katedilmiş bir de ona bakalım yani. Özellikle 1950’den sonraki seneler için diyorum, dünyanın son 50 senesinde hristiyanlık sadece İslam ülkelerinde değil, Çin gibi gayrimüslim ve semavi hiçbir dayanağı olmayan ülkelerde de artış gösteriyor. 1950’den sonraki istatistik rakamı %134 olarak görünüyor. Yani hristiyanlık son 50 sene içerisinde %134 oranında artmış durumda. Kısacası bir artış var. Türkiye için şöyle bir rakam okudum gelmeden önce. Sizin daha iyi takip etme imkanlarınız var tabii. Sanıyorum yaklaşık iki ay kadar önceydi. Son 7 senede bu misyonerlik faaliyetleri sonucunda 341 kişi hristiyan olmuş, 6 kişi de yahudi olmuş. Tabii, haberi veren, “Aslında çok da abartılacak birşey yok. Yani endişe duymayın.” şeklinde bir haber geçiyor ama belki bu çok daha fazla rakamları tepki çekmemek için az gösterme gibi bir gayret de olabilir. Ama sonuçta, rakam ne kadar yüksek olursa olsun, bizi korkutacak veya endişelendirecek, üzecek bir boyutta değil ve inşaallah hiçbir zaman da olmayacak; bunun sebepleri var.
O sebeplerden bir tanesi de, dünyada İslamiyetin herşeyden çok daha fazla, büyük bir hızla ilerliyor olması, büyüyor olması. Ben tabii bir takım rakamlar vereceğim size inşaallah, fakat sizlerden özellikle istirhamım şu: İngilizce bilenler için söylüyorum. Arama motorlarına, Yahoo gibi, Google gibi motorlara girin ve “İslam in France” deyin mesela. Bir tane ülke seçin. Hangi ülke olursa olsun. Ama İngilizcesiyle yazın: “Islam in France” mesela... veya “Islam in Argentina” veya “Islam in Brazil” gibi. Kendinize bir ülke listesi çıkartın ve herbirisini teker teler bu şekilde arama motorlarında araştırın. Ve çıkan makalelere bakın. Yani istisnasız söylüyorum, hangi ülkeye girerseniz, birinci değilse üçüncü, beşinci, onuncu, onbeşinci maddeyi şöyle göreceksiniz: “Islam is the fastest growing religion in Italy” mesela. İtalya’da en hızlı gelişen din İslam’dır. Fransa için geçerli bu, Kanada için geçerli bu, hatta, bizim Bermuda Şeytan Üçgeni olarak bildiğimiz bölge için bile geçerli. Nereye bakarsanız bakın, şu anda dünyanın gündemine oturmuş durumda İslam. Ve heryerde en hızlı gelişen din olarak yad ediliyor, anılıyor.
Konumuz: Amerika’da İslam. Ben yine tabii somut bir şekil oluşsun diye rakamlarla bunu ifade etmeye çalışacağım. 1994 yılında gittim ben Amerika’ya. 1994 Ocak’ında. Tabii gider gitmez orada, kendimi bir islami çevre içerisinde buldum ve kaldığım süre içerisinde, yani 11 sene, bu ve daha başka islami çevreler içerisinde çok büyük bir irtibat ile İslamiyet’in oradaki temsili noktasında faaliyetlerimiz oldu, Cenab-ı Hak bunu nasib etti. 94’te gittim, 97’den size bir haber veriyorum CNN’den. 2000 yılına doğru yaklaşmakta olduğumuz için, Amerika bu 1000 yılı nasıl karşılıyor. Genel ahvali, Amerika’daki genel durumu özetleyen bir haberdi bu. Tabii İslam’a da yer veriliyor. 1997 yılı itibarıyla CNN’in verdiği raporda, Amerika’da 1100 tane cami var ve 6 milyon civarında -ki bunun 4 milyonu, bizler gibi Amerika’ya dışardan gitmiş, evveli müslüman olan insanlar, 2 milyon kadarı Amerika’lı müslüman-. 1100 cami ve 6 milyon tebaasıyla İslam mevcut diyor Amerika’da. Fakat aynı zamanda İslam, tüm dünyada olduğu gibi, Amerika’da da en hızlı genişleyen din durumunda. Haberin altında diyor ki “Eğer bu hızla devam ederse, 2020 yılında -Haberin verildiği tarih 1997- 2020 yılında, yani 23 sene sonra, nüfusu 10 milyona çıkacak ve hristiyanlıktan sonra ikinci din, -en kalabalık din- konumuna yükselecek.” diyor haber. Tabii aradan 4 sene geçti, bu 2001’de 11 Eylül hadisesi oldu. Gerek orda, gerek dış dünyada müslümanlar çok ürktüler. Yani İslam’a maledilmiş bir terör hadisesi, özellikle Amerika’daki müslümanlar çok tedirgin oldu, yani Amerika halkı ve devleti bundan sonra bize nasıl muamele edecek diye. Biz o tedirginliği, ürkekliği yaşarken, hiç tahmin etmediğimiz bir gelişme oldu orada, Amerika’da. Amerika insanı, ferdi bazda olsun veya gruplar halinde müslümanlarla irtibata geçtiler. Özellikle kiliseler, üniversiteler, hatta iş merkezleri, çevrelerindeki islami organizasyonlarla irtibata geçip, bulamadıkları zaman en yakınlarındaki müslüman olarak kimliği belirlenmiş kişilerle temas haline geçip İslam’ı öğrenmek istediler, merak ettiler. Tabii onların bakış açısı çok farklıydı. Yani Amerika, iki tarafı okyanuslarla çevrili bir ada... Ortadoğu’da, hala daha, ortaçağda yaşayan bir insan, nasıl bir vasıta buluyor, Amerika’ya ulaşıyor ve gelip en büyük iki binayı çökertebiliyor yani. Bunun arkasındaki güç nedir? Kimdir bu insan? Ve bu binalardan sonraki hedefleri nedir, ne yapmayı istiyorlar? Amerikan insanı bu korkunun içinde. Bizlerle veya organizasyonlarla temas kurup bir sonraki adımı merak ettiklerinden, sormak için... Ve 11 Eylül hadisesini takip eden ilk 1 ay içerisinde Amerika’da tam 4000 tane resmi konferans oldu. 4000 resmi konferansta, İslamiyet bu insanlara anlatıldı. Fakat bu 4000 resmi konferanstan kat kat daha fazlası gayri resmi olarak yapıldı. Yani ben kendim örnek olarak söyleyeyim: O ilk 1 ay içerisinde tam 20 tane konferans verdim ki bunların hiçbirisi kayda girmemiştir yani. Orada 50 bin tane Türkiye’den öğrenci var, ve bunların içerisinde islami olarak çok şuurlu olup, islamı temsil noktasında çok gayretleri olan insanlar var. Bizlerin dışında bugün 10 milyona yakın müslüman var, onların gayretleri var, yani bunları hep bir araya getirdiğimizde binlerce yerde İslamiyet anlatıldı. Sonuç: İnsanlar, müslümanların bir sonraki terör aktivitelerinden nasıl emin olabilirler, veya sorularının cevaplarını aramaya çalışırlarken, aslında hristiyanlığın kifayetsizliğinden kaynaklanan, düşmüş oldukları bir boşluk içerisinde, kafalarını meşgul eden soruların cevaplarıyla karşılaştılar. Ve İslam’ın, aslında tedirgin olmaları gerekmediğini, kendi sorularına cevap verebilecek bir nitelikte bir din olduğunu keşfettiler bu arada... Ve haliyle bu, insanları İslamiyet'e yöneltti. Sonuçta, özellikle Internet aracılığıyla, insanlar, arama motorlarında İslam gibi, cihad gibi veya Muhammed (s.a.v.) gibi, Allah (c.c.) gibi kelimeleri girerek büyük ölçüde bilgi elde ettiler ve bu süreçten sonra New York Times şöyle bir haber geçti. Bunların kupürleri bende var, ben size haberleri verirken bunları sakladım. NY Times diyor ki “11 Eylül ile Amerika’da insanların İslamiyet'e karşı ilgisi arttı. Ve islamlaşma oranı tam 4 kat arttı.” Bu haber 2001 yılına ait. 2002 yılında CNN aynen 97’deki gibi bir rapor daha geçti bizlere, okuduk. CNN’in raporu şu, 2002 yılında. 97’de 1100 cami, 6 milyon müslüman vardı ve bu hızla giderse 2020 yılında 10 milyona ulaşıp 2. din konumuna gelecek demişti. 2002’deki haberi şu: Bugün Amerika’da 6000 tane cami var, ve 10 milyon müslümanla İslam 2. din konumuna yükselmiş durumdadır diyor, 2002 yılında.” Yani onların beklentisinden tam 18 yıl önce bu gerçekleşti. Bu bir vakıadır.