- Katılım
- 15 Kasım 2005
- Mesajlar
- 6,014
- Tepkime puanı
- 3
- Puanları
- 0
- Yaş
- 59
"TRABZONSPOR PARTİSİ"
Rizeli hemşehrimiz Mesut Yılmaz ANAP Genel Başkanı ve Başbakan iken GS dört
yıl üstüste şampiyon oldu. UEFA ve Süper Kupayı aldı. Bu dört yılda FB’nin
başında ise istifaları ve geri dönmeleri ile ünlü A.Y. vardı.
Şimdi o yıllarda yaşananları kısaca bir hatırlayalım isterseniz. FB’liler,
iktidarın yani ANAP’ın, yani Mesut Yılmaz’ın, GS’yi her platformda
koruduğunu düşünüyorlardı.
Bu nedenle tribünlere astıkları pankartlara “Sandıkta Görüşürüz Mesut Bey”
diye yazmışlardı. İlk genel seçimlerde FB taraftarının dediği oluyor ANAP
ve Mesut Yılmaz ağır bir darbe alıyordu. Hatta o kadar ağır bir darbe
almışlardı ki seçimlerin ardından Mesut Bey siyaseti bırakırken ANAP
siyaset sahnesinden neredeyse silinme noktasına gelmişti.
Mesut Bey’in ve ANAP avanesinin siyaset sahnesindeki etkinliği sona erince
iktidara AKP ve onun FB’li Genel Başkanı geldi. Bu kez aynı serzenişler
İstanbul takımlardan pek çıkmadı ama Trabzonspor bu güç değişiminden en çok
etkilenen takım oldu. Hatta o kadar ki olaylı bir FB-Trabzonspor maçının
ardından Tv de katıldığı bir “Siyaset” söyleşisinde Başbakan, FB’ye verilen
cezayı doğru bulmamış ve “Özerk Federasyon” bu söyleşiden gereken dersi
çıkararak cezayı iptal etmişti.
Trabzonspor taraftarı da bunun üzerine tarihin en büyük spor eylemini
gerçekleştirmiş. “ Sandıkta görüşürüz ” diye açtığı pankartların gereğini
yaparak yerel seçimlerde belediyeyi başka bir partiye teslim etmişti.
GS’yi kendi döneminde dört kez şampiyon olarak gören A.Y. ise iktidarda
FB’li bir başbakan varken en az dört kez üst üste şampiyon olma hayalini
sesli olarak dile getirmeye başlamıştı. Bu hayal ikinci yılda GS’nin tekrar
şampiyon olması ile kesintiye uğramıştı.
Yani son yıllarda siyasetin epeyce yönlendirdiği futbol dünyamızda
şampiyonu başbakanın takım tercihi belirliyor. Bu düşüncemin doğru
olduğundan hareketle siyaset yapan liderlerden hiç birinin Trabzonspor
taraftarı olmadığını düşünecek olursak Trabzonspor’un asla şampiyon
olamayacağı gerçeği ile karşılaşmış oluruz.
Buradan Trabzonspor için kafa yoran, şampiyonluk için formül arayanlara bir
önerim var. Bu çıkmazdan kurtulmanın yolu siyaset dünyasında Trabzonsporlu
lider yetiştirmektir.
Eğer “o kadar bekleyecek zamanımız yok” diyecek olursanız o zaman size
aşağıdaki önerimi dikkatle okuyun derim.
Türkiye'yi 1950'den bu yana Merkez Sağ kadrolar, değişik partiler adı
altında yönettiler. Bu nedenle midir bilinmez CHP’de sağa açılmaya karar
verdi. Bu oldukça ilginç açılımın analizini yapmak siyaset bilimcilerine
düşer ama “Madem sağa açılacaktınız parti içinde sağı temsil eden Yaşar
Nuri Öztürk’ü niye partiden dışladınız. Tek suçu boyunun kısa olması mı idi
?” diye sormazlar mı adama.
Ben derim ki hazır sol boşalmaya başlamışken orayı Trabzonspor
Partisi doldursun. Kulüp başkanımız aynı zamanda parti başkanı da olsun. 7
milyona yakın taraftarımız var. Sempatizanlarımızı da katarsak oy sayımız
epey bir yere gelir. Birazcık ta çalışsak ilk seçimde “ezici azınlıkla”
iktidardayız. Böylece iktidara Trabzonsporlu bir başbakan getirebiliriz.
Partinin sol olmasına takılmayın. Sağda yer boşalınca oraya da geçeriz.
Akılcı değil mi?
Bence bir kez daha düşünün. Sayın başkanımızı partinin başına geçirmeye
ikna etmek sizden, bir iletişim uzmanı olarak partiyi iktidara taşıyacak
kampanyayı hazırlamak benden.
İlk sloganımız hazır bile:
Ne sağcıyım ne solcu
Futbolcuyum futbolcu