Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

Sifali Bitkiler

@hmet

UZAKLARDAN
Local time
03:07
Katılım
23 Eylül 2006
Mesajlar
9,165
Tepkime puanı
48
Puanları
0
Ökseotu (Viscum album)

Yöresel adları:
Çekem, burç, purç, gevele, gökçe

Bitki özellikleri: Özellikle, elma, armut, söğüt, kavak ve çam gibi, yumuşak odunlu ağaçlarda asalak olarak yetişir. Yüksek dalların üstünde, sarı-yeşil bir yapraklar topu halinde, uzaklardan bile görülebilir. Uzun saplı, deri görünümlü, kelebek kanatlarını andıran yapraklarını hiç dökmez. Nohut iriliğindeki beyaz meyveler yapışkan bir madde taşır ve insanlar için zehirlidir! Ama onları iştahla yiyen kuşlara hiçbir zararı dokunmaz. Kursaklarında yumuşattıkları meyve çekirdeklerini, dışkıları ile dalların üstüne bırakarak, yeni bitkilerin kök salmasını sağlarlar. Bitki tohumu başka hiçbir ortamda kök salmaz. Ülkemizde oldukça yaygındır.

Bileşim:
Viscotoxin, acetylcholin, lectine, inosit, müsilaj.

Toplama ve hazırlama: Mart-nisan aylarında, meyveleri olgunlaşmadan, yaprak ve ince saplar toplanır. Gölgede kurutulur ve ince kıyılarak kullanıma hazırlanır.

Kullanım alanları ve biçimleri: Henüz bilimsel kesinlik kazanmamış olduğu halde, ökseotu kaynaklı kanser ilaçları giderek artmaktadır. Yani bitki, bu tür önemli hastalıkların tıbbi tedavisini destekleyici olarak kullanılabilir. Ama bu tür kullanımlardan önce doktora danışılmalıdır.

Öncelikle kan dolaşımını dengeleyici olarak kullanılır. Genellikle, yalnızca yüksek kan basıncını dengeleyici olarak bilinir. Ama, alçak kan basıncını dengeleyici olarak da kullanılmalıdır. Pankreası çok olumlu etkileyebildiği için, şeker hastalığında rahatlıklar sağlayabilir. Hormon dengesini düzenleyici olarak ve epilepsiye, kronik kramplara, histerik rahatsızlıklara karşı kullanılabilir. Atardamar sertliği, kalp yetmezliği ve kalp ritim bozukluğunda denenmelidir. Menopoz dönemindeki sıkıntılara karşı kullanıldığında şaşırtıcı sonuçlar verir. Terlemeler, kalp çarpıntıları, duygu coşkunlukları, korku halleri ve soluk alma zorlukları sona erer. Böylece, bu sıkıntılardan kaynaklanabilecek önemli hastalıkların da önü alınmış olur.

Kronik eklem hastalıklarında ökseotunun denenmesi yararlı olabilir. Kötü karakterli tümörlerde, organizmanın savunma gücünü arttırarak, olumlu sonuçlar verebilir. Önemli olan denemektir. Ama, özellikle yaşamsal hastalıklarda mutlaka doktor onayı alınması gereği unutulmamalıdır.

Hastalıkların türünü ve tedavi biçimlerini yalnızca uzman tıp doktorları saptayabilir!

Ökseotu çayı: Ökseotu çayı soğuk suda demlenmelidir. 1-2 çay kaşığı dolusu ince kıyılmış bitki, 1 bardak suda 8-10 saat bekletildikten sonra süzülür. Her kullanım için taze demlenen çay, ılıklaştırılarak içilirse daha doğru olur. 1-2 bardak tatlandırılmamış çay, gün boyuna yayılarak, yemeklerden önce veya yemek aralarında, az miktarlarda, yudumlanarak içilir.

Acil olarak çay demlenmesi gerektiğinde, haşlama- demleme yoluyla da hazırlanabilir. Kaynar suyla haşlanan bitki 8-10 dakika demlendirildikten sonra süzülür ve yudumlanarak içilir.

Yan etkiler: Önerilen dozajlarda kullanıldığında, bilinen hiçbir yan etkisi yoktur. Albümine karşı duyarlı kişilerin ve tüberküloz hastalarının kullanmaması doğru olur.


Kaynak: "Tanrı'nın Eczanesinden Sağlık" - Niyazi Eröztürk
 

@hmet

UZAKLARDAN
Local time
03:07
Katılım
23 Eylül 2006
Mesajlar
9,165
Tepkime puanı
48
Puanları
0
Öksürükotu (Tussilago farfara)

Bitki özellikleri:
Bal kokulu, altın sarısı çiçekleri, şubat-mart aylarında, pek çok çiçekten önce açar. Yuvarlak, kalp biçimindeki uzun saplı yaprakları ise nisandan sonra gelişmeye başlar. Genellikle killi, balçıklı topraklarda kümeler halinde gelişir

Bileşim: Müsilaj, tanen, acı maddeler, flavon.

Toplama ve hazırlama: Çiçekler, tam olarak açtıklarında, güneşli bir havada toplanır ve hemen havadar ve gölgelik bir ortamda kurumaya bırakılır. Ama yapraklar, etkinlik açısından çiçeklerden daha önemlidir. Mayıs-haziran aylarında, tam olarak gelişmiş olan, avuç genişliğindeki yapraklar güneşli bir günde toplanır, kıyılır ve gölgelik ve havadar bir ortamda kurumaya bırakılır. Tam anlamıyla kuruyan yaprak ve çiçekler, ince kıyılarak iyice karıştırılır. Kapalı kaplarda saklanmalıdır.

Kullanım alanları ve biçimleri:
Balgam söktürücü ve dağıtıcı özellikleri ile, öksürük, bronşit, gırtlak ve ağız içi nezlesi, bronşiyal astım, zatülcenp ve hatta akciğer amfizemi gibi hastalıklara karşı kullanılabilir. Mide ve bağırsak mukozasının tahrişine karşı kullanıldığında büyük rahatlıklar sağlar.

Öksürükotu çayı: 1 tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış bitki, 1 bardak kaynar suyla haşlanır, 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak çay, bal ile tatlandırılarak içilir. Mukoza tahrişlerine karşı kullanıldığında tatlandırılmamalıdır. Bir yıl içindeki kullanım süresi 6 haftayı aşmamalıdır. Hamilelik ve emzirme sürecinde kullanılmaz.

Yan etkiler:
Yüksek dozajlı ve uzun süreli kullanımlardan kaçınılmalıdır. Önerilen biçimde kullanıldığında, bilinen hiçbir yan etkisi yoktur.

Kaynak: "Tanrı'nın Eczanesinden Sağlık" - Niyazi Eröztürk
 

@hmet

UZAKLARDAN
Local time
03:07
Katılım
23 Eylül 2006
Mesajlar
9,165
Tepkime puanı
48
Puanları
0
Şerbetçiotu (Humulus lupulus) Bitki özellikleri: Sarmaşık gibi tırmanıcıdır. Yaprakları tam veya parçalı, çiçekler açık yeşil renklidir. Marmara bölgesinde yetiştirilmektedir. Drog olarak kullanılan organ çiçeklerdir. Şifalı bitki satıcılarından satın alınabilir.

Bileşim:
Acı maddeler, rezin, humulun, lupulun, (saptanabilen 100'ün üstünde aroma maddesi içerikli) uçucu yağ, tanen, mineraller.

Kullanım alanları ve biçimleri:
Hafif bir yatıştırıcı olarak, iç huzursuzluklarında ve uykusuzlukta kullanılabilir. Şerbetçiotu, östrojen etkisi yapabilen maddeler içerir. Bu sayede, adet kanamalarını erken başlatabilir. Erkeklerde de, bazı seksüel bozukluklara, örneğin uykuda boşalmaya, erken boşalmaya karşı veya, eğer şikayet konusu oluyorsa, yoğun cinsel isteği bastırmak için kullanılabilir.

Şerbetçiotu genellikle, tedavi amaçlı olarak, pek yalnız başına kullanılan bir bitki değildir. Kan temizleyici, mideyi yatıştırıcı ve uyku getirici bitki karışımları, şerbetçiotu ile zenginleştirilebilir. Ayrıca, iştah açıcı, ve safrakesesini yatıştırıcı olarak da kullanılabilir. Sinirsel kaynaklı kalp düzensizliklerinde, ritim bozukluklarında ve hafif depresyonlarda bitkiyi kullanmak gerekir.

İçine şerbetçiotu doldurulmuş bitki yastığı kullanan kişiler, bir süre sonra uykularının düzene girdiğini göreceklerdir. Menopoz sıkıntılarına karşı da kullanılabilir bu yastıklar.

Şerbetçiotu çayı:
1 tatlı kaşığı ince kıyılmış çiçek, 1 bardak kaynar suyla haşlanır, 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Gün boyunca 3-4 bardak içilebilir.

Uykusuzluğa karşı kullanıldığında, 1 çay kaşığı şerbetçiotu, 1 çay kaşığı kediotu kökü ile karıştırılarak, yukarıdaki gibi demlenir. Yatmadan önce, sıcak içilir.

Yan etkiler:
Önerilen dozajlarda kullanıldığında, bilinen hiçbir yan etkisi yoktur.


Kaynak:
"Tanrı'nın Eczanesinden Sağlık" - Niyazi Eröztürk
 

@hmet

UZAKLARDAN
Local time
03:07
Katılım
23 Eylül 2006
Mesajlar
9,165
Tepkime puanı
48
Puanları
0
Bir Yudum Sağlık Anzer Çayı Dünyaca tanınmış Anzer balına tat ve koku veren yüzlerce çiçekli bitkiden biri olan Anzer, bir kekik türüdür. Doğu Karadeniz Bölgesinin yüksek kesimlerinde yayılış gösteren bu bitki, Rize ili Ikizdere ilçesi aşağı ve yukarı Anzer adı verilen ve denizden 2300-2500 m yükseklikteki yörede yoğun şekilde doğal olarak yetişmektedir.
Haziran ayından itibaren yaklaşık iki ay boyunca, farklı yüksekliklerde, çiçekli olarak bulunan Anzer, arıların en çok ziyaret ettiği nektar bitkilerindendir. Yüzlerce yıldır yöre halkı tarafından bilinen ve doğadan toplanan Anzer, kurutularak kış aylarında bitkisel çay şeklinde tüketilmektedir. Yörede Anzer çayının; soğuk algınlığı, gribal enfeksiyonlar, mide ve barsak rahatsızlıkları gibi birçok derde deva olduğuna inanılmaktadır.
Ballıbabagiller (Lamiaceae) familyasından olan Anzer nin bilimsel literatürdeki ismi; Thymus praecox subsp. Caucasicus var. Caucasicus tur. Bitki, 15-20 cm arasında boylanabilen, küçük yapraklı, kuvvetli kokulu, yaz aylarında dalların tepe kısmında başak formunda pembe-erguvani-beyaz çiçekler açan, otsu yapıda çok yıllıktır. Özellikle meyilli, kurak ve yamaç kısımlarda kümeler halinde yetişmektedir. Bitkinin tüm kısımları açık sarı renkte uçucu yağ, acı maddeler taşımaktadır. Uçucu yağ oranı, bitkinin kısımlarına göre farklılık göstermekte olup, % 1-3 arasında değişmektedir. En yüksek uçucu yağ oranı, bitkinin çiçeklerinde bulunmaktadır. Uçucu yağın temel bileşenlerini, timol ve karvakrol maddeleri oluşturmaktadır.
Anzer çayının hasat zamanı, uçucu yağ oranı üzerine etki etmekte olup, en yüksek uçucu yağ oranına tam çiçeklenme döneminde ulaşılmaktadır. Ayrıca, sisli ve puslu havalarda, sabah erken veya akşam üzeri yapılan hasatlar da kaliteyi düşürmektedir. Hasat edilen bitkilerin kurutulması, çayın kalitesi ve saklama süresine etki etmektedir. Tam çiçeklenme döneminde hasat edilen ve fazla bekletilmeden temiz gölgelik yerlerde kurutulan bitkiden yüksek kalitede kuru ürün elde edilmektedir.
Anzer çayının hazırlanması özel bir ihtimam gerektirmekte olup, yanlış demleme yöntemleri çayın kalitesini bozmaktadır. Anzer çayının kaynatılarak demlenmesi, uçucu yağın buharla birlikte uçmasına ve bitkideki acı maddelerin çaya geçmesine neden olmaktadır. En güzel damak tadı ve faydanın sağlanması için, kaynatılmış sıcak suyun içerisine bir tutam Anzer çayı atılmalı, cezvenin kapağı kapatılmalı ve 5-10 dakika demlenmeye bırakılmalıdır. Bardağa süzülen, altın sarısı rengindeki Anzer çayı, ılık olarak içilmeli ve demlemede kullanılan çiçekler bir daha kullanılmamalıdır.
Yörede bilinmemesine rağmen, Anzer çayı adı verilen bu kekik türünün uçucu yağı ve suyu da elde edilebilmektedir. Ülkemizde halen modern tesislerde kekik yağı ve kekik suyu üretilmektedir. Ancak, eski çağlardan beri Anadolu nun birçok köyünde geleneksel yöntemlerle kekik yağı ve suyu elde edilmektedir. Ateş üzerinde büyük tencereler içerisinde su ile kaynatılarak damıtma yöntemiyle elde edilen bu ürünler çeşitli amaçlarla kullanılmaktadır. Anzer çayı, diğer kekik türlerinde olduğu gibi, bileşimindeki kimyasal maddeler sayesinde insan vücudu üzerine çeşitli etkiler yapmaktadır. Çeşitli kaynaklarda kekik çayı, kekik yağı ve suyunun mide sorunlarını giderici, yatıştırıcı, antiseptik, kurt düşürücü, kan dolaşımını arttırıcı, bronşları açıcı, öksürük giderici, zayıflatıcı, şeker hastalarını rahatlatıcı etkilerinin olduğu belirtilmektedir. Özellikle doğaya dönüşün ve doğal ürünlere olan talebin arttığı günümüzde, bitkisel çay olarak Anzer çayının önemi daha da artmaktadır.
Anzer tarımının yapılması ile, yörede yapılan arıcılığın daha etkin hale getirilmesinin yanısıra, kurutulmuş Anzer çayı, kekik yağı ve suyunun üretilmesi yöre insanına ek bir gelir sağlayacaktır. Anzer çayı denilen bu kekik türünün, yağının ve suyunun çıkarılması için yörede kurulacak modern tesisler bu konuda etkin rol oynayacaktır. Ancak şu konu dikkate alınmalıdır ki, yörede doğal florada yetişen bitkilerin ticari amaçla toplanması, bitkilerin neslini tehlikeye sokacağından, bitkinin tarımının yapılması gerekmektedir. Anzer çayı çok yıllık bir bitki olup, bitki çelikleri ve kök parçaları ile üretimi mümkündür. Yörede doğal olarak yoğun şekilde bulunması, tarımının da yapılabileceğini göstermektedir. Ilkbahar veya sonbahar döneminde dikilecek bitki çelikleri ile yapılacak üretimde, ilk yıl verim düşük olacaktır. Ancak, daha sonraki yıllarda verim giderek artış gösterecektir. Bir dekarlık alandan ilk yıldan sonra, ortalama olarak 150-200 kg kuru Anzer çayı elde edilebilecektir. Anzer çayı tarımının yapılması, farklı ürünlere işlenmesi ve pazarlanması özel bilgi birikimi gerektirmekte olup, bu konuda Karadeniz Teknik Üniversitesi, Ordu Ziraat Fakültesi nin çalışmaları halen devam etmektedir.
Yıllarca Anzer balı ve poleni ile dünya çapında nam salan Anzer in, çayı ve diğer bitkisel ürünleri ile de sesini tüm dünyaya duyurmaması için hiçbir sebep yoktur.


Kaynaklar
1. Acar, C., 2003. A Study on Ground Layer Species Composition in Rocky, Roadside and Forest Habitats in Trabzon Province. Turkish J. Botany. 27(255-275).
2. Baytop T. Türkiye de Bitkiler ile Tedavi (Geçmişte ve Bugün). Istanbul Üniversitesi Yayınları; 1999, No.253-255. Eczacılık Fakültesi No:40, Sanal Matbaacılık, P: 254.
3. Bown, D., 2001. Encyclopedia of Herbs and Their Uses. The Herb Society of America. S: 387-391. Darling, Kindersley, London
4. Ceylan A. Tıbbi Bitkiler I (III. Basım) Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ofset Basımevi, 1995; Yayın No: 312, s. 116-130, Bornova-Izmir.
5. Weiss R. F. and Fintelmann, V., 2000. Herbal Medicine. Second Edition, revised and expanded. Georg Thieme Verlag.Germany. p. 197-199.
 

@hmet

UZAKLARDAN
Local time
03:07
Katılım
23 Eylül 2006
Mesajlar
9,165
Tepkime puanı
48
Puanları
0
Binbirdelik Otu
binbirdelikotu7.jpg

leaf.jpg
Binbirdelik Otu (Hypericum perforatum L.) tarla, yol ve orman kıyılarında, tepelerde ve çayırlarda Temmuz’dan Eylül’e kadar çiçeklenen ve ülkemizde, sarı kantaron, kanotu,kılıçotu, mayasılotu ve yaraotu gibi yöresel adlara da sahip olan şifalı bir bitkidir. Bitki 25-60 cm boyunda olup, çok dallıdır ve sapları ayrı olduğu halde bir şemsiye biçimindeki çiçekleri 5 parçalı, korolla altın sarısı renkli ve kenarları siyah renkli guddeli tüyler ile çevrilidir . Erkek organları çok adette ve 3 demet halinde bir araya toplanmıştır. Yapraklar ışığa karşı tutulduğunda, yağ guddeleri, parlak noktacıklar halinde kolaylıkla görülür. Bitkiye binbirdelik otu denmesi bu özellikten ileri gelmektedir. Yanılmamak için, tam olarak açmış bir çiçeği parmaklarınızın arasında ezdiğinizde, ondan kırmızı bir su aktığını göreceksiniz. Tanen (tannin), uçucu yağlar (carophyllene, pinene, limonene, myrcene), flavon türevleri (flavonoids; quercitrin, quercitin, rutin), hipericin (hypericin, pseudohypericin), karoten (carotene), Vitamin C ve resin içermektedir. Binbirdelik otunun Türkiye' de 70 kadar türü olup; bu türlerden büyük çiçekli binbirdelikotunu (koyunkıran, kuzukıran),(Hypericum calycinum L.) yiyen hayvanlar (Koyun, sığır,at) dan yalnız beyaz tüylü olanlarda bazen ölümle sonuçlanan, deri hastalıkları meydana gelir. Siyah tüylü hayvanlarda bu tip bir duyarlılık meydana gelmemektedir. Avrupa ve Anadolu ‘da yaygın bir bitki olup; Hristiyan inancında kutsal bir yeri vardır. Avusturya’da İsa’nın haç kanı, , Tanrı kayrası otu ve peygamber kanı gibi isimlerle anılmaktadır.


; sinir yaralanmalarında ve her türlü sinirsel şikayetlerde, çarpma sonucu yaralanmalarda ve ağır kaldırma sonucu ortaya çıkan rahatsızlıklarda kullanılabilir. Ayrıca o, ishale karşı da etkili bir bitkidir. Sinirsel yüz ağrıları , günde 2-3 bardak içip, dıştan da (haricen) ağrılı bölgeler uzunca bir süre ile ovalanarak iyileştirilebilir. Bitkinin ayrıca, sinir iyileştirici olarak adlandırılan ve sinirsel rahatsızlıklarda, nevrozlarda, uykusuzlukta ve sinir yorgunluklarında başarıyla kullanılan bir de tentürü ( ) hazırlanabilir. Bu tentür dıstan (haricen) friksiyon (ovarak sürme) biçiminde, içten (dahilen) ise, günde 10-15 damla, 1 yemek kaşığı suya karıştırılarak kullanılır. Konuşma bozukluklarında, rahatsız uykularda, histeri krizlerinde, uyurgezerlikte olduğu kadar, yatağa işeme ve depresyonlarda da başarıyla kullanılabilir. Tüm bu hastalıklarda içten kullanırken, bir yandan da çok olumlu sonuçlar verdiği söylenebilir. Haftanın 6 günü, arka arkaya alınması da tavsiye edilmektedir. Sinir sistemi ile ilgili tüm rahatsızlıklarda bu kür önemlidir.
 

@hmet

UZAKLARDAN
Local time
03:07
Katılım
23 Eylül 2006
Mesajlar
9,165
Tepkime puanı
48
Puanları
0
SİNEMAKİ



Kullanılan Kısmı: Arap tıp alimleri tarafından Avrupa'ya tanıtılan bu güçlü laksatifin tıp tarihindeki yeri 9. yüzyıla kadar uzanır.Özellikle Sudan ve Mısır'da Nil nehri kıyılarının yerli bitkisi olan c.senna Avrupa'lı bilimadamları öğrenmeden yüzyıllar önce buralarda kullanılırdı.

Tıbbi olarak kullanılan kısmı yapraklarıdır. Yaprakları bitkinin % 1,5-3 ünü oluşturan dianthrone glikozidlerini (daha çok anthraquinone bileşiklerini) içerir.

Özellikleri: ABD'de çok yaygın olarak kullanılan senna FDA'nin (Food and Drug Administration) onayladığı birkaç bitkisel ilaçtan birisidir.Bilinen birçok laksatif (müshil) ilacın içeriğini oluşturur.

Kullanım Alanları:
  • Senna kuvvetli müshil olarak kullanılır. İçerdiği anthraquinone barsakları uyararak 10 saat içinde boşalmalarını sağlar.Bitki kalın barsaklarda sıvı ve mineral salgılanmasını arttırıcı etki yapar ve bunların geri emilimini engeller.
  • Bazı tıbbi girişimlerden önce barsakların boşaltılmasına yardımcı olarak kullanılabilir.
  • Barsak parazitlerinin düşürülmesinde yardımcıdır.
Kullanım Şekli:

Hazır tablet veya drajeleri vardır.

Yan Etkiler ve Etkileşimleri:
  • 8 veya tıbbi denetim altında en fazla 10 gün kullanılabilir.
  • Uzun süre kullanımının bağımlilik yapabileceği düşünülmektedir.
  • Hamile kadınlar tarafından doktor önerisi olmadıkça kullanılmamalıdır.
  • 6 yaşın altındaki çocuklarda kullanılmamalıdır.
  • Barsak tıkanması olanlar, henüz tanısı konmamış mide ağrısı olanlar, apandisit belirtileri olanlar kullanmamalıdır.
  • İshali olanlar, kalın barsak iltihabı olanlar,barsak ülserleri olanlar kullanmamalıdırlar.

Yan Etkiler:

  • Mide bulantısı ve şiddetli ishal
  • İdrarda kırmızı renk değişikliği (zararsızdır)
  • Uzun süre kullanımında birçok istenmeyen etki
  • Mide-barsak geçiş zamanını azalttığı için aynı gün alınan ilaçların emilimini azaltabilir
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst