Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

Ekrem Dumanlı, ZAMAN

med61

Guest
Local time
11:38
Katılım
22 Mart 2008
Mesajlar
6
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Karar verin, hangisi etik?

Öyle anlaşılıyor ki Türkiye daha uzun bir dönem, parti kapatma davasına
kilitlenmiş olacak. Yaralayıcı bir durum... Halkın neredeyse yarısının destek
verdiği bir parti kapatılmak isteniyor.


Vatandaşın (AK Parti'ye oy vermeyenler de dahil) bu siyaset dışı
tasarruftan rencide olmaması mümkün değil. Üstelik sonu yok kapatma
meselesinin. Bugün Meclis'te grubu olan dört parti var; ikisi hakkında
kapatma davası açılmış durumda. Yarın MHP ve CHP hakkında dava
açılmayacağını kim garanti edebilir?


Çözüm Meclis'tedir. Halk iradesini vekâleten temsil edenler, meseleye koyu
particilik açısından yaklaşamaz; yaklaşmamalı. Parti çıkarı üzerine yapılan
hesaplamalar geri teper. Liderlerin hadiseye daha kuşatıcı, daha uzun
vadeli bakması ve demokrasinin devamını düşünerek karar vermesi şart.
Bazıları fark etmese bile bugünkü durum, mazidekinden çok farklı. Geçmişte
kapatılan partililerle ilgili oluşan psikolojik hava bugünkünden çok daha
değişikti. Mesela Refah Partisi ya da Fazilet Partisi kapatılırken halk buna
da tepki vermişti; ancak o günkü atmosfer "kapatılsa da olur" gibi bir imajın
oluşmasına müsaitti. Şüpheler köpürtülmüş, endişeler kışkırtılmıştı... Zaten
bu nedenle yurtdışından da büyük tepki gelmedi. Oysa AK Parti ile ilgili
toplumun bütün kesimleri aynı şeyi düşünüyor: AB yolunda bu kadar büyük
adımlar atmış, ekonominin gelişmesi konusunda büyük mesafeler almış ve
bu tür sebeplere binaen yüzde 47 destek bulmuş bir parti kapatılamaz;
kapatılamamalı.


Önceki gün Avrupa Birliği dışişleri bakanları toplantısı yapıldı Slovenya'da.
Orada çok net söylenen cümle şu: "AK Parti kapatılırsa AB-Türkiye ilişkileri
kesilir." Uluslararası gerçek aynen budur! Bu durum karşısında, "kesilirse
kesilsin" denemez; zira AB bir devlet projesidir, hükümet projesi değil.
Bugün AB'den kopan Türkiye'nin gireceği yeni yörünge tüyler ürpertici
senaryolara da açıktır. Ayrıca, konu AB ile sınırlı da değildir; parti kapatma
davası demokratik yollardan çözümlenemezse Türkiye bütün dünyadan
dışlanır, kendi içine kapanır, ekonomisi dibe vurur, dikta yanlısı bir avuç
insanın dışında herkes çok ağır bedeller öder.


Her şey bir yana: Bu millet kendi iradesine siyaset dışı müdahaleleri
istemiyor. Haklıdır da. Vatandaş arzu ediyor ki siyasetçinin
ödüllendirilmesini de, cezalandırılmasını da kendisi yapsın. Halkın kapatma
meselesine karşı olduğu o kadar açık ki "kapatılsın" diyenler bile cümleye
"Aslında bu çağda parti kapatmak çözüm değil, ancak..." diye başlıyor.
Ardından söylenen her söz çelişkidir, başka bir şey değil.


Türkçemizde ilginç bir deyim var: "İstemem ama yan cebime koy". Evet,
bugünkü CHP'nin ve Deniz Baykal'ın tavrı tam da budur. Siyaset arenasında
yenemediği rakibini kurumlar eliyle mağlup etmek istiyor. Doğru mu bu, etik
mi bu? "Mahkeme sürerken anayasa değişikliği etik olmaz." diyor Baykal.
Peki seçimde yenemediğin rakibini e-muhtıralarla, mahkeme kararlarıyla
yenmeye kalkışmak etik mi?


Aynı durum MHP ve Devlet Bahçeli için de geçerlidir. MHP, son dönemde
tercihini halk iradesi ve kamu vicdanından yana koyarak kendine yeni
alanlar açtı, seçmen profilini daha geniş bir yelpazeye taşıdı. Şimdilerde
MHP'li yetkililer, "Anayasa değişikliği yapalım, parti kapatmayı
kaldıralım/zorlaştıralım; ancak suçun şahsîliği doğrultusunda kişileri
yargılayalım" diyorlar. Bu fikir kısmen doğru; ancak halk bunu yavaş yavaş
şöyle anlıyor: "AK Parti kapanmasın, Tayyip Erdoğan'ı yasaklayalım". Şayet
MHP'nin muradı buysa, bu düşünce de "istemem, yan cebime koy" demektir
ki; Türk milleti buna da razı olmaz ve MHP bu işten zararlı çıkar. En güzeli,
siyaseti tabii mecrası içinde yürütmek, siyaset dışı yollara başvurmamaktır.
Karşımızda siyasî bir kriz var, doğrudur; ancak Türk demokrasisi bunu da
aşacak birikime, tecrübeye ve yetkinliğe sahiptir. Yeter ki ucuz ayak
oyunlarına başvurmak yerine, kamu vicdanına uygun adımlar atılsın. Etik
değerler gücünü ma'şeri vicdandan alır; siyasî kurnazlıktan ya da
tuzaklardan değil...

01 Nisan 2008, Salı
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst