Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

refah isteyen, köklerine baksın

yalcin

New member
Local time
12:42
Katılım
21 Ocak 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Türk şirketleri ve yöneticileri insan kaynaklarını seçmeyi ve kullanmayı henüz bilmiyorlar. Yönetimden anlaşılan “emir komuta” zinciri devamlılığı, sadece yöneticiler değil çalışanların da inisiyatif kullanımına, yaratıcılığa yakın değiller. Böyle eğitilen insan kaynakları yeni gelenlerin önünü de tıkamakta. Dünyada gelişen olayları, bilimsel yöntemleri okumayan ve inanmayan “paralı” adam sadece “kâr” etmekle hem de kısa vadede sonuç almakla ilgili. Yakın çevresi de onun başarısını alkışlayanlardan! Bu nedenle toplum yararına, kültüre para ayırmayı “boşuna” olarak değerlendirmekte. Japonlardan “kalite çemberi”ni bire bir alarak, Avrupalılardan insan kaynakları değerlendirme soru formlarını tercüme ederek ekonomik gelişme sağlamak imkansız. Kendisi ülkenin kültürünü bilmeden insanını çalıştıramaz ve verim elde edemez, başka ülke kültürlerini tanımadan da rekabet yapamaz halde artık şirketler. Türkiye, bilgiye inanmak ve kendini tanımak zorunda. Dinozor yönetici anlayışı bütün alanları işgal etmekte. Zihinsel gelişmenin kültürel üretim olduğunu idrak etmeli.

Servetleri yaratan değer sistemlerini ve kültürleri inceliyorlar Batı’da. Biz ise devletten zengin etmeyi marifet sanıyoruz. Amerika’da “sifon çekme”, Türkiye’de “hortumlama” denilen yolsuzluk kaygı verici bir toplum için. İtalya bununla mücadele sonucu itibar kazandı. Kişi başına geliri 20.000 doları geçti.
Ekonomik başarılarımız, ticarî ilişkiler sürdürdüğümüz ülkelerin temel güdülerini ne kadar iyi anladığımıza bağlı. Kendi benliğimizde bile tanımakta güçlük çektiğimiz karmaşık davranışları ve istekleri çözümlemek için ülkelerin dillerini konuşmak ya da törelerini bilmek yeterli değil. Her toplumda bireyin olağan saydığı bazı inançlar vardır ve bunlar neredeyse bilinçaltında kalmış gibidir; bu nedenle farkına varıp algılamak pek kolay olmaz. Bu inançlara meydan okumaya kalkışıldığında, yabancılar tarafından altüst ediliyormuş duygusuna kapılıp adeta bir “kültür şoku” ve düşmanlık yaşanır.
Servet yaratmanın ahlaka dayalı bir eylem olduğunu, kültürel tercihler ve değerlerin ulusal kimliğin temel taşları olması nedeniyle ekonomik açıdan da güçlü ve zayıf noktaların kaynağı olduğunun altı çizilmekte Batı’da. Kolayca köşeyi dönme fikri, birçok kültürde kesinlikle saygı uyandırmamakta. Ülkenin kültürü ekonomik gelişmeyi belirleyici. Çünkü ülkeler uzun vadeli çıkarlarıyla ilgili olmalı. Malezya sermaye kontrolleri uyguladı ve IMF tarafından eleştirildi. Hiçbir şey olamazsınız denen Malezya, çok az borçla güvenilir bir ekonomi yarattı. Macaristan, yavaş değişim dönüşüm politikası izledi, başarılı oldu. Polonya “şok tedavi” uyguladı, sonuç hiç parlak olmadı. Kültürel değerleri nasıl uygularız ekonomide? Ekonomik modeller yaratmada kendi köklerimizi nasıl kullanabiliriz soruları çok önemli. Yabancılaşma, başarısızlığın temelidir. Unutmayın. Ruhsal zenginliği olmayanın refah seviyesi artmaz. Refah isteyen kendini bulsun.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst