İslamic Foundation (İslâmî Vakıf)'dan bahsederken, bir bölümünde Müslüman olmuş İngilizlerle ilgilenen bir birimden bahsetmiştik. O bölümün başında İngiliz asıllı bir hanımefendi bulunuyor...
12 sene önce, evlerinin yanında Afrikalı öğrencilerin kaldığı evden akşamları güzel bir ses ve ruhuna işleyen hoş bir mânâ gelmeye başlıyor. Merakından, gidip o sesin ne olduğunu soruyor. Bir öğrenci, "Ben akşamları Kur'an okuyorum, Kur'an sesidir." diyor. Bunun üzerine İrlandalı bir Katolik olmasına rağmen araştırmaya başlıyor ve aşçılık yapan ve şimdi bu vakıfta çalışan bir Iraklı Müslüman'la evleniyor. Üniversite mezunu olan bu hanımefendi de Mary ismini Batool Al Toma olarak değiştiriyor. Evet şu anda "New Muslim Projekt" yani "Yeni Müslümanlar Projesi"nin başkanı. Bu projeye 3000 İngiliz Müslüman üye... Batool (Betûl) Hanım, kendisine Türk olduklarını söyleyenlere, "I have been torn to Turk" yani "Ben de Türk'e döndürüldüm, Türk oldum" diyor ve bu "Torn to Turk" tabirini şöyle bir hikaye ile anlatıyor: Hikayemizin kahramanı William Henry, 1856 yılında dünyaya geldi. Zaman 1887'yi gösterdiğinde William Henry, Müslümanlığı seçti. Daha 31 yaşındaydı ve İslam ve Müslümanlık için yapmayı planladığı çok şey vardı. 1889'a kadar seyahat için gittiği bu coğrafyada kaldı ve İslam hakkındaki bilgisini geliştirdi. Arapça öğrenmiş ve İslam'ın temel prensiplerini akademik seviyede anlatabilecek kadar derin bir müktesebâta ulaşmıştı. Artık hayatında tek istediği şey kendi memleketindeki insanlara da tecrübesini aktarmak ve karanlıktaki ruhlara aydınlığa giden yegane yolu gösterebilmekti. 1889 da doğduğu topraklara, Liverpool'a döndü ve yaptığı ilk iş evini mescit ve İslamî bir merkez haline getirmek oldu. Annesine ve oğluna İslamiyet'i anlattı. Annesi de 63 yaşında Müslümanlığı kabul etti. Arkasından doktor olan oğlu da Müslüman oldu. 1890 yılında bir arkadaşı, bütün Müslümanların başı olan ve aynı zamanda Osmanlı sultanı olan Sultan II. Abdülhamit'e ziyarete gitmesini söyledi. 1890 yılının sonbaharında İstanbul'a gitti ve II. Abdülhamit Han ile görüştü. Sultan, İngiltere'den gelen bu pırıl pırıl insanı hürmetle ve ihtimamla karşıladı. Bir devlet reisi gibi ağırladı. Bir hafta misafir etti ve kendi saltanat kayığı ile İstanbul'u gezdirdi. Gideceği vakit kendisine hediyeler ve ulufelerle birlikte bir padişah fermanı verdi. Bu fermanda Padişah ve Halife-i Rûy-i Zemin II. Abdülhamit Han; William Henry Quilliam'ın Britanya'nın Şeyhülislamı vazifesine getirilmiş olduğunu ve isminin de bundan sonra Abdullah Quilliam olacağını ifade etmiştir. Mescit haline getirdiği evini daha sonraki yıllarda bir vakfa dönüştürdü ve bu vakıf üzerinden İngiltere'nin çeşitli yerlerinde mescit ve camiler açmaya başladı. Önceleri çok mütevazı gayretler ile başlayan bu hizmet çok çabuk neticeler vermeye başladı. Her geçen gün Müslüman olan İngilizlerin sayısı arttı. Durumdan rahatsız olan bir kısım medya, William Henry Quilliam'i döneklik ve Osmanlı casusluğu ile suçladı. William Henry vesilesiyle her Müslüman olana o yıllarda medyanın alay maksatlı verdiği bir isim vardı. "Torn to Turk" yani Türk oldu, Türk'e döndü. Bu alaycı ifade daha sonraları Müslüman olan İngilizler için de benimsendi. Ve bir terminoloji oldu. Bugün Müslüman olan 15.000 civarındaki İngilizler artık kendilerine "Torn to Turk" denilmesinden hoşlanırlar ve kendilerini ifade ederlerken bu kelimeyi özellikle kullanırlar.
12 sene önce, evlerinin yanında Afrikalı öğrencilerin kaldığı evden akşamları güzel bir ses ve ruhuna işleyen hoş bir mânâ gelmeye başlıyor. Merakından, gidip o sesin ne olduğunu soruyor. Bir öğrenci, "Ben akşamları Kur'an okuyorum, Kur'an sesidir." diyor. Bunun üzerine İrlandalı bir Katolik olmasına rağmen araştırmaya başlıyor ve aşçılık yapan ve şimdi bu vakıfta çalışan bir Iraklı Müslüman'la evleniyor. Üniversite mezunu olan bu hanımefendi de Mary ismini Batool Al Toma olarak değiştiriyor. Evet şu anda "New Muslim Projekt" yani "Yeni Müslümanlar Projesi"nin başkanı. Bu projeye 3000 İngiliz Müslüman üye... Batool (Betûl) Hanım, kendisine Türk olduklarını söyleyenlere, "I have been torn to Turk" yani "Ben de Türk'e döndürüldüm, Türk oldum" diyor ve bu "Torn to Turk" tabirini şöyle bir hikaye ile anlatıyor: Hikayemizin kahramanı William Henry, 1856 yılında dünyaya geldi. Zaman 1887'yi gösterdiğinde William Henry, Müslümanlığı seçti. Daha 31 yaşındaydı ve İslam ve Müslümanlık için yapmayı planladığı çok şey vardı. 1889'a kadar seyahat için gittiği bu coğrafyada kaldı ve İslam hakkındaki bilgisini geliştirdi. Arapça öğrenmiş ve İslam'ın temel prensiplerini akademik seviyede anlatabilecek kadar derin bir müktesebâta ulaşmıştı. Artık hayatında tek istediği şey kendi memleketindeki insanlara da tecrübesini aktarmak ve karanlıktaki ruhlara aydınlığa giden yegane yolu gösterebilmekti. 1889 da doğduğu topraklara, Liverpool'a döndü ve yaptığı ilk iş evini mescit ve İslamî bir merkez haline getirmek oldu. Annesine ve oğluna İslamiyet'i anlattı. Annesi de 63 yaşında Müslümanlığı kabul etti. Arkasından doktor olan oğlu da Müslüman oldu. 1890 yılında bir arkadaşı, bütün Müslümanların başı olan ve aynı zamanda Osmanlı sultanı olan Sultan II. Abdülhamit'e ziyarete gitmesini söyledi. 1890 yılının sonbaharında İstanbul'a gitti ve II. Abdülhamit Han ile görüştü. Sultan, İngiltere'den gelen bu pırıl pırıl insanı hürmetle ve ihtimamla karşıladı. Bir devlet reisi gibi ağırladı. Bir hafta misafir etti ve kendi saltanat kayığı ile İstanbul'u gezdirdi. Gideceği vakit kendisine hediyeler ve ulufelerle birlikte bir padişah fermanı verdi. Bu fermanda Padişah ve Halife-i Rûy-i Zemin II. Abdülhamit Han; William Henry Quilliam'ın Britanya'nın Şeyhülislamı vazifesine getirilmiş olduğunu ve isminin de bundan sonra Abdullah Quilliam olacağını ifade etmiştir. Mescit haline getirdiği evini daha sonraki yıllarda bir vakfa dönüştürdü ve bu vakıf üzerinden İngiltere'nin çeşitli yerlerinde mescit ve camiler açmaya başladı. Önceleri çok mütevazı gayretler ile başlayan bu hizmet çok çabuk neticeler vermeye başladı. Her geçen gün Müslüman olan İngilizlerin sayısı arttı. Durumdan rahatsız olan bir kısım medya, William Henry Quilliam'i döneklik ve Osmanlı casusluğu ile suçladı. William Henry vesilesiyle her Müslüman olana o yıllarda medyanın alay maksatlı verdiği bir isim vardı. "Torn to Turk" yani Türk oldu, Türk'e döndü. Bu alaycı ifade daha sonraları Müslüman olan İngilizler için de benimsendi. Ve bir terminoloji oldu. Bugün Müslüman olan 15.000 civarındaki İngilizler artık kendilerine "Torn to Turk" denilmesinden hoşlanırlar ve kendilerini ifade ederlerken bu kelimeyi özellikle kullanırlar.