Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

Çeçenistan'dan Haberler

bymarti

New member
Local time
00:25
Katılım
4 Aralık 2006
Mesajlar
34
Tepkime puanı
17
Puanları
0
Yaş
49
5 Şehid Anasının Cihadı

Ona oğullarının sonuncusunun ölüm haberi verildiğinde, ondan ilk duyulan şey şu oldu: "İnna lillahi ve inna ileyhi raciun" (Şüphesiz Allah'tan geldik ve O'na döneceğiz).
Ve ekledi: "Yüce Allah duamı, çocuklarımı cihad yolunda almayı kabul etti. Allah bu haberi bana vereni mükafatlandırsın."
Tek bir gözyaşı, hiçbir ağlanma sızlanma olmadı. Ve o anda misafirlerini doyurmak için koşuşturmaya başladı, hazırlamaması için de yalvarılamazdı: "Böyle güzel bir haberden sonra sizi nasıl bırakabilirim? Biz de böyle yapılmaz çünkü."

Evinde olanların en iyilerini çok çabuk topladı ve masaya koydu. Misafirler sadece ev sahibini üzmemek için biraz dokundular. Argunlu Zara Muskiyeva'nın hikayesini ilk duyduğumda, diğerleri gibi ben de onun imanı ve soğukkanlılığına hayret ettim.

10163.jpg

Gurbette Zara'yı hemen bulamadım. O, olayın detaylarını öğrenmek için vatanına gitmişti. Birkaç gün sonra Muskiyev ailesini yakından bilen tanıyan ortak bir tanıdığımızın misafirperver evinde görüştük. Bu kişi Abubakar idi (İbrahim Mecidov), Abdulhalim Sadullayev'in devlet başkanlığında, devlet başkanlığı genel sekreteri idi.
Ne acıların, ne yılların yaşlandıramadığı bir kadın görüyorum. Çok dinç ve canlı. Hiç kimse ona, omzunda zorlu bir hayat olan altmış yaşını vermez. Onun tüm şüpheleri altüst eden yüksek sesinin hükmettiği evde, ölüm hakkında üzüntülü konuşmalara artık yer yok, sadece düzenli bir hayat, hayatın aslında nasıl olması gerektiğine dair düşünceler var.
Zara anlatıyor: "Sonuncuları İsa ve Ali hayatlarını kaybettiklerinde haberim yoktu. Akrabalarımdaydım. Ölüm haberi ilk önce oraya geldi. Ama hiç kimse bana bir şey söylemedi. Gizlediler. Kalbimden korktular. Sonra eve döndük ve ben her zaman olduğu gibi tespihi aldım. Ve her zaman olduğu gibi mücahitler için zikrettim. Oğullarımı hiçbir şekilde diğerlerinden ayırmadım. Alllah'a hepsini esirlikten ve haysiyetsizlikten koruması için dua ettim.
Saat dokuzda, haber saatinden önce Abubakar karısıyla birlikte bize geldi ve şöyle dedi: Henüz bir şey bilmiyor musunuz yoksa?
Ben de diyorum:
- Anlat, neler var orada?
Abubakar şöyle diyor:
- Kahramanlığınızı bilerek, size bir şey söylemeye karar verdim. Güzel bir haber. İsa ve Ali şehit oldular, İnşallah.
Benim için bu büyük bir sevinçti. Ardından Abubakar’a çok teşekkür ettim… Ölünceye kadar Allah'tan onun için rahmet isteyeceğim.
İşte o zaman oğullarımın babası, kendisinin ve kız kardeşinin haberi akşam altı haberinde duyduklarını, ancak söylemek için uygun bir vakit beklediklerini söyledi".
Beş oğlunu yitiren bir annenin kalbini hayal etmek benim için zor. Ama o ben sormadan davranıyor ve şöyle diyor: " Kalbim taş gibi. Allah'ın izniyle Allah'tan başka kimseyi dinlemez. Sebep yokken nasıl ağlanabilir? Ölenleri değil yaşayanları düşünmek lazım. Şu dakikalarda ormanda geceleyen veya düşman eline düşebilecek olanları".
Zara münafık ve işgalcilerin eline düşenlerin başına neler geldiğini biliyor: kendisi de buralardan geçti. Tsotsan-Yurtlu 'cesur' gençler yalınayak ve başı açık Zara'yı yerde sürükleyerek iki gün boyunca Abdulhalim Sadullayev ve oğulları hakkında sorgulamıştı.
Muskiyev ailesi köken olarak Tsotsan-Yurt'tan, ama Zara özel sürülen bir ailenin çocuğu olarak Orta Asya'da doğdu. Geri döndüğünde ailesi Argun'a yerleşti. Eşi ile de orada tanıştı.
Kendini bildiğinden beri, Allah'tan imanlı çocuklar vermesini, onlar artık olmadığında da Elhamdülillah diyebilmeyi istedi. Ve hem kız, hem erkek öyle çocukları da oldu.
Zara uzun yıllar inşaat firmalarında çeşitli işlerde çalıştı, kocası her zaman yerel karayolu firması şoförü idi.
Yedi çocuk yetiştirdiler. Onların ikisi kızdı. Biri yirmi yaşın biraz üzerindeyken öldü. İkinci kız evlendi, ama kısa bir süre sonra tek başına kaldı. Kocası inşallah şehitlerden.
Çocukların biri diğerini tamamladı, büyükler küçüklerine baktı ve hiçbir zaman anne-babalarını üzmedi. Ve annenin hiçbir zaman onlardan dolayı hoşnutsuzluk duyacak bir nedeni olmadı, veya onlardan birini diğerlerinden fazla sevecek bir nedeni. Ama İsa ile ilgili eğlenceli bir olay vardı ve bu olay daha sonra tüm ailenin Zara ile şakalaşmasına sebep oldu. Altı aylık İsa ile annesi Caharkale hastanesine gittiklerinde 1978 yılıydı. O zamanlar bir dönem ülkede çocuklar kaybolmaya başlamıştı. İsa'yı da yabancı bir kadın çalmaya kalkışmıştı. Allah'a şükür hırsız kadın yakın bir otobüs durağında yakalandı. İşte o zamandan beri Zara'nın İsa'ya daha bir düşkün olduğu yönünde ailede şüpheler ortaya çıktı. Onlar kendi aralarında "İsa'nın serçe parmağı acımasın diye Zara hepimizi defnetmeye hazır" diye şakalaşıyorlardı. Elbette bu böyle değildi. Onun için hepsi birdi. Bugün bu olayı hatırlayan annenin kendisi de tebessüm ediyor.
Onların hepsini birleştiren İslam’dı. Anne şöyle diyor: "Kendimi bildim bileli, tüm oğullarımın dilinde sadece Allah'ın söyledikleri vardı."
Ve Rus işgalciler Çeçen halkına karşı acımasız ve uzun bir istila savaşına başlıyor ve tüm barışçıl gayeler, istekler geçmişte kalıyor. İlk günlerden itibaren anne ve oğullar arasında bir konuşma geçiyor. Aile toplantısında çocuklar şunu söylüyor:
Zara, eğer sen kendin bunu istersen, senin için bunun faydasının ne olacağını anlarsan, bizim için cihad hayır duası yaparsan, mutlu bir anne olursun. Bunu kabul edersin veya etmezsin, biz yine de cihada gideceğiz.
Süt bebekliklerinden itibaren onları iman ile yetiştiren anne buna ne cevap verebilirdi. Hayatı boyunca tüm yedi çocuğundan Allah'a hizmeti isteyen biri olarak. O onlardan namaz kılmalarını isteyip, onları dini ibadetlere göndermedi mi? Çocuklar henüz okula başlamadan namaz kılmayı öğrendi. Ailede hiçbir baskı yoktu. Çocuklar yetişkinlerini takip ediyordu.
Allah Zara'yı hayırlı çocuklarla mutlu etti ve o hiçbir şekilde O'nun yolunda engel olarak duramazdı. Elbette o, beş oğlundan dördüne cihad için hayır dua etti. O zamanlar Ali'nin yaşı henüz küçüktü. Diğerleri savaşmaya başladı.
Savaşta onlar düşmana korku yaşattılar. Küçük Kadirov İsa'nın başı için milyon dolar ödül koymuştu.
Abubakar anlatıyor. Muskiyevlerin askeri yolu efsanevi Argun cemaatinde başladı. Bu cemaat düşmana yıllarca korku yaşattı. Şehirden geçen yolu Ruslar için gerçek bir cehenneme çevirdiler. Düşman buradan geçemedi, hızlı bir şekilde uçtu gitti. Birçok Rus ve münafık burada ölümü tattı.
Bu cemaat Abdulhalim Sadullayev'in cemaati idi. Abdulhalim Sadullayev'in ideolojik meseleler danışmanı ve sağ kolu Şamil Muskiyev idi. Onun ölümünden sonra yerini beş kardeşten en küçüğü olan Ali almıştı. Sadullayev'in ölümünden sonra Ali İsa'ya katıldı.
Annesinin söylediğine göre, İsa savaştan önce Mashadov'un yakınında idi, savaşın başlamasının ardından her zaman Abdulhalim Sadullayev ile beraberdi. Üç kez tutuklandı. İkinci kez tutuklandığında henüz on bir günlük evliydi. Hankala başkanı (veya onun adına biri) Zara'ya bir not gönderdi: " 25 gövde getirin, ben oğlunu annesi ile görüştürürüm". Zara tüm tecrübesizliğiyle, ifade edilen şeyin patlayıcı olduğunu düşündü ve görüşmeye gitti.
- Ee ne getirdin?
- Gövde dediğiniz nedir?
- Otomatik silah.
- Ne düşünüyorsunuz, onları sebze bahçesinde mısır gibi mi yetiştiriyorlar? Eğer durum bu ise, oğlumu hiç göstermeyin. Bırakın onu öldürsünler.
Ve gitti. Bundan iki hafta sonra daha İsa'yı bir yerden başka bir yere götürdüler ve ailesinin onun izini bulmasına izin vermediler. Gudermes'e götürülürken yolda, sürekli olarak kardeşi Şamil'in öğrettiği gibi dua ediyordu. Argun'a geldikleri gibi grup başkanı arabadan indi ve diğerlerine gitmelerini söyledi. Onlar da Gudermes'e kadar gittiler ve pazara göndüler. Galiba işgalcilerin almaları gereken bir şeyler vardı. Koruma arabadan indiğinde çekirdek satan kadın İsa'yı fark etti: "Çeçen misin?" Ve cevabı duyduğu gibi tüm pazara bağırdı: "Yardım edin! Çeçen genci götürüyorlar!" Pazar ayaklandı, askerler toparlanamadan, kadınlar her taraftan geldi ve İsa'nın götürülmesine izin vermedi.
Savaşın başında Çeçenler, her bir Çeçen’e kaç Rus’un düştüğünü hesapladılar. Bu 150 kişiydi. Bu bir ölçüydü ve İsa kendi görevini yerine getirdi.
Ve bu Çeçen komutanlıklarının güveni ile Şali, Kurçaloy, Aıtur, Argun'da oldu, buralarda düşman için gerçek bir cehennem oluşturdu. Ekim 2004'de Tsotsan-Yurt'a, Temmuz 2004'de Şali Emniyet çalışanlarına, Ocak 2005'de Argun'a, 15 Eylül 2005'de …
İsa mücahitleri korumayı başardı, her zaman önde kendi gitti. Yaz boyunca sadece altı mücahit kaybetti. Ama o kendisini koruyamadı.
İsa ve Ali ile anneleri ölümlerinden üç ay önce görüşmüştü. Bundan önceki üç yıl hiç görüşmemişlerdi.
İlk olarak savaştan Musa'nın ölüm haberi geldi. Bu 2 Kasım 1999'da oldu. Delikanlı henüz 19 yaşındaydı. Henüz aile kurmamıştı. O zaman Argun'dan bir grup Çeçen savaşçı keşif için Gudermes'e gitti, dönüş yolunda pusuya düştü.
Ruslar o zaman Musa'nın cesedini 1000 dolara vereceklerine söz verdi. Bu parayı Abdulhalim Sadullayev verdi, ama o zaman Zara bunu öğrendiğinde kabul etmedi. Ve diğer anneleri düşmanı, şehit olan çocuklarını geri almaya alıştırmamaya çağırdı. Ruslara ' Oğlumun ruhu Allah'ta, cesedini ise sırtınıza yüklenin" dedi ve Argun'a geri döndü. Tam bir hafta sonra paranın olmayacağını anladıklarında, Musa'nın cesedini getirdiler ve bahçelerinin yanına bıraktılar.
Şoyp 2002'de, 35 yaşındayken hayatını kaybetti. Birinci ve ikinci savaşta iki kez yaralanmıştı. İhbar kurbanı oldu. Onu öldürdüler ve köpeklere attılar. Daha sonra elbiselerinin teşhisi için annesini çağırdılar. Ceset yoktu. Hainin kim olduğunu sonradan öğrendiler ve Allah'a havale ettiler.
En büyükleri olan Şoyp babası ve erkek kardeşleri, herkes için ilgili ve dikkatli biriydi. Evde düzeni sağlıyordu. Bundan dolayı da diğerleri de düzenli kişiler olarak yetişti. Girişimci ve yetenekli idi. Ticarete atılmıştı, bundan önce de teknik okulunu bitirdi, ikinci eğitimde ekonomi enstitüsünde okudu.
Daha sonra Şamil hayatını kaybetti. Eylül 2005'de Argun'da. Şamil bir mücadelede öldü ve mücahidin cesedine hürmetsizce davranıldı. Annesine, oğlunun kafasını kestikleri söylendiğinde, sükunetle ve soğukkanlılıkla: "Önemli değil. Ruhu cennette" dedi.
Şamil'in güçlü bir imanı vardı ve ailesinde her bir erkek kardeşinin ve kız kardeşinin Allah'a hizmet etmeleri için çabaladı. Çocukken çalışkandı, annesine işlerinde yardım ediyordu, küçüklüğünden beri dini eğitimi hayal ediyordu. Onbirinci sınıfı bitirdiği gibi, İslam enstitüsüne yazıldı, oradan 1992'de 16 yaşındayken Mekke'ye giderek Hac yaptı. Eve döndükten sonra Arapça ve dini dersler verdi. Öğrencileri çoktu. Kafkasya televizyonunda sıkça vaazlar verdi.
En son İsa ve Ali hayatlarını kaybetti.
Çeçenya toprağı Zara'nın oğullarının kanıyla sulandı. Muskiyevlerin üzülecek bir şeyi yok. Kendileri hakkında bu dağlarda güzel bir hatıra bıraktı. Ve başı dik gururla yürüme imkanını sadece sonraki nesillere değil, vatanının kaderine kayıtsız olmayan herkes için bıraktı.
Muskiyev sülalesi de sönmeyecek. Ölenler yerine Allah başkalarını verdi. Ailede halen erkekler yetişiyor, şimdi bu babaanne Zara için büyük bir sevinç.
Ve Çeçenya'ya verdiği değerli anneler için hamdolsun. Onlarsız Çeçenya ne olurdu ve onlar olmadan biz kimiz?
Urus-Martan'dan altı oğlunu cihad yolunda kaybeden Ahmadova Zura ile ilgili olayın görgü tanığı oldum. En küçük ve yakışıklı oğlu Zelimhan'ın ölüm haberini götürmek zorunda kaldım. O annenin ilk ifade ettiği şey şu oldu: "Elhamdulillah. Demek ki, hepsini cihad için doğurdum." Ve o da tek bir damla gözyaşı akıtmadı.
Gudermes bölgesinin Noyber kasabasından Visayeva'nın hikayesi de önemli. İşgalcilerin elinden hayatını kaybetmiş olan dördüncü oğlunun başında geceyi geçirmeyi çok istiyordu. Sonunda odaya girmeye karar verdi ve şöyle dedi: "Kınamak için acele etmeyin. Ağlanıp sızlanmak için burada değilim. Sadece bugün onu yalnız bırakmak istemiyorum. Bu onların yolu ve onlar böyle gittiğinde bu benim için en büyük ödül oluyor".
Arsemikovların annesi savaşta dört kayıp veriyor ve gururla oğulları hakkında konuşmaya devam edecek. Barayev, Tsagarev'in anneleri de çok yiğitçe duruyorlar…
Onlar, annelerimiz ve kahramanlıkları hakkında efsaneler dolaşıyor.
Allahu Ekber!
Kaynak: Daymohk / Ajans Kafkas
 

bymarti

New member
Local time
00:25
Katılım
4 Aralık 2006
Mesajlar
34
Tepkime puanı
17
Puanları
0
Yaş
49
Çeçen halkı zor durumda

3959_1.jpg


Rus işgalinden önce ülkede 500 fabrika çalışır vaziyetteydi. İşgalle birlikte fabrikalar da kapandı. Uzun yıllar süren savaş ülke ekonomisini ve yatırımları yok etti. Mayınlar ise halkın korkulu rüyası haline geldi. Tarlalar, dağlar, ormanlar bu ölümcül silah ile dolduruldu. En basit hesaba göre bu topraklarda patlamamış yaklaşık 200 ton mayın bulunuyor. Mayın temizleme çalışmaları ise yetersiz; 2007'de sadece 60 hektarlık bir alan mayından temizlendi. 2001-2007 arasında yaklaşık 4 bin sivil vatandaş mayın veya patlamamış mermiler yüzünden zarar gördü, bunlardan 800'ü çocuk.
Rus işgali altındaki Çeçenistan'da savaş sürerken, halkın durumu da giderek kötüleşiyor. Son on iki-üç yıldır Rusya resmi medya organlarından sadece Çeçenya'nın ne kadar mükemmel şekilde yeniden inşa edildiği, orada insanların ne kadar mutlu yaşadıkları yönünde haberler artsa da, gerçek böyle değil.
Rusya medyasında bu kadar reklamı yapılan, inşa edilen veya tadilatı yapılan hastaneler, okullar, stadyumlar, evler, yollar ve diğerleri, Çeçenya'da son derece ağır şartlarda yaşayan Çeçenlerin birçoğu için zayıf bir teselli kaynağı.

SAVAŞ SÜRÜYOR

Öncelikli olarak ülkede durum istikrarsızlığını koruyor. Bölge, insanların hayatını belirleyen Rus ve Rus yanlısı Çeçen ve askerlerden oluşan özel oluşumlardan hoşnut değil. Büyük sayıda askeri arazinin bulunuşu ve üzerinde 'Dikkat, mayınlar!' yazılarının varlığı, burada savaşın halen devam ettiği hissi veriyor. İnsanlar kendileri ve yakınları için sürekli endişe duymak zorunda kaldığı korku atmosferinde yaşamaya devam ediyor, çünkü insan kaçırma, cinayet, işkence ve zorbalık sürüyor.

İŞSİZLİK PROBLEMİ

Çeçenya'da işsizlik hüküm sürüyor. Eldeki bilgilere göre, her beş vatandaştan sadece birinin işi var. Uzun yıllar süren savaş ülkenin ekonomisi ve yatırımlarını yok etti. Şu anda Çeçenya'da sanayi üretimi yok, halbuki 1994'e kadar ülkede 500'den fazla endüstri kurumu vardı. Onları yeniden inşa etmeyi şimdilik kimse düşünmüyor. Çeçenya yatırım planında cazibesi az bir yer ve şimdilik işsiz sayısını düşürmede yardımcı olabilecek tek bir tanınmış Rus veya yabancı üretici orada iş alanı açmadı.
İki savaş Çeçenlerin yaşam düzenini tamamıyla değiştirdi. Önceden gencin liseden sonraki hayatının yirmi yılı planlanıyordu, şimdi ise en yakın zaman dilimindeki kaderine dair tahminde bulunan çok az. Erkek nüfusun büyük bir bölümü ailesini doyurabilmek için hiçbir zaman yapmadığı şeyleri yapmak zorunda kalıyor. Eskiden Çeçenya Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak çalışan biri taksicilik yapıyor, tarih veya edebiyat öğretmeni araba tamircisi olarak çalışıyor.

RÜŞVET HAD SAFHADA

Çeçenya'da rüşvet problemi çok ciddi boyutlarda. Para ile her türlü raporu almak, emekli olmak, istenilen özürlü grubundan gösterilmek mümkün.
Rüşvetin alanı büyük. İnsanlar çıkış yolları ve işleri olmadığı için kanun ihlaline gidiyor. Bağımsız gözlemcilerin düşüncesine göre, ülkede işsizlik oranı kritik derecede yüksek ve bu sosyal patlama tehlikesi gösteriyor. Siyasi kar amacıyla Caharkale'de yeniden inşa çalışmaları şeklinde, evlerin dış cephelerini boyayan şimdiki Çeçenya yönetimi, ülkenin şehir ve köylerindeki harap edilmiş on binlerce evi unuttu veya unutmuş gibi yapıyor.
Bu evler öylece, yıkılmış ve yeniden tamir etme imkanı olmayan sahiplerince unutulmuş olarak duruyor, bu evler zor zamanın ve Çeçenlerin yaşadığı derin sarsıntının şahidi.

SAVAŞ VE SAĞLIK

Resmi istatistiklere göre ülkede 30 binden fazla savaştan ötürü sakat kalmış çocuk, yaklaşık olarak da 40 bin yetim var. Ve onların hepsi yoksul, çoğu okuma ve tedavi imkanından mahrum. İstatistiklere göre, Çeçenya'da sosyal olarak korunmayan 330 bin çocuk yaşıyor. Çeçen çocuklarının yüzde 100'ü kansız, yeni doğan bebeklerin yarıya yakını doğuştan patolojik, bebek ölümleri çok yüksek.
Çocuklar gerçekten ağır şartlarda yaşıyorlar, toplum ve yönetim onların durumunu değiştirmek için çok çalışmıyor. Uzun yıllar vahşice süren savaş nedeniyle Çeçenya toprağı kirlendi, ışınlara maruz kaldı, orman zehirlendi, nehir, göl ve kaynaklardaki su bozuldu. Toprak kimyevi, bakteriyolojik ve atom silahları ile beslendi. Çeçenya ekolojisine giderilmeyecek zararlar verildi.
Uzmanların büyük çoğunluğunun düşüncesine göre, Çeçenya yaşamak için tehlikeli bir yer. Çeçenya, halkının büyük çoğunluğuna zarar verebilecek salgınların eşiğinde bulunuyor. Tüberküloz, kalp, şeker hastalıkları, psikolojik rahatsızlıklara yakalananların sayısı sürekli artıyor. Çeçen uzmanlara göre, sayılan hastalıkların yayılma hızı büyüyor.
Çeçenya'da en yaygın salgın hastalık kanser. Durum o kadar kritik bir düzeye geldi ki, bu hastalıktan dolayı başvurulara komşu ülkelerdeki onkolojik merkezler yetersiz kalmaya başladı. Şöyle ki, Rostov onkoloji merkezindeki hastaların yüzde 90'ı Çeçenyalı. Çeçenya'da hastane ve gereken tedavi cihazlarının olmayışı nedeniyle hastalar kendi imkanları ile Rusya'nın başka şehirlerinde tedavi olmak zorunda kalıyorlar.
Uzmanların iddiasına göre, Çeçenya'da hastalıkların artışında katalizör görevi yapan ekolojik nedenlere eşit bir başka neden de stres. Avrupa'da yaşayan Çeçen mülteciler arasında onkoloji hastaları sayısı çok fazla. Avrupalı doktorlar Çeçenler arasındaki kanser vakalarının çokluğuna şaşırıyorlar. Kanlı savaşın sonuçları böyle.

MAYIN YASAK ALANI

Çeçenya mayın yasak alanı olarak adlandırılıyor. Tarlalar, dağlar, orman bu ölümcül silah ile dolduruldu. En basit hesaba göre burada patlamamış yaklaşık 200 ton mayın bulunuyor. 2007'de ise sadece 60 hektarlık bir alan mayından temizlendi. 2001-2007 arasında yaklaşık 4 bin sivil vatandaş mayın veya patlamamış mermilerden havaya uçtu, bunlardan 800'ü çocuk. Çeçenya'da mayından havaya uçanlar askeri harekatlarda zarar görenler olarak kabul edilmiyor; sakat grubuna ya da mağdur 15'inden küçük ise sakat çocuk grubuna veriliyor.

GİDİŞAT AYNI

Şimdiki Çeçenya yönetiminin durumun iyileştirildiği, istikrarın sağlandığı yönündeki açıklamalarına rağmen durum istikrarsızlığını koruyor. Bunun delili de devam eden, Çeçenya'dan başka ülkelere, özellikle de Avrupa'ya toplu göçler. Bir ay veya bir yılda kaç Çeçen'in vatanını terk ettiğine dair resmi bilgiler yok. 1999 sonbaharında başlamış olan Çeçen mültecilerin gidişine ara verilmedi. Ülke içindeki toplam rakam 350-400 bin kişi olarak tahmin ediliyor. Son zamanlarda adet olduğu üzere Çeçenya'yı aileler çocukları ile terk ediyor. Onların ifadesine göre, orada yaşamak zor ve tehlikeli. Mültecilerden Çeçenya'ya geri dönen çok az. Dönseler bile yeniden daha iyi bir yaşam için ülkeyi terk etmeye çalışıyorlar.

LİTVANYA'DA MÜLTECİLER

Litvanya'ya diğer Avrupa Birliği ülkelerine göre daha az Çeçen mülteci geliyor. Mültecilerin ifadelerine göre, Litvanya'ya yasal yollarla gelmek zor. Bir şekilde buraya gelmeyi başaran Çeçenlerin ise hepsi yaşama ve çalışma hakkı alıyor. Litvanya Göç Hizmeti diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi mültecilerin entegrasyonu için bir çok şey yapıyor.
Son yıllarda iş arama konusunda problem yok, özellikle de ticaret ve inşaat alanında. Litvanya'daki Çeçen erkeklerin büyük çoğunluğu, üniversite mezunu da olsa inşaatlarda farklı alanlarda çalışıyor, kadınlar ise genellikle mağaza, kafe ve restoranlarda çalışıyor.
Mültecinin hayatı kolay değil. İnsan evini, vatanını terk ederek bilinmeyen bir yere göçmeye, ancak büyük acılar nedeniyle karar verebilir.

Kaynak: Vakit gazetesi
 

bymarti

New member
Local time
00:25
Katılım
4 Aralık 2006
Mesajlar
34
Tepkime puanı
17
Puanları
0
Yaş
49
ÇEÇEN MÜCAHİTLE RÖPORTAJ

28/03/2009

işgal altındaki Çeçenya’ da konuşan işbirlikçilerin elebaşı Ramzan Kadirov, Çeçenya’ da 70 kadar savaşçı kaldığını ve Mart ayının sonunda operasyonlara son verileceğini açıklamıştı.
Çek Cumhuriyeti’ nde faaliyet gösteren Prague Watchdog isimli internet sitesi Çeçen mücahitlerle iletişime geçti ve güncel durum hakkında bir röportaj yaptı.

25 Mart 2009’ da Rus milletvekilleriyle işgal altındaki Grozny’ de bir basın toplantısı düzenleyen işbirlikçilerin ele başı Ramzan Kadirov, Çeçenya’ da 1999 yılından bu yana aralıksız devam eden anti-terörizm operasyonlarında sona yaklaşıldığını ifade etti.
Kukla Kadirov’ a göre 31 Mart 2009’ da Ulusal Anti Terörizm Komitesi operasyonların sona erdiğini açıklayacak ve Çeçenya’ daki Rus birlikleri çekilecek.
Prague Watchdog isimli internet sitesinin editörleri bu açıklama üzerine Çeçen mücahitlerin tanınmış komutanlarından Hussein Gakayev’ in grubuna mensup bir mücahit ile söyleşi yaptı.
Kuteyb takma adını kullanan 27 yaşındaki Aslan, Çeçenya’ nın Vedeno bölgesinden. Aslan PW editörleriyle röportaja başlamadan önce kötü Rusçası için özür diledi ve savaş döneminde büyüdüğü için Rusça eğitim almaya imkanı olmadığını ifade etti.
İşte Prague Watchdog isimli internet sitesinin editörlerince yapılan telefon görüşmesinin deşifre edilmiş hali:

PW: Ramzan Kadirov, Çeçenya’ nın dağlarında mücadele eden 70 kadar direnişçi kaldığını açıkladı. Bu sayı gerçekleri yansıtıyor mu?

Aslan: Bu kesinlikle doğru değil, sadece Gorno-Shalinsky Bölgesi’ nde 60 kişiden oluşan bir mücahit birliği var. Bu sadece tek bir cephe. Ve bizim çok sayıda cephemiz var. Ramzan ve diğer kafirlerle münafıklar işlerine geldiği gibi açıklamalar yapıyorlar. Bu onların ihtiyacı olan şey. Ama Allah’ a şükürler olsun ki sayımız çok fazla. Burada yüzlerce ve yüzlerce kişiyiz, ve yüzlerce kişi de bizimle birlikte mücadele etmeyi arzuluyor. Buradaki gençlerin hepsi yasalara saygılı. Hepsinin istediği tek şey var, Allah’ ın kurallarının Rusya’ nın ve diğer anayasaların üstünde olması. Bizim anayasamız Kur’an, bu şeriattır. Bizim için Ramzan hiçbir şey ifade etmeyen bir kişi. Putin ve Medvedev’ i ciddiye almıyoruz. Onlar bir boşluk içerisinde kendileri için konuşuyorlar.

PW: Duma’ nın Devlet Güvenlik Komitesi temsilcileri Çeçenya’ da durumun olumlu yönde değiştiğini doğruluyorlar. Yer altı güçleri gerçekten tükendi mi, ve Çeçenya’ daki yetkililer açısından bir tehdit oluşturmuyorlar mı?

Aslan: Allah’ ın üzerine yemin ederim ki mücahitler güçlerini yitirmiş değiller. Mücahitlerin sayısı oldukça fazla ve şimdi güçleri de var. 2009 yılı mücahitlerin zafer yılı olacak. 2003, 2004 ve 2005’ te gençler mücadelemize bu denli ilgi göstermiyorlardı. Şimdi herkes “Lailahe illallah Muhammedur resullah” ı Kafkasya’ nın en tepesinde olmasını istiyor. Tüm gençler bunu arzuluyor.

PW: Rus Devleti Duma Sözcüsü Boris Grzylov, global ekonomik krizde artan maliyetler nedeniyle maliyeti çok yüksek olan Çeçenya’ daki federal güçlerin sayısının azaltılması gerektiğini söyledi. Eğer bazı güçler geri çekilirse, Kadirov’ un kendi kuvvetleriyle mevcut durumu koruması mümkün mü?

Aslan: Kadirov’ un gücü az, eğer Rus güçleri Çeçenya’ dan çekilirse Kadirovskyler kalplerini yitirmiş olacaklar. Onların güçleri zayıf. Eskiden Ruslar özel operasyonlar yapıyordu, şimdi bu rol Kadirovskylerde. Ama onların operasyonları çok etkisiz çünkü mücadele edecek güçten yoksunlar. Eğer ekonomik krizden dolayı ödeme olmazsa, onlar çalışmayı bırakacaklardır. Bu raporlar bizde. Onlar çoktandır hep beraber Çeçenya’ dan ayrılmayı ve yurtdışına gitmeyi konuşuyorlar.

PW: 2009 neden zafer yılı olacak?

Aslan: Bizim düşüncemiz o yönde, çünkü son iki yıldır bizler köylerdeyiz. Nozhai Yurt, Shatoi, Vedeno gibi dağlık bölgelerdeki köylerde mücahitler uzun süredir rahat bir şekilde operasyonlarını sürdürüyor. Bugünlerde normal şekilde evlerde yaşıyoruz, fakat eskiden öyle değildi. İnsanların bizleri desteklemesi, bizi anlaması çok güzel bir şey.

PW: Fakat Kadirov’ un kaynaklarıyla yer altı oluşumununki karşılaştırılamaz. Kadirov, silahlar, para, askeri güç olarak Rusya’ nın desteğini alıyor, sizde bunun binde biri bile yok.

Aslan: Evet, onun pek çok kaynağı var. Onun Putin’ i, Medvedev’i ve Rusya’ nın multimilyon ordusu var. İsterse Amerika’ nın ve dünyadaki diğer devletlerin de desteğini alsın. Allah bizimle olacak, bize yardım edecek. Mücahitlerin imanı çok kuvvetli. Ve bu bizim silahımız. Bizim silahlarımız dualardır. Fakat aynı zamanda bizim de para getiren kaynaklarımız mevcut. Pek çok insan kaynağımız olmadığını düşünüyordu. Fakat Allah’ a şükür ki, şimdi şartlarımız daha iyi. Tüm mücahitler Dokka Umarov’ u destekliyor, bizler onu seviyoruz.

PW: Sonbahar-yaz askeri operasyonlarınıza başladınız mı yoksa henüz plan aşamasında mısınız?

Aslan: Mart boyunca tüm mücahitler ormanlardan çıkacak. Bizler köylerde ya da köylerin yakınlarında yerleşiyoruz. Güvenlik durumu iyi. 2006 ve 2007’ de biraz tehlikeliydi, fakat şimdi problemimiz yok. Nisan ayında büyük operasyonlarımıza başlıyoruz. Vedeno’ da, Grozny’ de ve diğer bölgelerde saldırılarımız devam ediyor, fakat bunları kimsenin öğrenmesini istemedikleri için medyaya yansımıyor.

PW: Peki Kadirovskylerin içinde sizleri destekleyenler var mı?

Aslan: Evet, elbette. Düzenli olarak liderlerimizle irtibat halindeler, bizim için çalışıyorlar, bize bilgi aktarıyorlar. Onlar imanlı kimseler. Geçtiğimiz yıl Kadirov için bir suikast düzenlenmişti. Onlar bize yardım ettiler.


Prague Watchdog/26.03.2009 tercüme; waynahk

alkavkaz
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst