Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

ÖLÜME GÜLEREK GİDENLER

bymarti

New member
Local time
12:50
Katılım
4 Aralık 2006
Mesajlar
34
Tepkime puanı
17
Puanları
0
Yaş
49
ÖLÜME GÜLEREK GİDENLER

Çanakkale Savaşı gerçek mânâda bir destandır. Bu destanın bir tarafında yokluklar içinde çırpınan bir Osmanlı Devleti, diğer tarafında ise bütün teknik imkânlara sahip İtilaf devletleri vardı. Osmanlı Devleti'ndeki Alman Danışma Kurulu Başkanı Mareşal Liman von Sanders hatıralarında şöyle diyor:

"... Türklerin çoğu yarı çıplak, yarı açtılar. Haftada bir öğün, kemikli bir et par-çası verilebiliyordu. Bitkisel yağda haşlanmış buğday kırığı yiyorlar, sıhhi vasıflardan mahrum suları içiyorlar-dı... Acıktıklarında bile düşmandan ele geçirdikleri et konservelerini, domuz eti korkusu ile yemiyorlardı; çün-kü maddî açlığa ve perişanlığa rağmen, manevî bir güçleri ve sağlam bir ruh yapıları vardı... Taş üzerinde yatı-yor, güneşe, fırtınalara, soğuğa ve yağmura karşı korumasız çamur ve toz içinde günler geçiriyor, fakat dün-yanın bütün vasıta ve imkânlarına sahip düşmanları ile aslanlar gibi savaşıyorlardı... Ölüme bu kadar gülerek giden başka bir millet yoktur... Allah adını yürekten tekrarlayarak saldırganın üzerine saldırıyorlardı..."

Başka bir Alman subayının kaleminden:

"... Elde, tel engeli yapacak dikenli tel, sığınak yapacak kereste yoktu. Erat için istenen sayıda haki üniforma bulunamamıştı. Birliklerin büyük bölümü kaputsuzdu. Özellikle ayakkabı yokluğu duyuluyordu... Eratın çoğu çarık giyiyordu. Hatta askerler kum torbası için gönderi-len çuvalları keserek giyecek yapmak zorunda kalıyorlardı...”

Ertuğrul Bayramoğlu Kültür ve Siyaset 2005/3
 

@hmet

UZAKLARDAN
Local time
10:50
Katılım
23 Eylül 2006
Mesajlar
9,165
Tepkime puanı
48
Puanları
0
Tesekkürler.
 

lececafe

Co Admin
Local time
12:50
Katılım
23 Aralık 2005
Mesajlar
5,461
Tepkime puanı
10
Puanları
0
Yaş
48
allah onlardan razı olsun
nur içinde yatsınlar.
 

bymarti

New member
Local time
12:50
Katılım
4 Aralık 2006
Mesajlar
34
Tepkime puanı
17
Puanları
0
Yaş
49
ÇOCUK KAHRAMANLAR
...İvrindi’nin Mallıca köyünden 104 yaşında vefât eden Azman Dede Çanakkale sa-vaşına katılmış gazilerimizdendi. Yıllar önce bir yerel araştırma sırasında Mallıca köyü kahvesinde kendisiyle görüştüm. Kulakları ağır işitiyordu. Köylülerden biri yardımcı oldu. Sorduklarımı cevapladı. Söz Çanakkale`ye geldiğinde o koca ihtiyar sarsıla sarsıla, hıçkırıklar içinde ağlamaya ve bağıra bağıra anlatmaya başladı:

“Bir hücum sırasında bölük erimişti. Yüzbaşı telefonla takviye istedi. Gece yarısı si-perleri takviye için istediğimiz askerler geldi. Hepsi askere alınmış gencecik insanlardı. Ama içlerinde daha çocuk denecek yaşta 3-4 asker vardı ki hemen dikkatimizi çekti. Bölüğü düzene soktum. Yüzbaşı gelenlerle tek tek ilgile-niyor, karanlıkta el yordamıyla üstlerini başlarını düzeltiyor, sabah yapılacak olan süngü hücumuna hazırlıyordu. Sıra o çocuklara geldiğinde, o cıvıl cıvıl şarkı söyleyerek gelen çocuklar birden çakı gibi oldular. Yüzbaşı sordu: “Yavrum siz kimsiniz?” İçlerinden biri dedi ki: “Galatasaray Mektebi Sultanisi talebeleriyiz. Vatan için ölmeye gel-dik!..”

Gönlüm akıverdi o çocuklara. Bu savaş için çok küçüktüler. Daha süngü tutmasını bile bilmiyorlardı. Onlarla ilgilendim. "Mermi böyle basılır, tüfek şöyle tutulur, süngü böyle takılır, düşmana şöyle saldırılır!.." diye.

Onları karşıma alıp bir bir gösterdim. Siperlerin arkasında ay ışığında sabaha kadar talim yaptık. Gün ışımadan biraz dinlensinler diye siperlere girdik. Ortalık hafif aydınlanır gibi olunca hep yaptıkları gibi düşman gemileri gelip siperlerimizi bombalamaya başladılar. Yer gök top sesleriyle inliyordu. Her mermi düş-tüğünde minare gibi alevler yükseliyor birgün önce ölenlerin kol, bacak, el, ayak gibi parçaları havaya kalkan top-rakla siperlere düşüyordu. Mermiler üzerimizden ıslık çalarak geçiyordu. Siperler toz duman içinde kalmıştı. Bir ara yüzbaşı "Azman yandık!.." diye siperin köşesini işaret etti. O şarkı söyleyerek sipere gelen, sanki çiçek toplarmış gi-bi neşeli olan o çocuklar siperin bir köşesinde sanki bir yumak gibi birbirine sarılmış tir tir titriyorlardı. Çocuklar har-bin gerçeği ile ilk defa karşılaşıyorlardı. Ürkmüşlerdi. Yüzbaşı yandık demekte haklıydı. Bir panik meydana getirebi-lirdi.



Tam onlara doğru yaklaşırken içlerinden biri avaz avaz bir marş söylemeye başla-dı!..

Annem beni yetiştirdi bu yerlere yolladı,
Al sancağı teslim etti Allaha ısmarladı.
Boş oturma çalış dedi hizmet eyle vatana,
Sütüm sana helâl olmaz saldırmazsan düşmana...

Baktım hemen biraz sonra ona bir arkadaşı daha katıldı. Biraz sonra biri daha... Marş bitiyor yeniden başlıyorlar. Bitiyor bir daha söylüyorlar. Avaz avaz!.. Gözleri çakmak çakmak... Hücum anı geldiğin-de hepsi süngü takmış, tüfeklerine sımsıkı sarılmış, gözleri yuvalarından fırlamış, dişler kenetlenmiş bekliyorlardı.

O an geldi. Birden yüzbaşı “Hücum!..” diye bağırdı. Bütün bölük, bütün tabur, bütün alay cephenin her yerinden fırladık. İşte tam o anda, o çocuklar kurulmuş gibi siperlerden fırlayıverdiler. İşte o an. Tam o an bir makineli yavruları biçiverdi. Hepsi sipere geri düştüler. Kucağıma dökülüverdiler. Onların o gül gibi yüzleri gözümün önünden gitmiyor. Hiç gitmiyor!.. İşte ben ona ağlıyorum, o çocuklara ağlıyorum!.."

Azman dede ağlıyordu. Ben ağlıyordum. Kahvede kim varsa ağlıyordu. Kahveci göz-yaşları içinde bize çay getirdi. Eğildi; “Azman dede hep ağlar. Niye ağladığını bugün ilk defa anlattı.” dedi. Celal Bayar Üniversitesi Öğrenci Konseyi’nin hazırladığı Çanakkale adlı kitapçıktan.
 

med61

Guest
Local time
12:50
Katılım
22 Mart 2008
Mesajlar
6
Tepkime puanı
8
Puanları
0
paylaşım için teşekkürler
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst