Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

Lozan’dan Zürih’e

CRACK

New member
Local time
04:02
Katılım
17 Ekim 2009
Mesajlar
151
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Ankara
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu antlaşması Lozan Konferansı sırasında, İsmet Paşa’nın çevirmenliğini bir Ermeni yurttaşımızın üstlendiğini düşünebilir misiniz?

Diyelim ki 1923’te böyle bir ihtimal hiç de olağan dışı gelmedi size, kabullendiniz gerçekliğini. İsmet Paşa ile Berç Nadiryan arasındaki bir konuşmayı nasıl hayal ederdiniz?

Memet Baydur, hayalinde bakın nasıl konuşturur onları:

Nadiryan: “Azınlıklar meselesinde...”

İsmet: “O mesele dallanıp budaklanıyor, Berç. Başımıza olmadık çorap örmeye kalkıyor bu herifler. Yıllar sonra soykırım, jenosit diye kalkarlarsa şaşırmayın.”

Nadiryan: “Orada olup biten soykırım değildi, efendim...”

Yaver Numan: “Bunu Berç’in söylemesi ilginç.”

Nadiryan: “Soykırımdan daha kötü bir şeydi...”

İsmet: (Dikkatle Berç’e bakarak) “Seni dinliyorum, evladım.”

Nadiryan: “Orada Ermenileri ve Türkleri, Türkler ve Ermeniler öldürdüler. Bu... Her şeyden kötüdür efendim. Türkiyeli bir Ermeni için bundan büyük acı yoktur.”



***


Bir yazının ilk tümcesi en zor, son tümcesi en önemlidir, benim için. Ne yazacağımı çoktan bilirim, ama nasıl başlayacağımı beklerim bazen. Harflerin üzerinde, tetiğe geçirilmiş gibi katılan parmaklarımı incelerim, uzun uzun.

Aklımdan binlerce söz geçer, her biri birer mermidir çoğu kez, arzuyla titrer parmaklarım basmak için klavyeye fiil, sıfat, isim... Ama sözler vurduğunu öldürmez, vuranı devirir, az kurşunlanmadım, iyi bilirim. Atmak değil tutmak gerekir bazılarını, dolayısıyla yorarım heyecanımı, bir yerlerden bir esin beklerim öylece, sabırlı ve gergin. Bilirim, mutlaka gelecektir ve gelir!

Bu kez, 2001 yılında yitirdiğimiz Memet Baydur’un yazdığı bir tiyatro oyunuyla geldi: “Lozan.”

Söylemek istediklerimi, düşündüklerimi, inançlarımı benim kadar kırıp dökmeden, oysa aynı vuruculukta söyleyebilen arkadaşım, kardeşim, hayallerine yetişemediğim tek insandı Memet Baydur.

Dünyayı ve evrensel kültürü harmanlayarak geçirdiği elli yıllık ömrüne 23 tiyatro eseri sığdırdı ve onu yitirdiğimiz yıl yazdığı sonuncu oyun “Lozan”, 60. yılını bugüne değin hiç sahnelenmemiş 60 oyunun dünya prömiyeriyle kutlayan Devlet Tiyatroları’nın İstanbul Cevahir 2 salonunda sergileniyor.

Mahmut Gökgöz’ün yönettiği bu zor oyun, mizanseni, dekoru, müziği ve yorumuyla göz kamaştırıcı bir başarı. Ozan Uçar, çok inandırıcı bir İsmet Paşa. Ali İpin, hakiki Curzon’a parmak ısırtacak bir lord. Mutlu Güney, Yunanlı Venizelos’un pişmanlıkla yeniklik, intikamla hayranlık arasında gidip gelen tüm paradokslarını taşıyor.

Özel mi seçildi, yoksa raslantı mı, bilmiyorum, ama İsmet Paşa’nın yaveri Numan Bey’i, Nişan Şirinyan canlandırırken, Ermeni çevirmen Nadiryan’ı Cenk Sözeri oynuyor. Memet Baydur, kuşkusuz hoşnuttur rol dağılımından.


***


“Lozan”ın prömiyerini, Memet’in yakınlarıyla birlikte seyrettim. Sadece ilk iki sırayı işgal eden davetlilere karşı, koca salon tıklım tıklım, bilet alıp gelen gençlerle doluydu. Üniversiteli delikanlılar, genç kızlar ve Tuzla Deniz Harp Okulu’ndan gelen bir grup öğrenci... Çok hoşumuza gitti gençlerin bu ilgisi.

Gerçekten de öğrenilecek pek çok ayrıntı var, “Lozan”dan. Hele yaşadığımız günlerde, Zürih’te imzalanan ve imzalayanlardan çok imzalatanların muzaffer sırıttığı fotoğraf düşünülünce...

“Lozan”ın bir ilk sahnesi var ki, günümüz devlet adamlarına ve diplomatlarına “aman efendim şekilcilik” dedikleri küçük düşürücü sembollerin önemini vurgulayan bir tokat gibi: İsmet Paşa, Lozan Konferansı’nın açılışında Türk heyetine ayrılan iskemleleri, savaştan galip çıkan bir milleti, masada mağlup göstermek niyetiyle seçildiği için reddediyor.

Memet Baydur, 2001’de yazmış 2009’da yaşadıklarımızı ve ilerde yaşayacaklarımızı da söyletirken İsmet Paşa’ya, elbette inandırıyor.

Rus astronot Vladimir Komarov’dan Nepalli dağcı Tensing’e insanlığı ayrımsız sorgulamış, bağımsız ve özgür bir demokrasi düşünürüdür, Memet Baydur.

Onun evrensel dilinden “yurtseverlik”, Lozan oyununda bambaşka bir boyut ve anlam kazanıyor.

Mine G. Kırıkkanat

VATAN
 
Son düzenleme:
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst