Bilinenin tekrarı sadece..
Fransanın Cezayiri işgali ve sonrasındaki tarihsel süreçte yapıldığı tüm dünyaca bilinen bu katliam 1958 yılında birleşmiş miletlerde görüşülürken o zaman Türkiyede iktidarda olan Menderes hükümetinin Fransanın lehine oy kullandığınıda biliniz derim.
O dönemde Fransanın yetiştirdiği en değerli düşünce insanlarından biri olan Jean Paul Satre bu katliamı tüm dünyaya ilan etmiş bir yazar olmuştur.Ve aynı Satre kendisine verilen nobel ödülünü ''kapitalizmin kan parası'' diye tanımlayarak elinin tersi ile itme onuru göstererek,bizim Orhan Pamuk gibi adamlara aydın nasıl olunur dersi vermiştir.Fransa tarihinde Voltaire,Jean Jack Roussau,Emile Zola gibi Franadaki işgalci ve emperyalist iktidarlara demokrasi dersi aydınların adları saymakla bitmez.
Voltaire düşünce özgürlüğü konusundaki tavrını şöyle tanımlar;''Düşüncelerinize asla katılmıyorum,fakat bu düşüncelerinizi özgürce söyleyebileceğiniz bir Fransayı kurabilmek için kolumu kesmeye hazırım..''
Ne yazikki sadece Fransayı değil,ülkemizdeki AB hayranı belli bir kesimin görmesi kereken birşeye vardır,AB hızla Fransalaşmaktadır.Kapitalist sistemin içine düştüğü buhrandan çıkış yolu olarak özgürlüklerden vazgeçilmekte iken,bizim gibi azgelişmiş , ekonomik ve siyasi alanda bağımsızlığını koruyamamış ülkelere demokrasi ve özgürlük adı altında intihar politikaları dayatılmaktadır.
Bunları yazmamın sebebi şudur,sorun sadece Fransız parlementosunun sadece beşte birinin katıldığı bir oturum sonrası alınan bir karara karşı tavır almakla bu iş bitmez,mesele bu sorunun neden,niçin,nasıl soruları ile ele alınıp,Türkiyenin bundan sonra nerede ve nasıl yer alması gerektiğidir.Ne yazikki gerek iktidarın,gerekse iktidara talip olanların böyle bir politikası ve açılımı yoktur.Yani bir zamanlar ABD tarafından bize ayatılan Wison prensiplerine ve ardından o ünlü Jhonson mektubuna karşı ''YENİ BİR DÜNYA KURULUR,TÜRKİYE'DE BU DÜNYADA YERİNİ ALIR'' diyebilme cesaretini gösteren İ.İnönü gibi bir devlet adamımız şu anda maalesef yoktur.
Yani şu ana kadar ermeni katliamını tanıma adı altında dünyada 15 ülke parlementosundan bu tür kararlar çıkarılırken Türk Dışişleri ne yapmıştır önce ona bakalım.
Eğer adam gibi birileri çıkıp,GÜMRÜK BİRLİĞİNE HAYIR ARKADAŞ,BU SAATTEN SONRA TÜRKİYENİN AB DİYE BİR HEDEFİ YOKTUR demedikce,yok Fransa geçmişte şunu yapmış,yok boykotmuş bunlar sadece toplumun öfkesini deşarj uygulamaları olur,uluslararası arenada bizim hanemizede hiçbir şey yazmaz.Sorun sadece Fransız mallarını boykot etmekle bitmez,40 milyar dolar cari açığı vermemizin nedenleri nedir.Özeleştirme adı altında memleket satılırken,ithal ikameye dayalı ürün ihracatındaki artış büyük bir başarıymış gibi sunulurken ne yaptınız.Bu ülke insanının hamurunda olan YERLİ MALI,YURDUN MALI..HER TÜRK ONU KULLANMALI bilinci,serbest piyasacı,küreselleşme hayranı iktidarlar tarafından bu halkın bilincinden kazınırken,okullarda yerli malı kullanma haftası kaldırılırken ne yaptınız.?1980 sonrası T.Özal ve ANAP tarafından ve daha sonra gelen tüm iktidarlar tarafından uygulanan bu ekonomik politikaları alkışlayanlar bu ülkenin insanları değilmiydi.?
ABD'nin burnunun dibindeki küçücük ülkeler ABD ve İMF'nin ekonomik ve siyasi dayatmalarını elinin tersiyle iterken,ABD kendisinden onbinlerce uzaktaki ülkemizinde içinde bulunduğu ortadoğu coğrafyasında neden bu kadar serbest at koşturabilmektedir sorusunu kendinize hiç sordunuzmu..?
Bu ve benzeri sorulara doğru cevapları bulamadığınız sürece daha çok tokatlar yer ve daha çook ülkenin mallarını boykot etme kampanyalarının peşinde koca bir ömrü tüketiriz ve bu aradada zaten tükenmiş olan ülkemizin elimizden nasıl gittiğini bie anlayamadan bu fani dünyadan göçüp gideriz.Kurbağa ile sıcak su ilişkisi misali...
BOYKOTA EVET,AMA TAM BAĞIMSIZ BİR TÜRKİYEYİ KURANA KADAR SOĞAN EKMEK YEMEĞE RAZI OLMAK KOŞULU İLE..HEPİNİZE SEVGİ VE SAYGILARIMLA..