Hiç unutmam, 28 Şubat'ın hemen öncesiydi. Bir yandan harıl harıl bankaların
içleri boşaltılıyor, diğer yandan hakim medya yozlaşmanın ve dibe vuruşun
zirvesini yaşıyordu.
Kadına yönelik pozitif ayrımcılık söylemleri o dönemde de vardı. Meclis'e kadın
milletvekilinin daha fazla sayıda girmesi gerektiği filan konuşuluyordu. Tam o
esnada, sonradan 28 Şubat'ın bayraktarlığını yapacak bir paçavra gazete,
Bulgaristan'dan bir bayan milletvekilinin mayosuyla havuzdan çıkarkenki
resmini koyup şu başlığı yerleştirmişti: 'Bundan olsun 500 tane olsun...'
Düzey, bakış açısı, bilinçaltı buydu işte...
Açın şimdi kendilerini en dürüst, en büyük ilan eden gazetelerin internet
sayfalarını da görün bakalım herhangi bir porno forumdan farkı var mı? En
aleni şekliyle resimleri basıp üstüne şöyle yazabiliyorlar örneğin: 'Bu kalçalar
İtalya'yı ayağa kaldırdı!'
'Bülent Ersoy'un seksi resimleri için tıklayın' diye buton açan zihniyetin
eseridir İtalyan kadın cinayeti... 'İşte şantaj kareleri' diye en özel konuları
bile tiraj ve 'tık'lama uğruna sayfalarına, ekranlarına taşıyanların hiç kabahati
yok mu bu işte?
Halkın kandil gecesi hakkında -kendileri ve yaşam tarzlarıyla zerre ilgisi
olmadığı halde- kafa karıştırıcılık, 'nasıl edelim de bu işi de sulandıralım'
zihniyetiyle manşetten kandil haberi çakan gazetelerin yılbaşı kutlamalarıyla
ilgili yaklaşımlarını herkes çok iyi biliyor.
Birkaç gün önce Almanya Başbakanı Angela Merkel, Norveç'te bir opera açılışı
yaptı. İnanılmaz bir şey oldu ve Andıç Medyası birdenbire operasever kesildi.
Hem de Alman ve İskandinav kültür ve tarihine ne kadar önem verdiğini
gösterdi! Kültür ve sanatta ülke sınırlarını aşıp yeryüzünde ilgilenmediği
coğrafya bırakmayan Türk medyası, opera açılışında neyle ilgilendi biliyor
musunuz? Almanya Başbakanı'nın göğüs dekoltesiyle!
Alman medyası bile birinci sayfadan vermeyecek kadar önemsiz bulduğu bu
haberlere eminim şaşırmıştır. Düşünsenize, normal zamanda adını duymaktan
bile hazzetmediğini bildiği bir ülkenin medyası bir anda kendi başbakanlarının
göğüsleriyle ilgilenmeye başladı!
Herkes utanç içinde... Nasıl olmasın ki!
Bir İtalyan sanatçı son derece insani hislerle bir yolculuğa çıkıyor ve bu
ülkeden geçerken hem tecavüze uğruyor, hem öldürülüyor.
Bu ülkede 11 aylık kıza hem işkence, hem taciz yapıldı. Hem de öz annesi
tarafından. Daha o zaman ülkenin yerinden oynaması ve herkesin utanç
içinde sokağa bile çıkamaması lazımdı. Bizim medya ne yaptı biliyor musunuz?
Yapanların itiraflarını çarşaf çarşaf yayınladı. Minik bir bebeğe neler yaptığını
ayrıntılı olarak utanmadan sayfalarına alanlar şimdi utanç yaşıyorlarmış!
Merkel'in göğüs dekoltesi için birinci sayfadan yayın yapanların aynı utancı
taşıması gerekir...
Bir sapkınlık, kişilik bozukluğu ortaya çıktığında tüm bilim adamları bunun
kökenlerini araştırırlar. Bizde ise kof ve kuru bir utanç var. Bu utancın dip
koçanlarını bulmak zorundayız, bu sapkınlığın kökenlerine inmek
durumundayız.
Eğer adam gibi bir özeleştiri ve nedensellik peşinde koşulursa inanın bugün
yaşanan birçok sıkıntının da sebebi ortaya çıkacaktır. Memleketteki laikçi
azgınlığın ruh topografyasından, inanç ile kavgaya girişen iki yüzlü
takiyyecilere kadar her şey daha net bir şekilde ortaya çıkacaktır.
Yoksa kuru bir Pippa utancı ile geçiştirilemez bu durum...
M. Nedim Hazar, ZAMAN, 16 Nisan 2008, Çarşamba
içleri boşaltılıyor, diğer yandan hakim medya yozlaşmanın ve dibe vuruşun
zirvesini yaşıyordu.
Kadına yönelik pozitif ayrımcılık söylemleri o dönemde de vardı. Meclis'e kadın
milletvekilinin daha fazla sayıda girmesi gerektiği filan konuşuluyordu. Tam o
esnada, sonradan 28 Şubat'ın bayraktarlığını yapacak bir paçavra gazete,
Bulgaristan'dan bir bayan milletvekilinin mayosuyla havuzdan çıkarkenki
resmini koyup şu başlığı yerleştirmişti: 'Bundan olsun 500 tane olsun...'
Düzey, bakış açısı, bilinçaltı buydu işte...
Açın şimdi kendilerini en dürüst, en büyük ilan eden gazetelerin internet
sayfalarını da görün bakalım herhangi bir porno forumdan farkı var mı? En
aleni şekliyle resimleri basıp üstüne şöyle yazabiliyorlar örneğin: 'Bu kalçalar
İtalya'yı ayağa kaldırdı!'
'Bülent Ersoy'un seksi resimleri için tıklayın' diye buton açan zihniyetin
eseridir İtalyan kadın cinayeti... 'İşte şantaj kareleri' diye en özel konuları
bile tiraj ve 'tık'lama uğruna sayfalarına, ekranlarına taşıyanların hiç kabahati
yok mu bu işte?
Halkın kandil gecesi hakkında -kendileri ve yaşam tarzlarıyla zerre ilgisi
olmadığı halde- kafa karıştırıcılık, 'nasıl edelim de bu işi de sulandıralım'
zihniyetiyle manşetten kandil haberi çakan gazetelerin yılbaşı kutlamalarıyla
ilgili yaklaşımlarını herkes çok iyi biliyor.
Birkaç gün önce Almanya Başbakanı Angela Merkel, Norveç'te bir opera açılışı
yaptı. İnanılmaz bir şey oldu ve Andıç Medyası birdenbire operasever kesildi.
Hem de Alman ve İskandinav kültür ve tarihine ne kadar önem verdiğini
gösterdi! Kültür ve sanatta ülke sınırlarını aşıp yeryüzünde ilgilenmediği
coğrafya bırakmayan Türk medyası, opera açılışında neyle ilgilendi biliyor
musunuz? Almanya Başbakanı'nın göğüs dekoltesiyle!
Alman medyası bile birinci sayfadan vermeyecek kadar önemsiz bulduğu bu
haberlere eminim şaşırmıştır. Düşünsenize, normal zamanda adını duymaktan
bile hazzetmediğini bildiği bir ülkenin medyası bir anda kendi başbakanlarının
göğüsleriyle ilgilenmeye başladı!
Herkes utanç içinde... Nasıl olmasın ki!
Bir İtalyan sanatçı son derece insani hislerle bir yolculuğa çıkıyor ve bu
ülkeden geçerken hem tecavüze uğruyor, hem öldürülüyor.
Bu ülkede 11 aylık kıza hem işkence, hem taciz yapıldı. Hem de öz annesi
tarafından. Daha o zaman ülkenin yerinden oynaması ve herkesin utanç
içinde sokağa bile çıkamaması lazımdı. Bizim medya ne yaptı biliyor musunuz?
Yapanların itiraflarını çarşaf çarşaf yayınladı. Minik bir bebeğe neler yaptığını
ayrıntılı olarak utanmadan sayfalarına alanlar şimdi utanç yaşıyorlarmış!
Merkel'in göğüs dekoltesi için birinci sayfadan yayın yapanların aynı utancı
taşıması gerekir...
Bir sapkınlık, kişilik bozukluğu ortaya çıktığında tüm bilim adamları bunun
kökenlerini araştırırlar. Bizde ise kof ve kuru bir utanç var. Bu utancın dip
koçanlarını bulmak zorundayız, bu sapkınlığın kökenlerine inmek
durumundayız.
Eğer adam gibi bir özeleştiri ve nedensellik peşinde koşulursa inanın bugün
yaşanan birçok sıkıntının da sebebi ortaya çıkacaktır. Memleketteki laikçi
azgınlığın ruh topografyasından, inanç ile kavgaya girişen iki yüzlü
takiyyecilere kadar her şey daha net bir şekilde ortaya çıkacaktır.
Yoksa kuru bir Pippa utancı ile geçiştirilemez bu durum...
M. Nedim Hazar, ZAMAN, 16 Nisan 2008, Çarşamba
