- Katılım
- 14 Kasım 2005
- Mesajlar
- 555
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 16
- Yaş
- 52
Alman Die Welt gazetesinde 21 Ocak 2006 Cumartesi günü
Boris Kalnoky imzasıyla yer alan yazıda, İslami holdinglerin
Almanya'daki Türkleri sistematik olarak soydukları ve bu skandalın
Erdoğan hükümeti üzerinde baskı oluşturduğu öne sürüldü.
"Allah namına milyarlık dolandırıcılık" başlıklı yazı şöyle:
Doksanlı yılların ortalarında Almanya'daki Türklerin
onbinlercesini mutsuzluğa iten bir salgın meydana geldi.
Kan emicilerden oluşan bir güruh, insanların parasını son
kuruşuna varana kadar ceplerinden çekmek istiyordu.
Soğukkanlı dolandırıcılar özellikle inançlı hemşehriler
olarak geldiler ve camilerde ve yerel toplantılarda
konuştular: "Bize para yatıran herkes Allah'ın rızasını
alır" deniyordu. Zira Kuran'ın faizi yasakladığı ancak
burada şirket hissesi satın alındığı ve bu yolla elde edilen
kazançtan gelir sağlandığı söyleniyordu. Göz kamaştırıcı
rakamlar telaffuz edildi: Yüzde 25 ve daha fazla kazanç payı.
İslami holdingler olarak tanımlanan şirketlerin isimleri
şöyle: Yimpaş, Kombassan, Jetpa ve diğerleri. En sonunda bu
tür firmaların sayısı 60'a ulaşmıştı.
Birçok aile birikimlerini bir araya getirmişti.
Onbinlerce, belki yüzbinlerce Alman markı, para toplayan
şahısların ellerine nakit olarak sayılmıştı. Bazen de altın
ve mücevher. Bunların hepsi bavullar içerisinde İstanbul'a
götürüldü. Kısa bir zaman sonra bu firmalar "iflas" ettiler
ve sadece Almanya'daki değil bütün Batı Avrupa'daki Türkler
birdenbire beş milyar dolar kaybettiler. Bu, Meclis Araştırma
Komisyonunun tesbiti, ancak bu konu üzerine doktora tezi
yazan Rıdvan Akar gibi tarafsız uzmanlar, Avrupa çapında 50
milyar dolar zarardan bahsediyorlar. Zira birçok Türk vergi
dairesinden korktuğu için sesini çıkarmıyor.
Bu mesele artık geride kaldı, fakat konunun siyasetle
ilgisi olması ve araştırılması için bir Meclis komisyonu
kurulması, yakından ele alınması için iki önemli neden. Zira
Başbakan Erdoğan da İslami holding Jetpa için destek aramıştı.
Bu modelin fikri, eğitimini Almanya'da gören Necmettin
Erbakan'a dayanıyordu. Erbakan, "adil düzen" düşüncesiyle
Batılı toplum modelini aşmak istiyor, İslami holdingler de
Türk ekonomisini yavaş yavaş ele geçirip yurtdışında yaşayan
Türkler aracılığıyla paralel bir ekonomi yaratmak istiyorlardı.
Erbakan'ın ikinci fikri ise, "Milli Görüş" organizasyonunun
yaratılmasıydı. Bu organizasyonun yurtdışındaki inançlı Türkler
üzerinde önemli bir etkisi vardı.
Erbakan iktidara geldiğinde bu iki organizasyon oldukça
verimli bir dolandırıcılık çetesine dönüştü. Almanya'da 274
Milli Görüş camisinde para toplayan bu örgüt, paraların bir
kısmını "komisyon" adı altında kendisi alıyordu. Geri kalan
kısmın bir bölümü kötü yönetilen şirketlere yatırılıyor,
artan kısmı da Milli Görüş faaliyetlerini finanse eden ve
bunun büyük bir kısmını da ortadan kaybeden holdinglere
gidiyordu.
Yurtdışındaki inançlı Türklerin paralarının kaybolmasına
paralel olarak Anadolu'da yeni ve etkileyici bir burjuvazi
oluştu, ki bu grup Erdoğan'ın AKP'sinin mali ve siyasi
temelini teşkil etti. Tabii ki Anadolu'nun kalkınması sadece
bu dolandırıcı holdingler sayesinde gerçekleşmedi, ancak
onların bu süreci hızlandırdıkları kesin.
O dönemde Turkısh Daily News şu analizi yapıyordu:
"Erdoğan partisini kurmadan önce birçok holdingi ve onlar
tarafından satın alınmış medya kuruluşlarını güvence altına
aldı." Gazete, o dönemde önemli holdingler arasında yer alan
şirketlerin sıralandığı bir listede Erbakan'a sadık kalan
sadece iki şirket bulunduğunu yazmıştı.
AKP, 2001 yılında kuruldu ve bu tarihte holdinglerin
yükselişi sona ermişti. Jetpa parlak yıllarında Türklere
kendi arabalarını yapacakları sözünü vermişti ve Fadıl
Akgündüz'ün yanında Müslümanların oylarını toplamak için her
kesimden siyasetçi vardı. Hatta Erdoğan bir konuşmasında
Jetpa'yı övmüştü.
Bu aynı zamanda, Erdoğan'ın İsviçre'de zarara uğrayan
bir grup insanın önüne çıktığı zaman verdiği cevaptı: "Onlara
paranızı vermeden bana mı sordunuz? Size buralara yatırın
dedim mi?"
AKP, ne kadar Erbakan'ın Refah Partisi'nden oluştuysa,
bu holding skandalının suçunu da o oranda paylaşıyor. Bu
arada Fadıl Akgündüz ve Yimpaş'ın Genel Müdürü Dursun Uygar
mahkeme önüne çıkarken diğer Yimpaş yöneticileri AKP'den
siyasete girdiler. Örneğin eski Yimpaş Yönetim Kurulu Başkanı
İlyas Arslan, AKP'den Yozgat Milletvekili oldu. En azından
AKP başkanlığında kurulan bir araştırma komisyonu vardı ve bu
komisyon aralık ayında şu tavsiyede bulundu: "Hatalı davrandığı
tesbit edilen herkesin serveti ve ailesi sorgulanabilir."
Ancak holdinglerin yeniden kar eder hale getirilmesi ve
zarar görenlerin "paylarının" Menkul Kıymetler Yasası'nın
değiştirilmesiyle hisse senedine çevrilmesi öngörülüyor. Zarar
görenlere belki bu yolla yardım edilebilir. Ve belki de aynı
zamanda holdingleri işe yarar bir yardımcı olarak değerlendiren
politikacılara da.
..........................................................................................................
AKP sanki bir aydinlik degilmis sadece yesil sermayenin korucuysumus
biz gurbetcileri hice sayaraktan yesil sermayeye arka cikmaktadir,
basbakaninida bunlara ortak oldugu anlasilmistir
biz gurbetciler bu hukumetten hic bir sey beklemiyoruz cunku onlarin yanindadir,
utanmadan banami sordunuz , Paranizi kaptirmasaydiniz diyen basbakandan ne beklerdiniz
yaziklar olsun,
Anadolu'nun aç kaplanlarını gurbetçinin üzerine salanların Allah belasını versin.
Konkenci kokanaların bankalarda batan paralarını kurtarıp da, gurbetçiyi tersliyenlerin de!
Nerelerdesiniz ey lider kuyrukları?.. Bu sayfada niçin yoksunuz?.. Anadolunun aç kaplanlarını, "
İslami" hortuming leri Avrupaya kimler salmış, elin Almanı yazıyor, okuyun!
Adam Holding soyguncularinin üstüne gitmek söyle dursun,
Eski Yimpas Yönetim Kurulu Baskani Ilyas Arslan i AKP de Yozgat Milletvekili yapmistir,
Yani Bugün bizi yöneten Basbakan olan zat, Holdig Mafyasi mukafatlandimistir, ve ayni zamnda, onlarla birlikte ayni zihniyeti tasimaktadir,
Holding Mafyasi ile is birligi icindedir,
Kendisi Holding Mafyasini icine almis bir Basbakandan ne beklersin ,.
Boris Kalnoky imzasıyla yer alan yazıda, İslami holdinglerin
Almanya'daki Türkleri sistematik olarak soydukları ve bu skandalın
Erdoğan hükümeti üzerinde baskı oluşturduğu öne sürüldü.
"Allah namına milyarlık dolandırıcılık" başlıklı yazı şöyle:
Doksanlı yılların ortalarında Almanya'daki Türklerin
onbinlercesini mutsuzluğa iten bir salgın meydana geldi.
Kan emicilerden oluşan bir güruh, insanların parasını son
kuruşuna varana kadar ceplerinden çekmek istiyordu.
Soğukkanlı dolandırıcılar özellikle inançlı hemşehriler
olarak geldiler ve camilerde ve yerel toplantılarda
konuştular: "Bize para yatıran herkes Allah'ın rızasını
alır" deniyordu. Zira Kuran'ın faizi yasakladığı ancak
burada şirket hissesi satın alındığı ve bu yolla elde edilen
kazançtan gelir sağlandığı söyleniyordu. Göz kamaştırıcı
rakamlar telaffuz edildi: Yüzde 25 ve daha fazla kazanç payı.
İslami holdingler olarak tanımlanan şirketlerin isimleri
şöyle: Yimpaş, Kombassan, Jetpa ve diğerleri. En sonunda bu
tür firmaların sayısı 60'a ulaşmıştı.
Birçok aile birikimlerini bir araya getirmişti.
Onbinlerce, belki yüzbinlerce Alman markı, para toplayan
şahısların ellerine nakit olarak sayılmıştı. Bazen de altın
ve mücevher. Bunların hepsi bavullar içerisinde İstanbul'a
götürüldü. Kısa bir zaman sonra bu firmalar "iflas" ettiler
ve sadece Almanya'daki değil bütün Batı Avrupa'daki Türkler
birdenbire beş milyar dolar kaybettiler. Bu, Meclis Araştırma
Komisyonunun tesbiti, ancak bu konu üzerine doktora tezi
yazan Rıdvan Akar gibi tarafsız uzmanlar, Avrupa çapında 50
milyar dolar zarardan bahsediyorlar. Zira birçok Türk vergi
dairesinden korktuğu için sesini çıkarmıyor.
Bu mesele artık geride kaldı, fakat konunun siyasetle
ilgisi olması ve araştırılması için bir Meclis komisyonu
kurulması, yakından ele alınması için iki önemli neden. Zira
Başbakan Erdoğan da İslami holding Jetpa için destek aramıştı.
Bu modelin fikri, eğitimini Almanya'da gören Necmettin
Erbakan'a dayanıyordu. Erbakan, "adil düzen" düşüncesiyle
Batılı toplum modelini aşmak istiyor, İslami holdingler de
Türk ekonomisini yavaş yavaş ele geçirip yurtdışında yaşayan
Türkler aracılığıyla paralel bir ekonomi yaratmak istiyorlardı.
Erbakan'ın ikinci fikri ise, "Milli Görüş" organizasyonunun
yaratılmasıydı. Bu organizasyonun yurtdışındaki inançlı Türkler
üzerinde önemli bir etkisi vardı.
Erbakan iktidara geldiğinde bu iki organizasyon oldukça
verimli bir dolandırıcılık çetesine dönüştü. Almanya'da 274
Milli Görüş camisinde para toplayan bu örgüt, paraların bir
kısmını "komisyon" adı altında kendisi alıyordu. Geri kalan
kısmın bir bölümü kötü yönetilen şirketlere yatırılıyor,
artan kısmı da Milli Görüş faaliyetlerini finanse eden ve
bunun büyük bir kısmını da ortadan kaybeden holdinglere
gidiyordu.
Yurtdışındaki inançlı Türklerin paralarının kaybolmasına
paralel olarak Anadolu'da yeni ve etkileyici bir burjuvazi
oluştu, ki bu grup Erdoğan'ın AKP'sinin mali ve siyasi
temelini teşkil etti. Tabii ki Anadolu'nun kalkınması sadece
bu dolandırıcı holdingler sayesinde gerçekleşmedi, ancak
onların bu süreci hızlandırdıkları kesin.
O dönemde Turkısh Daily News şu analizi yapıyordu:
"Erdoğan partisini kurmadan önce birçok holdingi ve onlar
tarafından satın alınmış medya kuruluşlarını güvence altına
aldı." Gazete, o dönemde önemli holdingler arasında yer alan
şirketlerin sıralandığı bir listede Erbakan'a sadık kalan
sadece iki şirket bulunduğunu yazmıştı.
AKP, 2001 yılında kuruldu ve bu tarihte holdinglerin
yükselişi sona ermişti. Jetpa parlak yıllarında Türklere
kendi arabalarını yapacakları sözünü vermişti ve Fadıl
Akgündüz'ün yanında Müslümanların oylarını toplamak için her
kesimden siyasetçi vardı. Hatta Erdoğan bir konuşmasında
Jetpa'yı övmüştü.
Bu aynı zamanda, Erdoğan'ın İsviçre'de zarara uğrayan
bir grup insanın önüne çıktığı zaman verdiği cevaptı: "Onlara
paranızı vermeden bana mı sordunuz? Size buralara yatırın
dedim mi?"
AKP, ne kadar Erbakan'ın Refah Partisi'nden oluştuysa,
bu holding skandalının suçunu da o oranda paylaşıyor. Bu
arada Fadıl Akgündüz ve Yimpaş'ın Genel Müdürü Dursun Uygar
mahkeme önüne çıkarken diğer Yimpaş yöneticileri AKP'den
siyasete girdiler. Örneğin eski Yimpaş Yönetim Kurulu Başkanı
İlyas Arslan, AKP'den Yozgat Milletvekili oldu. En azından
AKP başkanlığında kurulan bir araştırma komisyonu vardı ve bu
komisyon aralık ayında şu tavsiyede bulundu: "Hatalı davrandığı
tesbit edilen herkesin serveti ve ailesi sorgulanabilir."
Ancak holdinglerin yeniden kar eder hale getirilmesi ve
zarar görenlerin "paylarının" Menkul Kıymetler Yasası'nın
değiştirilmesiyle hisse senedine çevrilmesi öngörülüyor. Zarar
görenlere belki bu yolla yardım edilebilir. Ve belki de aynı
zamanda holdingleri işe yarar bir yardımcı olarak değerlendiren
politikacılara da.
..........................................................................................................
AKP sanki bir aydinlik degilmis sadece yesil sermayenin korucuysumus
biz gurbetcileri hice sayaraktan yesil sermayeye arka cikmaktadir,
basbakaninida bunlara ortak oldugu anlasilmistir
biz gurbetciler bu hukumetten hic bir sey beklemiyoruz cunku onlarin yanindadir,
utanmadan banami sordunuz , Paranizi kaptirmasaydiniz diyen basbakandan ne beklerdiniz
yaziklar olsun,
Anadolu'nun aç kaplanlarını gurbetçinin üzerine salanların Allah belasını versin.
Konkenci kokanaların bankalarda batan paralarını kurtarıp da, gurbetçiyi tersliyenlerin de!
Nerelerdesiniz ey lider kuyrukları?.. Bu sayfada niçin yoksunuz?.. Anadolunun aç kaplanlarını, "
İslami" hortuming leri Avrupaya kimler salmış, elin Almanı yazıyor, okuyun!
Adam Holding soyguncularinin üstüne gitmek söyle dursun,
Eski Yimpas Yönetim Kurulu Baskani Ilyas Arslan i AKP de Yozgat Milletvekili yapmistir,
Yani Bugün bizi yöneten Basbakan olan zat, Holdig Mafyasi mukafatlandimistir, ve ayni zamnda, onlarla birlikte ayni zihniyeti tasimaktadir,
Holding Mafyasi ile is birligi icindedir,
Kendisi Holding Mafyasini icine almis bir Basbakandan ne beklersin ,.
