Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

Bunları unutmamalıyız!..

F

fiesta73

Guest
1993. Malatya'dan iki sivil midibüse biniyorlar. Hepsi sivil giysili.
Üniforma ve postalları çantalarında. Hiçbirinde silah yok, kendilerine
refakat eden tek bir askeri personel de. Saat 18.00. Bingöl'e 10 kilometre
var. Dağlık, dar bir yol. Birden silah sesleri yankılanıyor. İlk virajı
geçtiklerinde, 50 PKK'lının karşı yönden gelen Bingöl Tur'a ait bir
otobüsü durdurup, çoğunluğu terhis olmuş ya da dağıtıma giden sivil
erlerden oluşan 50 yolcuyu esir aldığını görüyorlar. Şoföre bağırırlar;
'Geri dön!' Şoför oralı olmaz. Zaten 4 saatlik yolda 3 mola vermiş...
Otobüsün kapısını, 'Orada ben yoktum' diyen Şemdin Sakık, o zamanki adıyla
'Parmaksız Zeki' açıyor.

OSMAN PARTAL ANLATIYOR

Trabzonluyum. İki midibüsteki toplam 50 askerden biriydim. Van-Özalp'taki
birliğime gidiyordum. Yol boyunca gereksiz molalar veren şoför bir ara
lastik patladığını söyleyip durdu. Lastiğin patlamadığını, krikoya
dokunmadığını gördüm. Aksın altına girdiğinde birileriyle konuşma
yaptığını duydum. Galiba telsizle konuşuyordu. Şemdin Sakık, şimdi
Hürriyet'te yayımlanan açıklamalarında 'Eylem planlanırken buradan
askerlerin geleceğini bilmiyorduk' diyor. Yalan söylüyor. Çünkü ilk
otobüsün en ön koltuğunda oturuyordum. Yolumuzu kestiklerinde şoförün

kapısını bizzat Sakık açtı. Toprak rengi üniforması vardı üzerinde, aynı
renk kasketi ters takmıştı. Omuzundaki tüfeğin namlusu yere bakıyordu.
Şoföre, diğer otobüsün nerede olduğunu sordu. 'Arkada, geliyor' cevabını
aldı. İki dakika sonra diğer otobüs düştü pusuya. Yani bizi bekliyorlardı.

DOĞULU-BATILI DİYE AYIRDILAR

Geceyarısına kadar teröristlerle yürüdük. Mola verildiğinde niçin
kaçırdıklarını, amaçlarını sorduk. 'TC ateşkes ilan edince, iki gün içinde
sizi serbest bırakacağız' dediler. Saat 01.00 sularıydı. Sakık'ı n
talimatıyla tek sıra olduk. Şemdin Sakık nereli olduğumuzu sorup,
Doğulu-Batılı diye bizi iki gruba ayırdı. Sakık, doğulu olmayan benim de
içinde olduğum 34 kişinin eğitim kampına ***ürülmesini söyledi. Dağda
koşar adım yürümeye başladık. Bize eşlik eden teröristler sürekli
değişiyordu. Toplam 300 kişiydiler. Bir köye gittik. Kapısını çaldıkları
evlerden başka teröristler çıkıp gruba katıldı. Kimi terörist evlere gidip
istirahat etti. Bir ahıra soktular bizi öldürmek için. Sonra vazgeçtiler.
Tekrar yürümeye başladık. Sabahı göremeyeceğimi düşünüyordum. Yıldızlara
son kez bakıp annemi, babamı, köyümü düşündüm. Bir ırmaktan geçerken su
içtik. Dağ yoluna çıktık. Davranışları sertleşti. Durdurdular. Saat 03.00
sıralarıydı. Yolun kenarına dizilmemizi istediler. Kolkola girip
sıklaşmamızı istediler. Yanımdaki arkadaşıma 'Devrem bizi vuracaklar'
dedim.

DEVREMİ ÖLÜ GÖRÜNCE BAYILDIM
Tir tir titriyordum. Kalaşnikof, Bixi ve Kanvasların emniyetlerini
açtılar. Sonumuzun geldiğini anladım, kelimeyi şahadet getirip kendimi
yere attım. Taramaya başladılar. Dizime bir mermi isabet etti. Vurulanlar
üzerime düşüyordu. Kafamı koruyordum. Hepimizin öldüğünden emin olmak için
yüzlerce mermi yağdırdılar. Gittiklerini, seslerin uzaklaşmasından
anladım. Altı yedi arkadaşım sağdı henüz. Diğerleri paramparçaydı. Can

çekişenler, hırıldayanlar, ağlayanlar, inleyenler... Su istiyorlardı.
'Anne, anne' diye bağırıyorlardı. Öldüğümü zannediyordum. Kendimi
çimdikledim, ölmemişim. Devremi beyni parçalanmış görünce bayılmışım.

Bizi yan yana dizip 1570 mermi sıktılar

Ayılınca şehit arkadaşlarımı sırt üstü çevirdim. Dokunduğum her uzuv
elimde kalıyordu. Beyin, ayak... Yardım aramak için yukarı doğru koşmaya
çalıştım. Kan kaybediyordum. Asfalta çıktım, bir kamyonla yakındaki Elmalı
Karakolu'na gittim. Olanları anlattığımda dinleyen jandarmalar ağlamaya
başladı. Helikopter, tanklar geldi. Şehitleri aldık. Olay yerinde 1570
mermi kovanı bulundu. Yani silahsız erlerin herbiri için 50 mermi
kullanmışlardı...

Şoför biliyordu

ERKAN OMAY ANLATIYOR

Adanalı hemşerim Mehmet Tura'yla Manisa-Kırkağaç'ta acemi eğitimimi
tamamladım. 24 Mayıs sabahı, jandarma komando olarak Siirt'teki
birliğimize gitmek üzere Malatya'dan iki sivil midibüse bindirildik. 50
askerin hiçbirinde silah yoktu. Bizi koruyan refakatçı da. Bingöl'e 10
kilometre kaldığını belirten tabelayı geçtik, ilk dönemeçte silah sesleri
duyduk. Saat 18.00'di. Karşı yönden gelen Bingöl Tur otobüsünü tarayan 50
kadar PKK'lı, çoğunluğu bizim gibi asker olan yolcuları indirmişti. Şoföre
geri dönmesi için bağırdım. Duymazdan geldi. Zaten tuhaf şekilde, 4 saatte
3 mola vermişti. Bizi indiren PKK'lılar 'Geleceğinizi biliyor, sizi
bekliyorduk' dedi. O sırada feryat figan, yaşlı bir adam çıktı
karanlıklardan. 'Oğluma ne yaptınız' diyordu. Adını söyleyince oğlunun
otobüslerde olmadığı anlaşıldı. Çok yaşlı olduğu için babaya dokunmadılar.
Geldiği gibi gitti. O baba sayesinde kurtulduk. Hepimizin öldüğü
sanılıyordu. Askere gidip sağ kalanlar olduğunu söylemeseydi teröristler
he pimizi öldürecekti.

YANLIŞLIKLA 9 ŞEHİT DAHA

Sürekli yürüyorduk. Ertesi gün 12.00'de silah seslerinden askerlerin
yaklaştığını anladım. Asıl harekat 16.00'da başladı. Sikorsky ve F-16'lar
uçuyordu tepemizde. PKK'lılar kazma kürek çıkarıp siper kazdı, kayalıklara
saklandı.

Bizi hedef olarak ortada bıraktılar. Askerimiz, yanlışlıkla içimizdeki 9
eri şehit etti bu yüzden. Müthiş bir yağmur vardı. Bizi kalkan olarak
kullanan Şemdin Sakık bir ara yanımıza geldi, sağ kaldığımızı görünce
şaşırdı. Teröristler geri çekiliyordu. 13 kişi kalmıştık. Kurşuna
dizilenlerin arasından kurtulan Osman Partal da aramızdaydı. Ellerimizi
çözmeyi başardık. Kaçmaya başladık. Karşılaştığımız birkaç teröriste 'Bizi
serbest bıraktılar' dedik. İnandılar. Birbirimizden ayrılmış, askerlerin
bulunduğu yöne koşuyorduk. Bulduğum bir dala beyaz mendil bağladım, bir
yandan bağırıyordum. Tükendiğim anda korucular ve askerlerden oluşan timle
karşılaştım. Mavi berelileri görünce ağlamaya başladım. Komutan 'PKK'lı
var mı içinizde?' diye sordu. Sonra sarılıp hepimizi tek tek öptü. Bingöl
Cezaevi'ndeki bir koğuşa ***ürdüler bizi. Elbiselerimizi değiştirdik.
Evlerimize telefon edebileceğimizi söylediler. Kafam durmuştu
yaşadıklarımdan sonra. Evin telefon numarası bir türlü aklıma gelm ediği
için arayamadım.
ERKAN UMAY ANLATIYOR

10 kişilik yakın korumaları arasındaki, 'hemşire' diye hitap ettikleri
kadın bizimle alay etti. Sakık, 'Sorunumuz rütbelilerle, size bir şey
yapmayacağız' dedi. Her birimize nereli olduğumuzu sordu. Aramızda Denizli
ve Konya'dan olanlar çoğunluktaydı. Hemşerilerden oluşan timler daha
başarılı olur, tehlikelidir diye bir kenara ayırdılar. Şehit olan 33
arkadaşımızın çoğunun bu iki ilden olmasının nedeni bu. Bu arada bir er
'Ben Kürt'üm' deyince PKK'lı 'Kürt-Türk fark etmez. Asker askerdir. Biz
askere düşmanız' dedi. Tek sıra olmamızı istediler. En başta ben vardım.
Mehmet Tura 6'ncıydı. Yan yana olalım diye gittim, 7'nci oldum. 'Baştan 6
kişi gelsin' dediler. Diğer sıralardan aldıkları 6'şar kişiyle bir grup
oluşturdular. 'Kolkola girin' deyip ***ürdüler. Arkadaşlarımız kolkola
ölüme gittiler.

SİLAHLAR 10 DAKİKA HİÇ SUSMADI

Derken yer gök Kalaşnikof cayırtısına boğuldu. Kalaşnikoflar 10 dakika
boyunca hiç susmadı. Mehmet'in bana son bakışını unutamıyorum. Sırada yer
değiştirmesem, onun önünde dursam beni ***üreceklerdi, Mehmet ölmeyecekti.
Adana'da ticaret lisesinde sevdiği bir kız vardı. Terhis olur olmaz
evleneceklerdi.

Askerin üniformasını çıkartıp kendisi giydi

ERKAN OMAY ANLATIYOR

Sayıları 150'yi bulan PKK'lıların silah tehditi altında yürümeye başladık.
Bir köyün alt tarafında durduk. 15 yaşındaki terörist '200 metreden
sigarayı bile vururum' diyerek böbürleniyordu. İçimizde komando olup
olmadığını sordu. Tişörtümde 'Kırkağaç-Komando' yazıyordu. Beyaz gömleğimi
çıkarmamı istediler.Devrem Konyalı Adnan Gebeş'in verdiği parkayı giyip,
bunu sakladım. Bu sırada teröristler el koydukları çantalarımızda bulunan
üniforma ve postallarımızı giydi. Türk askeri kılığına büründüler.
Ellerimizi sicimle bağladılar. Mehmet Tura'yla kaçmaya karar vermiştik.
Tuvalet bahanesiyle elimi çözdürdüm. O sırada korkunç suratlı bir terörist
gelip Kalaşnikofu ağzıma soktu. 'Bir daha kaçmayı aklından geçirirsen
beynini dağıtırım' dedi. Sabahın 02'sine kadar yürüdük. Elebaşı Şemdin
Sakık, Türk askeri üniforması giymiş, elindeki telsizle emir yağdırıyordu.

Üstün başarılı işsiz

Erkan Omay, Diyarbakır Askeri Hastanesi'nde bir hafta psikolojik tedavi
gördü. Hava değişiminden sonra havancı jandarma komando olarak Eruh'taki
birliğine katıldı. Sevkiyatın yine korumasız otobüslerle yapıldığını
görünce tepki gösterdi, birliğine uçakla gönderildi. Katıldığı
operasyonlarda çok sayıda üstün başarı belgesi aldı. Şu anda işsiz olan
Omay, 'En ufak bir şey olsun, askere gönüllü giderim' diyor.




alıntıdır.....
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst