- Katılım
- 23 Eylül 2006
- Mesajlar
- 9,165
- Tepkime puanı
- 48
- Puanları
- 0
-Kündekari sanatı nedir?
— Kündekari; Osmanlıca Lügati’nde, tutma, kavrama, yakalama anlamına gelir. Geometrik desenlerin delik ve zıvana ile çatma sisteminde örülen iskelete tablalarının kiniş sistemi ile geçirilmesi suretiyle tutkalsız çivisiz olarak yapılan ahşap sanatıdır.
KÜNDEKAR:
Kündekari sanaatını yapan kişiye verilen ad.
KÜNDEKARİ:
Anadolu’da Selçuklu döneminde gelişmiş, kendine özgü bir şekil almıştır. Selçuklu, dönemi ağaç eserleri daha çok mihrap, cami kapısı, dolap kapakları gibi mimari elamanlar olup gerçekten çok üstün işçilik göstermektedir.
Osmanlı dönemi ahşap işçiliğinde sadelik hâkim olmuş, çeşitli teknikler daha çok cami kapısı, minber, vaaz kürsüsü, dolap kapakları, pencere kapakları ve bunlara benzer birçok mimari unsurlarda uygulanmıştır.
Kündekarinin hazırlanış teknikleri:
Yıldız (Gökyüzü yıldızları ve sonsuzluğu ifade eder), sekizgen, ongen, baklava, klasik parke ve birçok geometri desenleriyle uygulanmıştır.
Kürsü ve minber tablaları yahut önemli kapı, pencere, dolap kapaklan… Gibi elemanların yapımında kullanılan, küçük ahşap tablalar ve profilli çıtaların -geometrik bir bezeme oluşturacak şekilde- geçmeli olarak birbirine birleştirilmesi tekniği; bu teknikle üretilen yapı elemanı. Tablaların lifleri birbirine ters olarak yerleştirildiği ve biri ötekinin nem ve sıcaklıktan dolayı çalışmasına engel olduğu için, kündekâri tekniğindeki kanatlar düzlüklerini yüzyıllarca korur ve hiç çarpılmazlar .
Hazırlanan suyu düzgün küçük ağaç parçalarının, önceleri bu iş için ağızları kordon bıçağı şekli verilmiş rendelerle (el planyası) ile kordon profilleri çekilmiş ağaçların, ince ve hassas bir şekilde işlenerek geçme (zıvana) tekniği ile geometrik bir bezeme oluşturacak şekilde birçok parçanın ana kirişlere bağlanması sonucu bir araya getirilmektedir.
Aralarına farklı tür ve renklerde küçük ahşap tablalar konarak bazı örneklerde oyma işçiliği, sedef, bağa, fildişi kakma (gömme) işçiliği uygulanıp, çivi ve tutkal kullanılmadan seren ve kayıtların zıvanalara geçirilip sıkıştırılmasıyla toplanır.
Kundekarinin en önemli özelliği değişen mevsim şartlarında ısı ve nem oranının değişmesinden etkilenerek ağacın çalışmamasını sağlamak.
KULLANILAN MALZEMELER:
İç mekân:
Ceviz, şimşir, armut, kiraz, şapelli (maun) gibi ağaçlar kullanılıp, bezemelerde abanoz, tik, yılan ağacı, wenğe, peleseng, sapelli (maun), altın varak, bağa (kaplumbağa dış kabuğu, deniz kaplumbağası), gümüş, fildişi, sedef, yakut ve zümrüt gibi değerli malzemeler kullanılır.
Dış mekân:
Meşe, sapelli (maun), ireko, tik, dişbudak gibi sert hava şartlarına dayanıklı ağaçlar kullanılır.
MUKARNAS:
Kademeli olarak taşmalar yapacak biçimde, aşırtmalı olarak yan yana ve üst üste gelen, üç boyutlu görünüm veren bir geçiş ve dolgu öğesi. Petek biçimi bir görüntü ile yarım kubbelerin içini dolgulayan İslam sanatı öğesi. (Sarkıtlı olanlarına istalaktit denilir). (Yakut Türkçesinde çıkıntı, burun) düşey bir yüzeyden, üzerinde bulunan daha taşkın bir yüzeye geçmek ve ona bindirmelik görevi yapmak için taş veya tuğladan küçük prizmalar şeklinde, birbiri üzerine oturan bindirmeliklere verilen ad, istelaktit.
Sinan çağında bunlara tekil olarak mukarnas, çoğul olarak da mukarnesat denirdi. Mukarnasın çeşitli bölümlerine asaba, pah, badem, peş, kanat, yırtmaç, diş, püskül gibi adlar verilmiştir.
ALINTI