Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

Atatürk'ten yasakçılara tokat gibi cevap!

bymarti

New member
Local time
01:00
Katılım
4 Aralık 2006
Mesajlar
34
Tepkime puanı
17
Puanları
0
Yaş
49
Atatürk'ten yasakçılara tokat gibi cevap!


Kız öğrencilerin üniversitelere başörtüleriyle gitmelerini engelleme
konusunda direnenlerin en çok başvurdukları gerekçe ne? Atatürk ilke ve
inkılapları öyle mi?
Peki bu konuyu bir de Ata'ya sormak neden akla gelmez?
Ben sordum ve Ata cevap verdi. Buyurun birlikte okuyalım (Söylev ve Demeçler
2. Cilt) : "Şehirlerdeki kadınlarımızın giyim tarzı ve örtünmesinde iki
şekil tecelli ediyor; ya ifrat ya tefrit görülüyor. Yani ya ne olduğu
bilinemeyen, çok kapalı, çok karanlık bir dış görünüm gösteren bir kıyafet,
veyahut Avrupa'nın en serbest balolarında bile dış kıyafet olarak arz
edilemeyecek kadar açık bir giyim. Bunun her ikisi de şeriatın tavsiyesi,
dinin emri haricindedir. Bizim dinimiz kadını o tefritten de, bu ifrattan da
tenzih eder. O şekiller dinimizin muktezası değil, muhalifidir. Dinimizin
tavsiye ettiği tesettür hem hayata, hem fazilete uygundur. Kadınlarımız
şeriatın tavsiyesi, dinin emri mucibince örtünselerdi, ne o kadar
kapanacaklar, ne o kadar açılacaklardı."

"Giyim tarzımızı ifrata vardıranlar, kıyafetlerinde aynen Avrupa kadınını
taklit edenler düşünmelidir ki, her milletin kendine mahsus ananesi, kendine
mahsus adetleri, kendine göre milli hususiyetleri vardır. Hiçbir millet
aynen diğer bir milletin mukallidi olmamalıdır. Çünkü böyle bir millet ne
taklit ettiği milletin aynı olabilir, ne kendi milliyeti dahilinde
kalabilir. Bunun neticesi şüphesiz ki hüsrandır."

"Örtünmedeki ifrat ve tefritten kurtulmakla bu iki ihtiyacı da temin
etmiş olacağız. Giyim tarzımızda milletin ruhi ihtiyacını tatmin için, İslam
ve Türk hayatını başlangıçtan bugüne kadar layıkıyla tetkik ve etrafıyla
açıklamamız lazımdır."
"Eğer kadınlarımız dinin tavsiye ve emrettiği bir kıyafetle, faziletin icap
ettirdiği hareket tarzıyla içimizde bulunur, milletin ilim, sanat,
içtimaiyat hareketlerine iştirak ederse bu hali, emin olunuz; milletin en
mutaassıbı dahi takdir etmekten geri duramaz."
Ne diyorsunuz? Peygamberin takvasını az bulan Oflu hoca gibi diyorsunuz...
Atatürk'ü yeteri kadar çağdaş, laik ve Atatürkçü bulmadığınızı mı
söylüyorsunuz.
Öyle diyorsanız size diyecek söz bellidir: "Hadi canım sende!..."
Başka türlü diyorsanız düşünmeyi sürdürelim ve soralım: Atatürk'ün kadın
kılığı konusunda bir devrimi var mıdır?
"Vardır!..." diyorsanız, söyleyin bakalım nedir?
Kılık kıyafet devrimi mi?
O devrim erkek kılığı ile ilgilidir.
Bu konuda iki devrim kanunu vardır.
Birisi "Şapka Giyilmesi Hakkında Kanun".
Madde 1 - Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri(milletvekilleri), İl Genel
Meclisi ve yerel yönetim ve özel idareler ile tüm kurumlara bağlı memur ve
hizmetliler şapka giymek zorundadırlar. Türkiye halkının da genel serpuşu
şapka olup, buna aykırı bir alışkanlığın devamını hükümet yasaklar.
İkincisi "Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun".
Madde 1 - Herhangi din ve mezhebe mensup olurlarsa olsunlar ruhanilerin
mabet ve ayinler haricinde ruhani kisve taşımaları yasaktır.
Ne diyorsunuz? Laiklik mi? Asıl insanların dini inançlarının gereğini yerine
getirmelerini engellemek laikliğe aykırıdır diyorum.
Diyorum ki; yazıktır bu ülkeye... Bırakın artık bu zalimlik özentilerini.
Bırakın isteyen istediği gibi inansın ve inandığı gibi yaşasın. Kime ne
zararı var?...



25/01/2008
Namık Kemal ZEYBEK
RADİKAL
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst