- Katılım
- 6 Nisan 2007
- Mesajlar
- 3,175
- Tepkime puanı
- 25
- Puanları
- 0
- Yaş
- 45
Cihan Türker
Bu Gün TÜRKİYE...
"Bugün Türkiye,
-Hükümetin ve temel kurumlarının bildirilerle birbiriyle tartıştığı,
-Vatandaşların can ve mal emniyetinin kaybolduğu,
-Siyaset kurumuna olan güvenin giderek sarsıldığı,
- İnsanların özel hayatlarının izlendiğine dair kaygıların arttığı,
-Toplum kesimlerinin yaşanan buhranın yarattığı ortamda birbirine olan güvenini kaybettiği,
-Bölücülüğün bu karanlık içinde kendisine yeni yaşama alanları bulduğu ve sinsice ilerlediği,
- Avrupa'nın iç işlerimize karışmak için her gün iktidar eliyle yeni fırsatlar yakaladığı,
- Halkımızın ekonomik bunalımın tahribatını daha derinden hissetmeye başladığı bir süreci yaşamaktadır." diyor, MHP Genel Başkanı Sn. Dr. Devlet Bahçeli 3 Haziran 2008 tarihli TBMM'de MHP grup toplantısında yaptığı konuşmasında…
Bu tespitlere katılmayacak veya samimi olarak itiraz edebilecek bir tek iktidar partisi mensubunun bile bulunduğunu zannetmiyorum.
İşler çığırından çıktı. İktidar, maalesef artık kırıp döktüklerini toplama yeteneğini bile kaybetti. Sistemi o kadar ciddi tahrip ettiler ki, şimdi geriye dönüp gözden geçirerek eski haline bari getirebilmek için çaba sarf ettikleri hususlarda bile ne yazık ki, başarılı olmaları mümkün değil.
Hal böyle olunca, yanlışlarını, hatalarını, çıkmazlarını yok saymak; daha ötesi ısrar etmek gibi bir seçeneksizlik içinde çırpınıp duruyorlar ve çırpındıkça da daha derinlere onulmaz bir şekilde batıyorlar.
Dış işleri Bakanı, yurt dışında ülkesini en etkili şekilde temsil etmesi ve her halükarda çıkarlarını savunması gereken insandır. Aksi taktirde işini bırakması veya bıraktırılması gerekir. Dünyanın hiçbir ülkesinde ve hiçbir rejiminde dışişleri bakanlarının ülkesini ve temsil ettiği devleti yurt dışında alenen tahkir ve tezyifi; eleştirmesi söz konusu dahi olamaz. Bakınız, ABD Dış işleri Bakanı'na. Milyonlarca insanın kanı ellerinde iken, hala Irak'a barış ve demokrasi götürdüklerini iddia edebiliyor… Kimse de, böylesine bir yalandan ötürü ona yanlış yaptığını söylemiyor. Çünkü, o ülkesinin çıkarlarını temsil ediyor. Ülkenin ve insanlarının geleceği açısından uygulanan politikayı savunuyor.
Peki, bizim sayın bakan ne yapıyor? Ülkemizi elin yabancılarına şikayet ediyor… Altı yıldır hükümetin en etkili üyelerinden biri olduğu halde ülke içinde ağzını açıp düzeltmek için tek bir hareket bile yapmadığı veya dile getirmediği sorunların varlığından şikayetçi oluyor.
Bu bakana ise gariptir ki, sayın Başbakan sahip çıkıyor. Derhal görevden alması, ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin? Diye tekdir etmesi gerekirken, "söyledikleri doğru" diyor…
Söyledikleri doğru ise sizler altı yıldır iktidarda ve devleti yöneten konumundaydınız ve halen de bu göreviniz sürüyor? Neden çözmediniz, çözmüyorsunuz sorunları?
Gerçekten, şu anda ülkemizde ipin ucu kaçmış vaziyette.
Nereye el atsak ayrı bir sıkıntı ile yüzyüzeyiz. Bırakın dağınık kalsın demek de bir yoldur, ama dağınık kaldığı zaman da kendiliğinden iyileşecek gibi değil içinde bulunduğumuz ortam. Mutlaka akıllı ve doğru bir yaklaşım içinde, öncelikle siyasi tansiyonu gerilimlerden uzak bir iklime taşımak gerekiyor. Gerilim içinde çözüm getireceğimiz hiçbir sorunun olmadığını ise en başta siyasetçilerimizin anlaması gerekiyor.
Bu sütunlardan AKP hakkında kapatılma davası açılalı beri hep akıl ve sağduyu çağrısı yaptığımızı siz değerli okurlarımız iyi biliyorsunuz. Ancak, biz bu çağrıları yaparken, AKP'den her gün yeni yeni tansiyon yükseltici açılımlar geliyor…
Bilmiyorum bu gidişle nereye varırlar ve biz de millet olarak nelerle karşılaşırız ancak, şurası muhakkak ki, vaziyet kötü…
Bu Gün TÜRKİYE...
"Bugün Türkiye,
-Hükümetin ve temel kurumlarının bildirilerle birbiriyle tartıştığı,
-Vatandaşların can ve mal emniyetinin kaybolduğu,
-Siyaset kurumuna olan güvenin giderek sarsıldığı,
- İnsanların özel hayatlarının izlendiğine dair kaygıların arttığı,
-Toplum kesimlerinin yaşanan buhranın yarattığı ortamda birbirine olan güvenini kaybettiği,
-Bölücülüğün bu karanlık içinde kendisine yeni yaşama alanları bulduğu ve sinsice ilerlediği,
- Avrupa'nın iç işlerimize karışmak için her gün iktidar eliyle yeni fırsatlar yakaladığı,
- Halkımızın ekonomik bunalımın tahribatını daha derinden hissetmeye başladığı bir süreci yaşamaktadır." diyor, MHP Genel Başkanı Sn. Dr. Devlet Bahçeli 3 Haziran 2008 tarihli TBMM'de MHP grup toplantısında yaptığı konuşmasında…
Bu tespitlere katılmayacak veya samimi olarak itiraz edebilecek bir tek iktidar partisi mensubunun bile bulunduğunu zannetmiyorum.
İşler çığırından çıktı. İktidar, maalesef artık kırıp döktüklerini toplama yeteneğini bile kaybetti. Sistemi o kadar ciddi tahrip ettiler ki, şimdi geriye dönüp gözden geçirerek eski haline bari getirebilmek için çaba sarf ettikleri hususlarda bile ne yazık ki, başarılı olmaları mümkün değil.
Hal böyle olunca, yanlışlarını, hatalarını, çıkmazlarını yok saymak; daha ötesi ısrar etmek gibi bir seçeneksizlik içinde çırpınıp duruyorlar ve çırpındıkça da daha derinlere onulmaz bir şekilde batıyorlar.
Dış işleri Bakanı, yurt dışında ülkesini en etkili şekilde temsil etmesi ve her halükarda çıkarlarını savunması gereken insandır. Aksi taktirde işini bırakması veya bıraktırılması gerekir. Dünyanın hiçbir ülkesinde ve hiçbir rejiminde dışişleri bakanlarının ülkesini ve temsil ettiği devleti yurt dışında alenen tahkir ve tezyifi; eleştirmesi söz konusu dahi olamaz. Bakınız, ABD Dış işleri Bakanı'na. Milyonlarca insanın kanı ellerinde iken, hala Irak'a barış ve demokrasi götürdüklerini iddia edebiliyor… Kimse de, böylesine bir yalandan ötürü ona yanlış yaptığını söylemiyor. Çünkü, o ülkesinin çıkarlarını temsil ediyor. Ülkenin ve insanlarının geleceği açısından uygulanan politikayı savunuyor.
Peki, bizim sayın bakan ne yapıyor? Ülkemizi elin yabancılarına şikayet ediyor… Altı yıldır hükümetin en etkili üyelerinden biri olduğu halde ülke içinde ağzını açıp düzeltmek için tek bir hareket bile yapmadığı veya dile getirmediği sorunların varlığından şikayetçi oluyor.
Bu bakana ise gariptir ki, sayın Başbakan sahip çıkıyor. Derhal görevden alması, ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin? Diye tekdir etmesi gerekirken, "söyledikleri doğru" diyor…
Söyledikleri doğru ise sizler altı yıldır iktidarda ve devleti yöneten konumundaydınız ve halen de bu göreviniz sürüyor? Neden çözmediniz, çözmüyorsunuz sorunları?
Gerçekten, şu anda ülkemizde ipin ucu kaçmış vaziyette.
Nereye el atsak ayrı bir sıkıntı ile yüzyüzeyiz. Bırakın dağınık kalsın demek de bir yoldur, ama dağınık kaldığı zaman da kendiliğinden iyileşecek gibi değil içinde bulunduğumuz ortam. Mutlaka akıllı ve doğru bir yaklaşım içinde, öncelikle siyasi tansiyonu gerilimlerden uzak bir iklime taşımak gerekiyor. Gerilim içinde çözüm getireceğimiz hiçbir sorunun olmadığını ise en başta siyasetçilerimizin anlaması gerekiyor.
Bu sütunlardan AKP hakkında kapatılma davası açılalı beri hep akıl ve sağduyu çağrısı yaptığımızı siz değerli okurlarımız iyi biliyorsunuz. Ancak, biz bu çağrıları yaparken, AKP'den her gün yeni yeni tansiyon yükseltici açılımlar geliyor…
Bilmiyorum bu gidişle nereye varırlar ve biz de millet olarak nelerle karşılaşırız ancak, şurası muhakkak ki, vaziyet kötü…
